90
aracılığıyla yerleşir. Kurumlar hastaneler, okullar, hapishaneler, kısaca disiplin
sağlayıcılardan oluşur.
206
Bu noktada disiplin toplumuna giden sürecin kökenine inmeye
çalışan Foucault’ya göre disiplin toplumunun üçayağından bahsedilebilir: İlk olarak
gözetlemenin gerçekleştiği panoptikonal gözlem ve kontrol araçları; ikinci olarak
disiplinin normalleştirici etkisi olarak cezalandırıcı kurumlar; son olarak bürokrasinin
hiyerarşik
düzeninde, üstlerin astları sınaması.
207
Kurumların temel işlevi, modern iktidarı rahatsız eden istenmedik davranışları
rehabilite etmek ve ortaya çıkacak olan olası olumsuz davranışları da engellemektir.
Burada Foucault, soykütüksel yöntemle modern toplumun dışında bırakılan ve o
toplumun kurumlarında uzmanlar nezaretinde tutulan marjinal kişilerin(deli, suçlu,
aylak, sapkın vs), tarihi yazılmayanların izini sürer. Sonuçta bulunan ya da ortaya çıkan
modernin dışladıklarından oluşan öteki yüzdür. Doğrusu bütün toplumlarda(burada
modern toplumu dikkate alarak) dışlamanın olduğunu belirten Foucault, dışlamanın
istinasız her toplumda dört
şekilde göründüğü belirtir, bunlar:
1)
Çalışma karşısında, ekonomik üretim karşısında dışlama sistemi. Her
toplumda, ekonomik üretim ağının parçası olmayan bireyler her zaman
vardır, bunlar ya üretimden muaftırlar ya da çalışacak durumda değildirler.
2)
Yalnızca çalışma karşısında değil, aile karşısında yani yalnızca ekonomik
üretim karşısında değil, toplumun üretimi karşısında da marjinal olan
bireyler her zaman vardır.
3)
Her toplumda bazı kişilerin sözünün sıradan birinin sözü gibi kabul
edilmemesini sağlayan bir dışlama sistemi her zaman vardır. Sözleri
diğerlerinkinden daha kutsal olan bireyler, ya da tersine, sözleri
diğerlerinkinden daha işe yaramaz ve boş olanlar ve bu nedenle,
konuştuklarında aynı güveni uyandırmayan kişiler ya da sözleri normal
kişilerin sözleriyle aynı etkiyi elde edemeyecek olanlar vardır.
4)
Son bir dışlama sistemi vardır: Oyun karşısında işleyen sistem. Her
toplumda oyun ya da bayram mahiyetinde bir şeyler olduğu gibi, oyun
karşısında diğerleriyle aynı konumu paylaşmayan kişiler de her zaman
vardır: Bunlar oyundan dışlanmışlardır ya da oyun oynayabilecek durumda
değillerdir veyahut oyunun lideri ya da tersine oyunun nesneleri ya da
kurbanları olmak gibi özel bir konumları vardır oyun karşısında.
208
Bu dört dışlama sistemine de bütün kurumlarda uğrayan yalnızca delilerdir. Deliler,
akılsal bir varlık olan(özellikle modern akıl) insanın en uzağında olan ya da insan
vasfına kavuşmaktan mahrum insanlardır. Çalışma, eğitim, aile ortamlarında bulunması
iğreti olan, istenmeyenlerdir.
206
Best -Kelner, s. 57.
207
Ritzer-Stepnisky,
Dostları ilə paylaş: