Moderniteden postmoderniteye uzanan bir köPRÜ: zygmunt bauman



Yüklə 2,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə53/164
tarix07.04.2022
ölçüsü2,44 Mb.
#85154
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   164
669ab9e9ff32c2ca0f9a3c70aa28a6a8(1)

felsefenin  şımarık  veledi
”  olarak  niteleyerek,  insanın  etkinliğini  yapı 
karşısında düşürür. Nitekim ona göre, insan etkinliğini yapı üzerinde tuttuğumuzda/ele 
aldığımızda, 
insan 
dünyası 
için 
nesnel 
yasalara 
ulaşacak 
bilimsellik 
yakalanabilecektir.
184
 Levi-Strauss’a göre yapısalcılık,  “değişmez olanın ya da yüzeysel 
farklılıklar  arasındaki  değişmez  öğelerin  araştırılması”dır.
185
 Aslında  bu  noktada  tüm 
toplumlarda  var  olan  toplumsal  kurumlar,  buna  örnek  gösterilebilir.  Aile,  din/mit  ve 
eğitim(yani dil) gibi sosyal kurumların ya da yapıların tüm toplumlarda varlığı evrensel 
insanın  özelliğini  yakalamada  örnek  gösterilebilir.  Son  kertede,  Levi-Strauss’un 
yapısalcılığı,  değişik  kültür  ortamlarına  rağmen  insanoğlunun  ortak  evrensel  bir  yapı 
özelliği bulma girişimidir diyebiliriz. 
Başka  bir  Fransız  düşünür  olan  Roland  Barthes,  yapısalcılığı  edebiyat  alanında 
kullanan,  aynı  zamanda  post-yapısalcılığı  da  içinde  değerlendiren  ve  bu  yüzden 
postmodern  düşüncenin  membalarından  biri  olarak  görülebilecek  olan  edebiyat 
eleştirmenidir. Barthes, edebiyat gibi diğer sosyal, kültürel fenomenlerini de dil sistemi 
içinde  değerlendirmeye  tabi  tutar.  Dil,  Barthes’te  tekil  insanı  aşan  kendi  başına  bir 
yazardır.  Göstergebilimsel  bağlamda,    ideolojileri,  kapitalizmi  ve  burjuva  kültürünü 
inceleyen  Barthes’e  göre,  bu  alanlarda  gösteren  ile  gösterilen  arasındaki  ilişkinin 
kültürel fenomenlerde mit ya da söylencenin analizi ile ortaya çıktığı söylenebilir. Ona 
                                                           
183
 Cevizci, 
Felsefe Tarihi
, s.1226. 
184
 Cevizci, 
Paradigma Felsefe Sözlüğü
, s.
1742
; Madan, s. 9. 
185
 Levi-Strauss’tan  Akt.,  Ahmet  Koyuncu,  “Levi-Stratuss  Yapısalcılığı”, 
Selçuk  Üniversitesi  Sosyal 
Bilimler Enstitüsü Dergisi,
  26 / 2011. 


84 
 
göre,  söylenen  şeylerin  yanında,  bu  söylenenlerin  nasıl  söylendiği,  ifade  edildiği  de 
önemlidir.
186
 
Barthes’in düşüncesinde, postmodernite açısından da, en önemli nokta yorumların 
varlığıdır.  Düşünür,  metnin  asıl  kurucusu  olarak  yazarın  değil,  dilin  olduğunu 
söyleyerek  okurun  klâsik  pasif  duruşunu  yıkar.  Bu  bağlamda  dil  ve  yorumlayan  okur 
metnin  anlamını  belirlemede  dinamik  olandır.  Bir  bakıma  burada,  her  metin,  okur 
tarafından  okuma  sürecinde,  okuma  zamanı  ve  bağlamında,  anlamsal  olarak  yeniden 
yazılmaktadır diyebiliriz. Yazarın niyeti ya da metnin temel anlamı gibi tek bir anlam ya 
da  çıkarılacak  mesaj  yoktur,  zira  yazar  ölmüştür.  Yazarın  ölümü,  özgür  okurun 
doğuşuna,  dolayısıyla  yorum  çeşitliliğine  yol  açmıştır.  Neticede  Barthes’in  yoruma 
açtığı kapının, postmodern kültürün de eleştirdiği bilimsellik/nesnellik ya da otoriter üst 
ve tek anlatı/bilgi/anlam alanlarına karşı çıkmada bir yol olduğunu söyleyebiliriz.
187
 
Postyapısalcılık içinde önemli bir yere sahip olan diğer bir Fransız düşünür Jaques 
Derrida’dır. O da diğer yapısalcılar ve postyapısalcılar gibi dile yaslanan ya da dilden 
beslenen  düşünceler  öne  sürmüştür.  Derrida,  Batı  metafizik  geleneğini 
değerlendirdiğinde,  metafiziğin  yaslandığı  logosantrik-sözmerkezcilik-  bir  hâkimiyet 
görür.  Logos,  bilindiği  üzere  hem  akıl  hem  de  söz  anlamlarına  gelen  Yunanca  bir 
kelimedir.  Bu  noktada  dil  ve  düşünce,  konuşmada  kendi  ‘mevcudiyet’ini  kurar.  Ona 
göre Batı metafiziği, bu ‘mevcudiyet metafiziği’ne (ki aynı zamanda özdeşlik metafiziği 
olarak  görülmektedir)  yaslanmaktadır.  Derrida,  felsefe  tarihinde  yazı  karşısında  söze 
öncelik veren yapının (aynı zamanda bu ‘söz’ün tanrısallığını da düşünelim) yanlış bir 
tasarıma  yol  açtığını  ileri  sürer.  Derrida,  Batı  düşüncesinde,  sözün  yazı  karşısında 
önemli veya üstün görülmesine dair, “Yazı, kavranılabilir kayıt, Batı geleneği tarafından 
her  zaman  tine,  nefese,  konuşmaya  ve  logos’a  dışsal  olan  beden  ve  madde  olarak 
görülmüştür”, der.
188
 Ayrıca  bu  bağlamda  Derrida  Batı  geleneğinde  görülen  ikiliklerin 
de  bu  sözmerkezci  düşünmeye  yaslandığını  belirtir.  Bunlar:  “episteme-doksa,  form-
madde,  içerisi-dışarısı,  numen-fenomen,  varlık-yokluk,  gerçeklik-görünüş,  olgu-değer, 
                                                           
186
 Cevizci, 

Yüklə 2,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   164




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə