Kızılkaya / Fıkıh Usulünde Sahabe Fetvasının Kaynaklık Değeri Cilt / Volume: • Sayı /Issue: • 2012



Yüklə 7,06 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/111
tarix16.08.2018
ölçüsü7,06 Mb.
#63317
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   111

18
İnsan ve Toplum
olması veya bir ihtiyacımızı gidermesi için lütfetmiştir” (İstanbul Müftülüğü
2002a).
“Havaya, suya ve gıdaya ihtiyacımız olduğu gibi, ağaçlara, ormanlara ve yeşil 
alanlara da ihtiyacımız vardır” (İstanbul Müftülüğü, 2004a).
“Yararımıza sunulan her nimet, aynı zamanda Allah’ın sorumluluğumuza verdiği 
bir emanettir. Şüphesiz çevre de bunların arasındadır” (İstanbul Müftülüğü, 
2005a).
Doğa, emrimize ram edilmiş bir emanettir. Burada, aslında emanet edilmek ile emrine 
verilmek arasındaki çelişik anlam da göz ardı edilmektedir. Yine bu çelişkiyi mevzu 
bahis etmeden geçerek, “Hutbelere göre emrimize verilmiş olan doğa nedir?” sorusu-
na eğilelim. Doğa, ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere dizayn edilmiş bir kaynaktır, bizim 
ve gelecek nesillerimizin faydasına sunulmuştur. Fiziksel ve ekonomik bir araç, koruyu-
cu bir mekân, rekreasyonel amaçlar için kullanılacak bir alan yahut tefekkür ve temaşa 
için var olan bir fon vazifesi gören doğa, aynı zamanda “ulusal bir değerimiz”dir. 
Doğaya araçsal yaklaşım, ayetlerle de desteklenmiştir: 
“Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim kaynakları sağladık”
3
 
(İstanbul Müftülüğü, 2002a).
“Hâlbuki canlılar, sadece bize ait değildir. Bizden sonra gelecek nesillerinde bun-
larda hakları vardır” (İstanbul Müftülüğü, 2002a).
Yine bu dönemdeki hutbelere göre Doğa, ekonomik ve rekreasyonel faydalara sahip 
ulusal bir değerimiz olması hasebiyle korunmayı hak etmektedir ve çevre bilincine 
sahip olmak, “cennet vatanımızı korumak” şeklinde bir vatanperver algı içerisinde 
sunulmaktadır:
“Teneffüs ettiğimiz havadan içtiğimiz suya, okuduğumuz kitaptan yazdığımız 
kaleme kadar birçok alanda ağaçların varlığını görüyoruz. Toprağın erozyon 
yoluyla denizlere dökülmesini ormanlar önler. Ormansız yerlerde şiddetli yağ-
mur nedeniyle can ve mal kayıpları olur” (İstanbul Müftülüğü, 2004a).
“Rengârenk çiçekleri, yeşillikleri, tertemiz havası, suyu ve cıvıl cıvıl öten kuşlarıyla 
tabiat, ruhumuzu dinlendirmektedir. Ağaçlar ve ormanlar bir ülkenin zenginlik 
kaynağıdır. …Cennet vatanımızın çölleşmesine seyirci kalmayalım” (İstanbul 
Müftülüğü, 2004a).
“Çevreyi kirleten, doğal zenginlikleri sorumsuz ve ölçüsüzce kullanan kimseler, 
dolaylı olarak diğer insanlara zarar verir” (İstanbul Müftülüğü, 2006).

 Kur’an-ı Kerim, Araf, 7/10. Alıntılandığı yer (İstanbul Müftülüğü, 2003a). Bu bir ayet olmasına rağmen, 
ayetin kullanıldığı bağlam, çevirideki sözcük seçimleri gibi faktörler sebebiyle analize dâhil etmeyi 
uygun gördüm. Görüleceği üzere, hutbelerde kullanılan ve sürekli tekrar edilen belli başlı ayetler 
vardır. Çevre sorunu, bu ayetler bağlamında kodlanılır sürekli. Hâlbuki  Diyanet’in paradigmasını 
değiştirdiği 2007 sonrası hutbelerde kullanılan ayetler, bunlardan farklıdır. Bu da ayetlerin seçiminin 
ve bağlamının önemini göstermektedir.


