M ehmet f uat k



Yüklə 402,29 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/9
tarix23.08.2018
ölçüsü402,29 Kb.
#63846
1   2   3   4   5   6   7   8   9

KÖPRÜLÜ’NÜN FOLKLOR VE HALK EDEBİYATI ÇALIŞMALARI  153 

lerinin on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra ortaya çıktığını söylemek mümkün-

dür.  

Tanzimat kuşağı içinde söz konusu faaliyetler İbrahim Şinasi ile başlamıştır. Çalışma-



larına Paris’teki Bibliotheque Imperiale ve Doğu Dilleri Okulu’nda başladığı ve 1863 yılında 

kendi matbaasında bastırdığı eserinin ilk baskısında 1500 atasözü ve 300 deyim bulunmakta-

dır.  Eserin  ikinci  baskısındaki  söz  varlığı  ise  2500’ü  bulan 

Durub-ı  Emsal-i  Osmaniye 

adlı 


eser  halk  edebiyatı  ürünlerinin  derlenip  ciddi  bir  şekilde  yayımlandığı  ilk  çalışma  olarak 

değerlendirilebilir: 



Nihayet  “Durub-ı  Emsâl-i  Osmaniye”  toplama  bir  eserdir.

7

  Vatan  şairi 

Namık Kemal ise her ne kadar eserlerini sade bir dille yazarak halka inme çabasında olsa da 

bunda  pek  başarılı  olamamıştır.  Buna  rağmen  eski  edebiyata  büyük  ölçüde  taarruz  etmiş, 

Ziya Paşa’nın 



Harabat 

adlı eserine 



Tahrib-i Harabat 

ve 


Takip 

adlı yazılarıyla karşılık vermiş-

tir. Fakat buna rağmen bizzat M. F. Köprülü 

Şinasî-Kemal neslinin millî vezne ve millî şekil-

lere kısmen kıymet vermekle beraber, Âşık tarzı hakkında eski klâsik şâirlerin telâkkîsinden 

ayrılamadığı birçok delillerle sabittir

8

 

derken Arzu Öztürkmen ise 



Namık Kemal’in, içinde 

doğaüstü unsurlar barındıran halk edebiyatına hep kuşku ve mesafeyle baktı

ğını ifade eder.

9

 

I. dönem Tanzimat yazarlarından Ziya Paşa da önceleri şiddetli bir 



halk edebiyatı 

savunucu-

su  iken  daha  sonra  bu  fikirlerinden  vazgeçerek  eski  edebiyatı  müdafaaya  devam  etmiştir. 

Ziya Paşa’nın halk şiiri üzerine müspet fikirlerinin yer aldığı 



Şiir ve İnşa’ adlı makalesi ise 

edebiyat üzerinde yaptığı esaslı bir değerlendirmedir. Kaynağını Fransız düşünce hayatından 

alan ve edebiyatın özünü halkın benliğinde arayan bu yazısındaki görüşlerini Paşa, sonuna 

kadar devam ettirememiş; üstelik Harabat adlı antolojisinin başına koyduğu ‘mukaddime’de 

bu  görüşlere  tam  anlamıyla  zıt  değerlendirmeler  yapmıştır.”

10

 

A.H.  Tanpınar  Ziya  Paşa’yı 



Türk dilinin gelişmesi tarihini yepyeni bir gözle gören bir adamdır 

şeklinde tavsif ederken 

Paşa’nın  asıl  Türk  şiirinin 

kaya  başı  ve  üçleme,  deyiş  tabir  olunan  nazımlar 

olduğunu  be-

lirtmekle birlikte bunu yaparken 

ne eskiyi itham ettiğini ne de bunların şiir zevki itibariyle 

klasiklerden  üstün  olduğunu 

iddia  ettiğini  söyler.

11

  Bu  neslin  bir  diğer  temsilcisi  Ahmet 



Vefik Paşa’nın Türk tarihi ve halk bilimine yönelmesini Avrupa tecrübesi ve gözlemlerine 

bağlayan  Öcal  Oğuz  (…) 



diplomat  kimliği  ile  de  Avrupa’daki  siyasi  hareketleri  yakından 

izlemekte  ve  oradaki  halka  yönelişi  yorumlayabilmektedir 

der.  Oğuz,  Macar  Türkolog 

Ignacs Kunos ile Ahmet Vefik Paşa arasındaki bir konuşmaya atfen folklor terimini Türki-

ye’de ilk dile getirenin 1885 yılında Ahmet Vefik Paşa olduğunu da belirtir.

12

 II. Meşrutiyet 



döneminde ise karşımıza M. F. Köprülü’nün de birçok konuda etkilendiği Ziya Gökalp çık-

maktadır. Nasıl ki M.F. Köprülü birçok konuda Ziya Gökalp’dan etkilenmiş ise Z. Gökalp da 

onun çalışmalarını takdir etmiştir: 

Köprülüzade Fuat Bey (Fuat Köprülü) Türklükbilim (Tür-

                                                

7

 Ahmet Hamdi Tanpınar, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s.190. 



8

  Mehmet  Fuat  Köprülü,  “Türk Edebiyatında Âşık  Tarzı’nın  Menşe’i  ve  Tekâmülü”, Edebiyat 



Araştırmaları 1, s.226. 

9

 Arzu Öztürkmen, Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik,



 s.25. 

10

 İsmail Parlatır, “Ziya Paşa”, Büyük Türk Klâsikleri



s.342. 

11

 Tanpınar, age, s.337.  



12

 Oğuz, age, s.16. 




ERHAN AKTAŞ 

154 


kiyat, Türkoloji) alanında büyük bir bilim adamı oldu. Bilimsel yapıtlarıyla Türkçülüğü ay-

dınlattı.”

13

 

II.  Meşrutiyet  döneminde  idareyi  ele  alan  İttihat  ve  Terakki  yönetiminin  milli-

yetçilik  ve  Türkçülük  kavramlarına  vurgu  yapmış,  bunları  toplumsal  ve  kültürel  hayatta 

iyice pekiştirmeye çalışmıştır. Bu durum aynı zamanda bir İttihat ve Terakki mensubu olan 

Ziya  Gökalp  ile  onunla  aynı fikirlere  sahip 

Genç  Kalemler 

dergisi  taifesini  de  heyecanlan-

dırmakta ve o zamana kadar söylenmemiş fikirlerin dile getirilmesine yol açmaktadır. Ziya 

Gökalp’ın yanında Ali Canib Yöntem, Ömer Seyfettin gibi isimler de kendi disiplinleri dai-

resinde söz konusu ülkü ve fikir etrafında ürünler vermiştir. 1912 yılı yalnızca Osmanlı Dev-

leti’nin  son  yıllarında  yaşadığı  felaketler  silsilesinin  başlangıcını  değil  aynı  zamanda  Türk 

milliyetçiliği mefkûresinin sivrilmeye başlayıp Cumhuriyet Türkiyesinin milliyetçilik hare-

ketlerinin 1944 faciasına kadar olan süreçteki miladıdır. Türk Ocağı’nın Türk siyasi ve kül-

türel hayatında yer etmesi işte bu yıla tesadüf eder. Ziya Gökalp da birçok Türkçü gibi Türk 

Ocağı’na bağlı bir dergi olan 



Halka Doğru

’da 1913 yılı 14. sayısında kaleme aldığı 



Halk Me-

deniyeti-I Başlangıç 

adlı yazısında bir yandan halka yönelme vaktinin geldiğini ifade eder-

ken bir yandan

 folklor

a Türkçe bir karşılık bulur ve kullanır: 



Halkiyat. 

Z. Gökalp bunu 



her 

kavmin iki medeniyeti var: Resmi medeniyet, halk medeniyeti. O halde kavimlerin medeni-

yetlerinden bahs eden bir ‘ilm olan “içtimaiyatın” halk medeniyetini tetkik eden bir şubesi 

de  olmak  gerek.  İşte  ka’ideleri  yazılı  olmayan  ve  ancak  ağızdan  ağza  geçmek  suretiyle  bir 

soyda uzayıp giden bu an’anevi medeniyeti mütalaa eden ‘ilme “halkiyat” adı verilir, 

şeklin-


de açıklar.

14

 Ziya Gökalp’ın sadece fikrî manada değil aynı zamanda edebî sahada da açmış 



olduğu 

halka inme 

fikri önceleri her ne kadar uzak dursa da bilhassa Balkan Savaşı yılları ve 

sonrasında M. F. Köprülü’yü de derinden ve müspet anlamda etkileyecek ve genelinde yap-

tığı Türk Edebiyatı araştırmalarının öncelikli disiplini folklor ve onun alt dalı olan halk ede-

biyatı sahasında olacaktır.  

Edebi macerası Fecr-i Ati edebi cereyanı ile başlayan M. F. Köprülü, klasik kültür te-

melinde aldığı hayat ve sanat terbiyesinden ötürü yine bu edebî fikir mecrasında ilk eserle-

rini vermiştir: 



Edebiyat dünyasına Fecr-i Ati şâirleri arasında giren Köprülü’nün şairliği di-

ğer  sahalardaki  çalışmalarına  göre  pek  başarılı  sayılmaz.  Bu  dönemde  yazdığı  şiirleri  daha 

ziyade ferdi özellikler taşır. Ancak millî edebiyat topluluğuna katılmasiyle birlikte bu ferdi-

yetçilik  kaybolur

15

 

Hatta  bununla  da  kalmayıp  milliyetçilik  akımının  Selanik  mıntıkasında 

yükselen Millî  Edebiyat ateşine ilkin mesafeli ve taarruzane durmuş daha sonra ve bilhassa 

Ziya  Gökalp’ın  tesiriyle  tam  aksi  yönde  bir  seyir  izlemiştir.  Köprülü’nün  Servet-i  Fünun 

dergisinde kaleme aldığı

 Edebiyat-ı Millîye, Halk Edebiyatı 

ve 


Millî Aruz Meselesi 

adlı ma-


kaleleri  bunu  en  iyi  gösterir  delillerdir. Ancak yukarıda  da  belirttiğimiz  gibi  Z. Gökalp  ile 

olan  tanışma  evresinden  sonra  fikirleri  değişmiş,  Tasvir-i  Efkâr  dergisinin  20  ve  25  Mayıs 

1913 tarihli nüshalarında yer alan 

Halk Edebiyatı 

başlıklı makalesinde de belirttiği gibi 



hal-

ka  doğru  gitmenin 

doğruluğunu  kavramış  ve  yaklaşık  bu  tarihlerden  sonra  da  gerek  halk 

edebiyatına  gerek  halk  kültürüne  bakışı  değişmiş  ve  bu  durum  günümüzde  halk  edebiyatı 

                                                

13

 Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s.11. 



14

 Gökalp, “Halk Medeniyeti I-Başlangıç”, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı



s.373. 

15

 Orhan Okay, Şerif Aktaş, “Mehmed Fuad Köprülü”, Büyük Türk Klâsikleri



s.325. 


Yüklə 402,29 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə