263
koymaktadır
1190
. Şâfiî ile Hanefî muhatabları arasında musarrat hadîsi üzerinde
cereyan eden tartışma, Şâfiî’nin nassların otoritesi tonusundaki düşüncelerini bütün
açıklığıyla gözler önüne sermektedir
1191
. Ayrıca, burada onun metin tenkidinden uzak
bir tutum sergilediği de anlaşılmaktadır.
Ebu Hanîfe, bir sâ’ hurma ile değil, sütün bedeli ile birlikte hayvanı geri
vermesi gerektiği görüşündedir. bn Ebî Leylâ ise, sütün bedeline ilaveten bir sâ’
hurma vermesi gerektiğini savunur. Ebû Hanîfe’nin yorumuna göre, hayvanların
çeşitlerine göre memede bırakılan sütün herhangi bir miktarı veya vasfı için tazminat
olarak gösterilen bir sâ’ hurma, mantıken sütün bedeli olamaz. Bu yüzden, Iraklılar
bir sâ hurma yerine sütün bedelinin ödenmesi gerektiği görüşündedirler. Şâfiî,
hadîsin lafzına göre amel eder ve Hz. Peygamberin hadîsine sorgulamadan uyulması
gerektiğini vurgular
1192
. Hanefîlere göre, malın kendisi yok olup geri verilmesi
imkânsız olması halinde değerinin yahut benzerinin verilmesi gerektiği konusunda
icma meydana gelmiştir. O halde süt, eğer “mislî” şeylerden ise misliyle, değilse
değeriyle tazmin olunur. Onun yerine hurma verilmesi, Kitab, sünnet ve icma ile
sabit olan hükme aykırı, dolayısıyla geçersiz olur
1193
.
Hadîsin sırf isnadının sağlam olması, onun zahirî anlamını esas almada
yeterli değildir. Bilakis, hadîsin metninin de, kendisinden daha üstün olan Kur’an,
sünnet ve üzerinde icmâ edilen bir asla muhalif olmaktan salim olmalıdır. Hadîste
bulunan şâz ve illet, onun alınmasına mani olur ve böylece hadîsin zahirî anlamının
alınmasını engel teşkil eder
1194
. Dolayısıyla bu hadîs, Allah’ın Kitâbına muhalif
olmakla ma’lûldür. Kur’an’da, zararın misliyle/miktarınca tazmin edilmesi
1190
Özafşar, Hadîsi Yeniden Düşünmek, s. 98.
1191
Özen, Aklîleşme Süreci, s. 384.
1192
Hasan, slâm Hukukunun Doğuşu , s. 153.
1193
Hınn, Yöntem Tartışmaları, s. 325. Burada Tecrîd-i Sarîh mütercimi Kâmil Miras’ın bir
yanılgısına işaret etmekte fayda görüyoruz. O, musarrat konusunda Nevevî’nin de Hanefîler gibi
düşündüğünü belirterek şu ifadelere yer vermektedir: “Muslim Şerhi’nde Nevevî, bir sâ’
hurmanın reddini hilâf-ı usûl buluyor ve: “Gayrin malı itlâf edildiğinde eğer telef edilen mal
mislî ise bir misli sahibine iâde edilir; mislî değil ise, malın kıymeti takdir edilerek verilir. Fakat
burada sütün yerine cinsinin gayri, hurma verilmesi hilâf-ı usûldür” diyor ki, bu mutâlâa, ayniyle
Hanefî mezhebinin mahsûl-i ictihâdıdır”. Nâim-Miras, Tecrîd-i Sarîh, VI. 468. Oysa Nevevî, bu
hususta kendi görüşlerinin Şâfiî gibi olduğunu belirttikten sonra yukarıdaki değerlendirmeyi
Hanefîlerin görüşü olarak nakletmekte ve Hanefîler gibi düşündüğü konusunda bir ifade
kullanmamaktadır. Nevevî, Şerhu’n-Nevevî, X. 167.
1194
Kevserî, en-Nuketu’t-Tarîfe, s. 91; Desûkî, mâm Muhammed, s. 208.
264
emredilmiştir. “Kim size saldırıda bulunursa, siz de ona yaptığı saldırının misli ile
saldırın”
1195
. “Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin”
1196
.
Bu iki âyet zararın misliyle tazmin edilmesini kesin olarak ortaya koymaktadır. Şu
halde, hadîsteki ‘bir sa’ hurma’ ifadesi, müşterinin yanında günlerce kalan
hayvandan sağılan sütün misli ve bedeli olamaz. Aynı zamanda bu hadîs, fakihlerin
cumhuruna göre esas alınan ‘el-harâc bi’d-damân’ hadisîne de aykırıdır
1197
. Ayrıca
Hanefîler, Ebû Hurayra’nin, bn Mes’ûd ve diğerleri gibi, sahâbenin fakihlerinden
olmaması, açık kıyasa (kıyas-ı celî) muhalif olarak rivâyet edilmesi ve âhâd olması
gerekçesiyle bu hadîsle amel etmemişlerdir
1198
.
Kısacası Şâfiî bu örnekte, haber-i vahidi metin yönünden, dinin temel
ilkelerine ve kıyasa aykırı olup olmaması açısından herhangi bir sorgulmaya tabi
tutmadan ve tamamen zahirine bağlı kalarak hareket etmiş ve hadisi de bu doğrultuda
değerlendirmiştir.
2. Canlı Hayvanı Kesilmiş Hayvanın Eti ile Değiştirme
Ş
âfiî’nin nazarında bir konuda herhangi bir hadîsin bulunması durumunda
artık kıyasa başvurulamayacağını, canlı hayvanı kesilmiş et karşılığında değiştirme
örneğinde de görmek mümkündür. Şâfiî’nin delili, Saîd bnu’l- Museyyeb’in mürsel
olarak
1199
naklettiği “Hz. Peygamber canlı hayvanı et ile alım satımını (değiştirmeyi)
yasak etti”
1200
ş
eklindeki rivâyetdir. Dolayısıyla Şâfiî’ye göre ister aynı ister farklı
sınıftan olsun, her halukârda canlı bir hayvanı, kesilmiş hayvanın etiyle değiştirmek
hiçbir şekilde caiz değildir. Hz. Ebûbekir de bunu mekruh görmüştür. Şâfiî’nin yer
verdiği diğer bir rivâyete göre, Hz. Ebûbekir zamanında bir oğlağa karşılık kesilmiş
bir devenin etinden bir parça isteyen kişiye Hz. Ebûbekir’in bunun doğru olmadığını
söylediğini nakletmektedir
1201
. Oysa mam Mâlik’e göre, cinslerinin farklı olması
1195
2. Bakara, 194.
1196
16. Nahl, 126.
1197
Kevserî, en-Nuketu’t-Tarîfe, s. 91; Desûkî, mâm Muhammed, s. 208.
1198
Hınn, Yöntem Tartışmaları, s. 325.
1199
Şâfiî, Saîd bnu’l-Museyyeb’in mürselini hasen olarak değerlendirmektedir. Bkz. Muzenî,
Muhtasaru’l-Muzenî, IX. 88. Bu hususta geniş bilgi için bkz. el-Bağdâdî, el-Kifâye fî lmi’r-
Rivâye, s. 404.
1200
Şâfiî, Umm, III. 98; Muzenî, A.g.e., IX, 88; Mâlik, Muvatta, 31, Buyû’ 27, h. no: 64 (II. 655).
1201
Şâfiî, Umm, III. 98; Muzenî, A.g.e., IX. 88.
Dostları ilə paylaş: |