Kriminolojide Yeni Yönelimler…
307
olan- ilk bütünleşik suç kuramları niteliğini taşıyan kuramlar ele alınacaktır.
2. BÜTÜNLEŞ
K SUÇ KURAMLARI
2. 1 Kaplan: Benliğ
in Aş
ağ
ılanması Teorisi
Benliğin aşağılanması (self-derogation) kuramı, Kaplan (1975) tarafından formüle
edilmiştir. Kaplan’ın geliştirdiği kuram; sosyal öğrenme, sosyal kontrol, gerilim,
sembolik etkileşim ve etiketleme kuramlarının bir bileşimi niteliğini taşımaktadır. O,
sosyal öğrenme kuramından sapkın akran etkilerini, kontrol teorisinden aile ve okul
değişkenlerini, gerilim kuramından geleneksel beklentilere ulaşmada yaşanan başarısızlık
ve sembolik etkileşim ile etiketleme kuramından da benlik kavramını, bir model çatısı
altında birleştirmeye/uzlaştırmaya çalışmıştır. Bu kurama göre, bazı ergenlerin suç
işlemeye ve uyuşturucu kullanmaya yönelmelerinin temelinde; düşük öz güven (low self
esteem) veya benliğin aşağılanması (self-derogation) faktörü yatmaktadır. Kaplan, benlik
yapısının kendine özgüven/öz saygı ekseninde gelişmiş olmasının, negatif bir benlik
yapısını/algısını azalttığını ileri sürmektedir. Diğer bir deyişle, benliğin öz saygı (self-
esteem) ekseninde kurgulanmış olması, benliğin pozitif yönde gelişmesini sağlayacaktır.
Kaplan, benlik biçimlerinin oluşumunu açıklarken, geleneksel gruplar içerisinde yaşanan
deneyim biçimlerine ve bu deneyimlerin bireylerin beklentilerini ne düzeyde karşıladığı
konusuna dikkat çekmektedir. Çünkü, bu pratikler ve onların implikasyonları, bireylerin
benlik oluşumunda oldukça önemlidir. Bu çerçevede, söz konusu grup içerisinde
deneyimlenen yaşam pratikleri ve bu pratiklere olan uyumun varlığı, bireylerin olumlu
benlik kavramını yaratmada etkili olduğu belirtilmektedir (Barak, 1998:205; Akers,
1999:216).
Benliğin aşağılanması kuramına göre; ergenlerin geleneksel standartlara olan
uyumlarının yetersizliği, aile, okul ve akran gruplarında gerçekleşen etkileşim biçiminin
benliği aşağılayıcı veya rencide edici bir nitelikte gelişmesi, grupsal ve toplumsal denetim
mekanizmasının bireyler üzerindeki etkisini zayıflatacaktır. Sosyal denetimin zayıflaması
ise, ergenlerin sapkın ve suç davranışına eğilimli hale gelmelerinde etkili olan konformist
yapının çözülmesine yol açacaktır (Akers, 1999:216; Barak, 1998:205; Shoemaker,
1990:180).
Benliğin aşağılanması kuramının; benlik açısından aşağılanmanın, bireylerin
sapkın gruplara katılma olasılığını arttırdığını varsayması da kuramın önemli bir niteliğini
oluşturmaktadır. Bu kurama göre, bireylerin sapkın gruplarla olan ilişkilerinin devam
etmesi ve bu grupta bulunan bireyler ile birlikte suç işlemeleri, aynı şekilde onların benlik
oluşturma süreci ile alakalı bir durumdur. Çünkü sapkın gruplar, ergenlerin özgüven
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2006 16 (1)
308
ekseninde yeni bir benlik oluşturma süreçlerinde temel bir rol oynamaktadır. Bu
çerçevede ergenlerin sapkın gruplar içerisinde yer alma isteklerinin veya onlara katılma
nedenlerinin temel bir amacı, aile ve okul ortamlarında geleneksel beklentilere ulaşma
konusunda yaşadıkları başarısızlıkların, gerilimlerin ve bunun yarattığı aşağılanma
duygusunun giderilmesi yönündeki beklenti oluşturmaktadır (Akers, 1999:217).
Bu kuram özetle, bireylerin toplum ve grup içerisinde yaşadıkları başarısızlıkların
ve gerilimlerin, onların benlik yapılarında olumsuz sonuçlar/etkiler yarattığını
varsaymaktadır. Bu olumsuzlukların bireylerdeki yansıması, “benliksel düzlemde bir
aşağılanma” şeklinde gerçekleşmektedir. Benliğin aşağılanması ise, bireyin geleneksel
kurumlara olan bağlılığının zayıflamasına neden olacaktır. Bu çerçevede, kendilerine olan
güvenlerini ve saygılarını kaybeden ergenler, yeniden güven veya benlik inşası için suçlu
akran gruplarına yönelmektedirler. Suç işleyen akran gruplarıyla olan bu temas ve ilişki,
bireylerin suç işlemelerinde önemli bir faktör olarak etkili olmaktadır. Görüldüğü gibi
benliğin aşağılanması kuramı, toplumsal bağlılıkları veya bağlılıksal zayıflılıkları, benlik
üzerinden tartışmaktadır. Diğer bir deyişle, denetilmeye rıza göstermek veya denetimden
kaçmak, benliğe ilişkin bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.
Kaplan ve meslektaşları yaptıkları araştırmalarda, kuramlarını destekleyen bazı
bulguları saptadıklarını belirtmektedirler. Ancak, bu kuramın merkezi konumunda yer
alan “benlik olgusunu” ölçmeye yönelik olarak geliştirilen benlik- tutum ölçümleri ile
suçluluk arasındaki ilişkinin tespit edilmesinin, oldukça güç olduğu belirtilmektedir
(Akers,1999: 217).
Kaplan’ın, bireylerin; toplum, aile veya gruplar içerisindeki konumları ile onların
benlik oluşumları arasında bir ilişki kurması ve bu gruplarda yaşanan olumsuzlukların,
gerilimlerin bireylerin benlik süreçleri üzerindeki etkilerine odaklaşması, kriminolojide
önemli bir gelişmeyi temsil ettiğini söylemek mümkündür. Çünkü bazı sosyal
psikologlar, düşük düzeyde öz güven/öz saygının, insan davranışının ve psişik yapısının
anlaşılmasında önemli bir kavram olduğunu ileri sürmektedirler. Aynı şekilde bazı
sosyologlar da, düşük düzeyde bir öz benlik unsurunu; bireylerin okul dönemlerindeki
düşük performanslarının, depresyon/anksiyete yapılarının ve suç davranışının güçlü bir
göstergesi olduğunu düşünmektedirler (Jang ve Thornberry; 1998:586). Ayrıca, bu
kuramın suç olgusunu , “benlik” kavramı üzerinden analiz etmiş olması, Gottfredson ve
Hirschi (1990) gibi sonraki dönemlerde suçluluğu “benlik kontrolü” çerçevesinde ele alan
“benlik” eksenli bazı suç kuramlarının formüle edilmesinde de etkili olmuş olduğu
söylenebilir.