Microsoft Word tez tumu değişi doc



Yüklə 0,51 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/21
tarix04.02.2018
ölçüsü0,51 Mb.
#23420
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21

50 

sınıflandırılır. Bunlar (i) Batı Anadolu Volkanik Birliği, (ii) KG uzanımlı  Kırka-

Afyon-Isparta Alkali Volkanitleri, (iii) Orta Anadolu volkanik birliği olarak 

tanımlanır.  Afyon-Isparta-Antalya alkalin volkanik diziliminde yeralan volkanitlerin 

yaşı kuzeyden güneye doğru gençleşmektedir (Kırka 21-17 my, Afyon 14-8 my, 

Isparta 4,7 my-24000). Bu volkanitler Antalya-Isparta ve Afyon arasında uzanım 

gösteren ve Eğirdir-Kovada grabenine paralel gelişmiş normal fay sistemleri 

üzerinde yer almaktadır. Bu normal fay sistemleri üzerinde yer alan volkanitlerin 

güneye doğru gençleşmesi Isparta Açısı içinde rotasyon hareketlerine bağlı olarak 

meydana gelen K-G gidişli fay sistemlerinin kuzeyden güneye doğru ilerleyerek 

gelişmiş olabileceğini gösterir (Yağmurlu vd., 1997; Savaşçın ve Oyman, 1998; 

Yağmurlu ve Şentürk, 2005; Yağmurlu vd., 2007; Özgür vd., 2008; Elitok vd., 

2010). Hüdai jeotermal sisteminin bulunduğu alan Afyon zonu içerisindedir. Afyon 

Zonu, batıda Menderes Masifi güneybatısı Milas (Selimiye) başlayan, Denizli 

kuzeyini izleyerek Uşak ve Sandıklı üzerinden Afyon’a uzanan genellikle düşük 

mertebeli metamorfık kayaçların yüzeylendiği bir kuşaktır. Afyon doğusunda 

Sultandağları kuzeyini izleyerek Orta Anadolu masiflerine bağlanır. 

 

Eosende başlayan ve Tersiyere kadar devam eden volkanizma Batı Anadolu’daki 



domlar, lavlar, tüfler ve dasitik, andezitik, trakiandezitik ve bazaltik bileşimli 

aglomeralardan oluşmuş olup büyük alanlar kaplamaktadır. Bölgedeki volkanik 

aktivite kalkalkalenden alkalen tipe değişen tiple karakterize edilir (Fytikas et al., 

1976; Ercan, 1981; Innocenti et al., 1982). Kalkalkalen aktivite, Afro-Arabistan ve 

Avrasya plakaları arasındaki çarpışmanın sonucudur. Alkalen volkanizma ise genel 

olarak Batı Anadolu’da halen etkin olan çekme etkisinden dolayıdır (Savaşcın ve 

Güleç, 1990; Yılmaz, 1990; Güleç, 1991). Afyon bölgesindeki ignimbiritlerin 

anatektik kökenli olduğu, buna karşılık fonolitik kayaçların manto kökenli batma 

zonundan kaynaklandığı belirtilmektedir (Keller, 1983; Mutlu, 1996). Aktifliğini 

yitirmiş bir volkanizma sadece çabuk soğuduğu için değil, aynı zamanda yükseldiği 

bölgedeki kırık sistemlerini birbirine kaynaklayacağı için yeraltısuyu dolaşımını da 

engelleyerek jeotermal sistemlerin gelişmesine engel olur. Bu nedenle Batı 

Anadolu’da geniş alanlar kaplayan andezitik, kalkalkali, strato tip volkanların 

yayılım alanlarında fazla bir jeotermal aktivite gözlenmez. Fakat bu bölgelerde 

andezitlerden daha genç olan fayların geliştirdiği grabenlerde jeotermal aktivite daha 



51 

belirgindir (Savaşçın ve Oyman, 1998). Sandıklı volkanitleri, Sandıklı ilçe 

merkezinin doğu, kuzeydoğusunda yaygın olarak bulunmaktadır. Bunlar lav, tüf 

düzeyleri ile temsil edilmektedirler. Orta Miyosen’de başlayan ve Üst Miyosen’de 

devam eden volkanik aktivite ile birlikte göl ortamına volkanik malzeme girişi 

olmuştur. Bölgedeki değişik volkanik ürünlerde K/Ar yöntemi ile yapılan yaş 

tayinleri sonucunda 14.75±0.3 my ile 8.0±0.6 my arasında değişen farklı yaşlar 

belirlenmiştir (Besang et al., 1977; Ercan, 1986). Bu birimlerle aynı yaşa sahip 

sedimanter kayaçlarda spor ve polen incelemeleri yapılarak ortaya çıkan yaş 

verilerinin doğru olduğu kanıtlanmıştır (Becker-Platen et al., 1977).  

 

5.3. Jeolojik, Hidrojeolojik, Hidrojeokimyasal, İzotopjeokimyasal 

Değerlendirmeler 

 

Çalışma alanında tabanda Paleozoyik yaşlı Kestel Yeşilşist formasyonu, Çaltepe 

formasyonu ve Seydişehir formasyonu bulunur. Bu birimler üzerine Mesozoyik’te 

Karatepe formasyonu, Derealanı formasyonu ve Akdağ formasyonu gelir. Senozoyik 

yaşlı birimler ise Sandıklı formasyonu’dur. Kuvaterner yaşlı alüvyon ve traverten 

çalışma alanının en genç birimleri oluşturmaktadır (Şekil 4.2). 

 

Yeraltısuyu örneklerinde yapılan in-situ ve hidrojeokimyasal analiz sonuçları Türk 



Standartları Enstitüsü, Dünya Sağlık Örgütü, ABD Çevre Koruma Ajansı ve Avrupa 

Birliği içme suyu standartları ile karşılaştırılmış, içme sularının analiz sonuçlarının 

standartlar ile uyumlu olduğu ve iz element kirliliğinin çalışma alanında mevcut 

olmadığı görülmüştür (Çizelge 4.3). 

 

Çalışma alanındaki jeotermal akışkan Na-SO



4

-HCO


3

 tipli sular, yeraltısuyu ise Ca-

(Na)-HCO

3

 tipli sular sınıfına girmektedir. Yüzey suyu olarak Hamamçayı’ndan 



alınan örnek de jeotermal akışkan gibi Na-SO

4

-HCO



3

 tipli su sınıfına girmektedir. 

Bu durumun nedeni çalışma alanı içinde kalan jeotermal otelin atık suyunun 

Hamamçayı’na verilmesidir (Şekil 4.3). Jeotermal akışkanda hakim iyon dağılımı 

katyonlar için Na+K>Ca>Mg, anyonlar için SO

4

>HCO



3

>Cl’dir. Yeraltısuyunda 

hakim iyon dağılımı katyonlar için Ca>Na+K>Mg, anyonlar için HCO

3

>SO



4

>Cl ve 



52 

yüzey suyunda ise hakim iyon dağılımı katyonlar için Na+K>Ca>Mg, anyonlar için 

SO

4

>HCO



3

>Cl olduğu görülmektedir (Şekil 4.4). 

 

Suların sulamaya uygunluğunun belirlenmesi amacıyla yapılan ABD tuzluluk 



laboratuvarı diyagramında çalışma alanındaki yeraltısuyu örnekleri C2S1 sınıfına 

girmekte bu da orta tuzlulukta az sodyumlu su sınıfına girmektedir. Yüzey suyu ise 

fazla tuzlu ve az sodyumlu su olan C3S1 sınıfına girmektedir. Eğer bu yüzey suyu ile 

sulama yapılırsa tarım ürünleri açısından bir risk oluşturacağı düşünülmektedir (Şekil 

4.5). 

 

Cl-SO



4

-HCO


3

 üçgen diyagramında (Şekil 4.6) jeotermal sular çeşitli seviyelerde 

sülfürlü yüzey suları ile bikarbonat içeriği yüksek sığ yeraltısuları tarafından 

seyreltilmektedir. Bu durumda jeotermal akışkanın uzun mola süreli olmadığı ve tek 

bir kaynaktan geldiği söylenebilir. Na+K-Mg-Ca üçgen diyagramında (Şekil 4.7) 

örneklerin tam Na+K köşesinde bulunmaması, sahadaki jeotermal sulara 

yeraltısularının etkisini gösterir. Sulardaki Ca içeriğinin Mg içeriğinden fazla olması 

jeotermal suların kırık zonları boyunca yüzeye çıkışları süresince CaCO

3

’ca zengin 



içerikli formasyonlar ile etkileşimde bulunduklarını göstermektedir. SiO

2

-SO



4

-HCO


3

 

üçgen diyagramında (Şekil 4.8) örneklerinin SiO



2

 ile SO


4

 arasında bulunması onların 

aynı kökenli benzer sular olduğunu ve sülfatlı yüzey sularından etkilendiğini 

göstermektedir. Cl-HCO

3

-B içeriklerini gösteren üçgen diyagramda (Şekil 4.9) da 



diğer diyagramlarda olduğu gibi jeotermal sular tek bir hat boyunca dizilim 

göstermiştir. Cl-HCO

3

 hattı boyunca dizilim sunan örnekler bunların tek bir 



kaynaktan geldiğini ve kırık zonları boyunca yukarı doğru çıkışları  sırasında diğer 

yeraltısuları ile karışıma uğradığını göstermektedir. Giggenbach tarafından 

geliştirilen Na-K-Mg üçgen diyagramında (Şekil 4.10) jeotermal sular sığ dolaşımlı, 

yeraltısuyu ile karışmış sular sınıfına girmektedir. 

 

Çalışma alanındaki örneklerin kalsit (SI



c

), dolomit (SI

d

) ve kuvars (SI



q

)  


minerallerine olan doygunlukları SOLMINEQ.88 PC/SHELL (Kharaka et al., 1988) 

bilgisayar programı ile hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre çalışma alanındaki 

jeotermal akışkan kuvars ve dolomite doygun olarak belirlenmiştir. Jeotermal 



Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə