95
Paryalar dokunulmaz kabul edilir ve diğer guruplar tarafından dışlanır.
Kişiler
onlarla her türlü soysal ilişki kurmaktan uzak durur. Manusmriti’de karma kastlar
anlatılırken
Chandala kastının dokunulmaz olduğu söylenir. Dokunulmazlara dinin
bakışı gerçekten çok kötüdür. İnsan olarak hiçbir değerleri yoktur. Onlarla ilgili
Manusmriti’de olumlu tek bir ifade bulmak mümkün değildir. Bu kimselerin cenaze ve
idam işleriyle uğraşmaları beklenir. Sosyal hayattan dışlanarak ayrı köylerde
yaşamaları, kötü giyinmeleri ve fakir olmaları istenir:
“Ancak dokunulmaz olan ‘vahşi’
(chandala) kastındakilerin ve ‘köpek pişiren’ kastındakilerin ikametleri köyün dışında
olmalıdır. Atılmış kâseler kullanmalılar, köpekler ve eşekler onlar için zenginlik
sayılmalıdır. Elbiseleri ölü elbisesi gibi olmalı yemekleri kırık tabaklar içinde olmalı,
süsleri siyah demirle olmalı ve devamlı surette gezinmelidirler.”
363
Bu kimselere yapılan en kötü muamelelerden biri ise diğer insanlar tarafından
mutlak surette dışlanmalarının istenmesidir:
“Dini görevlerini yerine getiren bir kişi
onlarla iletişim kurmamalı, işini ve evliliğini başka birileriyle yapmalıdır.”
364
Manu onların istedikleri yere gitmelerine izin vermez ve bunu bazen belli
saatlere bazense yöneticinin iznine bağlar. Ayrıca bu kimselerin onları tanımayan diğer
kimseler tarafından da kolaylıkla tanınıp buna göre bir muamele görmeleri için
kimliklerini açığa çıkaracak bir takım işaretler takmaları istenir.
“…Şehir ya da
köylerde geceleyin yürümelerine izin verilmemelidir. Gündüzleri işlerini yapmak için
bir yere gidebilirler. Yöneticinin belirlediği bir takım tanıtıcı işaretleri üzerlerinde
taşımaları (kıyafetlerinde bir işaret ya da vücutlarında damga olması şeklinde olabilir),
akrabası olmayan (tanımadıkları kimselerin) ölülerin cenaze işlerini yapmaları gerekir.
Bunlar belirlenmiş kurallardır.”
365
Bu kimselerden kimsenin hoşuna gitmeyecek işlerden biri olan sahipsiz
cenazelerin işlerini ve idam mahkûmlarının infazlarını gerçekleştirerek cellâtlık
yapmaları istenmektedir.
“Bunlar kral’ın emri ile öğretiye uygun bir şekilde idam
363
MS, X, 51, 52.
364
MS, X, 53.
365
MS, X, 54, 55.
96
mahkûmlarının infazlarını gerçekleştirmeli, infaz ettikleri bu kişilerin kıyafet, yatak ve
süs eşyalarını kendileri için almalıdırlar.”
366
Hemen belirtmek isteriz ki Manusmriti’de dikkat çeken hususlardan biri
dokunulmazlardan bahseden bu maddelerde dahi onların direk bir hitaba muhatap
olmamalarıdır. Hitap, diğer insanların bu kimselerle iletişime geçmemesi yönünde
yüksek kastlara ve onlara nasıl muamele edeceğinden bahsedilen yöneticileredir.
Dalitler bugün Hinduizm’in en fazla eleştiri aldığı noktalardan biridir.
Hinduizm’in
inek kültü, puta tapma hatta kast gibi birçok temel inancını kabul eden
Gandi, dokunulmazlar konusunda farklı düşünmektedir:
“Din anlayışım bu olduğu
için hiçbir zaman kendimi dokunulmazlık anlayışıyla uzlaştıramadım. Bunu her
zaman bir ur olarak düşündüm. Onun asırlardan beri devam edip geldiği doğrudur
ancak günümüze ulaşan pek çok kötü uygulama da böyledir... Dokunulmazlık akla,
merhamet, sevgi ve şefkat duygularına aykırıdır. İnek ibadetini tesis eden bir din,
insanoğlunun kaba ve gayri insani boykotuna izin veremez, rıza gösteremez...
Hindular soylu dinlerini dokunulmazlık lekesiyle rezil etmeyi sürdürdükleri sürece
hiçbir zaman özgürlüğe layık olamayacak ve onu elde edemeyeceklerdir. Ben
Hinduizm’i hayatın kendisinden daha değerli bulduğum için söz konusu leke benim
için hoş görülemez bir yüktür. Haydi, ırkımızın beşte birine kendimizle eşit mevki
vermeyerek dinimizi rezil etmeyelim.”
367
2.5. Kastın Karma ve Tenasühle İlişkisi
Bazı farklılıklar göstermekle birlikte bütün dinlerde bir kurtuluş ya da
kurtarıcı düşüncesi vardır. Kurtuluş düşüncesi Hint kökenli dinlerde oldukça farklı
biçimler kazanmaktadır. Hintliler dünyevî ıstırabı karma ve ruh göçü çerçevesinde
kavrama ve açıklama eğilimindedir.
368
366
MS, X, 56.
367
Gandhi,
Hinduism, ss. 384–388.
368
Joachim Wach,
Dinler Tarihi, çev. Fuat Aydın, Ataç Yayınları, İstanbul, 2004, 282.
97
Hinduizm’in temel inanç esaslarından biri de karma ve tenasüh (ruh göçü)
inancıdır.
Karma Sanskritçe yapmak, ortaya koymak, hareket etmek anlamlarına
gelen
Kri kökünden gelir.
369
Fert tarafından işlenen iradi fiillerin-ister bir ibadet ister
sıradan bir davranış olsun- zorunlu olarak mahiyetine uygun, iyi veya kötü sonuçlar
doğurmasıdır.
370
Karma ruhun bir sonraki bedene girmesini ve bunun mahiyetini
düzenleyen yasanın adıdır. O bir sebep sonuç zinciridir. Kişinin yaptığı davranışların
ve bu hayatında ki karmasının sonraki hayatını ve sonraki hayatındaki karmasını
belirlediğine inanılır.
Karma geçmiş, şimdiki ve gelecek hayat arasında bir bağdır.
Tenasüh ise beden öldükten sonra ruhun başka bir bedenle yeniden dünyaya
geldiği inancı olarak özetlenebilir. Gita’da Krişna bu durumu gayet basite
indirgeyerek şu şekilde anlatmaktadır:
“Nasıl atarsak eski elbiselerimizi, giymek
istersek daha yenilerini, O’da soyunur yıpranmış bedenlerden, benimser başkalarını
yenilerini.”
371
Bu inanca göre beden adeta ruhu taşıyan bir elbise askısı olarak
görülmektedir. Nasıl ki askı üzerindeki elbiseyi sahiplenemez ve onun geçici
olduğunu bilir, zamanı gelince yeni bir elbiseyi
üzerinde misafir ederse, ruhta zamanı
gelince üzerinde taşıdığı bedenden sıyrılarak başka bir bedende ikamet eder. Bu
böylece devam eder.
Gita’da bir Kşatriya olduğu halde savaşmaktan kaçınan Arjuna’yı, Krişna
karma ile ikna etmeye çalışır. Çünkü ölen insanlar dünyaya yeniden geleceklerdir.
Arjuna’nın onlar için üzülerek savaşmaktan kaçınması gereksizdir. Kişi doğduğu
kastın gereklerini çok iyi bir şekilde yerine getirirse bir sonraki hayatında daha üst
bir kastta doğabilmektedir. Kast sisteminde yükselmenin tek yolu budur. Ancak
bunun çok kolay olmadığını Gita’da Krişna şöyle anlatır:
“İyi yolda ilerlemişse o bu yerde, yıllar süren bir aradan sonra bile
Bir gün çok iyi ve uygun bir çevrede, kaldığı yerden yola koyulur yine
369
Yitik,
Karma, s. 41.
370
Yitik,
Karma, s. 52.
371
Gita, II, 22.