17
kendilerinin aynı kalırlar. Bu açıdan idealar için şimdiki zamanda veya gelecek
zamanda farklılık söz konusu değildir.
116
Örneğin “Beyaz” her zaman “Beyaz”dır.
deaların bir diğer özelliği de, cisimsel ve maddi olan herhangi bir şeyle
karışmaması sebebiyle, “saf ve katışıksız” olmalarıdır.
117
Bu özelliğin sadece idealar
ve maddesel şey’ler arasında geçerli olmaması, aynı zamanda ideaların kendi
aralarında da geçerli olması nedeniyle, kendi içlerinde ideaların birbirlerine
karışmasından da söz edilemez.
118
deaların cisimsel ve maddi olan herhangi bir şeyle veya birbirleriyle
karışmama özelliğiyle bağlantılı olarak, Platon'un idealarla ilgili zikrettiği bir diğer
özellik de onların “parçalardan meydana gelmediği”dir.
119
Platon'a göre idealar
parçalardan meydana gelmiş bir bütün olmadığı için
120
“basit”tirler.
121
O, ebedi olan
ş
ey’lerin parçalardan meydana gelemeyeceğiyle ilgili düşüncelerini Phaidon
122
ve
Devlet
123
diyalogunda, ruhun ölümsüzlüğünü ispatlarken kullanır.
Platon'un idealar için kabul ettiği bir diğer özellik de onların “en gerçek
varlıklar” olmalarıdır.
124
Ancak ideaların sahip olduğu bu gerçeklik, nesnel nitelikte
olan bir gerçekliktir.
125
Bu durumun sebebi, o dönemdeki anlayışlarda yatmaktadır.
Günümüzde “ben tatlıyı sevmem” cümlesiyle kastedilen “ben tatlı olan şeyi
sevmem”dir. Burada “tatlı” bir tür nitelemedir. Oysa Antik Yunan’da bu nitelemeler
başlı başına bir şey’dir. Bunun sebebi o dönemde soyutlamanın yeterince oluşmamış
olmasıdır. Platon'da olduğu gibi, Platon öncesi Antik Yunan’da da bu nitelemeler
başlı başına bir “şey” olarak kabul edilmiştir.
126
Örneğin, “doğruluk” Platon'a göre
bir “şey”dir. Aynı şekilde “güzellik” de bir vasıf değil, bir “şey”dir.
127
Platon'un kendilerini bir “şey” olarak kabul ettiği idealar, bu dünyadaki tikel
ş
ey’lerin de nedeni durumunda olmaları sebebiyle, aynı zamanda “nedenler”dir.
128
116
Symposion 211a-c.
117
Phaidon 81b vd.; Philebos 15a-d, 59a-60a; Symposion 211e.
118
Sofist 254d.
119
Phaidon 79b-e.
120
Parmenides 137d.
121
Philebos 15a-b, 16d.
122
Phaidon 78b-c.
123
Devlet'>Devlet 608d-611c.
124
Devlet 486d, 490a; Phaidon 65d; Philebos 58a; Sofist 247d; TURGUT, a.g.e., s. 17.
125
STUMPF, a.g.e., s. 59.
126
BLUCK, “Platonik Formlar Birer Tümel Midirler?”, dealar Kuramı (Der. Ahmet CEV ZC )
içinde, Gündoğan Yayınları, Ankara 1999, s.103.
127
Protagoras 330c;
Menon 74d-75b.
128
Devlet 517c;
Kratylos 401c;
Phaidon 100c-d, 102b, 106a;
Sofist 250b, 251e, 256a-e, 259a.
18
Tikel bir varlığın güzel olmasının nedeni kendinde güzelliğin orada bulunmasından
veya kendinde güzelliğin tikel nesneden geçmesindendir.
129
deaların bu dünyadaki
ş
ey’lerin görünüşlerinde etkin olduklarını, görünüşlerin kendilerine göre meydana
getirildiğini düşündüğümüzde de idealar, “ideal standartlar”
130
olarak karşımıza
çıkmaktadır.
131
deaların sahip olduğu bir diğer özellik de, onların gerçek varlıklar
olmalarının doğal bir sonucu olarak, “bilginin nesneleri” olmalarıdır.
132
Zira gerçek,
zamana ve insanlara göre değişmeyeceği için, onun nesneleri olan ideaların da
değişiminden söz edilemeyecektir. Ancak ideaların bilginin nesneleri olması, onların
düşüncede olan bir nesne olması anlamına gelmemektedir.
133
Çünkü idealar akıl
tarafından kavranmasına rağmen
134
akılda olan bir düşünce değildir.
135
Zira idealar
sadece zihin tarafından “kavramsal olarak kavranan” evrensel şey’lerdir.
136
deaların
yanlış bir şekilde zihinde var olan şey’ler olarak tasavvur edilmesinin nedeni
Ortaçağ’da yapılan yorumlarda yatmaktadır. Çünkü o dönemde, Tanrı'nın dünyayı
meydana getirirken, ilk örnekleri kendinde değil de kendisinin dışında görmesi dinen
uygun kabul edilmemiş
137
ve idealar düşüncede bir nesne olarak algılanmıştır. Platon
açısından ise böyle bir yorum kabul edilemez görünmektedir.
Platon tarafından böyle bir yorumun kesinlikle kabul edilebilir olmamasının
nedeni, ideaların kendileri için herhangi bir yer tayin edilememe özelliğiyle ilgilidir.
Bu bağlamda “yer tayin edilememe”, idealar için ortaya çıkan bir diğer özelliktir.
Platon'un ifadesiyle idealar “herhangi bir dış şeyde, mesela bir canlı varlıkta, yerde,
gökte veya başka herhangi bir yerde bulunan bir şey… değildir.”
138
129
Phaidon 100c-d; ALLEN, a.g.e., ss. 123–124.
130
Phaidon 74e-75a; Sofist 236b.
131
ALLEN, a.g.e., s. 70, 154; TURGUT, a.g.e., ss. 17–18.
132
Phaidros 247d.
133
ALLEN, a.g.e., s. 121.
134
Timaios 51d; Theaitetos 186d.
135
Bertrand RUSSELL, Felsefe Meseleleri, Çev. Adnan ADIVAR, Yeni Kitapçı, stanbul 1936, s.
148.
136
Newton P. STALLKNECHT – Robert S. BRUMBAUGH,
The Spirit Of Western Philosophy,
Longmens, Green And Co., New York & London & Toronto 1950, s. 69; COPLESTON, a.g.e., s.
165.
137
N. MALEBRANCHE,
Metafizik Ve Din Üzerine Görüş
meler, Milli Eğitim Basımevi, Ankara
1997, s. 13, 19, 29, 67–68.
138
Symposion 211a-b.