19
Demir / Çevreye Minberden Bakmak: Cuma Hutbelerinde Çevre Sorununun Sunumu
Hutbelerde ifade edilen anlayışa göre, yaşamımız için Allah tarafından bize ve cennet 
vatanımıza lütfedilmiş doğa, maalesef ki çağımızda kirlenmekte ve dengesi bozulmak-
tadır. Çağdaş sorunları gündeme getiren hutbelere göre en önemli problemlerimizden 
biri, doğal dengenin bozulmasıdır.
“Çağımızın en önemli problemlerinden biri, çevre kirliliğine bağlı olarak doğal 
dengenin bozulmasıdır” (İstanbul Müftülüğü, 2006).
Fakat çağdaş küresel bir sorunun bir hamlede millî ölçeğe indirilmesi dikkat çekmek-
tedir. Küresel olanla yerel olanın ilişkisi sorusunu yine bir kenara bırakıp milliyetçiliğin 
yukarıda bahsettiğimiz burjuva devlet ideolojisi içindeki yerine ve ideolojik aygıttaki 
tezahürüne dikkat çekmek istiyorum. Ayrıca muasır medeniyetlerdeki çağdaş sorunla-
ra duyarlı ve fakat kozmopolitanizm tuzağına düşmeden operasyon yapan hutbe aygı-
tı, Cumhuriyetin başlangıcından beri, egemen yönetimsel devlet aygıtının niyetleriyle 
paralellik arz ettiği de görülmektedir.
Çevresel sorunlar hutbelerde kuru ve pedagojik bir dil ile sunulmakta, bu çağdaş sorun 
üzerinden dinin alanını genişletebilecek manevi bir teolojik öğreti geliştirebilmenin 
imkânı varken, bu imkânı basitçe sorumluluklar, ödevler, haklar bağlamında inceleye-
rek oluşturduğu deontolojik etik sebebiyle etki gücünü sınırlamaktadır. Önermiş oldu-
ğu rasyonalist, reformist çözümler, köklü bir ahlak geliştirmeye imkân sağlamamakta, 
doğanın akıllıca kullanılmasını salık veren, yeşil-kapitalizmin yeni sömürü sisteminin 
ilişkilerini, yeni-üretim ilişkilerini ideolojik dinsel bir aygıt olarak yeniden üretmektedir. 
Var olan sistemi değiştirmeye yönelmeden, aksine rasyonel müdahalelerle yeniden 
üretilmesi ve sürekliliğinin sağlanması amacına hizmet eden bu ideolojik dinsel aygıt, 
basit, gündelik çözümlere ve sığ bir çevrecilik anlayışıyla üretilmiş ödevlere dayalı bir 
çevrecilik geliştirmektedir. Hutbelerde, rasyonel araçsal kaygılardan hareketle, kaynak 
korumacı bir anlayış sergilenmeye başlamıştır: 
“Dünyamızın yer altı ve yer üstü kaynaklarından istifade ederken kesinlikle israf 
etmemeliyiz... ...Sorumsuz biçimde tahrip etmek, tüketmek değil, büyük bir 
sorumlulukla hareket etmemiz gerekmektedir”(İstanbul Müftülüğü, 2002b).
“Ülkemizi, şehrimizi, kasabamızı, mahallemizi, cadde, park, ve sokaklarımızı, 
evlerimizin önlerini ve piknik yerlerini temiz tutalım. Çevremizi sigara izmariti, 
çekirdek kabuğu ve atıklarla kirletmeyelim” (İstanbul Müftülüğü, 2004b).
Yukarıda belirtildiği gibi, çevre bilinci ödevler ve haklar bağlamında ifade edilmiştir: 
“…İnsanlara, canlılara, tabiat ve çevreye karşı dinimizin emrettiği görev ve 
sorumlulukları yerine getirmenin bir ödev olduğu unutulmamalıdır” (İstanbul 
Müftülüğü, 2004a).
 “Havayı, suyu ve toprağı kirletmek, çevreye zehirli atıklar bırakmak da birer kul 
hakkıdır” (İstanbul Müftülüğü, 2005b).


Yüklə 7,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə