4
Cevher minerallerinin içinde bulundu
ğu kayaç topluluğu hacim veya ağırlığına o
cevherin rezervi denir. Rezerv için cevherli kütlenin üç boyutlu olarak ortaya konması yani
geometrisinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Cevher kütlesinin ortaya çıkarılması ve
çalı
şılmasında, maden jeoloğu çoğu kez cevher rezervlerini üç sınıfa ayırır. Görünür (proven),
muhtemel (probable) ve mümkün (possible) rezervler. Görünür cevher öylesine
örneklenmelidir ki onun
şekli, rezervi ve ortalama tenörü belirli sınırlarla kesin olabilsin.
Cevher kütlesi içinde bir ba
şka yerde sondajdan ve geliştirme çalışmalarından örnekleme o
kadar do
ğru olmayabilir. Fakat, cevher kütlesinin rezerv ve tenörü hakkında oldukça emin
olunabilecek yeterli bilgi sahibi olunabilir. Bu zaman muhtemel rezerv söz konusudur. Arama
çalı
şmaları esnasında, cevherin sadece kısmen arınmış bölge içinde yayıldığına işaret eden
yeterli bilgimiz olabilir. Bu da cevherin belli bir hacim ve tenörü içerdi
ği mümkün cevher
miktarını verebilir. Pek çok ülkede, yukarıdaki sınıflama veya benzer sınıflamalar milli birer
tanım veya yasal kavramalardır. Uygulama yapan jeolog her ülkedeki tanımları tam anlamıyla
bilmeli ve bunları do
ğru kullanacağından emin olmalıdır.
Tenör, cevher kütlesinden cevher kütlesine de
ğişiklik gösterir. Açıkça tenör ne kadar
dü
şükse, bir ekonomik yatağı sağlayan cevher rezervi yada tonajı o kadar büyüktür.
Teknolojik geli
şmeler ile “ atık ” denilen ve kazanılamayan cevher, kazanılabilir cevhere
dönü
ştürülebilir. Örneğin “ Solvent Extraction ” kullanımı, Zambiya'daki Nchanga
Consilidated Bakır Madeni'nin 9 milyon tonluk atıklarından (tailing) 80 000 ton Cu
üretilmesine olanak sa
ğlamıştır. Eğer benzer cevher kütleleri ile karşılaştırmak mümkün
oluyorsa, Ba
ş Tenör’ ün (Head grade) ne olacağını da hesaplamak gereklidir. Baş Tenör ;
de
ğirmene yani cevher zenginleştirme tesisine ulaştırılan cevherin tenörüdür. Çoğunlukla, Baş
Tenör di
ğer katkılar nedeni ile ölçülen cevher tenöründen daha azdır. Diğer katkılar ile,
maden üretimi esnasında cevherin içine cevhersiz yan kayaç parçalarının elde olmayan veya
kaçınılmaz biçimde katılması kastedilmektedir.
2- Yan Ürünler (By-products) : Bazı cevherlerde birkaç metal bir arada bulunur ve bunlardan
birinin satılması, di
ğerinin madenciliğinin finansmanına yardımcı olabilir. Örneğin Pb ve Zn
cevherlerinin madencili
ğinde Ag ve Cd yan ürünler olabilir. Pek çok Güney Afrika altın
cevherle
şmelerinin önemli bir yan ürünü uranyumdur.Cu-Pb ve Zn içeren ve Kuroko tipi yada
volkanojenik masif sülfit tipi yataklar denilen bakır yataklarında yan ürün olarak Au ve Ag
ba
şta olmak üzere diğer bazı metaller de kazanılabilmektedir.
3- Fiyatlar (Commodity Prices) : Metallerin fiyatları hayati öneme sahip bir faktördür. Fiyatlar
metalden metale de
ğişir ve pek çoğu için günlük fiyat oynamaları oluşabilir. Çoğu metalin
fiyatı arz-talep ili
şkisince oluşturulur. Londra Metal Borsa'sındaki (London Metal Exchange =
LME) fiyatlar pek çok gazete tarafından günlük olarak yayınlanır. Öte yandan geçerli fiyatlar
için daha ayrıntılı bilgiler Mining Journal, Engineering and Mining Journal ve Metal Bulletin’s
Prices and Data Book gibi teknik bültenlerde ve kitaplarda bulunabilir. Metallerin ço
ğunun
fiyatlarının enflasyon ile birlikte hareket etme zorunlulu
ğu yoktur. Ancak enflasyon, son
zamanlardaki arama faaliyetlerini ve ço
ğu madenin karlılığı üzerine etki yaptığı gibi,
ekonomilerinin a
ğırlıklı kısmının maden endüstrisine bağlı olduğu Zambiya ve Şili gibi
ülkelerin ekonomileri üzerine son derece büyük etkiler yapmaktadır.
Alıcı ve satıcı arasındaki kısa ve uzun vadeli anla
şmalar bu fiyat oynamalarına
dayandırılabilir. Öte yandan, ilgili taraflar üretimin geli
şmesine bağlı olarak fiyat üzerinde bir
anla
şmaya varabilirler. Enflasyon ve döviz oranları oynamaları gibi faktörler nedeniyle bu
anla
şmada fiyat oynamalarına olanak sağlayan hükümler vardır. Bu tipte anlaşmalar demir ve
5
uranyum üretimlerinde çok yaygındır. Satı
şın türü ne olursa olsun, madencilik şirketinin maden
ekonomistleri gelecekteki talebi ve bu yüzdende ürünün fiyatını, madeni geli
ştirmeden önce
bilmeye çalı
şmak zorundadırlar.
4- Mineral Türü (Mineralogical Form) : Bir mineralin özellikleri, mevcut teknoloji ile
kazanma ve belli metalleri rafine etmeyi kolayla
ştırır. Bu da cut-off tenörünü etkileyebilir.
Örne
ğin bu yüzden nikel, sülfidlerinden silikatlarına göre daha kolay kazanılır ve sülfid
cevherleri % 0.5 Ni tenörüne kadar inen tenörlerle i
şletilebilirken, silikat cevherlerinin analiz
de
ğerleri ekonomik olabilmek için %1.5 Ni civarında olmak zorundadır.
Kalay; andradit ve aksinit gibi silikat mineralleri içinde bir miktar yer almasına
ra
ğmen asıl cevher minerali kassiterit içinde bulunur. Alüminyum, doğal olarak pek çok
silikat mineralinde bol miktarda mevcuttur fakat ekonomik kazanım için alüminyum, sulu
alüminyum oksit formu yani “Boksit”
şeklinde olmalıdır. Cevherin mineralojik karakteri,
konsantrenin maksimum mümkün tenörü üzerinde bazı sınırlamalar getirir. Örne
ğin, nabit Cu
içeren bir cevherden teorik olarak %100 Cu içeren konsantre elde etmek olasıdır fakat e
ğer
cevher kalkopirit (CuFeS2) olsaydı, en iyi konsantre sadece %34.5 Cu içerecekti.
5- Tane Boyu ve
Şekli (Grain Size and Shape) : Kazanım (recovery); konsantre olarak elde
edilen cevher içinde yer alan toplam metalin yüzdesine verilen isimdir. % 90’lik kazanım ile
konsantre olarak elde edilen cevher içindeki metalin % 90’i anlatılmak istenmektedir. Kalan
%10 ise atık “ tailing ” adını alır. E
ğer cevher yeteri kadar küçük parçalara öğütülebilirse o
zaman mineral fazlalarının %100 kazanımı sa
ğlayabilecek tamamen serbestleşmenin
olu
şulabileceği düşünülebilir. Teknolojinin bugünkü hali ile bu mümkün değildir. Çünkü pek
çok mineral zenginle
ştirme teknikleri son derece ince (ultrafine) tane aralığında başarısızdır.
Küçük taneli mineralleri veya di
ğer minerallerle çok ince olarak birlikte büyümüş taneleri,
cevher zenginle
ştirme tesislerinde kazanmak zor veya imkansızdır. Bu durumda kazanım çok
az olabilir. Birincil kalay yataklarından kazanımlar geleneksel olarak % 40-80 aralı
ğında olup
% 65 gibi bir ortalama ile oldukça az iken, bakır cevherlerinde kazanımlar % 80-90’ lara
varmaktadır. Bazen ince taneler ve/veya karma
şık büyümeler maden işletmesine engel olabilir.
Avustralya, Northern Territory ’ deki Mc Arthur River yata
ğı % 10’ luk Zn, % 4’ luk Pb,
% 0.2’ lik Cu ve 45 ppm Ag ve ayrıca % 24 Zn ve % 12 Pb tenörlü yüksek tenör içeren
kısımlarıyla 200 milyon ton cevher içerir. Bu korkunç büyük baz metal yata
ğı, 1956’ daki
bulunu
şundan bu yana ultra ince tane boyu yüzünden ve bu cevherlerde yürütülen yıllarca
süren
mineral zenginle
ştirme çalışmalarına rağmen işletilemeden kalmıştır.
6-
Đstenmeyen maddeler (Undesirable Substances) : Hem cevher hem de gang mineralleri
içinde Tennantit (Cu
12
As
4
S
13
), istenmeyen arseni
ği ve bazen civayı bakır konsantreleri içine
getirmi
ş olur. Bunlar gibi demir cevherleri içinde fosfor, nikel konsantreleri içinde arsenik,
izabehanelerde büyük maddi zararlara yol açacaktır. Gang minerallerinin cevherin de
ğerini
azaltma yolları çe
şitlidir. Bazı primer kalay yatakları oldukça fazla miktarlarda topaz içerir ki
bu mineral sertli
ği nedeniyle kırıcı ve öğütücü aletlerin aşınmasını arttırır, böylelikle de üretim
masraflarını yükseltir.
7- Yatakların Boyutu ve
Şekli (Size and Shape of Deposits) : Cevher yataklarının boyutu ve
şekli çalışacak tenörü etkiler. Yüzeyde oluşmuş büyük hacimli, düşük tenörlü yataklar ucuz
açık i
şletme yöntemleri ile çalışılabilir. Buna karşın ince levhamsı damar yatakları, her ne
kadar çok küçük hacimli iseler de ve oldukça az sermaye gerektirecek
şekilde çalıştırılabilseler
de, daha pahalı yer altı madencilik çıkarma yöntemlerine gereksinim duyarlar.