Microsoft Word tez tumu değişi doc



Yüklə 0,51 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə18/21
tarix04.02.2018
ölçüsü0,51 Mb.
#23420
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21

46 

izotopu ile trityumun bozuşması sonucu oluşan radyojenik 

3

He izotopudur. 



Trityumun meteorik sulardaki derişimi Trityum Birimi (TU: Tritium Unit) cinsinden 

ifade edilmektedir. 1 TU = 1 atom 

3

H / 10


8

 atom H’dir (Faure, 1986; Güleç ve Mutlu, 

2003). 

3

H, atmosferde 



14

N izotopunun kozmik ışınlar ile tepkimesi sonucu 

oluşmaktadır. Kozmik ışın tepkimelerine ilave olarak, nükleer denemeler de 

atmosfere trityum salınımına neden olmaktadır. Atmosferdeki trityum kolaylıkla su 

molekülünün yapısına geçmekte ve yağışlar ile atmosferden ayrılmaktadır. Nükleer 

denemeler sonucu oluşan trityum, atmosferik ve hidrolojik süreçleri izlemede ve 

yeraltısularının yaşları hakkında genel bir bilgi edinmekte kullanılmaktadır. 

Yeraltısuyu trityum içermiyorsa veya 1.1 TU’den daha az trityum içeriyorsa, bu 

durum, yeraltısuyunun nükleer bomba denemelerinden daha yaşlı yağışlar ile 

beslendiğini göstermektedir. Yeraltısuyu 1.1 TU’dan daha yüksek miktarda trityum 

içeriyorsa, bu durum, nükleer denemeler sonrası yağış sularının yeraltısuyuna 

karıştığını göstermektedir. Yaşlı sular beslenmenin zayıf, genç sular ise güçlü 

olduğunun göstergesidir  (Dansgaard, 1964; Clark ve Fritz, 1997; Güleç ve Mutlu, 

2003). Trityumun atmosferdeki derişim düzeyi, özellikle kuzey yarımkürede, 1950’li 

ve 1960’lı  yıllar arasında büyük bir değişiklik sergilemiş ve nükleer denemelerin 

başlamasından önce (1963’den önce) 25 TU civarındaki derişimler, nükleer 

denemelerin başlamasını takiben 1964 yılında 2200 TU’ya kadar yükselmiştir 

(Faure, 1986). 

 

Çalışma alanından δ



18

O, δD ve 

3

H izotoplarının analizi için 2 adet jeotermal su ve 2 



adet yeraltısuyu olmak üzere toplam 4 adet örnek alınmıştır (Çizelge 4. 11). δ

18

O, δD 



ve 

3

H izotop analizleri Neuherberg (Almanya) Hidroloji Enstitüsü’nde yapılmıştır. 



Sandıklı bölgesindeki suların  δ

18

O ve δD izotop oranları, genel olarak kıtasal 



meteorik su çizgisi ile çakışmaktadır (Şekil 4.16). Bu çizgi buharlaşma etkisi altında 

olmayan atmosferik suları temsil etmektedir. Örneklerin kıtasal meteorik su çizgisi 

üzerinde yer alması su-kayaç etkileşiminin yoğun olmadığını göstermektedir.  

Karşılaştırma yapmak amacıyla Sandıklı bölgesi izotop verileri ile Ömer-Gecek 

bölgesine ait önceki çalışmalardan alınan izotop verileri de (Şimşek, 1999; Tezcan 

vd., 2002) aynı diyagram üzerine yerleştirilmiştir (Şekil 4. 14). İki bölgedeki suların 

δ

18

O ve δD izotop oranları  kıtasal meteorik su çizgisi ile çakışma göstermiştir. 




47 

Jeotermal sular soğuk sulara göre daha negatif δ

18

O değerlerine sahiptir. Bu durum 



jeotermal suların daha yüksek kotlardan beslenmekte olduğunu ve yeraltındaki 

dolaşım süresinin yeraltısularına oranla daha uzun olduğunu göstermektedir. 

 

Çizelge 4.11. Çalışma alanından alınan örneklerin izotop (δ



18

O, δD, 


3

H) analiz 

sonuçları 

Sıra no 

Örnek no 

Tarih 

δ

18



O

 

δD 



3



Referans 

1 AFS-9 


08.10.2009 

-10,47


-73,9

<1,0

2 S-1 


08.10.2009 

-9,39


-63,1

<0,7

3 S-3 


08.10.2009 

-9,30


-62,8

<0,8

4 AFS-15 

08.10.2009 

-10,66


-74,3

<0,7

Bu çalışma 

5 AF-9 

Temmuz 


99

-11,06


-71,3

--

6 Gecek-1 



Nisan 

92 


-10,30

-72,0


--

Şimşek 1999 

7 Ömer 

soğuk su  Temmuz 99



-9,97

-66,0


--

8 Demirçevre 

Temmuz 

99

-9,40



-67,4

--

Tezcan vd., 2002 



 

 

Şekil 4.14. Çalışma alanı ve yakın çevresindeki jeotermal sular ve yeraltısularının δD 



ve δ

18

O değişim grafiği 



 

Çalışma alanındaki suların  δ

18

O-EC arasındaki ilişki  Şekil 4.15’de görülmektedir. 



Jeotermal suların EC değerleri ortalama 2138 µS/cm iken soğuk sularda bu değer 

ortalama 362 µS/cm olarak ölçülmüştür. Düşük δ

18

O yüksek EC değerleri jeotermal 



suların yeraltısularına oranla daha derin dolaşımlı ve uzun süreli kayaç-su 

etkileşiminin etkisinde kaldığını gösterir.   




48 

 

Şekil 4.15. Çalışma alanındaki suların δ



18

O-EC değişim grafiği 

 

Çalışma alanındaki suların düşük trityum değerleri (Çizelge 4. 11) bu suların nükleer 



bomba denemelerinden daha yaşlı yağışlar ile beslendiğini göstermektedir. 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 



49 

5. TARTIŞMA VE SONUÇLAR  

 

5.1. Jeotermal Akışkanın Tektonizma ile İlişkisi 

 

Hüdai jeotermal sisteminin oluşumunda önemli rol oynayan Sandıklı grabeni üç 

farklı evrede oluşmuştur.  İlk evre Miyosen öncesi bir zamanda başlayıp Miyosen 

içinde devam etmiştir.  İkinci evre Miyosen-Pliyosen geçişinde gerçekleşmiş ve 

üçüncü evrede ise graben kenar fayları boyunca çıkan suların oluşturduğu 

travertenler faylar tarafından kesilip 25 m kadar yükselmiştir (Ronner, 1962). 

Çalışma alanının kuzey kesiminde ve Hüdai hamamı çevresinde yaklaşık 1-4 km 

uzunluğunda KKB-gidişli, yakın aralıklı, birbirine koşut uzanımlı ve batıya doğru 

eğimli dört normal fay bulunmaktadır. Hüdai hamamı fay seti olarak adlandırılan bu 

faylar, aynı bölgede yer alan KKB-gidişli ve doğuya doğru eğimli Örenkaya ve KD-

gidişli Reşadiye fayları ile kesişir ve kesişme yerlerinden jeotermal akışkan yüzeye 

çıkar. CaCO

3

 ve radon gazınca zengin sıcak suların fayları izleyerek yüzeye çıktığı 



yerde oluşan travertenler yine aynı faylar tarafından kesilerek bloklara bölünmüş ve 

fay taraçası niteliği kazanmıştır. Daha yaşlı travertenlerin oluşumunu sağlayan sıcak 

suların ilk çıkış yeri, günümüzdeki çıkış yerlerine göre 25 m kadar yükselmiştir. 

Başka bir deyişle, sıcak suların çıkış yeri olarak kullandığı faylar en azından 

potansiyel olarak aktiftir. Ayrıca, Hüdai hamamı traventerlerinde ölçülen 77 adet 

açık çatlağının genel gidişi yaklaşık KD olup, açık çatlakların bu geometrisi bu 

yönde travertenlerin oluşumu sırasında KB-GD doğrultusunda bir genişlemenin 

gerçekleştiğini göstermektedir (Koçyiğit vd., 2001). 



 

5.2. Jeotermal Akışkanın Volkanizma ile İlişkisi 

 

Batı Anadolu’daki güncel jeotermal sistemler için ısı kaynağı aktif volkanizmadır. 

Batı Anadolu’da genleşme evresi boyunca Menderes Masifinin yükselmesi ve 

aşınması sonucu grabenler gelişmiş bölge % 40-50 kadar genişlemiştir. Bu durum da 

yer kabuğunun incelmesine neden olmuştur (Sözbilir, 2005; Akyol vd., 2006). Batı 

ve Orta Anadolu’daki en genç Alpin magmatizma (Miyosen-Kuvaterner), batıdan 

doğuya doğru özgün istifler sunan, üç ayrı yaşıt volkanik topluluk olarak 



Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə