Microsoft Word 16-K\375zmaz doc



Yüklə 289,51 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/13
tarix29.11.2017
ölçüsü289,51 Kb.
#13154
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

Kriminolojide Yeni Yönelimler… 

 315


yapıya  ilişkin  özellikler  olduğu  kadar  aile,  arkadaş  ve  toplumla  da  ilintili  unsurlardır 

(Wilson  ve  Herrnstein,  1985:69-70).  Wilson  ve  Herrnstein’a  göre;  bireysel  farklılıklar 

biyolojik  eğilimlerden  kaynaklanmaktadır.  Aynı  şekilde  bu  biyolojik  eğilimlilik,  tüm 

bireylerde  benzer  davranış  biçimlerine  yol  açmamaktadır.  Bu  nedenle  suç  işleyen 

bireylerin  biyolojik  kaynakları  ve  suça  yatkınlıkları  hesaba  katılmaksızın  suçluluk 

anlaşılmaz (Wilson ve Herrnstein, 1985:69-70). 

Sheley’e  göre,  Wilson  ve  Herrnstein’in  geliştirdikleri  teorinin  merkezi 

kavramlarını,  dürtüsellik  (impulsiveness),  agresiflik  (aggressiveness)  ve  zeka  gibi 

biyolojik  faktörler  oluşturmaktadır.  Bu  faktörler,  toplumsal  olmaktan  çok  kalıtsal 

faktörler özelliğini taşımaktadır. Aynı şekilde Sheley, Wilson ve Herrnstein’inin ABD ve 

Japonya’daki  oransal  suç  farklılığını  kültür  olgusu  ile  açıkladıklarını  belirtmektedir. 

Onların,  suçluluk  analizinde  kültür  kavramından  söz  etmeleri  önemlidir.  Ancak,  ülkeler 

arasındaki  kültürel  farklılık    burada  daha  çok  biyolojik  nedenlerle  açıklanmaya 

çalışılmıştır (Sheley,1995:296-297). 

Bio-sosyal  suç  kuramı,  bireylerin  davranış  yöneliminin  rasyonel  olduğunu 

varsaymaktadır. Diğer bir deyişle kuram, bireylerin her hangi bir davranışı sergilemeden 

önce söz konusu davranışın kendileri açısından ödül ve maliyet sonuçlarını hesapladıkları 

öncülüne  yaslanmaktadır.  Bu  yaklaşım,  bireylerin  davranışsal  tercihlerinin,  davranışın 

sonuçlarının  değerlendirilmesinden  hareketle  belirlendiğini  ileri  sürmektedir.  Burada 

gerçekleştirilecek her hangi bir davranışın yüksek ödül vadeden bir içerimi olmasının, o 

davranışın tercih edilebilir olduğunun bir göstergesi olmaktadır. Bu çerçevede Wilson ve 

Herrnstein’e göre, suç işleme   sonuçları açısından bir ödül kazanımıdır. Bu ödüle sahip 

olmak tıpkı, açlık veya seks ihtiyacı gibi temel bir içgüdü olarak,  insanı tatmin edici bir 

fonksiyonu  yerine  getirmektedir.  Suç  davranışı  ile  ortaya  çıkan  bu  ödül,  maddi 

kazanımlar  öngördüğü  gibi  maddi  olmayan  kazanımı  da  öngörebilir.  Aynı  şekilde  bu 

ödül,  belirli  olduğu  gibi  belirsiz    ve  eylemin  hemen  sonrasında  elde  edilebileceği  gibi 

daha sonraki bir tarihte de  elde edilebilir (Barlow, 1993:572-573).  

Wilson  ve  Herrnstein;  insan  mizacının  (temperament

)

  bireyin  doğal  yapısı  ile 



sosyal  çevresi  arasındaki  bir  etkileşim  çerçevesinde  oluştuğunu  ileri  sürerler.  Örneğin 

onlar,  agresif  olan  bireylerin  diğer  bireylere  kıyasla  daha  dürtüsel  davranış  (impulsive) 

sergileme  eğilimine  sahip olduklarını  ve  aynı  şekilde  zevksel  yönelimlerini  veya  tatmin 

olma  duygularını  (gratification)  daha  az  ertelediklerini  ileri  sürmektedirler  (Barlow, 

1993:572-573).   

Barak’a göre, Wilson ve Herrnstein’in geliştirdikleri suçluluk modeli, suçun genel 

bir kuramından çok spesifik  mikro-sosyal bir süreç teorisi niteliğini taşımaktadır. Genel 



F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2006 16 (1)  

  316


bir suç kuramı olarak gösterilen bu modelin; sadece agresif davranışları, şiddet, hırsızlık 

suçları  veya  darp,  tecavüz  ve  tehdit  suçlarını  açıklayabildiği  belirtilmektedir.    Bu 

çerçevede  bu  kuramın;  beyaz  yakalı  suçları  ile  şirket  ve  yönetime  ilişkin  suçları 

açıklayamadığı ileri sürülmektedir (Barak, 1998: 195). 

Wilson ve Herrnstein’in geliştirdikleri suçluluk modeline bakıldığında,  söz konusu 

kuram her ne kadar bazı sosyal değişkenleri içerdiği iddiasını taşısa bile, kuramın büyük 

ölçüde  biyolojik  ağırlıklı  bir  görünüm  ortaya  koyduğu  gözlemlenmektedir.  Çünkü  bu 

teoriye  bakıldığında,  teorinin  bireyin  düşünce  yapısını  belirleyen  beden  tipleri  üzerinde 

ağırlıklı olarak yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Bu durum, onların suçluluk davranışını 

temelde  yapısal  faktörlerle  açıkladıklarını  göstermektedir.  Ayrıca  kuramın  özellikle, 

beden tipleri  veya  güçlü   kemik  yapısı  gibi  biyolojik  özellikler  üzerine  odaklaşmasının, 

kuramın  büyük  ölçüde  bireyselci  bir  görünüm  izlenimini  vermesine  neden  olmaktadır. 

Barak’ın  da  belirttiği  gibi,  bio-sosyal  kuramı,  kültür  ve  organizasyon  kavramlarına 

gereken  önemi  vermemiştir.  Wilson  ve  Herrnstein  özellikle;  suçluluk  ile  kalıtımsal 

faktörler,  dürtüsellik  (impulsicity),  aile  pratikleri,  düşük  zeka  düzeyi  ve  kitle  iletişim 

araçları arasındaki ilişkinin açıklanmasına odaklaşmışlardır (Barak, 1998: 195). 

Barlow da, Wilson ve Herrnstein’in geliştirdikleri kuramın kriminal davranışın bir 

çok  sosyolojik    teorilerini  içerdiğini  ve  bu  nedenle  bu  kuramın  genel  bir  suç  teorisi 

niteliğinde olduğu iddiasını eleştirmektedir. Bundan ayrı olarak, kuram muhafazakar bir 

yönelime  sahip  olduğu  ve  bu  nedenle  suç  kontrol  politikalarını  haklı  çıkarmada 

kullanıldığı  için  de  kısmen  eleştirilmektedir.  Kurama  yöneltilen  diğer  bir  eleştiri  de; 

kuramın suç davranışını daha çok insanın mizaç yapısı veya dürtüsel davranış biçimi ile 

ilişkilendirmesidir.  Ayrıca  Barlow,  Barak’ın  da  işaret  ettiği  gibi  bu  kuramın  daha  çok 

cinayet,  hırsızlık,  tecavüz  gibi  tehlikeli  ve  ağır  sonuçları  olan  sokak  suçları  üzerinde 

odaklaşmıştır. Bu nedenle Barlow, bio-sosyal suç modelinin, genel bir suç teorisi olduğu 

iddiasını eleştirmektedir (Barlow, 1993:572-573). 

Kuramın  beyaz  yakalı  suçları  açıklamadaki  başarısızlığı,  kullandıkları  bazı 

kavramların  belirsiz  olması  (“maddi  ve  maddi  olmayan  suç”  “akranların  onayı”, 

“ödüllerin  oranı”  v.b),  teorinin  test  edilmesinin  imkansızlığı,  farklı  bölgelerde  veya 

ülkelerdeki  oransal  suç  farklılığını  açıklamadaki  yetersizliği  (Lawson  ve  heaton,  1999: 

143)  gibi  hususlar,  bu  kurama  yöneltilen  diğer  eleştirileri  oluşturmaktadır.  Bundan  ayrı 

olarak, bazı araştırmalar suçlu olmayanların suçlulara kıyasla daha güçlü adale ve kemik 

yapısına sahip oldukları bulgusunu ortaya koymuştur (Lilly v.d., 1995:215). Bu bulgular, 

bio-sosyal  suç  yaklaşımının  geçerlilik  iddiasını  tartışmalı  kılmakta  veya  kuramın 

güvenirliliğini kısmen de olsa zedelemektedir.  



Yüklə 289,51 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə