Türkmen Türkçesinde Bağlama Edatlarıyla Kurulan Cümleler
131
“Yene bir zadı unutmañ, siz bir gezekde üç-dört çaga dogursañız
hem dünyäde goynuñ sanı
arslan sanından has köpdür.”(TE, Akıllı Goyun)
“Yine
bir
şeyi unutmayın, siz bir defada üç dört çocuk doğursanız
da dünyada koyunun sayısı
aslanın sayısından daha çoktur.”
“Ussa
hem dogruçul eken
hem-de yagşı niyetli bir adam eken.”(TE, Yalñış Hasap)
“Usta
hem dürüst imiş
hem de iyi niyetli bir adam imiş.”
“Bir gün bu çagalarıñ kakaları
hem hünär övrenmekleri
hem-de biraz işläp özlerine kömek
bermekleri üçin, ogullarını alıp şäherde bir ussanıñ yanına şägirt
edip yerleştirmegi yüregine
düvüpdirler.”(TE, Yalñış Hasap)
“Bir gün bu çocukların babaları
hem hüner öğrenmeleri
hem de biraz çalışıp kendilerine yardım
etmeleri için oğullarını alıp şehirde bir ustanın yanına çırak olarak vermeyi kafalarına koymuşlar.”
Da, de: da, de
Anlamca, ve, hem, edatlarına çok yakın olarak kullanılır. Birden fazla tek yargılı cümlelerin
sıralanışında, cümle sayısı kadar tekrar edilebilir. Ayrıca iki iş veya hareketin
arka arkaya meydana
geldiğini bildirmek için de kullanılır. Bu durumda sadece birinci cümleden sonra gelir ve tekrar edilmez.
“Agşam yıldırım-
da çakdı yagış-
da yagdı.”(TDG)
“Akşam yıldırım
da çaktı, yağmur
da yağdı.”
“Al
bar-
da dogancıgıñ bilen iy.”(AY)
“Al
git
de kardeşciğin ile ye.”
“Onsoñ bir topar yüzi agır aladalı adamlarıñ arasından suvlıpcık geçti-
de çayhananıñ agzından
garadı.”(AY)
“Ondan sonra bir grup yüzü asık, endişeli adamın arasından sıyrılıp geçti
de kahvehanenin
kapısından baktı.”
“Çilimini sorup tüssesini üfledi-
de şeyle dedi:”(HDD)
“Sigarasını çekip dumanını üfledi
de şöyle dedi:”
“Azacık sınlap durdı-
da baş egip gatı ses bilen salam berdi.”(GC)
“Azıcık bakıp durdu
da başını eğip sert ses ile selam verdi.”
“Günortan kolhoz başlıgı geldi-
de oba adamlarını yıgnadı.”(İÖ)
“Öğleyin kolhoz başkanı geldi
de köy halkını topladı.”
“Şadıman hasanaklap yerinden turdı-
da eşigini geymege turdı.”(İÖ)
“Şadıman acele ederek yerinden kalktı
da üstünü giymeye başladı.”
Emma:ama, fakat
Bu edat ard arda gelen iki cümle arasında kullanılarak ilk cümledeki yargı ile ikinci cümledeki
yargı arasında karşıtlık ilgisi kurar.
“Size bolan hormat şol sebäplidir
emma yırtıcılıgıñızı asla halamazlar.”(TE, Akıllı Goyun)
“Size
olan hürmet bu sebeptendir ama vahşiliğinizi hiç beğenmezler.”
“Men hem seniñ bilen giderdim
emma ertir işim köp.”(TDG)
Nesrin Sis
132
“Men
de seninle giderdim fakat yarın işim çok.”
“Belki
inanmazsıñız
emma Erdem yel bilen bäsleşse yel ızda galarmış.”(VD, Erdem bilen
Didem)
“Belki
inanmazsınız
ama Erdem rüzgar ile yarışsa rüzgar geride kalırmış.”
“Kiçicik degirmençi durmuşından razımış
emma onuñ razılıgını gısgananlar-da bolupdur.”(VD,
Kiçicik Degirmençi)
“Minik
değirmenci hayatından memnunmuş
ama onun memnuniyetini kıskananlar da varmış.”
“Patşa gızı Aliniñ munça altındır pullar bilen gelendigini görüp gözlerine inanmandır
emma Ali
bolan vakanı aydıp berip yaglıgını-da
görkezeninden
soñra ınanıpdır.”(VD; Yalta Ali)
“Padişahın kızı Alinin bu kadar altınlar paralar ile dönüp geldiğini görünce gözlerine inanmaz
ama Ali olan hadiseyi anlatıverip başörtüsünü de gösterince inanmış.”
Yöne:fakat, ama
Yöne
edatı birbirini takip eden iki cümle arasında kullanılarak, cümleler arasında karşıtlık
ilgisi
kurar.
“Ayt
yöne şu gürrüñ şu yerde galsın.”(İÖ)
“Söyle
fakat bu laf burada kalsın.”
“İnsanlarıñ duşmanlarına garşı öñünden aladalanmagı elbetde govı zat
yöne her kimi özüñe
duşman hasaplamak asla dogrı däl.”(TE, Yılan bilen Serçe)
“İnsanların düşmanlarına karşı önceden kaygılanmaları elbette iyi bir şey
fakat herkesi
kendine
düşman saymak asla doğru değil.”
Sözleriñizin köpüsi dogrı
yöne hemmesi dogrı däl.”(TE, Akıllı Goyun)
Sözlerinizin
çoğu doğru
fakat hepsi doğru değil.”
“Men
oları hem bilyärin
yöne bilsem-de aytcak değil.”(TE, Dayhanıñ Körpe Gızı)
“Ben
onları da biliyorum
fakat bilsem de söylemeyeceğim.”
“Al
iyey,
yöne hergiz her neçe acıksañam yañkı yalı iş etme-de göni gelip aydaygın”.(AY)
“Al
ye,
fakat her ne zaman ne kadar acıksan da deminki gibi iş etme de doğruca gelip söyle.”
“Näme
çıkcakdıgını bilyär olar
yöne güyçliniñ garşısına durmak kın.”(İÖ)
“Ne
çıkacağını biliyor onlar
fakat güçlünün karşısında durmak zor.”
veli~velin: ama, fakat
1.Velin edatı emma, yöne edatları gibi cümleleri karşıtlık ilgisiyle bağlar.
“Elini sebede uzadıp bir dövüm zat alayın diyipdir
velin hilegär tilki gülimsiräp yanına
gelipdir.”(VD, Hopuduk)
“Elini
sepete
uzatıp bir parça şey alayım demiş
fakat hilekar tilki gülümseyerek yanına gelmiş.”
“Ey Huday can, şunça
yurt gezdim velin şeyle geñ hayvan görmedim.”(VD, Sıgırcık)
“Ey sevgili Hüda, şu kadar yurt gezdim fakat böyle acayip hayvan görmedim.”
“Patışanıñ gızı diymesinä diyipdir
velin soñra puşman hem bolupdur.”(VD, Yalta Ali)