84
göre, söylenen şeylerin yanında, bu söylenenlerin nasıl söylendiği, ifade edildiği de
önemlidir.
186
Barthes’in düşüncesinde, postmodernite açısından da, en önemli nokta yorumların
varlığıdır. Düşünür, metnin asıl kurucusu olarak yazarın değil, dilin olduğunu
söyleyerek okurun klâsik pasif duruşunu yıkar. Bu bağlamda dil ve yorumlayan okur
metnin anlamını belirlemede dinamik olandır. Bir bakıma burada, her metin, okur
tarafından okuma sürecinde, okuma zamanı ve bağlamında, anlamsal olarak yeniden
yazılmaktadır diyebiliriz. Yazarın niyeti ya da metnin temel anlamı
gibi tek bir anlam ya
da çıkarılacak mesaj yoktur, zira yazar ölmüştür. Yazarın ölümü, özgür okurun
doğuşuna, dolayısıyla yorum çeşitliliğine yol açmıştır. Neticede Barthes’in yoruma
açtığı kapının, postmodern kültürün de eleştirdiği bilimsellik/nesnellik ya da otoriter üst
ve tek anlatı/bilgi/anlam alanlarına karşı çıkmada bir yol olduğunu söyleyebiliriz.
187
Postyapısalcılık içinde önemli bir yere sahip olan diğer bir Fransız düşünür Jaques
Derrida’dır. O da diğer yapısalcılar ve postyapısalcılar gibi dile yaslanan ya da dilden
beslenen düşünceler öne sürmüştür. Derrida, Batı metafizik geleneğini
değerlendirdiğinde, metafiziğin yaslandığı logosantrik-sözmerkezcilik- bir hâkimiyet
görür. Logos, bilindiği üzere hem akıl hem de söz anlamlarına gelen Yunanca bir
kelimedir. Bu noktada dil ve düşünce, konuşmada kendi ‘mevcudiyet’ini kurar. Ona
göre Batı metafiziği, bu ‘mevcudiyet metafiziği’ne (ki aynı zamanda özdeşlik metafiziği
olarak görülmektedir) yaslanmaktadır. Derrida, felsefe tarihinde yazı karşısında söze
öncelik veren yapının (aynı zamanda bu ‘söz’ün tanrısallığını da düşünelim) yanlış bir
tasarıma yol açtığını ileri sürer. Derrida, Batı düşüncesinde, sözün yazı karşısında
önemli
veya üstün görülmesine dair, “Yazı, kavranılabilir kayıt, Batı geleneği tarafından
her zaman tine, nefese, konuşmaya ve logos’a dışsal olan beden ve madde olarak
görülmüştür”, der.
188
Ayrıca bu bağlamda Derrida Batı geleneğinde görülen ikiliklerin
de bu sözmerkezci düşünmeye yaslandığını belirtir. Bunlar: “episteme-doksa, form-
madde, içerisi-dışarısı, numen-fenomen, varlık-yokluk, gerçeklik-görünüş, olgu-değer,
186
Cevizci,
Dostları ilə paylaş: