Namazı Terketmenin Hükmü



Yüklə 1,73 Mb.
səhifə2/17
tarix19.10.2018
ölçüsü1,73 Mb.
#74965
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17

10- Nebi’nin (s.a.v.) tekbir alıp namazı bitirmesine dek namazının tamamını kısaca bir muhtasar niteliğinde -tıpkı soru soranın görüp şahit olacağı gibi- nasıl sıralanıp açıklanabilir?

Yüce Allah bu yola delalet edene irşad buyursun, hüküm ile delilin beyanının arasını birleştirip cemetsin. Yine Allah (c.c.) -cahiller güruhundan misakı, (ilmi) açıklayıp öğreten alimler güruhunda misak alıncaya dek- öğrenmelerinden dolayı almamıştır. (İşte bu soruların hepsine) İbni Kayyim el-Cevziye diye bilinen İmam, Allame, selefin sonuncusu, sünnetin destekçisi, bidatlerin kovucusu şeyh şemsuddin b. Ebi Bekr el-Hanbeli (rh.a.) cevap vermiştir. Allah kendisinden razı olsun kalacağı ve yeri de ebedi cennet olsun.

Hamd Allah’a (c.c.)’dır. Ona hamdeder, O’ndan yardım ister ve O’ndan bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin kötülüğünden Allah’a (c.c.) sığınırız. Allah’ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz, saptırdığına da kimse hidayet veremez.

Allah’dan (c.c.) başka hiçbir ilahın olmadığına, Muhammed (s.a.v.)’in de O’nun kulu ve Rasulu olduğuna şehadet ederim. Çokça salat ve selam da O’nun (s.a.v.) aline, ashabına ve zevcelerine olsun.



KASTEN NAMAZI TERK EENİN HÜKMÜ

Müslümanlar bir defa; farz olan namazı bilerek, kasten terketmenin günahların en büyüklerinden ve en yükseklerinden birisinin olduğunda anlaşmazlığa düşmemişlerdir. şüphesiz bunun günahı, yüce Allah (c.c.) katında insan öldürmenin, malları çalmanın, zinanın, hırsızlığın ve içki içmenin günahından daha büyük bir günahtır. Bu kötü fiil aynı zamanda Allahu Teala’nın hem dünya ve hem de ahirette akibetine, öfkesine ve cezasına neden olmaktadır.

Sonra bazı alimler namazı terkedenin öldürülmesi, nasıl öldürüleceği ve küfür mü değil mi? Konularında ihtilafa girmişlerdir. Nitekim Süfyan b. Said es-Sevri, Ebu Ömer, Evzai, Abdullah b. Mübarek, Hammad b. Zeyd, Veki b. Cerrah, Malik b. Enes, Muhammed b. İdris eş-şaafi, Ahmet b. Hanbel, İshak b. Râhaveyh ve ashabı bu kişinin (namazı ondan terkedenin) öldürüleceğine dair fetva vermişlerdir. Sonra da nasıl olarak öldürüleceği hususunda ihtilaf edilmiştir. Bu alimlerin cumhuru “Kılıçla boynu vurulur” der iken bazı şaafiler ise “Namaz kılıncaya dek odunla vurulur ya da ölür” demişlerdir.

İbni şüreyh şöyle demiştir:“Kılıçla ölünceye dek korkutulup dürtülür. Çünkü bu O’nun sakındırılmasına ve geri dönmesine en iyi bir çözümdür.” Cumhur Nebi’nin (s.a.v.):

Muhakkak ki Allah (c.c.) ihsanı her şeyin üzerine yazmıştır. Dolayısıyla öldürdüğünüz vakit güzelce öldürün.”6 hadisini delil getirmişlerdir.

(6) Müslim 1955 Av bölümü: Güzelce kesmek ile ilgili bab’da Ebu Davud: 2815, Kurban kesme bölümü, babu fin nehy en tasbira el-Behaim ve’r-Rıfk bi’z-Zebiha, Tirmizi: 1409 “Bu hadis hasen, sahihtir” demiştir. İbni Mace: 3170; Nesei: 7/229’da tahric etmişlerdir.

