İzmir ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
431
benzer durumların önü açılmıĢtır. Seçimlerin ne kadar önemli olduğu, milletvekillerine
gönderilen bir Ģifrede açıkça ifade edilmekte:
« Yeni belediye kanununa nazaran intihabı yapılacak belediye meclislerinin kâmilen fırkamız
mensubininden teĢekkül etmesindeki ehemmiyet, gerek Serbest Cumhuriyet Fırkası‟na karĢı fırkamızın
memleket nazarındaki kudret ve Ģerefi namına ve gerekse önümüzdeki sene zarfında
82
yapılacak
umumi intihaba tesiri itibariyle pek aĢikârdır. Halkımızın fırkamız prensiplerine olan muhabbet ve
rabıtası ve teĢkilatımızın bu bapta Ģimdiye kadar mesbuk faaliyet ve muvaffakıyeti malum ve bu
belediye intihabında kazanacağımız müsellem ise de zatı âlilerin daire-i intihabiyenizi teĢrif ve icap
edenleri tenvir buyurmaları bu itimadımıza bir kat daha rasanet bahsedeceğinden oradaki teĢkilat
arkadaĢlarımızla teĢrik-i mesai yapılmak ve teĢkilatımıza yardımda etmek üzere intihap dairenizi teĢrif
buyurmalarını hürmetlerimin kabulü ricasına tardifen istirham eylerim efendim » (BCA CHP K,
Katalog no: 490 01 435 1804 2 11).
CHF Milletvekili Saim Bey Manisa‟da, devlet erkinin sonuna kadar kullanılacağını
açıkça ilan etmiĢtir: « [...] geçeceğiz, kıracağız, her ne pahasına olursa olsun seçimi
kazanacağız » (Balkaya, 2006: 64) Bu cümle, aslında 1930 belediye seçimlerinin hangi Ģartlar
altında geçtiğini tek baĢına açıklamaya yetiyor.
Seçimlerle ilgili ilk tartıĢmalar seçmen listelerindeki eksikler üzerine baĢladı.
83
Örneğin, muhalefet partisi, Ġzmir‟deki yetmiĢ bin seçmenden yarısının listelere
kaydedilmediğini iddia etmekteydi. Yerel otoriteyse bu iddiayı reddetmekte, ama bazı
eksikliklerin varlığını da kabul etmekteydi. Örneğin, yirmi bin civarında kadın seçmen
listelerinde yoktu (Anadolu, 26 Eylül 1930). Çünkü bazı erkekler kadınların seçmen
listelerine yazılmasına dahi karĢı çıkmıĢtır (Anadolu, 26 Eylül 1930). Bu tutum ataerkil
direniĢ, Ģehrin tutuculuğunu bize yeniden hatırlatıyor.
Bir hafta askıda kalan listelerin kaldırılmasından sonra, 1 Ekim‟de iki haftalık seçim
süreci baĢlamıĢtır. 15 seçim bölgesine ayrılan Ġzmir merkezde 33 ayrı sandıkta iki bağımsız
aday ve iki parti yarıĢacaktı. Partilerin 68 kiĢilik listelerinde yer alan adayların mesleksel
dağılımlarına baktığımızda, CHF listesinde; çoğunluğu orta büyüklükte olmak üzere 23
tüccar, 14 doktor, bir eczacı, 7 avukat, 2 mimar, 2 mühendis, 1 eski belediye reisi, 2 banka
sahibi, 1 gazete sahibi, 2 müdür, 2 dini kimlik, 3 kadın ve 1 ziraatçı yer almaktaydı. Buna
karĢılık SCF listelerinde; göçmenler, gayrimüslimler ve uluslararası ticaretle uğraĢanlarında
82
Orijinal belgede altı çizili.
83
SCF Ġzmir Ocağı seçmen listelerindeki eksiklikler ve belediyenin tutumuyla ilgili ĠçiĢleri Bakanlığı‟na itirazda
bulunmuĢ, itirazların araĢtırılmasıyla görevlendirilen valilik, sadece durumu belediyeye iletmekle yetinmiĢtir
(Bkz. Hizmet, 29 Eylül 1930).
Manas Journal of Social Studies
432
dâhil olduğu 35 kiĢilik bir tüccar grubu, 11 avukat, 7 doktor, 1 baytar, 3 mühendis, 1 eski
vali, 1 gazete sahibi, 11 göçmen, 5 gayrimüslim,
84
2 kadın ve 1 çiftçiden oluĢmaktaydı.
Ġzmir gibi ticaretin hayati önemde olduğu bir Ģehirde, her iki partinin listelerinde
ekonomik aktörlerin ön plana çıkması ĢaĢırtıcı değildir. Bu durum aynı zamanda Ģehirdeki
toplumsal hiyerarĢiyi de yansıtmaktadır. Seçmenleri temsil kapasitesi bakımından
değerlendirdiğimizde, Halk Fırkası‟nın aday yelpazesi milliyetçi yaklaĢım gereği göçmenleri
ve gayrimüslimleri dıĢlamakta, buna karĢılık muhalefetin toplumun birçok kesimini içine
almayı baĢardığı görülmekte. SCF‟nin gayrimüslim azınlıkları Ġstanbul ve Ġzmir‟den aday
göstermesiyse, iktidar tarafından bir « lekelenme » olarak nitelendirilmiĢtir. Örneğin,
Bursa‟da bir jandarma komutanı cami imamlarına Ģu emri vermiĢtir:
« Yeni fırka Ġzmir‟de lekelenmiĢtir. Rum ve Ermenilerden ve hatta Yunanlılardan mebus çıkaracaktır.
Buna üye olmamalarını ve belediye seçimlerinde rey vermemelerini bugün bütün minberlerden halka
söyleyiniz » (Balkaya, 2006: 344).
Gerek iktidar yanlısı basın, gerekse devlet bütün kurumlarıyla muhalefete karĢı yoğun
bir karalama kampanyası yürütmüĢtür. Ancak kampanya içeriğinin Ģehirden Ģehre veya
bölgeden bölgeye değiĢiklikler gösterdiğini de unutmamak gerekir. Örneğin, Ġzmir‟de ki
temel propaganda aracı Yunan iĢgali ve kurtuluĢun hatırlatılması ve milliyetçi bir söylemle
belirginleĢmekte:
« Diyorlar ki Halk Fırkası Ġzmir belediye seçimlerinde kazanmayacakmıĢ. Muhalif gazeteler
Ġzmirlilerin Serbest Fırka‟ya rey vereceğini yazıyorlar. Öyle mi? Fakat bizim bildiğimiz mert, vefakâr
ve namuskâr Ġzmirli hiçbir zaman nankör değildir. Kanaatimizde mühim ve ciddi sebepler var. Bilhassa
maziyi hatırlayarak ve Ġzmir‟in geçmiĢ günler içinde geçirdiği büyük felaketi düĢünerek kanaatimiz bir
zan ve Ģüphe değil, kırılmaz bir iman haline gelmektedir. Mesela Ġzmir‟in iĢgal olduğu günleri
düĢünüyoruz ve hatırlıyoruz ki, o zaman Ģimdiki Halk Fırkası‟na dönüĢen Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
Ġstanbul‟da Sultan Ahmet Meydanı‟nda […] Ġzmir için yüz elli bin vatanperverin iĢtirak ettiği tarihi bir
miting yaptırmıĢtı. […] Anadolu‟nun dağlarını, Ġnönü yamaçlarını, Sakarya meydanlarını, Ġzmir uğruna
Ģehit olan Türk vatanperverlerinin kanlarıyla sulayan kimdir bilir misiniz? Pekâlâ biliyorsunuz. Bütün
Türkiye‟nin heyecanını Ġzmir‟e doğru ilahi bir alev gibi coĢturan Halk Fırkası‟dır. Ey Ġzmirli sen mi
Halk Fırkası‟na rey vermeyeceksin? Hayır, sana iftira ediyorlar. Yunanlılarla beraber çalıĢmıĢ,
Yunanlılarla omuz omuza hizmet kabul etmiĢ, Yunan gazetesi çıkarmıĢ iki üç gazetecinin iddiası sana
karĢı yapılmıĢ menfur bir iftiradır. Ġzmirli! Sen yalnız vicdanına danıĢ. Oradan duyacağın ses sana
hakikati ve gideceğin yolu söyleyecektir » (Anadolu, 25 Eylül 1930).
84
SCF‟nin azınlık adaylarına dair geniĢ bir değerlendirme için bkz. (Bali, 1997: 25-34).