270
engelleyerek ve onunla konuşarak mani olması mümkündür. Eğer bunları yapmaz da,
adamın gözünü çıkarmayı kasdederse, bundan dolayı sorumlu olmuş olur. Bakmak
evin içine girmekten daha büyük ve önemli değildir”
1225
.
Öte yandan bu hususta yapılan bir değerlendirme de belirtildiği üzere,
“Rasûlullah şöyle buyurdu” şeklinde merfû olarak gelen bu haberler, aslında, Hz.
Peygamberin yukarıda nakledilen te’dîb ve tehdidinden, adı geçen sahâbîlerin
anladıkları ve o söz ve eylemden çıkardıkları fıkhî bir neticeyi yansıtabilmektedir.
Hz. Peygamberin gerek bu ifadesinden ve gerekse Enes’in anlattığı hareketinden
1226
amaç, tamamen onu korkutma, caydırma ve sakındırma olmasına rağmen, özellikle
Ebû Hurayra ve Ebû Zerr, onun maksadını pek dikkate almadan, hadîs ve hadîseyi
lafzî ve zahirî bir yaklaşım ile anlamışlar ve anladıkları bu manayı, sanki Hz.
Peygamber aynen o şekilde söylemiş gibi merfu olarak rivâyet edebilmişlerdir.
Çünkü gerçekten Hz. Peygamberin amacı bu olsaydı, onların lafızlarında ifadesini
bulduğu gibi, hukukî cezayı gerektirecek bir suç bulunsaydı, Hz. Peygamberin o
ş
ahsı o anda veya biraz sonra cezalandırmasına kim engel olabilirdi? Hz.
Peygamberin gördüğü ve bildiği halde, onu cezalandırmayıp, yalnızca azarlamakla
yetinmesi veya Enes rivâyetinde olduğu gibi, biraz üzerine yürümekle yetinmesi,
onun amacının te’dîb olduğunu ortaya koymaktadır
1227
.
Ş
u halde, evlere izinsiz bakma fiili, cezası bulunan kesin bir suç olmadığı
ve ifadenin sakındırma amacıyla söylendiği açıkça ortada olduğu halde, Şâfiî
tarafından zahirî anlamıyla değerlendirilmiş ve ceza hukukuna konu edinilmiştir
1228
.
2. Cemaatle Namazın Vücûbu
Ş
âfiî, cemaatle namazın hükmü konusunda, Hz. Peygamberin, cemaatle
namaza gelmeyenlere yönelik tehdit içerikli ifadelerini de delil olarak kullanmış, ve
bu tür hadîslerden önemli fıkhî hükümler çıkarmıştır.
1225
Hattabî, Maâlimu’s-Sunen, V. 366-367.
1226
Enes b. Mâlik’in rivâyetine göre, Hz. Peygamber elindeki aleti adamın gözüne sokabilmek için
fırsat kollamış, hatta harekete geçmiş, fakat adam geri çekilince “eğer yerinde öyle dursaydın,
gözünü oyacaktım”
demiştir. Muslim, Sahîh, 38, Âdâb 9, h. no: 40-42 (II. 1698-1699); Ahmed
b. Hanbel, Musned, II. 266.
1227
Erul, Sahabenin Sünnet Anlayışı, 267.
1228
Nitekim Şâfiî’nin bu hadîsleri ve bu konuyu, suç ve cezalarla ilgili Kitâbu Cirâhi’l-Amd (Şâfiî,
Umm, VI. 48-50) de konu edinmesi bu tesbiti teyid etmektedir.
271
Ş
âfiî, cemaatle namazın hükmü konusunda, “Ey iman edenler, Cuma günü
namaza çağırıldığınız (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış
verişi bırakın”
1229
âyetine yer vermekte ve bu ayete göre, Allah’ın Cuma namazına
gitmeyi vacip kıldığını, bunun Cuma namazı dışında cemaatle namaz kılmayı vacip
kılmasının ihtimal dahilinde olduğunu, ayrıca Hz. Peygamberin yolcu ve mukîm
iken, korku hali dışında cemaatle namaz kıldığını belirterek cemaatle namaz
kılmanın vacip (farz-ı kifâye) olduğu hükmünü temellendirmeye çalışmaktadır
1230
.
Ş
âfiî, Hz. Peygamberin, cemaatle namaz kılmayı emrettiğini, cemaate
katılmamaya ise, ancak bir özre binaen ruhsat verdiğini belirterek, yolculuk veya
ikâmet halinde, cemaatin bulunmaması durumu hariç, farz namazları cemaatle
kılmayı terketmenin helâl (caiz) olmadığını ifade etmektedir
1231
. Bu bağlamda
Ş
âfiî’nin, cemaatle namazın vucûbu hakkında, Hz. Peygamberin tergîb ve terhîb
maksadıyla söylediği anlaşılan şu hadisi delil olarak kullanması dikkat
çekicidir:“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun, içimden öyle geçiyor ki,
ateş yakılması için odun toplanmasını emredeyim, sonra namaz için ezan
okunmasını, daha sonra bir adama emredip insanlara imam olmasını, sonra da
cemaatle namaza gelmeyenlere gidip (kendileri içerde iken) evlerini
yakıvereyim”
1232
. Şâfiî, Hz. Peygamberin, evlerini yakmayı düşünerek söylediği bu
sözleri, yatsı namazına gelmeyen münafıklar hakkında söylediğini hatırlatmakta,
ancak cemaate gelmeye güç yetiren kimselere, bir özür dışında, cemaatle namazı terk
etmelerine ruhsat vermediğini belirtmektedir
1233
.
Hadisteki, cemaate gelmeyenlere yönelik tehdit ifadesinden, Atâ (ö. 114),
mam Evzâî (ö. 153), Ebû Sevr (ö. 186), Ahmed b. Hanbel, Dâvudu’z-Zahirî, bn
Huzeyme’ye (ö. 311) göre cemaatle namaz farz-ı ayndır ve namazın şartlarından
biridir. mam Şâfiî’ye göre ise farz- kifâyedir. Malikî ve Hanefîlere göre ise sünnet-i
1229
62. Cum’a, 9.
1230
Şâfiî, Umm, I. 277.
1231
Şâfiî, Umm, I. 277.
1232
Mâlik, Muvatta, 8, Salati’l-Cema’a 1. h. no: 3 (I. 129-130); Buhârî, Sahîh, 10, Ezan 29 (I. 158);
Muslim, Sahîh, 5, Mesâcid 42, h. no: 251-252 (I. 451-452); Ebû Davud, Sunen, 2, Salât 46, h.
no: 547-549 (I. 371-373).
1233
Şâfiî. Umm, I. 277.
Dostları ilə paylaş: |