Boynun kılıçla vurulması, öldürme tekniklerinin en iyisinden ve kişiye eziyet vermeyen en iyi vurma şekillerindendir. Nitekim yüce Allah (c.c.) mürted olan kafirlerin öldürülüşünü onlara kılıçla eziyet vermeden bile direk boyunlarının vurulması olarak biçmiştir.

Evli olupta zina yapan bir kişi hakkında da onların taşlarla öldürülmesinin (recmin) başlıca nedeni (o taşların atışından çıkacak) olan acının bütün bedenin her tarafında duymasını sağlamaktır. Öyleki o zinakara haram olan bir lezzette bitişmiştir. Aynı zamanda bu öldürme şekli en şeni olan öldürme tekniklerindendir. Nitekim zinaya davet eden bu kişi gerçekten çok büyük ve tehlikeli bir şeye de ayak basmıştır. Böylece de bu akibetin ağırlığı bu (zina) fiiline davet edene göre ayarlıdır. Aynı zamanda bu (recm) akibeti Allah’ın (c.c.) Lut kavmini -işledikleri pisliklerden dolayı- taşlarla recm etmesi (taş yağdırması) akibetini hatırlatmaktadır.

FASIL

İbni şihab ez-Zühri, Said b. el-Müseyyeb Ömer b. Abdulaziz, Ebu Hanife, Davud b. Ali ve Muzni ise: “Namazı kasten terkedenin ölünceye dek ya da tevbe edinceye dek hapiste kalacağını, öldürülmeyeceğini belirtmişlerdir. Bu mezheb; Ebu Hureyre’nin Nebi (s.a.v.)’den rivayet ettiği şu hadisi delil getirmektedirler. “Ben, insanlar La ilahe illallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. şayet bunu derlerse canlarını, mallarını hak dışında korumuş olurlar.”7 Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.



(7) Buhari: 3/112, Zekat kitabının başında ve 6924 12/275’de mürtedlerin tevbe etmeleri bölümü. Farzları kabul etmeyenler babı, Müslim: 21 İman “İnsanların “la ilahe illallah” demelerine dek öldürülmeleri babı, Tirmizi: 261; Nesei: 5/14; Ebu Davud: 2640.

İbni Mesud’dan gelen bir hadiste, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Bir müslüman, Allah’dan başka ilahın olmadığına ve benimde Allah’ın rasulu olduğuma şahitlik ederse, bu kişinin üç şeyden biri hariç kanı başka bir müslümana helal olmaz. Evli zani, cana can (birisini öldürmek), Dinini terkeden ve (İslam) cemaatından ayrılan kişi.”8

Bunu Buhari ve Müslim “Sahihaynda” rivayet etmişlerdir.



(8) Buhari: 12/176-177; Ebu Davud: 2640. Allah’ın (c.c.) “Cana can...” ayeti hakkında Bab; Müslim: 1676, Kasame’de Müslümanın ne ile kanı mübah olur babı; Nesei: 7/90; Tirmizi: 2159; İbni Mace: 2533.

şöyle demişlerdir: “Çünkü namaz şeriatın ameli konularındandır. Bunun terki sonucu kişi öldürülmez. Bu tıpkı Oruç, Zekat, Hacc gibidir. Ancak öldürülmesi gerekir diyenler şöyle demişlerdir: “şüphesiz Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

Artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayın, onları alıkoyun, onların bütün geçit yerlerini tutun. Eğer tevbe edip namaz kılar ve zekat verirlerse, yollarını serbest bırakınız.” (Tevbe: 9/5)

Her kim “Namaz kılmayan öldürülmez” derse o vakit Ne zaman şirkinden dolayı tevbe edecek olursa öldürülme ondan sakıt olur. Eğer namaz kılmaz, zekat ta vermezse Kur’an’ın zahirine göre bu muhalif olmuş olur.

“Sahihayn’da Ebu Said el-Hudri’den gelen bir hadiste şöyle demiştir: “Ali b. Ebi Talib kendisi Yemen’de iken Nebi’ye (s.a.v.) altından bir küçük parça gönderdi. Nebi (s.a.v.) de bu altını dört kişi arasında taksim edip bölüştürdü ve adamın birisi:

“Ya Rasulallah! Allah’dan kork” dedi. Nebi (s.a.v.) de:

Yazıklar olsun sana! Ben bu yeryüzünde Allah’dan (c.c.) en çok korkan değil miyim?” diye buyurdu. Adam sonra da gitti. Bunun üzerine Halit b. Velid:

“Ya Rasulallah! Boynunu vurayım mı?” dedi. Nebi (s.a.v.):

Hayır. Belki namaz kılıyordur” dedi. Halid de:

“Nice namaz kılanlar vardır ki kalbinde olmadığını dilleriyle söylerler?” dedi. Rasulullah (s.a.v.) de bunun üzerine:

şüphesiz ben insanların kalbini araştırmakla ve içlerini yarmakla emrolunmadım.”10 diye buyurmuştur. Dolayısıyla Nebi (s.a.v.) o kişiden öldürülmeyi kaldırması sadece namaz kılmış olduğundandır. Bu da, namaz kılmayanın öldürüleceğine delalet etmektedir. Bu yüzden de başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

Namaz kılanları öldürmekten ben nehyolundum.”11 Bu hadiste gösteriyor ki Allahu Teala namaz kılmayanların öldürülmesini nehyetmemiştir.



(10) Buhari: 8/53-54. Meğazi bölümünde Ali ve Halid’in Yemen’e gönderilişi babı: Müslim: 1564, Zekat Bölümü Hariciler ve Sıfatları babında.

(11) Mecmau’z-Zevaid’de Heysemi: 1/296. Bu hadisi Taberani’nin “Kebir” adlı eserine belirtmede bulunmuştur ve: “Hadiste Amir b. Yesak vardır kendisi hadis muhkiridir”.

İmamı Ahmet ve şafii “Müsnedlerinde, Abdullah b. Adiy b. el-Hayyar hadisinden şunu rivayet etmişlerdir: “Ensardan bir adam, Nebi (s.a.v.) mecliste bulunurlarken O’nun yanına geldiğini anlatmıştır. Kendisi münafıklardan bir adamın öldürülmesi hakkında izin istemede hırslı davranıyordu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) sesli konuştu ve:

Allah’dan başka ilahın olmadığına şahitlik etmiyor mu?” diye buyurdu. Ensarlı olan kişi de:

“Evet (ediyor). Ancak onun şahitliği olmaz ki” dedi. Nebi (s.a.v.):

Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın Rasulü olduğuna şahitlik etmez mi?” diye buyurdu. Ensarlı:

“Evet (eder). Ancak şahitliği olmaz ki” dedi. Nebi:

Namaz kılmaz mı?” dedi. Ensarlı da:

“Evet (namaz kılar) ancak namazı olmaz ki” dedi. Nebi (s.a.v.) de:

İşte bunları öldürmemi yüce Allah (c.c.) bana nehyetti.”12

İşte bu hadiste namaz kılmayanı Nebi’nin (s.a.v.) öldürmesinde bir engelin bulunmadığına delalet etmektedir.

“Sahih-i Müslim”de Ümmü Seleme’den gelen bir hadiste Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

şüphesiz başlarınızda idareciler gelecektir. Böylecede bilecek ve onları inkar edeceksiniz. Her kim inkar ederse beri olmuş olur. Her kim de kerih görecek olursa selim olmuş olur. Lakin kim de razı olur ve tabi olursa...”13 (Sahabeler)

“Ya Rasulallah! Onları öldürmeyelim mi?” dediler. Nebi (s.a.v.) de bunun üzerine:

Hayır, namaz kıldıkları müddetçe (bir şey yapmayın) diye buyurmuştur.14

“Sahihayn’da” geçen Abdullah b. Ömer hadisinde Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Ben insanları La ilahe illallah, Muhammeden Rasulullah”a şehadet edinceye, namaz kılıncaya ve zekat verinceye dek savaşmakla emrolundum. şayet bunu yaparlarsa kanlarını, mallarını -islam hakkı hariç- korumuş olurlar. Hesapları da Allah’a (c.c.)dır.”15



(12) şaafi: 1/12 El-Benna’nın tertibi ile olan eserde. Hadis ravileride güvenilirdir. Ahmet: 5/432-433. Malik Muvatta: 1/171.

(13) İbarenin haberi kendisinden öncekisi delalet etsin diye mahzuftur. Takdiri (hadisin devamı ise) şöyle olur: “ve o da günah işlemezse.”

(14) Müslim: 1854, İmare: idareciler şeriate muhalif olurlarsa onlara karşı inkarın vacib olduğu bab, Tirmizi: 2266; Ebu Davud: 476; Ahmet Müsned: 6/295, 302, 305, 321.

(15) Buhari: 1/70, 71. İman “şayet tevbe eder ve namaz kılarsa” babı, Müslim: 22; İman “La ilahe illallah” demeye şahitlik edinceye dek insanlarla savaşmakla emir babı.

Bunun delil getirme yönü iki vecihlidir:



1- Onlar namaz kılıncaya dek, onlarla savaşmak emri.

2- Hadiste geçen, hakk hariç ibaresi. Nitekim namaz en büyük hakkındandır. Ebu Hureyre’den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Ben insanlar “La ilahe illallah, Muhammedun Rasulullah”a şehadet etmelerine, namazı kılmalarına ve zekatı vermelerine dek onlarla savaşmakla emrolundum. Sonra onların kanları ve malları bana haram olmuştur. Hesapları ise Allah’a (c.c.)dır.”16 İmamı Ahmed, ibni Huzeyme de sahihinde rivayet etmişlerdir.

Onlar namazı kılmalarına dek onlarla savaşmakla emrolunduğunu haber vermiştir. Canları ve malları da ancak onlar kelime-i tevhide şehadet getirince namazı kılıp zekatı verince haram olduğunu belirtmiştir. Dolayısı ile bu şartlardan önce (bunlar yapılmazsa) can ve malları haram değil mübah olmaktadır.

Enes b. Malik’ten, “Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiği vakit (bazı) araplar mürted oldular. Ömer’de bunun üzerine17:

“Ya Ebubekir! Araplara karşı nasıl savaşırsın?” dedi. Ebubekir:

“Muhakkak Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Ben insanlar ‘la ilahe illallah’a ve benim de Allah’ın Rasulu olduğuma şehadet etmelerine, namazı kılıp, zekatı vermelerine dek onlarla savaşmakla emrolundum.”18 Bunu Nesei rivayet etmiştir. Hadis sahihtir.

Nitekim bu hadislerin kayıtlanmaları, onların delil olarak sundukları öldürmenin terkedilişindeki delillendirdikleri mutlak hadisin içeriğini beyan etmektedir. Dolayısıyla can da mal da sadece islamın hakkı ile sabit olmaktadır. Mutlak olarak da namaz bu hakkın en pekiştirilmişidir. İbni Mes’ud’un:

“Müslümanın kanı ancak şu üç şeydan biri ile helal olur.”19 diye rivayet ettiği hadise gelecek olursak, bu meselede bu bizlere birer delildir. Çünkü bu şıklarda dinini terkeden de bulunmaktadır. Namaz ise bu yüce dinin rüknudur. Özellikle biz: “O kişi kafirdir” dersek o zaman dini tamamıyla terketmiştir manasına gelir. şayet tekfir etmezsek o zamanda bu “dinin direklerini terketmiş” manasına gelir. İmamı Ahmed şöyle demiştir: Hadiste şöyle buyurulmuştur:

İslam’da namazı terkedenin hiçbir nasibi yoktur.”20



(16) Müsned: 2/345 Buna önceki hadis şahitlik etmektedir. Başka hadisler de çokça bulunmaktadır. “Camiul Usul”: 1/2245 ve sonrasına müracaat ediniz.

(17) Bu hadiste bilindiği üzere kısaltma yapılmıştır.

(18) Nesei: 7/76; Kanın haram oluşu bölümünde: Hadisin ravileri de sahih ravilerdir. İmran Ebul Avam hariç.Kendisi doğru birisidir ancak vehimi vardır. Lakin bu hadisin manası Sahihayn’da ve başkalarında sabittir. Geçen hadiste olduğu gibi.

(19) Bu hadisin tahrici sayfa: 17’de geçmişti.

(20) Mevkuf bir hadis olarak Ömer’in (r.a.) sözünden varid olmuştur. Bunu Malik Muvatta’sında: 1/40 rivayet etmiş isnadı da sahihtir. Aynı zamanda bu hadis. “Sünen-i Beyhaki” 1/356’da Malik’in yolu ile mevcudtur. Merfu olarak da Ebu Hureyre’den (r.a.) “Namazı olmayanın İslamda nasibi yoktur, abdesti olmayanın da namazı yoktur” hadisi bulunmaktadır. Heysemi “Mecme” adlı eserinde bunu Bezzar’a: 1/292 belirtmede bulunmuştur ve “Hadiste, Abdullah b. Said b. Ebi Said bulunmaktadır. Onun zayıflığında icma etmişlerdir” demiştir.

Ömer b. Hattab memleketlere mektup yazıp:

“En önemli işleriniz bana göre namazdır. Her kim onları muhafaza ederse dinini muhafaza etmiş olur. Her kim de namazı zayi ederse diğer şeyleri de zayi etmiştir. şüphesiz namazı terkedenin İslam’da nasibi yoktur” demiştir. Devamla da şöyle demiştir: “şüphesiz ki her namazı hafif görüp namazı alttan alan kişi İslamı da hafif görmüş, alttan almış demektir. Muhakkak ki İslam’da bu kişilerin nasibleri ancak namazdaki nasibleri kadardır. İslama olan rağbetleri de namaza olan rağbetleri kadardır.

Ey Abdullah bunları iyi anla! (Bil ki: Senin nasibin sadece İslamdan’dır. İslamın sendeki kadri namazın sendeki nasibi kadardır. Namazın kadri de sendedir.) Allah (c.c.) ile (kötü olarak) karşılaşmaktan sakın. Sendeki islamın kadri olmaz. Çünkü kalbinde islamın kadrinin olması demek kalbinde namazın kadri olması gibidir.

Nitekim Nebi’den (s.a.v.) gelen bir hadiste şöyle buyurmuştur:

Namaz dinin direğidir.”21 Dolayısıyla sen, kıldan bir çadırın direği eğer yıkılacak olursa o çadırın da alt üst olacağını, ne kazık dikmekle ve ne de iple bağlamakla fayda vermeyeceğini bilmez misin?



(21) Suyuti, “Camiu’s-Sağir” den Beyhaki’nin “şuab” adlı eserine belirtmiştir. Ebu Nuaym el-Fadl b. Dekkin’in “Namaz” adlı eserinde de geçmektedir. İbni Ömer’den tahric etmiştir. Hafız İbni Hacer şöyle demiştir: Bu mürsel olup ricali de sikadır. Bu hadisin başka yolları da vardır. Muaz’ın sahih hadisi de buna şahit olmaktadır. Hadiste “İşin başı İslam, direği de namazdır” kavli vardır. İsnadı da sahihtir. Bak: Bu kitapta sayfa: 47.

Ancak kıldan yapılan bu çadırın direkleri bulunsa o zaman gerek kazıkla destek ve iple bağlama fayda verir. İslamdaki namaz da işte böylecedir.

(Nebi (s.a.v.)’den gelen bir hadiste kendileri şöyle buyurmuşlardır: “Dininizde ilk kaybedeceğiniz şey emanet olacaktır. Son olarak da kaybedeceğiniz namaz olacaktır. Namaz kılanlar arasında da ahlaksızlardan bazı zümreler bulunacaktır.”)

Başka bir hadis te şöyledir:

Kulun kıyamet gününde ilk olarak sorulacağı ameli namaz olacaktır. şayet namazı kendisinden kabul olunmuşsa diğer amelleri de O’ndan kabul edilmiş demektir. şayet namazı kendisine geri çevrilmiş ise (kabul edilmemişse), diğer amelleri de geri çevrilmiş demektir.”22

(22) Heysemi Mecmau’z-Zevaid: 1/291-292’den Taberani’nin “Evsad” adlı eserine -Enes’den gelen- eserinde belirtmiştir. şöyle demiştir: “Bu hadiste Kasım b. Osman vardır. Buhari şöyle demiştir: “Kendisinde hadislerine tabi olunmayan hadisler vardır.” İbni Hibban “Sikat” adlı eserinde bunu zikretmiştir. Dedi ki: “Belki hata yapmıştır” Münziri de Terğib ve Terhib: 1/245’de Abdullah b. Kırd’dan bunu rivayet etmiştir. Bunu da Evsat’da Taberani’ye nisbet etmiştir. şöyle demiştir: İnşaallah bu hadisin isnadında bir beis yoktur. Bu hadisin Ebu Hureyre hadisinden şahitleri bulunmaktadır. Bu hadis için gelecek hadise -sayfa 32- de gelecek olana bakınız. Böylelikle hadis sahih olmaktadır.

(Namaz, dinimizin sonudur. Bu, kıyamet gününde amellerimizden yarın sorulacağımız ilk ameldir. Nitekim namazın gitmesinden sonra İslamda, din de yoktur. İslamdan son olarak gidecek şey dolayısı ile namazdır.” Bunların hepsi Ahmed’in kelamıdır.)23



(23) Bu nassı; İmam ibni Kayyim, Ahmed’in “Kitabu’s-Salah” adlı eserinden nakletmeştir iki köşeli parantezi de bizler O’ndan istidrak ettik.

Namaz, İslamın ilk farzı olup, dinden de kaybedilecek en son ameldir.24 Namaz, İslamın başı ve sonudur. Dolayısıyla başı ve sonu gidecek olursa İslamın hepsi gidiverir. Nitekim herhangi bir şeyin başı ve sonu gidecek olursak hepsi gitmiş demektir.

İmam-ı Ahmet şöyle demiştir: “Herhangi bir şeyin sonunun gitmesi demek, hepsinin gitmesi demektir. Dolayısı ile kişinin namazı gidecek (kılınmayacak) olursa dini gidiverir.” Dolayısıile Abdullah b. Mesud’un:

“Müslümanın kanı şu üç şeydan biri olmadan helal olmaz. Evli zani, Cana can (birisini öldürmek), Dinini terkeden”25 diye rivayet ettiği hadisin maksadı; namazı terkedenin öldürüleceği hakkında gelen en kuvvetli delillerden birisidir.



(24) İmamı Ahmed Müsned: 4/251; Hakim ve İbni Hibban Ebu Umame’den rivayet etmişlerdir. şöyle demiştir: “Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Muhakkak ki İslamın düğümleri teker teker çözülecektir. Herbir düğüm çözüldükçe insanlar da öbürüne teşebbüs edeceklerdir. Bu düğümün başı hüküm ile sonu ise namaz ile (ilgili) olacaktır.” Bu hadisin isnadı ise sahihdir.



(25) Bu sayfa 17’de geçmiştir.

Sıddık* zekatı vermeyenlere karşı savaşmıştır ve:

“Vallahi, namazla zekatın arasını ayıranlarla savaşacağım. Bu muhakkak, karinesi (belirtisi, izi) Allah’ın kitabında olan bir konudur.”demiştir.36

(*) Ebu Bekir’in (r.a.) meşhur olduğu lakabıdır. (Mütercim).

(36) Buhari: 13/217, İ’tisam bölümünde, Rasulullah’ın (s.a.v.) sünnetine uyma babı, aynı zamanda zekat bölümünde: Zekatın vacibliği babı, aynı zamanda mürtedlerin öldürülmesi bölümünde: Farzları kabul etmeyeni öldürme babında; Müslim: 20, İman bölümünde: İnsanlar: “Lailahe illallah” deyinceye dek onlarla savaşma emri babı; Tirmizi: 2610, İman bölümünde: İnsanlar: “Lailahe illallah” deyinceye dek onlarla savaşmakla emrolundum konusu hakkında babı; Ebu Davud: 1550, Zekat bölümünün bahsinde; Nesai: 5/14, Zekat’ta: Zekatı vermeyenler babında rivayet etmişlerdir.

Aynı zamanda bu İslam’ın kendisinde hak ihtiva ettiği ilkelerdendir. Rasulullah (s.a.v.) sadece bayrağını kaldırmayı emretmemiştir. Canında sadece, İslam’ın hakkı sabit olduğu vakit korunduğunu haber vermiştir.* İşte bu da; (zekattan vs.) imtina eden topluluk için bir savaş emridir. Tek kişi bunu vermeyecek olsa, onun öldürülmesi konusuda üzerinde takdir yapılan bir konudur. O nitekim, İslam şeriatının kelimesinin haklarını terketmiştir. Bu görüş; görüşlerin en sahih olanıdır.



(*) Sayfa: 19-20’deki geçen hadislere müracaat edin.

İkinci Rivayet: Namazın dışındakileri terketmesi sonucu kişi öldürülmez. Çünkü namaz bedensel bir ibadettir. Buna bir şey niyabet eklenmez. Abdullah b. şakik şöyle söylemiştir:

“Rasulullah’ın (s.a.v.) ashabı namaz hariç hiçbir amelin terkini küfür saymazlardı.”37



(37) Tirmizi: 2624, İman’da: Namazı terkeden hakkında bab, isnadı ise sahihtir. Bunu Hakim de mevsul hadis saymıştır: 1/7, Abdullah b. şakil o da Ebu Hureyre’den (r.a.) dedi ki........ hadisinden dolayı. Hakim şöyle demiştir: “Buhari ve Müslim şartlarına göre hadis sahihtir. Zehebi de: “İsnadı sahihtir” demiştir.

Çünkü namaz; diğer amellerde bulunmayan hususiyetlere sahiptir. Bu da şüphesiz İslam’da Allah’ın ilk kıldığı farz olduğudur. Bu yüzden de Rasulullah (s.a.v.) elçilerini ve naiblerini bir yere (İslam’a) davet etmek için gönderdiği vakit, iki şehadet kelimesinden sonra namaza davet etmelerini emretmiştir. Muaz’a (r.a.) şöyle demiştir:

Sen kitab ehline (davet) için gittiğinde; onları ilk davet edecek şey: “Allah’tan başka ilahın olmadığına ve Muhammedin de Allah’ın Rasulü olduğuna” şehadet etmeleri ve şüphesiz onlara beş vakit namazı farz kıldığını söylemen olsun.”38

(38) Buhari: 3/255, Zekat bölümünde: Savaşlarda insanların kerim olan (değerli) malları sadaka olarak alınmaz babı; Veda hutbesinden önce Muaz’ın (r.a.) Yemen’e gönderilişi babı; Müslim: 19, İman’da, iki şehadet kelimesine ve İslam’ın şeriatlerine davet babında; Tirmizi: 625; Ebu Davud: 1584; Nesai: 5/55’de rivayet etmişlerdir.

Aynı zamanda namaz kulun (kıyamette) amelinden ilk hesaba çekileceği ameldir. şüphesiz ki Allah (c.c.) onu Sema’da miraç gecesi farz kılmıştır.39



(39) Buhari: 6/217-219, Mahlukatın yaratılışı bölümünde: Meleklerin zikri babında.....; Müslim: 162, İman’da Rasulullah’ın (s.a.v.) gece yüniyüşü (isra) ve beş vakit namazın farzlığı babında; Tirmizi: 213; Nesai: 1/217-223’de namaz bölümünde, namazın farziyeti babında rivayet etmişlerdir.

Kur’an-ı Kerim’de de en çok varid olan bir ameli farzdır. Aynı zamanda Cehennem ehline:

Sizleri sakara (ateşe) sürükleyen ne idi?”

(Müddesir: 74/42) diye sorulunca, namazın terkinden başkası ile sözlerine başlayamayacaklardır.

Namazın farzı -diğer farzların tersine- kulda akıl mefhumu devam ettiği sürece hangi halde olursa olsun düşmez, devam eder. Ancak diğer farzlarda (kişide hastalık, fakirlik vs.) bulunduğu zaman düşerler. Namaz aynı zamanda İslam’ın çadırını ayakta tutan bir direktir.40



(40) Sayfa “21”e bak.

Öyle bir amel ki hem hür olana hem de köle olana, hem erkek ve hem de dişiye, hem hazıra hem de misafire, hem sıhhatliye hem de hastaya, hem zengine hem de fakire farzdır. Rasulullah (s.a.v.) şüphesiz, İslam’a icabet eden kimseye, namazı iltizam etmekle kabul ederdi. Enes’den Katade’nin dediği gibi:

“Rasulullah (s.a.v.), İslam’a icabette bulunan kimseyi, namazı kılması ve zekatı vermesi ile kabul ederdi.”

Çünkü diğer amellerin kabul edilmesi namazın kılınması ile mevkuf olur (tam olur). Dolayısı ile yüce Allah (c.c.) namazı terkeden bir kişinin orucunu, haccını, sadakasını, (zekatını), cihadını ve başka herhangi bir amelini kabul etmez. Tıpkı Avn b. Abdullah’ın (r.a.) dediği gibi:

“Muhakkak ki kul kabrine konduğu zaman -sorulacak şeyler hususunda- ilk olarak ona namazından sorulacaktır. Eğer namazları kılınmış ise diğer amellerine de bakılır. Eğer kılınmamış ise diğer amellerine bakılmaz.”

Nitekim buna: “Müsned”de ve “Sünen”de Ebu Hureyre’nin (r.a.) Rasulullah’tan (s.a.v.) rivayet ettiği hadis delalet etmektedir:

Kulun amellerinden ilk sorguya çekileceği ameli namazı olacaktır. şayet namazları salih olursa (kılınmışsa) şüphesiz felah bulmuş ve kurtulmuştur. şayet fasid olur ise harab ve hüsran olmuştur.”42

(42) Ahmed: 2/290, 425, 4/60-103, 5/72-377’de; Ebu Davud: 864, Namaz bölümünde: Rasulullah’ın (s.a.v.): “Her namaz ki kişiye.....” kavlinin babı; 413, Namaz bölümünde: Kıyamet gününde kulun ilk hesaba çekileceği şeyin namaz olduğu babında; Nesai: 1/232 Namaz bölümünde: Namaza muhasebe babında; İbni Mace: 1425, 1426, Namaz bölümünde: Kişinin ilk olarak hesaba çekileceği amelin namaz olduğu babında; Hakim: 1/262-263’de şöyle demiştir: “Bu isnadı sahih olan bir hadistir.” Zehebi de onaylamıştır. Nitekim bu hadis dedikleri gibidir.

şayet onun iyi amellerinden bir şey dahi kabul edilmiş olsaydı harab olanlardan ve hüsrana uğrayanlardan olmazdı.



Yüklə 1,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə