65
2.Özellikleri
Bozkır kavimleri içerisinde önemli bir yere sahip olan Sarmatların
yaşam biçimleri, adetleri ve kültürleri skitlere çok benziyordu. Sarmatlar
skitçe konuşuyordu.
262
Onlar da atlı okçuydular ve savaş tanrısının sembolü
olarak bir kılıca tapıyorlardı. Ammianus
263
“Sarmatların ülkesinde ne bir
tapınak nede kutsanma yeri görülür, hatta hiçbir yerde sazla kaplanmış bir
kulube bile görmek mümkün değildir. Fakat göçebe geleneğine göre toprağa
çıplak bir kılıç saplarlar. Yaşadıkları bölgenin tanrısı olarak ona savaş tanrısı
gibi taparlar” demektedir.
Bozkır kültür coğrafyasının skitlere kazandırdığı her özelliği
Sarmatlarda taşıyordu. Filozof Seneca
264
Sarmatları güç ve dayanıklılık
sembolü olarak görmektedir; “Bu kavimi sonu gelmez bir kış, kasvetli bir
gökyüzü ezip kahreder, kısır toprak onlardan besinini esirger, yaprak ve
dallarla yağmurdan korunurlar, bazen buzdan sertleşmiş bataklıklarda
gezinirler, yiyecekleri için hayvanları avlarlar. Bunların talihsiz olduğunu
düşünmeyin. Doğal alışkanlıklara yönelen hiç kimse talihsiz olamaz. Gün
içinde, yorulup oturdukları yerler dışında ne bir yuvaları nede bir evleri vardır,
yiyecekleri basit şeylerdir ve elleriyle elde etmek zorundadırlar, iklim korkunç
serttir ve bedenleri giysisizdir. Ard arda esen rüzgarın arkasında kalmadıkça,
ağaç köklü ve güçlü olamaz.”
Ovidius
265
Sarmatları haşin savaşçılar olarak tarif etmektedir; “Yayları
ve dolu sadakları ve uzun seferlere elverişli atları onlara cesaret verir. Onlar
uzun süren susuzluğa ve açlığa nasıl katlanacaklarını ve peşlerine düşen
düşmanı nasıl susuz bırakacaklarını iyi bilirler.”
Hayatı hep mücadele içerisinde geçen bozkır insanı cesaretli olmak ve
düşmana karşı kahramanlık göstermek zorundaydı. Hayat şartları onları hep
başarmaya, kazanmaya ideale ulaşmak içinde kahramanlık göstermeye
262
Herodotos,IV,117
263
Ammianus Marcellinus,XXXI,2.23
264
Seneca,De Providentia,IV,14
265
Ovidius, Epustulae Ex Ponto,I,1
66
zorluyordu.
266
Ammianus
267
; “Barışçıl ve sakin adamlar nasıl huzurdan zevk
alırsa, Sarmatlar da tehlike ve savaştan öyle zevk alırlar” demektedir.
Özellikle savaş, onlar için bir sanat halini almıştı. Sarmatlar için yatakta
ölmek en büyük yüz karasıydı. Ammianus “Burada çarpışmada can veren
adam mutlu sayılır. Yaşlanarak eceliyle ölen adam ise değersiz ve korkak
olarak görülür. Sert sözlerle kınanır. Birini öldürmekten daha fazla gurur
duydukları hiçbir şey yoktur.” diyerek Sarmat toplumunda kahramanlık
göstermenin değerini ortaya koymuştur.
Bozkır kavimleri için hayatın gayesi savaştı. Bundan dolayı savaşta
gösterilen cesaret ve yararlılığa çok kıymet veriyorlardı. Ammianus
268
Sarmatların savaşta yenilseler bile silahlarını bırakmadıklarını belirtmektedir.
“Farklı işkencelerin ortasında bile hiç biri düşmanlarından af dilememiştir ve
silahlarını fırlatıp atmamıştır yada hemen ölmek için yalvarmamıştır.
Yenilmelerine rağmen silahlarına sıkı sıkıya sarılırlar çünkü onlar kendi
vicdan azabına yenilmektense düşman gücüne yenilmenin daha onurlu
olduğunu düşünürler.”
Sarmatlar göçebe bir topluluktu. Konar göçer yaşamın gerekleri olan
büyük sürülerin bir arada tutulması, otlakların belirlenmesi ve korunması
bedeni faaliyetten çok gözetme dikkat gerektirir, insanı idareye, emretmeye
ve hakimiyete hazırlar.
269
Diodorus Siculus Sarmat liderlerinin vasıflarını
ş
öyle belirtiyor: “savaşma kabiliyeti, vücut gücü, zeka ve komutan olarak
kabiliyetli olmak.” Tacitus
270
savaş sırasında “Sarmatların sorunları önceden
görüp ortaklaşa mücadele ile üstesinden gelmede üstün bir millet “ olduğunu
söylüyor.
266
Durmuş, A.g.m., s. 11
267
Ammianus Marcellinus,XXXI,2.22
268
Ammianus Marcellinus,XVII,13.11
269
Durmuş, A.g.m.,s.10
270
Tacitus, Annales, VI.35.
67
B. ASKER TEŞK LAT
Sarmatlar atlı göçebe bir topluluktu. Göçebe toplumun en küçük birimi
aile idi. Ailelerin bir araya gelmesinden kan bağı ve sadakat bağı esasına
dayalı boylar oluşmaktaydı. Kan bağı herkesin kanının şarapla karıştırılıp
içilmesinden , sadakat bağı ise dostluk yemini ve kılıç üzerine edilen
yeminden ibaretti. Boyların en güçlüsünün en iyi otlağı seçmek gibi
tartışılmaz bir hakkı vardı. Daha zayıf boylar güçlü boyla güçlerini
birleştirerek otlağa ortak oluyorlardı. Bu yolla topluluklar ve kabile
federasyonları oluşuyordu.
271
Boylar arasında otlakların paylaşılması veya
başka nedenlerden meydana gelen anlaşmazlık ve çatışmalar bazı büyük
otorite sahibi boy reislerine, anlaşmazlıklarda hakim hizmetini görme fırsatı
vermiştir. Bu hakimler daha sonradan yavaş yavaş kendini gösteren bir etki
oluşturmuşlar ve boyun bütün topluluğunun idaresini ellerine almışlardır.
Onlar adalet işlerinin dışında kışlakların belirlenmesi ve savaşa girişme gibi
işlere de bakmaktaydılar. Böylece her bir boyun serveti ve savaş kuvveti
dolayısıyla yaşama kabiliyeti daima idarecisinin yetenek, kararlılık ve
kahramanlığına bağlıydı. şlerin doğal olarak düzene konulmasında kök salan
otorite esası vardı. Atlı göçebeleri bir arada tutan en büyük kuvvet
otoriteydi.
272
Boy ve boylar birliğinin bir araya gelmesiyle değişik Sarmat toplulukları
oluşmuştu. Bunlar Yağızlar, Krali Sarmatlar, Alanlar, Roxolanlar, Sirak ve
Aorslar idi. Her Sarmat halkının, kendi soyunun silahlı güçlerine liderlik eden
kendi kralı vardı.
273
Yazılı kaynaklar temel kral listelerini oluşturmak için
yetersizdir. Her Sarmat halkının yalnızca bir kralı varmış gibi görünüyor.
Ammianus’un
274
verdiği bilgilerden M.S. 350’lilerde Danube’deki kargaşa
döneminde “Özgür Sarmatlar”ın çok sayıda kabile önderine yada ikincil
271
Trippet, A.g.m., s. 75
272
Durmuş, Sarmatlar, s.92
273
Brezezinski , Mielczarek, A.g.e., s.14
274
Ammianus Marcellinus,XVII,12.11
Dostları ilə paylaş: |