Microsoft Word 16-K\375zmaz doc



Yüklə 289,51 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/13
tarix29.11.2017
ölçüsü289,51 Kb.
#13154
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13

Kriminolojide Yeni Yönelimler… 

 329


bağlılıklarının  zayıflaması  ile  açıklamaktadır.    Sosyal  öğrenme  kuramı  ise  suçluluğu, 

bireylerin suçlu akran gruplarıyla olan etkileşim bağlamında öğrenilen bir davranış olarak 

görmektedir. Bir anlamda, sosyal gelişimsel model, bu iki perspektifi birleştirmektedir.  

Çünkü sosyal gelişimsel teorisyenleri, sosyal öğrenme ve sosyal kontrol kuramının 

her  birinin  ayrı  olarak  ele  alınması  durumunda  suçu  yeterince  açıklayamadıklarını  ileri 

sürerek,  daha  geniş  bir  suç  tanımının  bu  iki  kuramın  birleştirilmesi  yoluyla  ancak 

mümkün  olduğunu  iddia  etmektedirler.  Örneğin;  onlara  göre,  suçlu  akran  gruplarıyla 

ilişki  içinde  olmanın  bireyleri  suçluluğa  ittiği  noktasında  sosyal  öğrenme  kuramının 

başarılı  bir  açıklama  getirmesine  karşın,  bireyin  suç  işlemesinde  etkili  olan  temel 

sosyalleştirici kurumların yanı sıra, çocuk ile ebeveyn arasındaki güçlü duygusal bağlılığı 

açıklamada  aynı  başarıyı  gösterememektedir.  Aynı  şekilde,  sosyal  kontrol  kuramı  da, 

suçlu  akran  grubunun  bireylerin  suç  işlemesindeki  etkisini  ihmal  etmektedir  (Ellis  ve 

Walsh, 2000: 471). Weis, Hawkins ve Sederstom yaptıkları bir araştırmada, sosyal yapı 

modelleri  ile  sosyal  kontrol  yaklaşımlarını  birleştirmektedirler.  Bu  kuramcılar  içersinde 

özellikle  Weis    bireyin;  cinsiyet,  ırk  ve  ekonomik  statüsü  gibi  sosyal  konumunu 

belirleyen  faktörlerin,  bireyin  davranışsal  tercihleri  üzerinde  son  derece  etkili  olduğunu 

belirtmektedir.  Ona  göre  sosyalleşme,  bireyin  suç  işleyip  işlememesinde  veya  diğer  bir 

ifade  ile  toplumsalla  uzlaşan  davranış  sergileyip  sergilememesinde  etkili  olmaktadır. 

Kısacası bu model, hem kontrol ve hem de sosyal yapı teorilerine ilişkin bazı yaklaşımlar 

veya  kavramsal  tanımlardan  hareketle,  bir  suçluluk  analizini  yapmaktadır.  Ayrıca  bu 

kuramcılara  göre;  düşük  gelire  ve  disorganize  bir  toplum  karakteristiğini  sergileyen  bir 

toplumsal yapıya sahip olmak, sosyalleştirici kurumların etkisini zayıflatmaktadır. Büyük 

gerginlik veya sıkıntının yaşandığı, eğitimsel kolaylaştırıcıların yetersiz kaldığı ve maddi 

imkansızlıkların olduğu ailelerde, bireylerin hukuka olan saygısı da zayıflamaktadır. Aynı 

ş

ekilde bu yerleşim yerlerinde suç oranlarının yüksek olması, hukuku ihlal etme açısından 



da büyük riskler içermektedir (Siegel, 1989:208).  

Toplumsal  çözülmenin  gerçekleştiği  ve  bununla  da  ilintili  olarak  denetim 

unsurlarının  zayıfladığı  yapılarda,  sosyal  kurumlar  kriminal  grup  ve  çetelerle  mücadele 

etmede yetersiz kalmaktadır. Sosyal gelişimsel kuramcılara göre, suçu meslek edinmeye 

karşı aile hala önemli bir kurum görevini görmektedir. Olumlu aile ilişkilerinin varlığı ve 

eğitimsel kurumlara olan bağlılık düzeyi, bireylerin geleneksel değer ve kurumlara olan 

bağlılıklarını artırmada etkili unsurlardır. Bireyin, okul ve aile aktivitelerine katılamadığı 

ve  aynı  şekilde bu  kurumlar  etrafında bir  ödüllendirmenin  gerçekleşmediği  durumlarda, 

bireyin  sapkın  akran  gruplarıyla  ilişki  kurmaya  yönelmesi  ve  yeni  ödül  arayışlarını  bu 

çerçevede  karşılamaya  çalışması  büyük  bir  ihtimal  olarak  gözükmektedir  (Siegel, 




F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2006 16 (1)  

  330


1989:208).  

Sosyal gelişimsel kurama genel olarak bakıldığında, bireylerin sapkın veya toplum 

yanlısı (prosocial) davranışları tek bir kaynaktan gerçekleştirmedikleri görülmektedir. Bir 

anlamda  birey,  söz  konusu  davranışları  çok  sayıda  sosyalleştirici  kaynaklardan 

öğrenmektedir. Bu modele göre bireyin sosyalleşmesinde; sosyal etkileşim için algılanan 

fırsatlar,  sosyal  etkileşim  düzeyleri,  davranışsal  katılma  ve  etkileşim  için  gerekli  olan 

beceri  ve  toplum  yanlısı  veya  anti-  sosyal  davranış  için  algılanan  ödül  gibi  unsurları 

etkilidir.  Bu  unsurlar  bir  bütün halinde  ele alındığında,  bu unsurlar bireyi  sosyalleştiren 

etkilere  ilişkin,  değerleri  ve  bağlamı  yansıtan  bir  sosyal  bağın  gelişimine  yol 

açmaktadırlar.  Temelde,  sosyal  etkenler/kaynaklar  sapkın  ise,  birey  de  o  zaman  sapkın 

bireylere  yakınlık  duyar.  Diğer  bir  deyişle  bireyler,  bağlandıkları  kişilerin  savundukları 

temel normlar ve sahip oldukları davranışlardan dolayı ya sapkın veya toplumla örtüşen 

tutumlara sahip olmaktadırlar (Mazerolle, 2000: 190). 

Sosyal gelişimsel modele göre, anti - sosyal davranışa yol açan iki farklı doğrultu 

vardır.  Anti-sosyal  doğrultu,  bireyi  doğrudan  suç  işlemeye  sevk  etmesine  karşın 

(uyuşturucu kullanma gibi), toplum yanlısı doğrultu da anti - sosyal davranışa giden yolu 

kapatmaktadır.  Bu  model,  bireylerin  toplum  yanlısı  veya  anti-sosyal  etkileşimler  için,  

onların  bir    fırsat  algısına  sahip  olmak  zorunda  olduklarını  varsaymaktadır.  Sosyal 

etkileşim  ve  buna  dahil  olmak  için  fırsatları  algılama  ve  bireylerin  sahip  oldukları 

beceriler, onların bu etkinliklere katılmalarını artıran faktörler olmaktadır. Toplum yanlısı 

ve  anti-  sosyal  davranışlara  katılmak,  bu  davranışlara  ilişkin  bir  ödül  algılamasına  yol 

açmaktadır.  Bu durumda da, üç farklı sonuç ortaya çıkmaktadır. Birincisi, bireylerin anti-

sosyal  davranışa  doğrudan  katılmalarıdır.  kincisi,  bireylerin  anti-  sosyal  veya  sosyal 

yanlısı olan ötekilere bağlanabilme durumunu gösterebilmeleridir. Üçüncüsü ise; bireyler, 

gelecekte  toplum  yanlısı  veya  anti  sosyal  davranışlar  için  fırsatlar  algılayabilir.  Son 

aşamada  bireylerin  inanç  sistemleri  devreye  girmektedir.    Güçlü  bir  ahlak  ve  hukuk 

değerine  sahip  olanlar,  suç  eyleminden  kaçınma  eğilimini  gösterirler  (Mazerolle,  2000: 

190). Yukarıdaki açıklamalar, bu modelin farklı bağlamlarda hem toplum yanlısı hem de 

anti-sosyal    davranışlar  üzerinde  -belirli  bir  zaman  süreci  içersinde-  bireyi  hem  riske 

sokan hem de koruyan faktörleri içerdiğini göstermektedir (Mazerolle, 2000; 190).



 

Sosyal gelişimsel modele göre, suç ve suçluluğun engellenmesi için sosyal düzene 

gerçek  bir  taahhüdün  oluşması  ve  toplum  yanlısı  davranışların  güçlendirilmesi 

gerekmektedir.  Bu  kuram  çerçevesinde,  duygusal  bir  bağlılığın  meydana  gelmesini 

sağlayan  üç  faktörün  olduğu  belirtilmektedir.  Birincisi, çocuk  ve  onların  ebeveynlerinin 

sosyal  aktivitelere  katılmalarının  sağlanabilmesi  için  çok  sayıda  fırsatın  yaratılmasıdır. 




Kriminolojide Yeni Yönelimler… 

 331


kincisi; çocukların ebeveynler ve yerel topluluklarla anlamlı ilişkileri sürdürebilmesi için 

gereksinim  duyulan  entelektüel  ve  fiziksel  becerileri  kazanabilmeleridir.  Üçüncüsü  ise, 

çocukların  bu  ilişkileri  muhafaza  edebilmeleri  için  ebeveynlerinden  ve  toplumun 

genelinden  sıklıkla  pekiştireçler  almalıdır.  Söz  konusu  bu  faktörlerin  üçü  de  yeterli 

düzeyde  değilse,    çocuk  yalnızlaşacak  veya  diğer  başarısız  olan  çocuklarla  birlikte 

olmaya  başlayacaktır.  Bu  birlikteliğin  sonucunda,  çocuk  suçlu  hale  gelecektir  (Ellis  ve 

Walsh, 2000: 471).  

Bu  kuramın,  suçluluğun  azaltılması  veya  engellenmesinde  okul  ve  aile  gibi  iki 

temel  kurumu  merkezi  düzlemde  ele  alması  ve  suçlu  akran  gruplarının  bireylerin  suç 

işlemelerindeki  etkisinden  söz  etmesi  önemlidir.  Ancak  bu  modelin,  tüm  suç  türlerini 

açıklayacak  bir  çerçeveden  yoksun  olduğu  söylenebilir.  Özellikle  suçun;  bireysel, 

ekonomik,  sosyal,  demografik  v.b.,  çok  sayıda  kaynaklarının  olmasına  rağmen,  bu 

modelin  suç  olgusunu  sadece  bireyin  gelişimsel  süreç,  fırsat  algılamaları,  sosyal 

etkileşim,  sosyalleşme,  akran  grubu  ve  sosyal  bağlılık  kavramları  ile  sınırlamış  olması, 

kuramın  önemli  bir    eleştiri  noktasını  oluşturmaktadır.  Bundan  ayrı  olarak,  suçun 

oluşumunda  suç  mağdurunun  katkısı,  sosyal  ortam  faktörü,  alt-kültür,  bireyin 

damgalanması gibi çok sayıda değişkenin de, suçluluğun açıklanmasında önemli bir yere 

sahip olduğu bilinmektedir. 



3. SONUÇ 

Suç  ve  suçluluğu  çözümleyen  kuramların  sayısı  oldukça  fazladır.  Geleneksel 

kuramlar  olarak  nitelendirilen  bu  perspektifler,  suç  çözümlemelerinde  irdeledikleri 

değişkenlerin  sayısının  sınırlı  olması  nedeniyle  eleştirilmektedir.    Diğer bir  deyişle;  söz 

konusu kuramların, suç olgusunu genel bir çerçevede analiz edemedikleri ve bu sebeple 

bazı önemli yetersizlikleri içerdikleri belirtilmektedir. Çok sayıda araştırmacı bu nedenle 

suç olgusunu daha fazla sayıda değişken ekseninde  açıklamak için, birden fazla kuramı 

yeni  bir  suç  modeli  altında  uzlaştırmaya/birleştirmeye  çalışmıştır.  Bu  durum  da,  son 

yıllarda çok sayıda kriminolog ve sosyologun  dikkatlerini kuramsal bütünleşme üzerine  

yoğunlaştırmalarına neden olmuştur.  

Bütünleşik  suç  kuramlarının,  suç  olgusunu  çok  sayıda  değişken  etrafında 

irdeledikleri için, bu kuramların suç olgusunu daha bütüncül veya kapsayıcı bir çerçevede  

ele  aldıkları  belirtilmektedir.  Aslında  suç  olgusunun  bütüncül  bir  düzeyde  analizi, 

interdisipliner  ve  multidisipliner  bir  yaklaşımı  gerekli  kılmaktadır.  Ancak  kriminoloji 

literatürüne bakıldığında, suç olgusunu interdisipliner veya multidisipliner  bir çerçevede 

çözümleyen araştırmaların sayısı, oldukça sınırlı bir düzeyde kalmaktadır. Multidisipliner 




F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2006 16 (1)  

  332


ve  interdisipliner  bir  suç  tanımına  ulaşabilmek  için,  her  şeyden  önce  disipliner  suç 

modelinin/modellerinin  oluşması  gerekmektedir.  Diğer  bir  deyişle,  örneğin  günümüzde 

sosyolojik  suç  kuramları  arasında  bile  bütüncül  bir  model  inşa  edilebilmiş  değildir.  Bu 

nedenle  belirli  bir  disiplin  içerisinde  bile  genel  düzeyde  kuramsal  bir  entegrasyonun 

gerçekleşememiş  olduğu  düşünüldüğünde,  disiplinler  arası  veya  multidisipliner  bir 

yaklaşımın oluşmasının ne denli güç olduğu anlaşılır. Burada öncelikli olarak yapılması 

gereken husus, her disiplinin kendi alanındaki bölük pörçük suç perspektiflerini genel bir 

kuram çatısı altında uzlaştırmayı başarabilmesidir. Diğer bir deyişle, disiplinler arası  suç 

modellerinin  geliştirilmesinin  yolu  büyük  ölçüde,  disipliner  suç  modellerinin 

oluşturulmasına  bağlıdır.  Bu  çerçevede  makale,  gelişmiş  ülkelerde    özellikle  sosyolojik 

yönelimli suç kuramları arasında gerçekleştirilmiş olan bütünleşik suç kuramlarına dikkat 

çekmeyi ve bu modellerin suçu açıklayabilme potansiyellerini tartışmayı hedeflemektedir.  

Geleneksel  suç  teorilerinin    birbiriyle  karşılaştırılması  yoluna  gidilmesi  veya  bu 

teorilerin  birbiriyle  rekabet  eder  tarzda  ele  alınması  yönündeki  tutumların  gereksiz 

olduğunu  belirtmek  mümkündür.  Çünkü,  genelde  suç  teorileri,  suç  olgusunun  farklı 

unsurlarını, süreçlerini veya düzeylerini ele almaktadır.  Araştırmacıların  burada yapması 

gereken  şey,  suç  kuramlarını  tutarlı  bir  bütün  içerisinde  organize  etmek  olmalıdır.  Bu 

nedenle  bütünleşik  suç  kuramlarının,  bu  gereksinimin  bir  sonucu  olarak  ortaya  çıktığı 

söylenebilir. 

Geliştirilen bu tümleşik suç kuramların tümünün suçluluğu aynı derecede başarılı 

bir  biçimde  çözümlediklerini  söylemek  mümkün  değildir.  Söz  konusu  bu  tümleşik  suç 

kuramlardan  bazılarının,  geleneksel  suç  kuramlarının  açıklama  düzeyinin  de  gerisinde 

kaldığı  söylenebilir.  Bu  durum,  bütünleşik  suç  kuramlarının  tümünün  -  her  ne  kadar 

birden fazla kuramsal veya kavramsal bir birleşime sahip olsalar da - suç olgusunu genel 

ve bütünlüklü olarak analiz etmede aynı başarıyı gösteremediklerini ortaya koymaktadır. 

Bu nedenle bazı bütünleşik kuramlar, her ne kadar suçun genel kuramı niteliğinde veya 

suçluluğun  entegre  modelleri  olduğu  iddiası  ile  ortaya  çıkmış  olsalar  da,  önemli  ölçüde 

bazı  yetersizlikleri  içinde  barındırdıkları  göz  ardı  edilemez.  Zaten  bu  kuramların  test 

edilmesi çerçevesinde yapılmış ampirik çalışmalar, tüm modellerin aynı şekilde araştırma 

bulguları  ile  desteklenmediğini  ortaya  koymuştur.  Diğer  bir  deyişle,  kuramlardan 

bazılarının  araştırma  sonuçlarıyla  desteklenmiş  olmasına  karşın,  bazılarının  da 

desteklenmediği  veya  kısmen  desteklendiği  sonucu  elde  edilmiştir.  Bundan  ayrı  olarak 

da,  bazı  kuramların  varsayımları  hiçbir  biçimde    test  edilememiştir.  Bu  nedenle, 

bütünleşik  suç  kuramları  kendi  aralarında  kapsamlılık  ve    açıklama  düzeyleri  açısından 

farklılaşmaktadır.  



Kriminolojide Yeni Yönelimler… 

 333


Bütünleşik suç kuramlarının geliştirilmesinde en çok tercih edilen kuramlar -1970 

ile 1980 yılların en popüler iki teorisi olan- sosyal kontrol ve sosyal öğrenme teorileridir. 

Yani bu iki kuram, tümleşik teorilerin ana teorileri konumundadır.  

Bu  çalışmada  ele  alınan  bütünleşik  suç  kuramlarının  çok  sayıda  perspektifi  veya 

kavramları  içermiş  olmalarına  rağmen,  söz  konusu  bu  modellerin  suçluluğu  belirli 

kavramlar  üzerinden  analiz  ettikleri  görülmektedir.  Kaplan  suçluluk  analizinde  en  çok 

benlik  ve  akran  kavramını;  Quinney  kapitalizm,  sınıf  ve  ekonomik  yapıyı;    Colvin  ve 

Pauly  sınıf,  iş  koşulları,  baskı  ve  sosyal  bağlılığı;  Wilson  ve  Herrnstein  beden  tipleri, 

dürtüsellik, düşük zeka gibi biyolojik ve aile pratiklerini; Krohn sosyal kontrol ve ilişki 

düzeylerini;  Stark  ekolojik  faktörleri;  Hagan  güç  ilişkilerini,  aile,  sosyalleşme,  sınıf  ve 

ekonomik yapıyı; Thornberry ergenlik dönemlerinde yaşanan sorunları, aile, sosyalleşme 

biçimini ve Hawkins ile Weis akran grubu, aile ve kontrol mekanizmaları gibi unsurları 

en çok  öne çıkardıkları gözlemlenmektedir. Bütünleşik kuramlardan içerisinde marksist 

içerikli  suç  kuramları  suçluluğu  büyük  ölçüde;  sınıf,  kapitalist  yapı  ve  güç  ilişkileri 

çerçevesinde  ele  alırken,  diğer  bütünleşik  suç  kuramları  da  suçluluğu  en  çok;  aile, 

sosyalleşme,  sosyal  kontrol  ve  akran  etkileri  gibi  unsurlar  etrafında  irdelemişlerdir. 

1970’li  yılların  başlangıcından  bu  yana,  suç  ve  suçluluk  üzerine  geliştirilen  çatışmacı 

veya radikal eksenli teoriler, hiç kuşkusuz kriminoloji alanına önemli katkılar yapmıştır. 

Bu  kuramların  özellikle  toplumdaki  gücün/iktidarın  dağılımı,  kapitalist  yapı  ve  sınıf 

olgusunun;  aile  yapıları,  sosyalleşme  ve  toplumsal  bağlılık  üzerindeki  etkilerine  dikkat 

çekmeleri ve bu etkenler ile suçluluk arasındaki ilişkiye odaklaşmaları önemlidir. Ancak, 

gerek  marksist  gerekse    diğer  bütünleşik  suç  kuramları,  geleneksel  suç  kuramlarına 

nispeten  daha  genel  bir  içerime  sahip  olmalarına  rağmen,  yine  de  suçu  genel  ve 

bütünlüklü bir çerçevede ortaya koyma düzeyinden yoksun oldukları görülmektedir.  



KAYNAKÇA 

Akers, Ronald L. (1999), Criminological Theories: Introduction and Evaluation, Chicago: 

Fitzory Dearborn Pub. 

Barak, Gregg (1998), Integratıng Criminologies, USA: Allyn and Bacon  

Bernard, Thomas J. and Jeffrey B. Snipes (1996), Theoretical Integration in Criminology

Crime  and  Justice:  A  Review  of  Research,  (edit.  Michael  Tonry)  Chicago:  University  of 

Chicago  

Bierne, Piers ve James Messerschmıdt (1991), Criminology, USA: Harcourt B. Jovanovich  

Braithwaite,  John.  1989.  Crime,  Shame  and  Reintegration,  New  York:  Cambridge 

University 




F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2006 16 (1)  

  334


Colvin,  Mark  and  John  Pauly  (1983)  “A  Critique  of  Criminology:  Toward  an  Integrated 

Structural- Marxist Theory of Delinquency Production.” American Journal of Sociology:513-51. 

Cornish, Derek B. and Ronald V. Clarke, (1986) The Reasoning Criminal: Rational Choice 

Perspectives on Offending, 

New York: Springer-Verlag. 

Croal, Hazel (1988), Crime And Society in Brıtain, London: Longman 

Currie,  Elliott.  (1997)  “Market,  Crime,  and  Community:  Toward  a  Mid-Range  Theory  of 

Post-Industrial Violence.” Theoretical Criminology 2:147-72. 

Einstadter,  Werner  ve  Stuart  Henay,(1995),  Criminological  Theory:  An  Analysis  of  Its 



Underlying Assumptions

,USA: Harcourt Brace College Pub. 

Ellis,  Lee  ve  Anthony,  Walsh  (2000),  Criminology:  Global  Perspective,  USA:  Allyn  ve 

Bacon 


Elliott,  Delbert.  1985.  “The Assumption  That  Theories  Can  Be  Combined  with  Increased 

Explanatory Power”, Theoretical Methods in Criminology, (Edit. Robert F. Meier), Beverly Hills, 

CA: Sage pub. 

Farrington,  David  P.  (1997),  “Human  Development  And  Criminal  Careers”,  The  Oxford 



Handbook of Criminology

, NewYork: Oxford University Pres 

Gottfredson, Michael R. and Travis Hirschi (1990), A General Theory of Crime, Stanford, 

CA:Stanford University Press. 

Hagan,  John  (1985),  Modern  Criminology:  Crime,  Criminal  Behavior,  And  Its  Control

McGraw-Hill 

Hagan, John (1989), Structural criminology, Cambridge: Polity press 

Hagan,  John  ,  John  Simpson  ve  A.R.  Gillis  (1987),  “Class  in  the  Household:  A  Power-

Control Theory of Gender and Delinquency”, American Journal of Sociology, Vol.92, Num.4 

Hay,  Carter  (2001),  “  An  Exploratory  Test  of  Braithwaite’s  Reintegrative  Shaming 

Theory”, Journal of Research in Crime and Delinquency, Vol.38, 132-153, Sage Pub. 

Jang,  Sung  J.,  ve  Terence  P.  Thornberry  (1998),  “Self-Esteem,  Delinquent  Pers,  And 

Delinquency: A Test Of The Self -Enhancement Thesis”, Amerijan Sociological Review, Vol.63 

Krohn,  Marvin  D.  (1986),  “The  Web  of  Confirmity:  A  Network  Approach  to  the 

Explanation of Delinquent Behavior”, Social Problems, Vol. 33. No.6  

Lawson, Tony ve Tim Heaton (1999), Crime and Deviance, London: Macmillan 

Lilly,  J.  Robert,  Francis  T.  Cullen  ve  Richard  A.  Ball  (1995),  Criminological  Theory: 

Context and Consequences

, USA: Sage Pub. 

Livingstone, Jay (1996), Crime ve Criminology, USA: Prentice – Hall  

Maguire, Mike (1997), “ Crime Statistics, Patterns, And Trends: Changing Perceptions And 

Their  Implications”,  The  Oxford  Handbook  of    Criminology,  (  Edited:  Mike  Magurie,  Rod 



Kriminolojide Yeni Yönelimler… 

 335


Morgan, Robert Reiner ), New York: Oxford Univ. Press, 

Mazerolle,  Paul  (  2000),  “Understanding  Illicit  Drug  Use:  Lessons  From  Developmental 

Theory”  Of    Crime  and  Criminality:  The  Use  Of  Theory  in  Everday  Life,  (editör:    Sally  S. 

Simpson), USA: Pine Forge Pres 

Messerschmidt,  James  M.  (1993).  Masculinities  and  Crime:  Critique  and 

Reconceptualization of Theory,

 Lanham, MD: Rowman ve Littlefield. 

Messner,  Steven  F.,  Marvin  D.Krohn  (1990),  “Class,  Compliance  Structures,  and 

Delinquency:  Assessing  Integrated  Structural-Marksist  Theory”,  American  Journal  of  Sociolgy

Vol.96, Num.2, s.300-328 

Quinney, Richard (1977), Class, State and Crime, New York: McKay 

Sampson,  Robert  and  John  Laub.  (1993)  Crime  in  the  Making:  Pathways  and  Turning 

Points through Life

, Cambridge, MA: Harvard University Press. 

Sheley,  Joseph  F.  (1995),  Criminology:  A  Contemporary  Handbook,  USA:  Wadsworth 

Pub. 


Shoemaker, Donald J. (1990), Theories of Delinqency: An Examination of Explanations of 

Delinqunt Behavior

, New York: Oxford Univ. Press  

Siegel, Larry J. (1989), Criminology, USA: West Publishing Company 

Simpson  Sally  S.  ve  Lori  Elis  (1994),  “I  Gender  Subordinate  to  Class?  An  Emprical 

Assesment of Colvin and Pauly’s Structural Marxist Theory of Delinquncy”, Journal of Criminal 

Law and Criminology

, Vol.85, Issue.2, S.453-480 

Stark, Rodney (1987), “Deviant Places: A Theory of the Ecology of Crime” Criminology, 

25  


Thornberry,  Terence  P.,  (2002),  “Toward  An  Interactioanl  Theory  Of  Delinquency”, 

Criminological Theories: Bridging The Past To The Future

, (Editor: Suzette Cote), Sage Pub 

Vito,  Gennaro  F.  Ve  Ronald  M.  Holmes  (1994),  Criminology:  Theory,  Research  and 

Policy, 

USA: Wadsworth Pub.  

Wilson, James Q, ve Richard J. Herrnstein (1985), Crime And Human Nature, Newyork: A 

Touchstone Book. 




F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2006 16 (1)  

  336


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yüklə 289,51 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə