Namazı Terketmenin Hükmü



Yüklə 1,73 Mb.
səhifə7/17
tarix19.10.2018
ölçüsü1,73 Mb.
#74965
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   17

(116) Buhari: 2/58, Namazın vakitleri hakkında: Namazı unutan kimse hakkındaki babda; Müslim: 684, Mesacid bölümünde: Geçen namazın kazası babında; Tirmizi: 178, Namaz bölümünde: Namazını unutan adam hakkındaki babda; ebu Davud: 442, Uyuyup namazını kılamayan ya da unutarak kılamayan babında; Nesai: 2/293, 294, Mevakit’de: Namazı unutan hakkındaki babda rivayet etmişlerdir.

Lafız ise Müslim’indir.

Müslim’den gelen bir hadis tayine Rasulullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

3Sizden biriniz uykudan dolayı namazı kılamamış ya da namazı kılmaktan dolayı gafil olmuş (unutmuş)sanız bu namazı hatırladığınız vakit kılsın. Çünkü Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:

“Beni zikretmek için namaz kıl.” (Taha: 20/14)

“Sahihi Müslim”de ebu Hureyre’den gelen bir rivayette şöyledir:

“Rasulullah (s.a.v.) Hayber savaşından dönünce gece bastı ve Rasulullah’ı (s.a.v.) uyku tuttu ve orada (kafileyi) konaklattı. Bilale:

“Bizim için geceyi geceyi bekle (gözet).”117

diye buyurdu. Bilal’de (gece namazını) gücü yettiği kadar kıldı. Rasulullah (s.a.v.) ve ashabı da uyudular. Fecir vakti yaklaşınca Bilal, fecre müveccih ederek bineğine dayanmakta idi. Gözleri ise (uykudan) dolayı iyice kapanmakta idi. kendisi de bineğine dayanmış idi. Güneş onların üzerine doğana dek, ne Rasulullah (s.a.v.) ne Bilal ve ne de sahabelerinden birisi uyandı. (Güneş doğunca) ilk kalkanları Rasulullah (s.a.v.) oldu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) hızlıca Bilal’e gidip:

“ey Bilal!”

dedi. Bilal de:

“Senin nefsini alan benim nefsimi de (uykuya) aldı. Babam veanam sana feda olsun ya rasulallah!” dedi. Rasulullah (s.a.v.) ise:

“Bineklerin de bir şeyleri iktida edin, iktida edin.”

(Hazırlanın) diye buyurdu. Sonra Rasulullah (s.a.v.) abdest aldı ve Bilal’e namaz için kamet getirmesini emretti. Rasulullah (s.a.v.) onlara sabah namazını kıldırdı. Namaz bitince:

3Her kim namazı unutacak olursa, hatırladığı zaman kılsın. Çünkü Allahu Teala:

“Beni zikretmek için namaza kalk” buyurmuştur.”

diye buyurdu.”118

(117) Müslim: 684, 316’da Mesacid bölümünde: Geçen namazın kazası ve kazayı erken kılmanın müstehaplığı babında rivayet etmişlerdir.

(118) Müslim: 680, Mesacid bölümünde: Geçen namazın kazası ve kazayı erken kılmanın müstehaplığı babında; Muvatta: 1/13, 14, Namazın vakitlerinde: uyuyup namazını kılamayan hakkındaki babda; ebu Davud: 435, 436, Namaz’da: uyuyarak ya da unutarak namaz kılamayan hakkında babda; Tirmizi: 3/62, Tefsir’de: Taha suresinden ...... hakkında bab; Nesai: 1/295, 296, 298, Mevakitte: Yarından vaktinde namazı uykudan dolayı kılamayanın iade etmesi babında ve namazı kaçıran nasıl kaza edecek? Babında rivayet etmişlerdir.

“Sahihayn”da imran b. Husayn’ın bu kıssaya benzer olarak rivayet ettiği bir hadis vardır. 119 “Sahihi Müslim”de bazıları uykudan dola yı namazlarını kılamadıklarını hatırlatınca şöyle buyurdular:

“muhakkak ki uykuda tefrit yoktur. Tefrit ancak diğer vakit gelinceye dek namazı kılmamaktır.”120

(119) Buhari: 6/425, Menakıb’da: İslam’da nübüvvetin alametleri babında; Teyemmüm de: Temiz toprak, sudan yetecek müslüman abdesteder babında ve teyemmüm bir defa vuruştur babında; Müslim: 682, Mesacid’de: Geçen namazın kazası babında; Ebu Davud: 443, Namaz’da: Uyuyup namazı kılmayacak olursa ya da unutacak olursa... Babında rivayet etmişlerdir.

(120) Müslim: 681, Mesacid’de geçen namazın kazası babınnda; Tirmizi: 177, Namaz’da: uyuyup namazı kılmayanın hakkındaki babda; ebu Davud: 437, Namaz’da: uyuyup namazı kılamayacak olursa ya da unutacak olursa babında rivayet edilmiştir.

“İmam-ı ahmed’in müsnedin”de, abdullah b. Mes’ud’un hadisinde kendisi şöyle demiştir:

“Rasulullah (s.a.v.) Hudeybiyye’den (sonra) bir gece konaklayı verdi. Biz de çok yumuşak yeri bulunan bir yerde konakladık. Rasulullah (s.a.v.):

“Bizi kim kaldıracak?”

diye buyurdu. Bilal’de:

3Ben” dedi. Bunun üzerine:

“Sen uyu o zaman”

diye buyurdu. Güneş doğunca ve filanca filanca uykusundan uyanınca kalktı. uyananlar arasında ömer’de bulunuyordu. Dedi ki:

3Hadi kılkan.” Rasulullah (s.a.v.) ta uykusundan uyandı ve:

“Yaptığınız gibi yapınız.”

(Nasıl kılıyorduysanız öylece kılınız) dedi. onlar böylece yapıp (kıldıktan) sonra:

“İşte böylece! Sizden biriniz uykusunda iken ya da unatacak olursa namazı böylece (kılsın).”

diye buyurdular.”121

(121) Ahmed: 1/386, 464; Ebu Davud: 447, Namaz’da: uyuyup namazı kılamayan ya da unutan kişi hakkındaki babda rivayet edilmiştir. Hadis sahih olup, Münziri’de hasen’lemiştir.

Bu hadis imamlar arasında muttefekun aleyh bir hadistir.

İki meselede ihtilaf etmişlerdir: Lafzı ve Hükmi’de.

Lafziye gelince: Bu namaza eda mı yoksa kaza mı denilecek? işte bunda kesin lafızda ihtilaf vardır. Bu, Allah’ın onlara farz kılmış olduğu bir ibadet olduğu için kazadır. (Yoksa) uyuyan ve unutan kişi hakkında vakit itibarınca edadır. Çünkü her ikisinde de vakit uyanma ve hatırlama vaktidir. Bu da ancak içinde kılanacağı emredildiğimiz vakitte kılınır.

Fakihlerin kitaplarında zikrettikleri: 3Hatırladığı zaman kılsın. Çünkü bu onun vaktidir” sözü ziyade olup hadis kitaplarında bu yoktur. Bunun bir senedinin olduğunu da bilmiyorum. Lakin Beyhaki ve Darekutni, ibni Zinad’ın hadisinden, o da A’rac’den o da Ebu Hureyre’den gelen bir rivayette Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Her kim namazı unutacak olursa, hatırladığı zaman onun vaktidir.”122

(122) Beyhaki, Süneninde: 2/219; Darekutni: 1/162’de her ikisi de Hafs b. Ömer b. Ebi ataf hadisinden almışlardır. Bunu “mecma”: 1/332 adlı eserde Heysemi Taberani’nin “Evsat” adlı eserine -Hafsı la’lil ederek- nisbette bulunmuştur. Buhari ve Nesai bunu zayıf saymışlardır. Hafızda: takrib adlı eserde: Zayıftır ancak bu konu ile ilgili başka hadisler çokça vardır. Bunlardan çoğu geçti demiştir. Beyhaki dedi ki: “Buhari ve başkaları: Bizim zikrettiimiz ebu Hureyre’den ve başkasının Rasulullah’tan (s.a.v.) zikrettii hadistir. Hadiste: “Hatırladığı zaman onun vaktidir” ibaresi yoktur ve geçen Ebu Katade hadisinde. ebu Hureyre ve ikisinin dışındakilerin delaleti, kaza vaktinin dar olmadığını, eğer dar olsaydı şeytanın mekanı için, bu namazı uyanma halinden tehir edemeyecek konusuna daha benzer olduğunun anlaşıldığıdır. Nitekim Rasululah (s.a.v.) şeytanı boğarak (ona fırsat vermeyerek) namaz kılandı. imam şafii şöyle demiştir: “Namazda şeytanı boğması demek, içinde şeytan(lar) bulunan bir vadiden daha büyük bir konudur.”

Fasıla

Hükmi meseleye gelinecek olursa; Bu da:



3kişi uykusundan uyandığı zaman (kılaadığı namazı) hemen mi kılacak? Yoksa bunu tehir etmesi caiz midir?” konusudur. Bu konu hakkında iki görüş vardır. Bu iki görüşten en sahih olanı hemen kılınmasıdır. Bu cumhur fakihlerin görüşüdür. ibrahim en-Nehai, Muhammed b. şihab en-zühri, Rabia b. ebi abdirrahman, Yahya b. Said el-Ensari, ebu Hanife, imam-ı Ahmed ve ashabı ile alimlerin çoğu bunlardandır. şafii mezhebinin zahirine göre bu tercihlik manasınadır. Onlar, Rasulullah’ın (s.a.v.) uyudukları mekanda namazı kılmadıklarını delil getirmişlerdir. Bilakis: “Bineklerinizi hazırlayın” deyip başka bir yere de gitmişlerdir, orada namaz kılınmıştır.

Ebu Kutade hadisinde ise:”Uykularından uyandıkları vakit bininiz3 diye buyurdu. Bizlerde bindik ve güneş yükselene dek yolculuk ettik ve durduk. Sonra da içinde su bulunan bir kabı istedi, abdest aldı. Sonra da Bilal namaz için ezan okudu. Rasulullah 5s.a.v.) iki rekat namaz kıldı. Sonra da öğle namazını kıldı.123

Demişlerdir ki:

“eğer hemen kaza yapmak icap etse idi, o zaman belirli bir yere kadar gitmeden namazı kılıverirlerdi.” Devamla şöyle demişlerdir:

“Bu mekanda şeytan vardır deyip te, namazı orada kılmamak özrünü söylemek doğru değildir. Çünkü herhangi bir yerde şeytanın bulunması farz namazın tehir edilmesine bir mazeret teşkil etmez.”

(123) Sayfa: 68’de geçti.

İmamı şafii dedi ki:

“şayet geçen namazın, vakti şeytanın bulunmasından dolayı tehir edildiğinde zorlaşacak olsa idi o zaman Rasulullah (s.a.v.) şeytanı boğarak namaz kılmazdı.”124

(124) Buhari: 1/461, Namaz bölümünde: Esir ya da Garim mescitte bağlanır babında; Müslim: 541, Mescitler bölümünde: Namazda şeytana lanet etmenin caizliği.... babında rivayet etmişlerdir.

Devamla şöyle demiştir:

“Namazda şeytanı boğması, içinde şeytanların bulunduğu bir vadiden daha büyük bir konudur bu. Demişlerdir ki: Çünkü bulunamaz belirlenmiş vakitlerde kılınan namazlardır. Dolayısı ile geçecek olursa hemen kaza edilmesi vacip olmaz. Ramazan orucunda olduğu gibi. Bilakis bu daha evladır. Çünkü eda etmek -orucun dışında- namazda daha çok genişliği bulunur. kazalarda ise genişlik daha evla sayılmaktadır.”

ebu ishak Mervezi şöyle demiştir:

“Namazı eğer bir özürden dolayı tehir edecek olursa hadiste de geçtiği üzere bunu tercihe göre kaza eder. özürsüz tehir etmişse onu hemen kılar. tefritine, günahına -olmayan bir ruhsat olarak- sabit olmasın diye böyle yapar.”

Cumhur da “Müslim’in Sahihin”de Ebi katade’den gelen hadisini delil getirmişlerdir:

“Onlar rasulullah’a (s.a.v.) namazın, uyumalarından dolayı geçtiğini sordular? Rasulullah (s.a.v.) ta:

“şüphesiz ki uykuda tefrit yoktur. Sizden biriniz namazı unutacak olursa ya da namaza kalkamayıp uyumuş ise hatırladığı zaman kılsın. Keffareti de ancak budur.”

demiştir.”125

(125) Sayfa: 68’de geçmişti.

“Sahihin”de yine geçtiği Ebu Hureyre hadisinde Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

3Kim namazı unutup ta (kılamayacak) olursa, hatırladığı zaman onu kılsın. Çünkü allahu Teala:

“Beni zikretmek için namaz kıl.” buyurmuştur.”126

(126) Sayfa: 68’e geçmişti.

Darekutni’nin rivayetinde ise bu hadis şöyledir:

3Kim bir namazı unutacak olursa, hatırlaması onun vaktidir.”127

(127) Sayfa: 69’da geçmişti.

İşte bu lafızlar hemen kılmanın vacipliği hususunda açık delillerdir. şöyle demişlerdir:

3Bir defa te’hir etmenin caizliği için sizin delil getirmiş olduğunuz deliller, az bir ertelemeye ancak delildir. öyleki kişiyi kazaya, ne ihmal ve ne de yüz çeviren olarak götürür. Bilakis bunu namazı tamamlamak için, bir menzilden bir menzile ihtiyarı ile olmaktadır. Dostluğun ya da cemaatin, namazının ecri çoğalsın diye ya da buna benzer şeylerden dolayı, (cemaat) namazı tamamlamak maslahatından d olayı beklemek ve böylece birazcık vakti tehir etmek olabilir. ancak bu sözden nasıl olurda -maslahattan dolayı az birtehirin- caizliğinde bu birkaç senenin kaza (namazları da kılınabilir?) denilecek?”

şüphesiz İmam-ı ahmed; Misafirin menzilinde iken uyumasından dolayı namazı geçirecek olursa o kimsenin başka bir yere intikal etmesine müstahabtır görüşünü vermiştir ve orada onun kaza yapmasını hayırlı görmüştür. Buna ek olarak hemen kılması imamın mezhebinin görüşü olduğu halde.

şayet Allah’ın ve rasulü’nün mutlak emirleri hemenlilik üzerine ise o zaman mukayyitlik nasıl olur? işte bu yüzden kayıtlılık hakkında hemen olması lazım diyenlerin cevapları, mutlaklık hakknıda bunun nefy edenlerden daha çoktur.

zan kazasına kıyas edilerek görüş bildirenlere gelince; bunun cevabı iki yönlüdür:

1- şüphesiz sünnet iki konumun arasınıayırt etmiştir. Ramazan kazasının tehir edilmesini caiz kılmış, unutanın hatırlaması halinde ise vacip kılmıştır. Dolayısı ile sünnetin iki şeyin arasını ayırdığı bir konuyu bizim birleştirmemiz bize doğru olmaz.

2- Bu kıyas onların aleyhine birer kıyastır. Çünkü Ramazanın tehir edilmesi ancak öbür ramazan ayı gelmediği zaman caizdir. ama onlar geçenin tehir edilmesini caiz görmektedirler. Buna ek olarak şayet birçok vakit namazı da getirseler, kıyas nerede?

Onların: “şayet hemen kılmak vacip olsa idi şeytanın bulunuşundan dolayı tehir edilmesi caiz olmazdı” sözleri hakkındaki cevap az önce geçmişti. Bu da; hemen kılınması lazımdır diyenler; sadece namazı tamalamak maslahatından dolayı az bir tehiri caiz görmektedirler. Namazda Rasulullah’ın (s.a.v.) şeytanı boğması128 öğneği ile vermeleri tersliğine gelecek olursak, bu şüphesiz nakzın (tersliğin) en acayibidir. Çünkü az bir vaktin, şeytanın mekanından -adilikten dolayı- tehir edilmesi ile namaz zaten terkedilmiş olunmaz. Vakti bile gitmiş, demek değildir. Bu mesele aynı zamanda şeytanın kişiye namaza muarız olmasına hilafen, namaz kılan kimsede kendisini namazdan bundan dolayı kesmez. Çünkü bu yüzden namazı terkedecek olsa o zaman en batıl namaz onunki olacaktır. Buna girmesinden sora da namazı kesilmiş olacaktır. Belki de ikinci namazda ona muarız olacak olursa o namazı kesecektir ve namazı tamamı ile terkedecektir. öyleyse iki meselede; bu açıklama nerede, öbür açıklama nerede?

Allah en iyisini bilir.

(128) Bu hadisin tahrici için geçen hadisin tahricine bakınız: Sayfa: 70.

Fasıla


İkinci açıklama suretine gelecek olursak; bu da: “kişi vakti çıkana dek namazı kasten terkedecek olursa” konusu ileilgilidir. Gerçekten bu konu, insanların hakkında tartıştıkları büyük bir meseledir. Kişiye kaza yapması fayda verir mi? Kazası kabul edilir mi? Edilmez mi? Ya da bunu düşünmeye ebedi olarak bir çıkar yol olur mu?

Ebu Hanife, şafii, ahmed ve Malik:

“Kaza etmesi vaciptir” demişlerdir. Kaçırması günahı ile ondan kaza gitmez. Bilakis kendisi ukubete müstehak olmaktan allah’ın af etmesine dek olmaktadır.

Nitekim selef ve haleften bir taife şöyle demiştir:

3Her kim kasten namazı vaktinden tehir edecek olursa ve özrü de bulunmaz ise tehir yapması o kişiye caiz olur. işte bunun istidrak edilmesine varacak bir yolu yoktur. Bunu kaza yapmaya da ebedi olarak kudreti de olmaz. Ondan bu kabul da edilmez. aynı zamanda tevbe-i nasihun fayda vermesi hususunda da aralarında bir husus yoktur. Lakin kasten terk etmeye soyunduğu bu terklerin kazasından mıdır tevbesinin tamamı ? nitekim bu namazların kazası yapılmadan tevbeleri sahih olmazmı ? yoksa kaza’da tevbe tevakkuf olmazmı ? Böylelikle de müstakbelde namazları kılacak nafileleride sıklaştıracak işte bu geçenlerin istidrak edilmesi imkansız olmuştur ? işte bu ihtilaf konusudur .

Bizde şimdi her iki fırkanın delillerini belirteceğiz:

Kaza Yapılmasını Gerekli Kılanların Delilleri Faslı

Kaza yapılmasını gerekli kılanlar şöyle demiştir:

“rasulullah (s.a.v.) uyuyup unutup namazını kılmayana kaza etmesini emr etmeleri konusunda129 bu iki özellik mazaret olup, ifrat değildirler. Asi olan bir ifratçıya kazanın vacip olması daha evla ve doğrudur. Her ne kadar namaz sadece vaktinde sahih olduğu halde. uyuyan ve unutan kimse hakkında ise; vaktinden sonra kaza yapması fayda vermemektedir. Dediler ki:

“Rasulullah (s.a.v.) Hendek günü ikindiyi akşamdan sonra kılmıştır, sahabeler de öylece kılmışlardır.130 Bilinen şu ki; onlar uykudadeğiller idi ve sehv içinde de değillerdi. şayet bazılarında unutma hasıl olmuşsa da bu hepsini bağlamamaktadır.” Devamla demişlerdir ki:

“Öyleyse ifratçı kişi mazurlu kişiden nasılda tehir etme hususunda daha iyi olabiliyor? Dolayısı ile ifratçı kişiden hafifletip, mazeretli kişide ağırlaştırılsın.” Demişlerdir ki:

“Yüce Allah ancak ümmete namazını kaçıranın hükmünü açıklamak için ve hemen kılınmakla sadece değil sonraya da tedarik edebildiğini (göstermek) için Rasulünü ve sahabeleri uyutmuştur.3 Devamla da şöyle demişlerdir:

3şüphesiz Rasulullah (s.a.v.) ramazan ayında cima yapıp orucunu bozanın, yerine bir gün oruç tutmasını emretmiştir.”131 Dolayısı ile şöyle de demişlerdir:

“İşte kıyas, kazanın vacip olduğunu içermektedir. Çünkü emir, vatinde bu ibadet fiilinin mükellefin yapmasına yöeltilmiştir. Dolayısı ile vakitte ifrata kaçacak olsa ve terketse (ancak ileride kılsa) bu ibadet fiilini düşürmüş demek değildir.”

(129) Bu manada birçok hadis sayfa: 67’de geçmişti.

(130) Buhari: 2/55, 56, Mevakit’de: Kim vaktin gitmesinden sonra cemaate namaz kıldırırsa babında ve ilk namazların ilki ile kazası babında; Meğazi bölümünde: Hendek savaşı babında; Müslim: 631, Mesacid: “Salatul vusta” ikindi namazıdır, diyenlerin delili babında; tirmizi: 180, Namaz’da: Bir insanın kaçırdığı namazlara hangisi ile başlayacağı babında; Nesai: 3/84, 85’de, Sehu bölümünde: Kişiye namaz kıldın mı? sorulupta o da: 3Hayır3 derse babında rivayet etmişlerdir.

(131) ebu Davud: 2393, Oruç’da: Ramazanda ehline yaklaşanın kefareti hakkında bab; Darekutni: 252’de, nitekim bu ziyade ile o da oruç ile emirdir - hafızlardan başkası olmadan tan’da bulunmuştur. abdulhak: “Ahkam”ında şöyle demiştir: “Nasbur-Raye” 2/453, adlı eserinde Zeyla’inin naklettiği Müslim4in bu hadisteki yolları daha sahih ve daha meşhurdur. Bunlarda: “Bir gün oruç tut. (Kefaret olarak) ne hurma ve ne de istiğfar gerekir” ibaresi yoktur. ancak kaza mürsel olarak sahihdir. Bunu Malik, Muvatta: 1/297’de rivayet etmiş ve: “Bu Said b. Müseyyeb’in mürsellerindendir” demiştir. Malik, o da ata b. Abdillah El-Horosani’den, o da Said’den. Zühri hadisinden bu lafzayı zikreden hafızların inkarı: şüphesiz ki onun ashabı hem isnat ve hem de sika’dırlar. Yunus b. akil, Malik ve Leys gibi onlardan hiç kimse bu lafza ile zikretmemiştir. Bunu ondan ancak zabtı zayıf olan kişi zikretmiştir. Hişam b. Sad ve benzerleri gibi. Hafız: “Feth” adlı eserinde: 4/150 şöyle demiştir: “Nitekim bu hadiste kaza ile lafzı ebu Uveys, Abdulcabbar, Hişam b. Sad’ın rivayeti ile, hepside Zühri’den rivayet etmişlerdir. Beyhaki: 4/226, ibrahim b. Sad o Leys’den o da Zühri’den rivayet etmiştir. Bu da ziyade olmadan Zühri’den sahih’de bulunmaktadır. Leys’in hadisi -Zühri’den olan- bunun dışında sahihayn’da bulunmaktadır. Ziyade -aynı zamanda- Said b. Müseyyeb’in Mürselinde ve vaki’dir. Nafi b. Cübeyr4in, Hasan’ın, Muhammed b. Kab’ın da mürsellerinde vakidir bu. Dolayısı ile bu yolların hepsi bu ziyadenin asıl olduğunu göstermektedir.

Kaza Vacip Olmaz Diyenlerin Delilleri

öbürleri ise şöyle demişlerdir:

3Rabb Teala’nın emirleri iki tür’dür.

1- Vakitlenmemiş mutlak tür: Bunu her vakitte yapar.

2- Sınırlanmış vakitlerle vakitlenmiş tür: Bu da iki kısımdır:

a) Vakti, fiilinin miktarı kadar olan kısım. Oruç gibi.

b) Bu fiilden daha geniş ve (çok) olan kısım. Namaz gibi. İşte bu kısımı emredildiği gibi vakti içerisinde, ibadet vakti dahilinde- kılması şarttır. Çünkü Allah (c.c.) bunu bu sıfatla kılmıştır. Bunun dışnda bu ibadet (vaktinden) çıkar.” Devamla şöyle demişlerdir:

“Yüce Allah’ın belirli bir vakitte kılınmasını emrettiği halde, emrolunan kişi de bunu, vakti çıkıncaya dek vaktinde kılmasa, şer’an bunu sonraki vakitte kılması mümkünat dışıdır. Hissine göre kılmak mümkün oluyorsa da hissen yine mümkün değildir. Çünkü vaktinin dışında b namazı kılmak gayri meşru bir iştir.” şöyle de demişlerdir:

“Meşru olan sadece Allah ve Rasulü’nün meşru kıldığıdır.” Devamla:

“Bundan dolayı; Cuma namazını vaktinden sonra kılmak mümkün olmadığı gibi, vaktinden sonra Arafatta vafe de mümkün değildir.” şöyle de demişlerdir:

3Meşru, ancak Allah ve Rasulü’nün kıldığıdır. Dolayısı ile de onlar, namazı, orucu haccı sadece belirli, onlara has vakitlerde meşru kılmışlardır. Dolayısı ile bu vakitler kaçacak olsa (çıkan bir vakitte) kılmak meşru olmaz. Aynı zamanda Allahu Teala cuma namazını, cumartesi gününe vakit kılmamıştır. Onuncu günde de, Arafat vakfesini kılmamıştır, haccda hacc ayının dışındaki bir ayda kılmamıştır.

Beş vakit namaza gelecek olursak, şüphesiz bunda, Nass ve icma ile sabit olmuştur ki, uyuması, unutması, aklın gitmesi ile namazı kılamaması özründe, özrü gittiği vakit bunları kılar.132 Aynı şekilde Ramazan orucunda da, yüce Allah, hastalık, yolculuk ve hayız özürleri ile -bunlar gidince- kaza yapmayı kılmıştır.133 aynı şekilde iki tane namazı bir vakitte yolculuk, hastalık ya da cem etmeyi mübah kılacak bir iş mazeretlerinden dolayı cem etmeyi de, Rasulullah’ın (s.a.v.) kıldığı sabittir.134 İşte bunlar, mazeretten de dolayı has vakitten başka bir vakite dek tehir edilmesi caizdir. İttifak ile başkalarına bunlar caiz değildir. Bilakis bunlar büyük günahlardan olur.

(132) Bu iki hadis sayfa 67’de geçmişti.

(133) Allahu Teala şöyle buyurmuştur: “Sizden kim hasta ya da yolculukta ise (orucunu) öbür günlerde (kaza edip) tamamlasın.”

(134) Cem edilmesi caiz olan namazlar; öğle ile ikindinin cemi ile akşam ve yatsının cemleri’dir. Bu konu birçok hadislerde geçmektedir. Buhari: 2/479’da namazın kısaltılması bölümünde: Güneş onlara meyillendiği zaman, onların yolculuğa çıkması hususunda önce öğleyi kılıp sonra da (yolculuğa çıkmak) için bineğine binmesi babında ve öğlenin ikindiye tehir edilmesi babında; Müslim: “704” Misafirlerin namazında: Yolculukta iki namazın cem edilmesinin cevazı hakkındaki babda; ebu Davud: 1218, 1219, Namaz bölümünde: iki namaz arasında cem etme babında; Nesai: 1/284, 285’de rivayet etmişlerdir.

Ömer b. Hattab şöyle demiştir:

“İki namazı özürsüz olarak cem etmek büyük günahlardan sayılmıştır.” Lakin bunu yapması vacip olmaktadır. Eğer bu surette, ikinci vakite dek tehir edecek ise. Çünkü bu vakitte bir cümle (ara) bulunmaktadır. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) namazlarını vaktinden tehir eden idarecilerin bile arkalarında kılmayı emretmiştir. Kendilerine:

3Onları öldürmeyelim mi” diye sorulunca; Rasulullah (s.a.v.):

“Hayır, namaz kılmazlarsa 5evet).” diye buyurmuştur.135

(135) Sayfa 26’da tahrici geçmişti.

Onlar özellikle öğle namazını ikindiye dek tehir ediyorlardı. Buna rağmen arkalarında kılmak ile emredildi. Bu da namaz kılan için bir nafile (namaz) olmaktadır. Rasulullah (s.a.v.) vaktinde namaz k ılmayı emretmekte ve onları öldürmekten de nehy etmektedir. şöyle demişlerdir:

3Her kim gündüz namazını tehir edecek olur ve geceleyin bunu kılarsa ya da gece namazını gündüz vakti kılacak olursa, işte bunu yapan emrolunmamış, Allah ve Rasulü’nün meşru kılmadığı bir şeyi yapmış olur. Bu ne sahih ve ne de makbul olur. Devamla şöyle demişlerdir:

3şüphesiz ki Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

3Her kim ikindi namazını terkederse ameli dökülür.”136

Bir hadiste ise:

“İkindi namazını kaçıran kimse, ehlini ve malını yitirmiş gibidir” buyurulmuştur.137

(136) Sayfa: 64’de geçmişti.

(137) Sayfa: 66’da geçmişti.

şayet bunu geceye tedarik etmesi mümkün olmuş olsaydı ameli dökülmezdi o zaman. aynı zamanda ehlini ve malını yitiren kişi konumunda da olmaz, amellerini kaybetmezdi.” şöyle de demişlerdir:

3Yine Rasulullah’tan (s.a.v.) gelen sahih bir hadiste şöyle buyurmuşlardır:

3Her kim güneş gurüb vaktine girmeden önce ikindi namazında bir rekata kavuşacak olursa o şüphesiz ikindiye kavuşmuştur.”138

(138) Buhari: 2/46; Mevakit: Kim sabah namazında bir rekata kavuşmuşsa babında ve akşamdan önce kim ikindi namazında bir rekata kavuşmuşsa babında; Müslim: 608, Mesacid: Kim namazda bir rekata kavuşursa tamamına kavuşmuş demektir babında; Muvatta: 1/6, Namazın vakti bölümünde; Tirmizi: 186, Namaz bölümünde: Güneşin mağribe girmesinden önce ikindi namazında bir rekata kavuşan hakkında babda; ebu Davud: 412, Namaz bölümünde: İkindinin vakti bölümünde; Nesai: 1/257, 258, Mevakit’de: Kim ikindinin iki rekatına kavuşmuşsa... babında rivayet etmişlerdir.

İşte böylece, her kim güneşin doğmasından önce bir rekata kavuşacak olursa sabah namazına kavuşmuş demektir. şayet akşam ve güneşin doğuşundan sonra kıldığı namaz mutlak olarak sahih olsa idi, o zaman kavuşmuş olacaktı. isterse bir rekata ya da bir rekattan azına kavuşmuş olsun veyahuta bundan bir şeye kavuşmuş olmasın. Çünkü Rasulullah4tan (s.a.v.): şayet bir rekata kavuşursa namazı sahih olur ve günah olmaz dediği varid olmamıştır.

Öyleki ümmet arasında da, namazın kılınma kemalatından vaktinden darlaştırmaya dek tehir edilmesinin helal olmadığında da ihtilaf yoktur. tedarik edilmesinen de şüphesiz namazın sahihliği ve tamamlanması (yeterli gelmesi) kastedilmekte, sizlere göre de sahih olmaktave yeterli gelmektedir. şayet kişi namzadaki iftitah tekfi biri kadar bir bölümüne de yetişmiş olsa ya da hiçbir bölümüne yetişmemiş olsa hadis elbetteki sizin dediğiniz gibi değildir.” Devamla şöyle demişlerdir:

3Muhakkak ki Allah (c.c.) her namaz için evveli ve sonu belirli olan bir vakit kılmıştır.139 Vakti gelmeden de orada namaz kılmayana da izin vermemiştir, vaktinin çıkmasından sonra da kılınmasına izin vermemiştir. Dolayısı ile vaktinden önce ve sonra kılınan bir namaz meşru değildir. Eğer vakit, namazın sıhhatinde bir şart olmasaydı, o zaman sıhhatinde, önce ya da sonra kılınmasında bir fark olmazdı. Çünkü bu sefer kişi iki namazı da vaktinde kılmamış olacaktır. öyleyce bu ifratçı kişiden kaçırılmış namazlar nasıl kabul edilecek? ve ifrat edip, vaktinden önce kıldıkları nasıl kabul edilecek?” şöyle demişlerdir:


Yüklə 1,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə