Ne Yapmalı?



Yüklə 0,7 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə1/25
tarix18.07.2023
ölçüsü0,7 Mb.
#119687
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25
neyapmali



1
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
NE YAPMALI?
HAREKETÝMÝZÝN CANALACI SORUNLARI
V. Ý. LENÝN
ERÝÞ YAYINLARI


BÝRÝNCÝ BASKI


NE YAPMALI?
HAREKETÝMÝZÝN CANALACI SORUNLARI
V. Ý. LENÝN


1901 yazýyla Þubat 1902 arasýnda yazýldý. Ýlk kez, Mart 1902’de Dietz tarafýndan
Stuttgart’ta yayýnlandý.
[V. Ý. Lenin’in 
Çto delat?
(1902) adlý yapýtýný, Muzaffer Ardos Ýngilizcesinden (
What Is
To Be Done? Burning Questions of Our Movement
, Progress Publishers, Moscow 1970) ve
Fransýzcasýndan (
Que faire? Les questions brûlantes de notre mouvement
, Editions So-
ciales, Paris 1966) Türkçeye çevrilmiþtir. Sol Yayýnlarý. (Birinci Baský: Kasým 1968, Ýkinci
baský: Mart 1977, Üçüncü baský: Ekim 1990)]
Eriþ Yayýnlarý tarafýndan düzenlenmiþtir, 2003.
erisyay@kurtuluscephesi.com
http://www.kurtuluscephesi.com
http://www.kurtuluscephesi.net
http://www.kurtuluscephesi.org


ÝÇÝNDEKÝLER
9
Ö n s ö z, N. Lenin
12
BÝR – Dogmacýlýk ve “Eleþtiri Özgürlüðü”
12
A. “Eleþtiri Özgürlüðü” Ne Demektir?
16
B. “Eleþtiri Özgürlüðü”nün Yeni Savunucularý
21
C. Rusya’da Eleþtiri
27
D. Teorik Mücadelenin Önemi Konusunda Engels
33
ÝKÝ – Yýðýnlarýn Kendiliðindenliði ve Sosyal-Demokratlarýn
Bilinçliliði
34
A. Kendiliðinden-Gelme Kabarmanýn Baþlangýcý
38
B. Kendiliðindenlik Önünde Eðilme. 
Raboçaya Mysý
l
47
C. Öz Kurtuluþ Grubu ve 
Raboçeye
 
Dyelo
57
ÜÇ – 
Trade-Union
cu Siyaset ve Sosyal-Demokrat Siyaset
58
A. Siyasal Ajitasyon ve Bunun Ekonomistler Tarafýndan
Sýnýrlandýrýlmasý
68
B. Martinov, Plehanov’u Nasýl Derinleþtirdi?
71
C. Siyasal Teþhirler ve “Devrimci Eylem Eðitimi”
76
D. Ekonomizm ile Terörizm Arasýndaki Ortak Yan Nedir?
80
E. Demokrasi Uðruna Mücadelenin Öncüsü Olarak Ýþçi Sýnýfý
95
F. Bir Kez Daha “Ýftiracýlar”, Bir Kez Daha “Aldatmacýlar”
99
DÖRT – Ekonomistlerin Ýlkelliði ve Devrimciler Örgütü
100
A. Ýlkellik Nedir?
104
B. Ýlkellik ve Ekonomýzm
110
C. Ýþçiler Örgütü ve Devrimciler Örgütü
124
D. Örgütsel Çalýþmanýn Kapsamý
130
E. “Komplocu” Örgüt ve “Demokratçýlýk”
139
F. Yerel Çalýþma Ve Rusya’yý Kapsayan Çalýþma
149
BEÞ – Bütün Rusya Ýçin Bir Siyasal Gazete “Planý”
150
A. “Nereden Baþlamalý” Makalesinden Kim Alýndý?
155
B. Bir Gazete Kollektif Bir Örgütleyici Olabilir Mi?
166
C. Bize Gerekli Olan Nasýl Bir Örgüttür?
173
S o n u ç
177
EK – 
Ýskra
’yý 
Raboçeye Dyelo
 ile Birleþtirme Giriþimi
184
Ne Yapmali?y
a Ýliþkin Bir Düzeltme
186
Açýklayýcý Notlar
205
Adlar Dizini



“... Parti mücadeleleri, bir partiye
güç ve canlýlýk kazandýrýr; bir partinin
zayýflýðýnýn en iyi kanýtý, daðýnýklýk ve
açýk-seçik sýnýrlarýn bulanýklaþmasýdýr;
bir parti kendisini arýndýrarak güçlenir.
...”
(
Lassalle’in
Marx’a
24 Haziran
1852
tarihli
mektubundan
)



9
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
ÖNSÖZ
YAZARIN ilk planýna göre, bu kitapçýk, “Nereden Baþlamalý”
2
(
Ýskra
,
3
n° 4, Mayýs 1901)* baþlýklý makalede belirtilen düþünceleri
ayrýntýlý bir biçimde geliþtirecekti. Bu yazýda verdiðimiz sözü (ki bu
söz, birçok sorulara ve özel mektuplara verdiðimiz yanýtlarda yine-
lenmiþtir) yerine getirmekte geciktiðimiz için, okurdan özür dile-
memiz gerekir. Bu gecikmenin nedenlerinden biri, geçen yýlýn ha--
ziranýnda (1901), bütün yurtdýþý sosyal-demokrat örgütlerin bir-
leþtirilmesi giriþimidir. Bu yoldaki çabalarýn sonucunu beklemek
doðaldý; çünkü, bu çaba
[sayfa 9]
baþarýlý olsaydý, belki de 
Ýskra
’nýn
örgüt anlayýþýný biraz farklý bir yaklaþýmla açýklamak gerekecekti;
herhalde böyle bir baþarý, Rus sosyal-demokrat hareket içindeki
iki eðilimin varlýðýna çok çabuk bir son vermeyi vaadediyordu.
* Bkz: V. I. Lenin, 
Collected
Works
, c. 5, s. 13-24. -Ed.


10
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
Okurun da bildiði gibi, bu giriþim baþarýsýzlýða uðradý,
4
ve ilerde
göstereceðimiz gibi de, 
Raboçeye
Dyleo
’nun
5
n° 10’da ekonomiz-
me doðru yönelmesinden sonra, baþarýsýzlýða uðramaya mahküm-
du. Daðýnýk ve belirsiz, ama bu yüzden de daha inatçý ve kendisini
çeþitli biçim-lerde yeniden dayatmaya daha da yetenekli bu eðili-
me karþý kesin bir mücadele baþlatmanýn mutlak bir zorunluluk
olduðu görüldü. Buna uygun olarak kitapçýðýn ilk planý deðiþtirildi
ve oldukça geniþletildi.
Kitapçýðýn temel konusu “Nereden Baþlamalý” makalesinde
ortaya atýlan üç sorun olacaktý – siyasal ajitasyonumuzun niteliði
ve temel içeriði; örgütsel görevlerimiz; ve bütün Rusya’yý kucakla-
yacak militan bir örgütü ayný anda ve çeþitli yönlerden kurma pla-
ný. Bu sorunlar, 
Raboçaya
Gazeta
’yi
6
yeniden canlandýrma yolun-
daki baþarýsýz giriþimlerden biri sýrasýnda, bunlarý ayný gazetede
ortaya atmaya çalýþmýþ olan yazarýn kafasýný uzun zamandýr kurca-
lýyordu (bkz: Beþinci Bölüm). Ama bu kitapçýðý yalnýzca bu üç so-
runun tahliliyle sýnýrlandýrma, görüþlerimizi hiç ya da hemen hemen
hiç bir polemiðe giriþmeksizin, olabildiðince olumlu biçimde sun-
ma yolundaki ilk plan, iki nedenden ötürü gerçekleþememiþtir: bir
yandan ekonomizm bizim sandýðýmýzdan çok daha dirençli çýk-
mýþtýr [burada ekonomizm terimini, bu kitapçýðýn, deyim yerin-
deyse, bir taslaðý olan ve 
Ýskra
, n° 12’de yayýnlanan (Aralýk 1901)
“Ekonomizmin Savunucularýyla Bir Konuþma”* adlý makalede açýk-
landýðý biçimde, geniþ anlamýyla kullanmaktayýz]. Sözü edilen üç
[sayfa 10]
sorunun çözümü konusundaki ayrýlýklarýn, ayrýntýlar ko-
nusundaki ayrýlýklardan çok, Rus sosyal-demokrat hareket içinde-
ki iki eðilim arasýndaki temel anti-tez ile açýklanabilirliði, kuþkuya
yer býrakmayacak bir biçimde açýða çýktý. Öte yandan, 
Ýskra
’daki
görüþlerimizin pratiðe uygulanýþýnýn ekonomistlerde yarattýðý
þaþkýnlýk, çok kez, iki ayrý dil konuþtuðumuzu ve bu yüzden, iþe ta
baþýndan baþlamadýkça bir anlaþmaya 
varamayacaðýmýzý
, ve 
bütün
ekonomistlerle bütün temel görüþ ayrýlýklarýmýzý 
sistematik
bir
biçimde
“
açýklýða
kavuþturmak
”
için, sayýsýz ve somut örneklerin
de göstermiþ, olduðu gibi, olabildiðince basit bir üslupla bir giriþimde
bulunmanýn gerekli olduðunu açýkça göstermiþtir. Ve ben, bu ki-
tapçýðýn hacmini büyük ölçüde geniþleteceðini ve yayýnlanmasýný
* Bkz: V. I. Lenin, 
Collected
Works
, v. 5, s. 313-320. -Ed.


11
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
geciktireceðini çok iyi bildiðim halde, böyle bir “açýklýða
kavuþturma” giriþiminde bulunmaya karar verdim; “Nereden
Baþlamalý” baþlýklý makalede verdiðim sözü yerine getirmenin 
bir
baþka
yolunu
bulamadým. Dolayýsýyla, gecikme yüzünden dilediðim
özürlere, bu kitap-çýðýn içerdiði ciddi yayýnsal yetersizlikler için ol-
anlarý da eklemeliyim. Çeþitli öteki görevlerin sýk sýk kesintiye uð-
rattýðý büyük bir 
ivedilik
içerisinde çalýþmak zorunda kaldým.
Yukarda sözü edilen üç sorunun incelenmesi, gene de bu
kitapçýðýn ana konusu olarak kalmaktadýr; ama daha genel nitelik-
te baþka iki sorunla söze baþlamayý gerekli buldum – “eleþtiri öz-
gürlüðü” gibi bunca “masum” ve “doðal” bir slogan niye bizim için
gerçek bir savaþ çýðlýðý olsun ve kendiliðinden yýðýn hareketi karþý-
sýnda sosyal-demokratlarýn rolü gibi temel bir sorunda niye görüþ
birliðine varamayalým? Bundan baþka, siyasal ajitasyonun niteliði
ve içeriði konusundaki görüþlerimizin açýklanmasý, 
[sayfa 11]
trade
-
union
cu politika ile sosyal-demokrat politika arasýndaki farkýn açý-
klanmasý, ve örgütsel görevler konusundaki görüþlerimizin
açýklanmasý da, ekonomistleri doyuran amatörce yöntemler ile bi-
zim vazgeçilmezliðini savunduðumuz devrimcilerin örgütlendiril-
mesi arasýndaki farkýn açýklanmasý halini aldý. Ve ayrýca, bütün
Rusya’yý kucaklayan bir siyasal gazete “plan”ý üzerinde daha da
ýsrarla durmaktayým. Çünkü buna yapýlan itirazlar tutarsýzdýr ve
çünkü “Nereden Baþla-malý” baþlýklý makalede ortaya attýðým soru-
na, gereksindiðimiz örgütü her yönden ve ayný zamanda yaratma
iþine nasýl giriþeceðimiz sorununa henüz gerçek bir yanýt verilmiþ
deðildir. Ve nihayet, sonuç kýsmýnda, ekonomistlerle kesin bir
kopuþu, her þeye karþýn kaçýnýlmaz olan bir kopuþu önlemek için,
elimizden gelen her þeyi yaptýðýmýzý; 
Raboçeye
Dyelo
’nun özel bir
anlam, ya da dilerseniz “tarihsel” bir anlam kazandýðýný, çünkü
tutarlý ekonomizmi deðil, Rus sosyal-demokrasisi tarihinin 
bütün
bir döneminin
ayýrýcý özelliði olan fikir karýþýklýðýný ve sallantýlarý
tam olarak ve çarpýcý bir biçimde ifade ettiðini; ve bu yüzden de,
ilk bakýþta, 
Raboçeye
Dyelo
ile aþýrý ölçüde ayrýntýlý gibi görünen
polemiðin de anlam kazandýðýný, çünkü bu döneme kesin bir son
vermedikçe hiç bir ilerleme gösteremeyeceðimizi ortaya koymaya
çalýþtým. 
[sayfa 12]
Þubat 1902
N. LENÝN


12
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
BÝR
DOGMACILIK VE “ELEÞTÝRÝ ÖZGÜRLÜÐܔ
A. “ELEÞTÝRÝ ÖZGÜRLÜÐܔ NE DEMEKTÝR?
“Eleþtiri özgürlüðü”, hiç kuþkusuz, günümüzün en moda
sloganý ve tüm ülkelerde sosyalistler ve demokratlar arasýndaki
tartýþmalarda en sýk kullanýlan slogandýr. Ýlk bakýþta, tartýþmaya gi-
ren taraflardan birinin eleþtiri özgürlüðüne ciddiyetle baþvurmasýn-
dan daha garip gözüken bir þey olamaz. Avrupa ülkelerinin ço-
ðunluðunun, bilim ve bilimsel araþtýrma özgürlüðünü güvence altý-
na alan anayasa hukukuna karþý, ileri partiler içerisinde sesler mi
kesilmiþtir? Her fýrsatta yinelenen bu moda sloganý duyan ama
tartýþanlar arasýndaki anlaþmazlýðýn özüne henüz girememiþ olan
dýþardan bir gözlemcinin yorumu, “burada yanlýþ bir þeyler olsa
gerek” olacaktýr; “besbelli 
[sayfa 13]
ki, bu slogan, týpký lakaplar gibi
kullanýla kullanýla meþru hale gelen ve neredeyse genel terimler
halini alan, alýþýlagelen sözlerden biridir”.


13
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
Aslýnda da, bugünkü uluslararasý sosyal-demokrasi * içeris-
inde bu iki eðilimin oluþmuþ olduðu, kimse için bir sýr deðildir. Bu
iki eðilim arasýndaki çatýþma kimi zaman alev alev parlamakta,
kimi zaman da “ateþkes kararlarýnýn” heybetli külleri altýnda sön-
meye yüz tutmakta ve içten içe yanmaktadýr. “Artýk eskimiþ doð-
macý” marksizme karþý “eleþtirel” bir tutum benimseyen bu “yeni”
eðilimin özü, Bernstein tarafýndan yeterli açýklýkta 
sunulmuþ
ve
Millerand tarafýndan 
sergilenmiþ
bulunmaktadýr.
Sosyal-demokrasi bir toplumsal devrim partisi olmaktan çý-
kýp, toplumsal reformlarýn demokratik bir partisi haline gelmelidir.
Bernstein bu siyasal istemi, koskoca bir iyi uyum saðlanmýþ “yeni”
kanýtlar ve nedenlemeler dizisiyle kuþatmýþtýr. Yadsýnan, sosyaliz-
mi bilimsel bir temel üzerine oturtma ve tarihin materyalist kavrayýþý
açýsýndan onun gerekliliði ve kaçýnýlmazlýðýný sergileme olanaðý
idi. Yadsýnan, artan yoksulluk, proleterleþme süreci, ve kapitalist
çeliþkilerin yeðinleþmesiydi; “nihai amaç” kavramý bile geçersiz
ilan edildi, ve proletarya diktatörlüðü 
[sayfa 14] 
düþüncesi ise tümden
reddedildi. Yadsýnan, liberalizm ve sosyalizm arasýndaki ilke yö-
nünden karþýtlýklardý. Çoðunluðun iradesine uygun olarak yöneti-
len tam demokratik bir topluma bunun uygulanamayacaðý, vb.
tezine dayanýlarak yadsýnan þey, sýnýf mücadelesi teorisi idi.
Böylelikle, devrimci sosyal-demokrasiden burjuva toplum-
sal-reformculuðuna kesin bir dönüþ istemine, marksizmin tüm
temel düþüncelerinin, burjuvaca eleþtirisine daha az kesin olmay-
an bir dönüþ eþlik ediyordu. Marksizmin bu eleþtirisinin uzun za-
mandan beri siyasal kürsülerden, üniversite koltuklarýndan, sayýsýz
broþürlerde ve bilgiççe yazýlmýþ bir dizi incelemelerde yönlendiril-
* Yeri gelmiþken belirtelim ki, modern sosyalizmin tarihinde bu, belki eþi olmayan
ve kendine göre pek avutucu, yani sosyalist hareket içerisinde çeþitli eðilimlerin çekiþme-
lerinin ulusal olmaktan uluslararasý olmaya dönüþtüðü bir olaydýr. Eskiden lasalcýlar ile
ayzenahçýlar
7
arasýnda, guesdcilerle olanakçýlar

arasýnda, fabiyanlarla

sosyal-
demokratlar
10 
arasýnda, ve 
Narodnaya Volya
11
yandaþlarý ile sosyal-demokratlar arasýnda
sürdürülen an-laþmazlýklar, tamamen ulusal çerçeveler içerisinde, tümüyle ulusal
özellikleri yansýtan, ve sanki farklý yüzeyler üzerinde yürütülen sýnýrlar içerisinde kalýyordu.
Þimdi ise [þimdi açýklýða kavuþtuðu gibi], Ýngiliz fabiyanlarý, Fransýz bakanlýkçýlarý
12
,
Alman bernþtayncýlarý, ve Rus eleþtiricileri
13
- bunlarýn hepsi de ayný aileden, hepsi de
birbirlerini övmektedir. Birbirlerinden öðrenmektedir, ve “doðmacý” marksizme karþý
birlikte silaha sarýlmaktadýr. Sosyalist oportünizmle bu ilk gerçek uluslararasý savaþta,
uluslararasý devrimci sosyal-de-mokrasi, Avrupa’da uzun zamandan beri hüküm süren
siyasal gericiliðe bir son vermede belki de yeterli güce ulaþacaktýr.


14
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
mekte olduðu olgusu karþýsýnda, eðitim görmüþ sýnýflarýn genç ku-
þaklarýnýn tümünün on yýllar boyunca sistemli bir biçimde bu doðrul-
tuda yetiþtirilmesi olgusu karþýsýnda, bu “yeni eleþtirel” eðilimin
sosyal-demokrasi içerisinde, týpký Minerva’nýn Jupiter’in kafasýn-
dan fýrlamasý gibi, eksiksiz olarak fýrlayýp çýkmasýnda þaþýrtýcý bir
þey yok. Bu yeni eðilimin içeriðinin büyümesine ve biçimlenmesi-
ne gerek yoktu, burjuva yazýnýndan sosyalist yazýna olduðu gibi
aktarýlmýþtý.
Devam edelim, eðer Bernstein’in teorik eleþtirisi ve siyasal
özlemleri kimileri için hâlâ bulanýk kalýyorduysa, Fransýzlar, bu “yeni
yöntemi” çarpýcý bir biçimde sergileme zahmetine katlandýlar. Bu
kez de Fransa, “tarihsel sýnýf mücadelelerinin, her seferinde, her-
hangi baþka bir yerde olduðundan daha fazla, kesin karara kadar
sürdürüldüðü ... ülke” (Engels, Marx’in 
Der 18 Brumaire
’ine Giriþ)*
olma yolundaki eski ününü kanýtladý. Fransýz sosyalistleri teori yap-
maya deðil, eyleme baþladýlar. Fransa’daki demokratik olarak ol-
dukça yüksek bir düzeye ulaþmýþ 
[sayfa 15]
siyasal koþullar, bütün
sonuçlarýyla birlikte “bernþayncýlýðý pratiðe” hemen koymaya olanak
saðlamýþtý. Millerand, pratik bernþtayncýlýðýn kusursuz bir örneðini
verdi; Bernstein ve Vollmar’ýn onu böylesine büyük bir gayretkeþlikle
savunmalarý ve övmeleri nedensiz deðildir. Gerçekten de, eðer
sosyal-demokrasi, özünde salt bir reform partisi ise ve bunu apaçýk
kabul etmek yürekliliðini göstermek zorunda ise, o zaman, bir
sosyalist, yalnýzca burjuva hükümetine katýlma hakkýna sahip ol-
makla kalmaz, bu yolda her zaman çaba göstermek zorundadýr
da. Eðer demokrasi, özünde, sýnýf egemenliðinin ortadan kaldýrýl-
masý anlamýna geliyorsa, öyleyse niçin bir sosyalist bakan, tüm
burjuva dünyasýný sýnýf iþbirliði üzerine söylevlerle büyülemesin?
Ýþçilerin jandarmalar tarafýndan kurþunlanmasý, sýnýflarýn demok-
ratik iþbirliðinin gerçek niteliðini yüzlerce ve binlerce kez gözler
önüne serdikten sonra bile, niçin bu bakan hükümette kalmasýn
ki? Bugün Fransýz sosyalistlerinin 
knouteur,
pendeur
et
déporta-
teur
** adýnda. baþka bir ad vermedikleri çarýn selamlanmasýna
niçin katýlmasýn ki? Ve bütün dünyanýn gözleri önünde sosyaliz-
* Bkz: Karl Marx, 
Louis Bonaparte’ýn 18 Brumaire’i
, “Üçüncü Almanca Baskýya
[1885] Friedrich Engels’in Önsöz”ü, Sol Yayýnlarý, Ankara 1976, s. 11. –Ed.
*
* Cellat, kýrbaççý ve sürgüncü. -ç.


15
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
min böylesine aþaðýlanmasý ve kendi kendini alçaltmasýnýn karþýlý-
ðýndaki ödül, çalýþan yýðýnlarýn –zaferimizi güvenceye alabilecek
bu biricik temelin– sosyalist bilincinin çürümesi karþýlýðýndaki ödül,
bütün bunlarýn ödülü, zavallý reformlar, aslýnda burjuva hükümetl-
erden daha da fazlasý elde edilmiþ bulunan bu zavallý reformlar
için þatafatlý 
projelerdir
!
Gözlerini bilerek kapatmayan bir kimse, sosyalizm içindeki
bu yeni “eleþtirel” eðilimin, 
oportünizmin
yeni bir türünden ne da-
ha fazla ne de daha az bir þey olmadýðýný görmemezlik edemez.
Ve eðer insanlarý kuþandýklarý parlak üniformalarý ya da kendileri-
ne verdikleri gösteriþli 
[sayfa 16]
unvanlarýyla deðil de, eylemleriyle ve
gerçekte savunduklarý þeylerle deðerlendirirsek, “eleþtiri özgürlüðü-
nün”, sosyal-demokrasi içinde oportünist bir eðilim özgürlüðü, sos-
yal-demokrasiyi demokratik bir reform partisine dönüþtürme öz-
gürlüðü, sosyalizme burjuva düþüncelerini ve burjuva unsurlarýný
sokma özgürlüðü anlamýna geldiði apaçýk ortaya çýkacaktýr.
“Özgürlük” büyük bir sözcüktür, ama sanayi özgürlüðü bay-
raðý altýnda en yaðmacý savaþlar verilmiþtir, emek özgürlüðü bayra-
ðý altýnda çalýþan halk soyulup soðana çevrilmiþtir. “Eleþtiri özgür-
lüðü” teriminin modern kullanýmý, doðuþtan taþýdýðý ayný sahteliði
içermektedir. Bilimde ilerlemeler kaydettiklerine kendilerini ger-
çekten inandýrmýþ olanlar, eski görüþlerle yanyana yürümek için
yeni görüþlerin özgürlüðünü istemezler, eskilerin yerine yeni görüþ-
lerin konulmasýný isterler. Bugün iþitilmekte olan “yaþasýn eleþtiri
özgürlüðü”, boþ fýçý masalýný pek fazla anýmsatýyor.
Kaynaþmýþ bir grup halinde, sarp ve zorlu bir yolda, birbiri-
mizin ellerine sýký sýkýya sarýlmýþ olarak ilerliyoruz. Düþman tarafýn-
dan her yandan sarýlmýþ durumdayýz ve bunlarýn ateþi altýnda he-
men hemen hiç durmadan ilerlemek zorundayýz. Özgürce benim-
sediðimiz bir kararla, düþmanla savaþmak amacýyla, daha baþýnda
kendimizi tek baþýna bir grup olarak ayýrdýðýmýz için ve uzlaþma
yolu yerine mücadele yolunu seçmiþ olduðumuz için, bizi suçla-
yan kimselerin bulunduðu yakýnýmýzdaki bataklýða çekilmemek
amacýyla birleþmiþ bulunuyoruz. Ve þimdi aramýzdan bazýlarý þöyle
baðýrmaya baþlýyorlar: gelin bataklýða gidelim! Ve onlarý ayýplama-
ya baþladýðýmýz zaman da, karþýlýklarý þu oluyor: ne geri insanlar-
sýnýz! Sizi daha iyi bir yola çaðýrma özgürlüðünü bize tanýmamaktan
utanmýyor musunuz? Evet beyler! Yalnýzca bizi çaðýrmakta deðil,


16
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
istediðiniz yere, hatta bataklýða bile gitmekte
[sayfa 17]
özgürsünüz.
Aslýnda bize göre sizin gerçek yeriniz bataklýktýr, oraya ulaþmanýz
için size her türlü yardýmý yapmaya da hazýrýz. Yeter ki ellerimizi
býrakýn, yakamýza yapýþmayýn ve o büyük özgürlük sözcüðünü kir-
letmeyin, çünkü biz de dilediðimiz yere gitmekte “özgürüz”, yal-
nýzca bataklýða karþý deðil, yüzlerini bataklýða doðru çevirenlere
karþý da savaþmakta özgürüz.!
B. “ELEÞTÝRÝ ÖZGÜRLÜÐܔNÜN
YENÝ SAVUNUCULARI
Þimdi, bu slogan (“eleþtiri özgürlüðü” sloganý) son zaman-
larda Yurtdýþý Rus Sosyal-Demokratlar Birliðinin (
Union
)
14
organý
Raboçeye
Dyelo
(n° 10) tarafýndan bir teorik postulat olarak deðil,
bir siyasal istem, “Yurt-dýþýnda faaliyet gösteren sosyal-demokrat
örgütleri birleþtirmek olanaklý mýdýr?” sorusuna bir yanýt olarak ile-
ri sürülmüþtür: “Dayanýklý bir birlik için eleþtiri özgürlüðü olmalýdýr”
(s. 36).
Bu sözlerden iki kesin sonuç çýkar: l° 
Raboçeye
Dyelo
’nun,
genel olarak, uluslararasý sosyal-demokrasideki oportünist akýmý
kanadý altýna aldýðý, ve 2° 
Raboçeye
Dyelo
’nun Rus sosyal-demo-
krasisi içerisindeki oportünizm için özgürlük istediði. Bu sonuçlarý
inceleyelim.
Raboçeye
Dyelo
, “
Ýskra
ve 
Zarya
’nýn
15
uluslararasý sosyal-
demokrasi içerisindeki 
Montagne
ile 
Gironde
16
arasýnda bir kopma
kehanetinde bulunma eðilimi”nden “özellikle” hoþnut deðildir.*
[sayfa 18]
“Genel olarak söylemek gerekirse” diye yazýyor 
Raboçeye
Dyelo
editörü B. Kriçevski, “sosyal-demokrasinin saflarýnda iþitilen
bu 
Montagne
ve 
Gironde
sözleri, yüzeysel bir tarihsel andýrýþmayý
temsil eder, bu da bir marksistin kalemine yakýþmayan bir þeydir.
* Devrimci proletarya saflarýnda iki akým [devrimci ve oportünist akýmlar] ile 18.
yüzyýlda devrimci burjuvazi saflarýnda iki akým [
Montagne
diye anýlan jakobenler ile
jirondenler] arasýndaki kýyaslamayý, 
Ýskra
n° 2’de yayýnlanan baþyazýsýnda [Þubat 1901]
yapmýþtý. Baþyazýyý yazan Plehanov’du. Kadetler, Bezzaglavtsi’Ier
17 
ve menþevikler,
bugüne dek, Rus sosyal-demokrasisi içindeki jakobciliðe atýfta bulunmaktan hoþ-
lanmýþlardý. Ama nasýl oldu da Plehanov bu kavramý sosyal-demokrasinin sað kanadýna
karþý uygulamaya kalktý? Onlar bu konuda susmayý ya da bunu unutmayý yeðlemek-
tedirler. [Yazarýn 1907 baskýsýna notu.]


17
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
Toplumsal düþünce tarihçilerinin sanabilecekleri gibi, 
Montagne
ve 
Gironde
farklý anlayýþlarý ya da entelektüel eðilimleri temsil et-
miyorlardý, onlar ayrý sýnýflarý ya da tabakalarý temsil etmekteydiler:
bir yandan orta burjuvazi, öte yanda küçük-burjuvazi ve proleta-
rya. Oysa modern sosyalist hareket içinde sýnýfsal çýkar çatýþmasý
yoktur; 
bütün
[italikler Kriçevski’nindir] çeþitli biçimleriyle sosya-
list hareket, tüm olarak, en aþýrý bernþtayncýlar dahil, proletaryanýn
sýnýf çýkarlarý ve onun siyasal ve iktisadi kurtuluþu için sýnýf müca-
delesi zemini üzerinde oluþmaktadýr.” (s. 32-33.)
Cüretli bir iddia! Acaba Kriçevski, uzun zamandan beri
belirtilmiþ bir gerçeði, bernþtayncýlýðýn bu kadar hýzla yayýlýþýnýn,
son yýllarda, bir “akademik” 
tabakanýn
sosyalist harekete geniþ bir
biçimde katýlmasý yüzünden olduðu gerçeðini,hiç iþitmemiþ mi-
dir? Ve en önemlisi, yazarýmýz, “en aþýrý bernþtayncýlarýn” bile, pro-
letaryanýn siyasal ve iktisadi kurtuluþu için sýnýf mücadelesi zemini
üzerinde durduklarý yolundaki görüþünü neye dayandýrmaktadýr?
Bilinmez. En aþýrý bernþtayncýlarýn bu kararlý savunusu hiç bir kanýt
ya da nedenleme ile desteklenmemektedir. Besbelli ki, yazar, en
aþýrý bernþtayncýlarýn kendi kendileri için söyledikleri þeyi yineleye-
cek olursa, iddialarýnýn hiç bir kanýt gerektirmeyeceðine inanmakta-
dýr. Ama bir akým hakkýnda, o akýmýn temsilcilerinin kendileri için
söylediklerinden baþka bir þeye 
[sayfa 19]
dayanmayan bir yargýdan
daha “yüzeysel” bir þey düþünülebilir mi? Partinin geliþmesinin
izleyeceði iki ayrý yol, hatta birbirinin tam karþýtý iki ayrý tür ya da
yol konusunda buradan kaynaklanan “vaýz”lardan daha yüzeysel
bir þey olabilir mi? (
Raboçeye
Dyelo
, s. 34-35.) Bir baþka deyiþle,
Alman sosyal-demokratlarý eksiksiz eleþtiri özgürlüðünü kabul et-
mekteyken, Fransýzlar buna karþýymýþlar, ve iþte “hoþgörü yoksun-
luðunun kötülüklerini” tanýtlayan Fransýzlarýn örneðiymiþ.
Bunun karþýsýnda söyleyebileceðimiz tek þey, B. Kriçevski
örneðinin marksist sýfatýn, bazan, tarihi, “Ýlovaiski biçiminde” anla-
yan kimseler tarafýndan da benimsendiðine tanýklýk ettiðidir. Al-
man Sosyalist Partisinin birliðini ve Fransýz Sosyalist Partisinin bölün-
müþlüðünü açýklamak için bu iki ülkenin tarihinin özelliklerini ince-
lemenin, birindeki askeri yarý-mutlakiyet koþullarý ile ötekindeki
cumhuriyetçi parlamentarizm koþullarýný kýyaslamanýn, Paris Ko-
mününün etkileri ile Sosyalistlere Karþý Yasanýn etkilerini tahlil et-
menin, iki ülkenin iktisadi yaþamýný ve iktisadi geliþmesini kýyas-


18
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
lamanýn, ya da “Alman demokrasisinin eþi görülmedik geliþme-
sinin”, sadece yanlýþ teorilere karþý deðil (Mühlberger, Dühring,*
[sayfa 20]
Katheder
-Sosyalistler
20
), ayný zamanda, yanlýþ taktiklere karþý
da (Lassalle), sosyalizm tarihinde eþine raslanmadýk çetin müca-
delelerle gerçekleþmiþ olmasý, vb. vb. üzerinde durmanýn hiç gere-
ði yok. Bütün bunlar gereksiz! Fransýzlar hoþgörüden yoksun ol-
duklarý için aralarýnda kavga ediyorlar; Almanlar iyi çocuklar ol-
duklarý için birlik halindeler.
Ve dikkat ediniz ki, bu eþi bulunmaz fikri derinlik ile, bernþ-
tayncýlarýn savunmasýný tamamen yýkan bir doðru “çürütülmek”
istenmektedir. Bernþtayncýlarýn proletaryanýn sýnýf mücadelesi ze-
mini üzerinde 
durup
durmadýklarý
sorusu, ancak tarihsel deneyim-
le tam ve kesin olarak yanýtlandýrýlabilecek bir sorudur. Bunun
sonucu olarak, Fransa örneði, bu bakýmdan çok büyük anlam taþýr,
çünkü, bernþtayncýlarýn, Alman kafadarlarýnýn yürekten onayý ile
(kýsmen de Rus oportünistlerinin onayýyla; bkz: 
Raboçeye
Dyelo
,
n° 2-3, s. 83-84), baðýmsýz olarak kendi ayaklarý üzerinde 
doðrul-
maya
çalýþtýklarý tek ülke Fransa’dýr. 
Fransýzlarýn
“hoþgörü yoksun-
luðundan” (
Nozdriyov
21
tarzýnda) sözetmek, “tarihsel” anlamý dýþýn-
da, son derece nahoþ gerçekleri öfkeli küfürlerle örtbas etme ça-
basýndan baþka bir þey deðildir.
Zaten bizim, Almanlarý, B. Kriçevski’ye ve diðer bir sürü
“eleþtiri özgürlüðü” savunucularýna terketmeye niyetimiz yok. Eðer
“en aþýrý bernþtayncýlarýn” varlýðý, Alman partisi saflarýnda hâlâ hoþ-
görüyle karþýlanýyorsa, bu Bernstein’ýn “tadil” teklifini kesin olarak
reddetmiþ olan Hannover kararýna
22
ve (diplomatik bir dille yazýlmýþ
olmakla birlikte) Bernstein’a doðrudan doðruya bir ihtar niteliðin-
* Engels, Dühring’e darbesini indirdiði zaman, Alman sosyal-demokrasisinin birçok
temsilcileri Dühring’in görüþlerine yakýnlýk duymaktaydýlar. Ve Engels, bir parti kongresinde
bile, aþýrý sertlikle, hoþgörü yoksunluðuyla, yoldaþlýkla baðdaþmayan polemiðe giriþmekle
vb. açýkça suçlandý.
18 
1877 Kongresinde, Most ve yandaþlarý, “okurun büyük çoðunluðunu
ilgilendirmediði” iddiasýyla Engels’in 
Vorwärts
’deki
19 
makalelerinin yayýnlanmasýnýn
yasaklanmasý için bir karar taslaðý getirdiler, ve Vahlteich da Engels’in yazýlarýnýn
yayýnlanmasýnýn partiye büyük zararý olduðunu, Dühring’in de sosyal-demokrasiye
hizmetleri bulunduðunu söyledi: “Partinin çýkarlarý için herkesten yararlanmalýyýz: eðer
profesörler kendi aralarýnda polemiðe giriþmek istiyorlarsa, varsýn giriþsinler, ama bunun
yeri 
Vorwärts
deðildir” [
Vorwärts
, n° 65, 6 Haziran 1877]. Ýþte size bir baþka “eleþtiri
özgürlüðü” savunusu örneði daha, ve Almanlarý bize örnek olarak göstermekten o kadar
büyük zevk duyan legal eleþtiricilerimiz ve illegal oportünistlerimiz bunun üzerinde
düþünseler iyi ederler!


19
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
de olan Lübeck kararýna
23
boyuneðdikleri
içindir. Alman partisinin
çýkarlarý bakýmýndan diplomatik bir tutumun doðru olup olmadýðý
ve bu durumda kötü bir barýþýn iyi bir kavgadan daha iyi olup
olmadýðý tartýþýlabilir; kýsacasý, bernþtayncýlýðýn reddinde hangi 
yön-
teme
[sayfa 21]
baþvurulmasýnýn gerektiði konusunda ayrý görüþler
bulunabilir, ama Alman partisinin, bernþtayncýlýðý iki vesile ile
reddetmiþ olduðu, kimsenin görmezlikten gelemeyeceði bir olgu-
dur. Onun için Alman örneðinin “’en aþýrý bernþtayncýlarýn prole-
taryanýn siyasal ve iktisadi kurtuluþu için sýnýf mücadelesi zemini
üzerinde durduklarý” tezini doðruladýðýný sanmak, gözümüzün
önünde olup bitenleri hiç anlamamak demektir.*
Üstelik 
Raboçeye
Dyelo
, gördüðümüz gibi, bununla da ye-
tinmeyerek, “eleþtiri özgürlüðü” istiyor ve Rus sosyal-demokrasisi
önünde bernþtayncýlýðý savunuyor. Besbelli ki, bu gazete, bizim,
“eleþtirici”lerimize ve bernþtayncýlara haksýzlýk ettiðimize kendisini
inandýrmýþ. Ama hangilerine? Kime? Nerede? Ne zaman? Bu hak-
sýzlýk neymiþ? Bunlar hakkýnda tek bir sözcük yok. 
Raboçeye
Dye-
lo
, tek bir Rus eleþtiricisinin ya da tek bir bernþtayncýnýn adýný
anmýyor! Bu durumda iki olanaklý varsayýmdan birini seçmemiz
gerekiyor. 
Ya
, haksýzlýða uðrayan 
Raboçeye
Dyelo
’nun kendisin-
den baþkasý deðildir (n° 10’daki iki makalede sadece, 
Raboçeye
Dyelo
’ nun, 
Zarya
ve 
Ýskra
[sayfa 22]
tarafýndan haksýzlýða uðratýldýðýn-
dan sözedilmesi, bunu doðrulamaktadýr). Eðer durum bu ise, bernþ-
taycýlarla her türlü dayanýþmadan uzak durduðunu ýsrarla iddia
eden 
Raboçeye
Dyelo
’nun, “en aþýrý bernþtayncýlarý” ve eleþtiri öz-
* Belirtmek gerekir ki, 
Raboçeye
Dyelo
, Alman partisinde bernþtayncýlýkla ilgili olgu-
larýn sözünü etmekle yetinmiþ ve kendi görüþünü ifade etmekten tamamen “kaçýnmýþtýr”.
Örneðin n° 2-3’teki [s. 66] Stuttgart Kongresi
24
raporlarýna bakýnýz. Burada bütün görüþ
ayrýlýklarý “taktikler”e indirgenmektedir ve büyük çoðunluðun daha önce kabul edilmiþ
olan devrimci taktiklere baðlý kaldýklarýna deðinilip geçilmektedir. Ya da n° 4-5’te [s. 5 ve
devamý] Hanover Kongresindeki söylevlerin yinelenmesi dýþýnda hiç bir þey yer almamakta
ve Bebel’in karar tasarýsýnýn metni sunulmaktadýr. Burada, Bernstein’ýn görüþlerinin
açýklanmasý ve eleþtirisi [n° 2-3’te olduðu gibi] bu kez de “bir özel makale”de ele alýnmak
üzere ertelenmektedir. Tuhaf olan þey, n° 4-5’te [s. 33] þunlarý okumamýzdýr: “... Bebel’in
savunduðu görüþler, Kongrenin büyük çoðunluðu tarafýndan desteklenmiþtir” ve birkaç
satýr sonra da: “... David, Bernstein’ýn görüþlerini savundu. ... Her þeyden önce, Bernstein
ve arkadaþlarýnýn, her þeye karþýn [
aynen
böyle
!], sýnýf mücadelesi zemini üzerinde dur-
duklarýný ... göstermeye çalýþtý. ...” Bu, Aralýk 1899’da yazýlmýþtýr, ve Eylül 1901’de, görünüþte
artýk Bebel’in haklý olduðuna inanmayan 
Raboçeye
Dyelo

David
’in söylediklerini kendi
görüþleriymiþ gibi yineliyor!


20
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
gürlüðünü savunmadan, doðrudan doðruya kendisini savunama-
masý garip olgusu nasýl açýklanacaktýr? 
Ya da
, haksýzlýða uðrayan,
bazý üçüncü þahýslardýr. Eðer durum bu ise, bunlarýn adlarýný bil-
dirmemek için ne gibi nedenler olabilir?
Görüyoruz ki, 
Raboçeye
Dyelo
, kurulduðu günden beri
oynamýþ olduðu saklambaç oyununu (ki bunu aþaðýda da göstere-
ceðiz) sürdürüyor. Ve ayrýca, ünlü “eleþtiri özgürlüðü”nün bu 
ilk
pratik
uygulanýþýný da kaydedelim. Gerçekte bu, sadece, her türlü
eleþtiriden kaçýnmaya indirgenmekle kalmamýþ, ayný zamanda,
baðýmsýz fikirleri ifade etmekten tamamen kaçýnmaya da indir-
genmiþtir. Sanki utanýlacak bir hastalýkmýþ gibi Rus bernþtayncý-
lýðýnýn sözünü etmekten kaçýnan 
Raboçeye
Dyelo
’nun kendisi
(Starover’in yerinde deyimini kullanacak olursak
25
) hastalýðýn teda-
visi için, hastalýðýn Alman çeþidi için olan en son Alman reçetesi-
nin 
sözcüðü
sözcüðüne
kopya
edilmesini
önermektedir! Eleþtiri
özgürlüðü yerine, kölece (daha kötüsü: maymunca) taklitçilik! Ul-
uslararasý modern oportünizmin bu ayný toplumsal ve siyasal içe-
riði, kendisini, ulusal özelliklere göre çeþitli biçimlerde ortaya koy-
maktadýr. Oportünistler bir ülkede uzun zamandan beri ayrý bir
bayrak altýnda birleþmiþlerdir; bir diðerinde teoriyi savsaklamýþlar
ve gerçekte radikal sosyalistlerin siyasetini izlemiþlerdir; bir üçüncü-
sünde devrimci partinin bazý üyeleri oportünizm kampýna gelmiþler
ve amaçlarýna, ilkeler ve yeni taktikler uðruna açýk mücadeleyle
deðil, partilerini yavaþ yavaþ, hissedilmez ve, deyim yerindeyse,
cezalandýrýlamaz bir biçimde yozlaþtýrarak ulaþmaya çalýþmýþlardýr;
bir dördüncü ülkede ise, 
[sayfa 23]
ayný cinsten kaçaklar, “legal” ey-
lemle “illegal” eylemi tamamen orijinal bir biçimde birleþtirerek,
siyasal köleliðin karanlýklarýnda ayný yöntemlere baþvurmaktadýrlar,
vb.. Eleþtiri özgürlüðünden ve bernþtayncýlýktan, Rus sosyal-demok-
ratlarýnýn birliðini saðlamanýn bir koþulu olarak sözetmek ve Rus
bernþtayncýlýðýnýn kendisini nasýl ortaya koyduðunu ve bunun ne
gibi özel sonuçlar verdiðini açýklamamak, hiç bir þey söylememek
amacýyla laf etmektir.
Raboçeye
Dyelo
’nun söylemek istemediðini (ya da, belki de
kavrayamadýðýný), birkaç sözcük ile de olsa, biz kendimiz söyle-
meye çalýþalým.


21
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
C. RUSYA’DA ELEÞTÝRÝ
Ýncelemekte olduðumuz konu bakýmýndan Rusya’nýn baþlýca
ayýrýcý özelliði, bir yandan iþçi sýnýfýnýn kendiliðinden hareketinin
baþlangýcýnýn, ve öte yandan ilerici kamuoyunun marksizme yö-
nelmesinin, heterojen unsurlarýn, ortak düþmana karþý (zamanýný
doldurmuþ siyasal ve toplumsal dünya görüþüne karþý) savaþmak
üzere tek bir bayrak altýnda bileþmeleri sonucunu vermiþ olmasý-
dýr. “Legal marksizm”in en canlý olduðu günlerin sözünü ediyoruz.
Genel olarak söylemek gerekirse, bu, 80’lerde ya da 90’larýn baþla-
rýnda olanaklýlýðýna kimsenin inanmayacaðý tümüyle ilginç bir ol-
guydu. Otokrasinin egemen olduðu bir ülkede, tamamen köleleþ-
tirilmiþ bir basýnla, en küçük bir siyasal huzursuzluk ve karþý gelme
filizlenmesinin ezildiði kudurgan bir siyasal gericilik döneminde,
devrimci marksizmin teorisi, birdenbire, sansür altýnda bulunan
yazýna girme yolunu buluyor ve Ezop dilinde ifade edilmekle bir-
likte, “ilgili” herkes tarafýndan anlaþýlýyor. Hükümet, sadece, (ih-
tilâlci) 
Narodnaya Volya
’nýn teorisini tehlikeli saymaya kendisini
alýþtýrmýþtýr, ve 
[sayfa 24]
alýþýlageldiði gibi bu organýn geçirdiði iç evri-
mi izleyememektedir ve ona karþý yöneltilen her eleþtiriyi sevinçle
karþýlar. Hükümetin olup biteni anlamasýna kadar, ve koca sansür-
cüler ve jandarmalar ordusu yeni düþmeni keþfedip üzerine çulla-
nana kadar (bizim Rus ölçülerimize göre) epey zaman geçti. Oysa
bu süre içinde, marksist kitaplar birbiri ardýndan yayýnlanýyordu,
marksist dergiler ve gazeteler kuruluyordu; hemen hemen herkes
marksist olmuþtu, marksistler övülüyorlardý, onlara binbir iltifat
yaðýyordu, yayýnevleri marksist yapýtlarýn olaðanüstü hýzlý satýþýndan
çok memnundular. Bu yüzden bu ortama kendini kaptýrmýþ ace-
mi marksistler arasýnda, birden fazla “kendini beðenmiþ yazar...”
26
bulunmasý çok doðaldý.
Þimdi artýk, bu dönemden rahatça, geçmiþte kalmýþ bir olay
olarak sözedebiliriz. Marksizmin yazýn alanýnda çiçek açtýðý bu kýsa
dönemin aþýrý ve çok ýlýmlý görüþ sahibi kimseler arasýndaki itti-
faktan ileri geldiði bir sýr deðildir. Aslýnda, bu ýlýmlý unsurlar, burju-
va demokratlardý; bu durum (ki bu onlarýn daha sonra gösterdikleri
“eleþtirel” geliþme ile açýkça doðrulanmýþtýr), daha henüz “ittifak”
yürürlükte iken, bazýlarý tarafýndan anlaþýlmýþtý.*
Durum bu olduðuna göre, sonraki “fikir karýþýklýðý”nýn baþlýca


22
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
sorumlularý, geleceðin “eleþtiricileri” ile ittifaka girmiþ olan devrim-
ci sosyal-demokratlar deðil midir? Bu soru, olumlu yanýtýyla birlik-
te, çok katý görüþlü kimselerden, zaman zaman iþitilmektedir. Ama
böyleleri tamamýyla yanýlmaktadýrlar. Güvenilmez kimselerle bile
olsa, geçici ittifaklara girmekten korkanlar, ancak 
[sayfa 25]
kendisine
güvenemeyenlerdir; böyle ittifaklar olmasaydý tek bir siyasal parti
varolamazdý. Legal marksistlerle birleþme, bir bakýma, Rus sosyal-
demokratlarýnýn girdikleri gerçekten siyasal ilk ittifaktý. Bu ittifak
sayesindedir ki, narodniklere karþý þaþýlacak hýzla zafer kazanýldý
ve marksist düþünceler (kaba bir biçimde de olsa) çok yaygýnlaþtý.
Üstelik bu ittifak hiç bir “koþula” dayandýrýlmamýþtý. Bunun kanýtý,
Rusya’nýn
Ýktisadi
Geliþmesi
Sorunu
Üzerine
Materyal
adlý marks-
ist koleksiyonunun, 1895’te, sansür tarafýndan yakýlmasýdýr. Eðer
legal marksistlerle yapýlan yazýnsal anlaþma bir siyasal ittifakla kýyas-
lanabilirse, o zaman bu kitap da bir siyasal antlaþmayla kýyaslana-
bilir.
Baðlarýn kopmasý, elbette ki, “müttefiklerin” burjuva demo-
krat olduklarýnýn anlaþýlmasý yüzünden olmadý. Tersine, burjuva
demokrasisi akýmýnýn temsilcileri, Rusya’nýn bugünkü durumu de-
mokratik görevleri ön plana çýkardýðý sürece, sosyal-demokrasinin
doðal ve özlenen müttefikleridirler. Ama böyle bir ittifakýn zorunlu
koþulu, sosyalistlerin, iþçi sýnýfýna, onlarýn çýkarlarýnýn burjuvazinin
çýkarlarýna taban tabana karþýt olduðunu gösterme olanaðýna tam
olarak sahip bulunmalarý olmalýdýr. Legal marksistlerin çoðunluðu-
nun kapýldýðý bernþtayncýlýk ve “eleþtirel” eðilim ise, sosyalistleri
bu olanaktan yoksun býrakmaktaydý ve marksizmi kabalaþtýrarak,
toplumsal çeliþkileri körletme teorisini savunarak, toplumsal de-
vrim ve proletarya diktatörlüðü düþüncesinin saçma olduðunu ilân
ederek, iþçi sýnýfý hareketini ve sýnýf mücadelesini dar 
trade
-
union-
culuða ve küçük tedrici reformlar uðruna “gerçekçi” mücadeleye
indirgeyerek, sosyalist bilinci baltalamaktaydýlar. Bu, sosyalizmin
baðýmsýzlýk hakkýnýn ve bunun sonucu olarak da varlýk hakkýnýn
burjuva demokrasisi tarafýndan yadsýnmasýyla ayný anlama geli-
yordu; bu, o zamanlar, henüz baþlangýç 
[sayfa 26]
aþamasýnda olan
* Burada K. Tulin’in, Struve’ye karþý yazmýþ olduðu bir makaleye deðiniliyor, [Bkz:
Collected
Works
, Vol. I, s. 333-507. -Ed.] bu makale, “Marksizmin Burjuva Yazýnýnda
Yansýmasý”
27
baþlýklý bir denemeye dayandýrýlmýþtý. [Yazarýn 1907 baskýsýna notu.]


23
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
iþçi sýnýfý hareketini, pratikte, liberal hareketin bir eklentisi haline
getirmesiyle ayný anlama geliyordu.
Bu koþullar altýnda, kopuþ, doðal olarak zorunluydu. Ama
Rusya’ nýn “kendine özgü” özelliði, kendisini, bu kopuþun, sosyal-
demokratlarýn en ulaþýlabilir ve yaygýn “legal” yazýndan safdýþý edil-
mesi anlamýna geliþinde ortaya koydu. “Eleþtiri” bayraðýna sarýlan
ve marksizmi “yýkmanýn” neredeyse tekelini elinde bulunduran
“eski marksistler”, bu legal basýnda mevzilendiler. (Þimdi 
Raboçeye
Dyelo
tarafýndan benimsenen) “ortodoksluða karþýyýz” ve “yaþasýn
eleþtiri özgürlüðü” sloganlarý moda oldu. Ve sansürün ve jandarma-
larýn bile bu modanýn karþýsýnda duramadýklarýnýn kanýtý, ünlü
Bernstein’ýn (Herostratean anlamýnda ünlü) yapýtýnýn
28
üç
Rusça
baskýsýnýn yayýnlanmasý ve Bernstein’ýn, Bay Prokopoviç ve öteki-
lerin yapýtlarýnýn Zubatov
29
tarafýndan salýk verilmesidir (
Ýskra
, n°
10). Þimdi sosyal-demokratlara, zaten çetin olan, ama dýþtan yara-
týlan engellerle büsbütün çetinleþen bir görevi yerine getirmek dü-
þüyordu – yeni akýmla mücadele etme görevi. Ama bu akým, ken-
disini, yalnýzca yazýn alanýyla sýnýrlamýyordu. “Eleþtiriciliðe” doðru
eðilim ile birlikte, pratik içinde olan bazý sosyal-demokratlar, eko-
nomizme kapýldýlar.
Legal eleþtiricilikle illegal ekonomizm arasýndaki iliþki ve
baðýmlýlýðýn ortaya çýkýþ ve geliþme biçimi ilginç bir konudur; özel
bir makalenin ana konusunu oluþturabilecek bir konu. Biz, bura-
da, bu baðýn tartýþma götürmez varlýðýný belirtmekle yetineceðiz.
Credo
’nun haklý olarak eriþtiði kötü ün, bu baðlantýyý açýk sözlülük-
le formüle etmesinden ve ekonomizmin temel siyasal eðilimini
açýklamasýndan ileri gelmekteydi – iþçiler, iktisadi mücadeleyi (ya
da daha doðrusu, özgül iþçi sýnýf siyasetini de kucakladýðý için,
trade
-
union
cu mücadeleyi) yürütürlerken, 
[sayfa 27]
marksist aydýn-
larda siyasal “mücadele”yi yürütmek için liberallerle birleþsinler.
“Halk arasýnda” 
trade
-
union
cu eyleme giriþmek bu görevin ilk ya-
rýsýný yerine getirmekti, legal eleþtiri de ikinci yarýsýný. Bu sözler,
ekonomizme karþý öyle kusursuz bir silahtý ki, 
Credo
olmasaydý
onu yaratmak gerekirdi.
Credo
yaratýlmadý; yazarlarýnýn izni alýnmadan ve belki de
onlarýn isteklerine karþýn yayýnlandý. Her ne hal ise, yeni “progra-
mýn”* günýþýðýna çýkarýlmasýna yardýmcý olan bu satýrlarýn yazarý,
sözcülerin kendileri tarafýndan kâðýda aktarýlan görüþlerinin özeti-


24
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
nin çoðaltýlarak 
Credo
baþlýðý altýnda daðýtýlmasýndan ve hatta buna
karþý protestoyla birlikte basýnda yayýnlanmasýndan ötürü yakýn-
malar ve suçlamalar duymuþtur! Bu olaya deðinmiyoruz, çünkü
bu, ekonomizmimizin çok kendine özgü bir özelliðini açýða vur-
maktadýr – açýklýk korkusu! Bu, ekonomizmin genel bir özelliðidir,
yalnýzca 
Credo
’nun yazarlarýnýn deðil. Bu özelliði ekonomizmin en
açýk sözlü ve en dürüst savunucusu olan 
Raboçaya
Mysýl
, (Vade-
mecum’da
32
ekonomist belgelerinin yayýnlanmasýndan ötürü öf-
keye kapýlan) 
Raboçeye
Dyelo
, iki yýl önce kendi 
profession
de
foi
’sýnýn
33
bunun reddi ile beraber yayýnlanmasýna izin vermeyen
Kiev Komitesi** ve ekonomizmin birçok öteki bireysel temsilcileri
de göstermiþlerdir.
Eleþtiri özgürlüðü yandaþlarýnýn bu eleþtiri korkusu, yalnýzca
kurnazlýk olarak açýklanamaz (ama kurnazlýðýn 
[sayfa 28]
da zaman
zaman burada iþin içine sokulduðundan kuþku yoktur; yeni aký-
mýn genç ve henüz narin filizlerini muhaliflerin saldýrýlarýna maruz
býrakmak ihtiyatsýzlýktýr!). Hayýr, ekonomistlerin çoðunluðu, (eko-
nomizmin niteliði gereði) her türlü teorik çatýþmalara, hizip anlaþ-
mazlýklarýna, geniþ siyasal sorunlara, devrimcileri örgütleme
planlarýna vb. içten bir kýrgýnlýkla bakmamaktadýrlar. Oldukça tutarlý
bir ekonomist, bir gün, bana, “bütün bunlarý yurtdýþýndakilere býra-
kalým!” dedi, o, böylelikle çok yaygýn bir görüþü (ve gene salt 
tra-
de
-
union
cu bir görüþü) ifade ediyordu; bizi ilgilendiren iþçi sýnýfý
hareketi, buradaki, kendi yöremizdeki iþçi örgütleridir; gerisi yalný-
zca doktrinerlerin icadýdýr, 
Ýskra
n° 12’de yayýnlanan mektubun
yazarlarýnýn 
Raboçeye
Dyelo
n° 10 ile uyum içerisinde ifade ettikle-
ri gibi, “ideolojinin abartýlmasý”dýr.
Þimdi þu sorun ortaya çýkýyor: Rus “eleþtiriciliði”nin ve Rus
bernþtayncýlýðýnýn kendine özgü özelliði bu olduðuna göre, oportü-
nizme yalnýz sözle deðil, eylemle karþý durma çabasýný göstermiþ
olanlarýn görevi ne olmalýydý? Birincisi, legal marksizm döneminde

Credo
’ya Karþý Onyedilerin Protestosu’na deðiniliyor. Yazar, bu protestonun yazýl-
masýna katýlmýþtýr [1899 sonu].
30
Bu protesto ve 
Credo
1900 yýlýnýn ilkyazýnda yurtdýþýnda
yayýnlandý. [Bkz: “Rus Sosyal-Demokratlarýn Bir Protestosu”, 
Collected
Works
, Vol. 4, s.
167-182. -Ed.] Þimdi artýk, Bayan Kuskova’nýn yazdýðý makaleden [sanýrým 
Byloye
’de
31
çýkmýþtýr], 
Credo
’yu kaleme alanýn kendisi olduðunu ve o sýrada Bay Prokopoviç’in yurt-
dýþýndaki “ekonomistler” arasýnda pek önemli bir yeri olduðunu bilmekteyiz. [Yazarýn
1907 baskýsýna notu.]
* * Bildiðimiz kadarýyla, o zamandan bu yana 
Kiev
Komitesinin bileþimi deðiþmiþtir.


25
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
henüz baþlamýþ olan ve yeniden yeraltýnda çalýþan yoldaþlarýn omu-
zuna yüklenen teorik çalýþmayý baþlatma çabalarýna giriþmeliydiler.
Böyle bir çalýþma olmaksýzýn hareketin baþarýlý bir biçimde büyü-
mesi olanaksýzdý. Ýkincisi, halkýn kafasýný geniþ ölçüde karýþtýran
legal “eleþtiricilik”e karþý etkin olarak mücadeleye giriþmeliydiler.
Üçüncüsü, programýmýzý ve taktiklerimizi aþaðýlama yolundaki her
türlü bilinçli ya da bilinçsiz çabanýn içyüzünü açýða çýkararak ve
çürüterek pratik hareketteki fikir kargaþalýðýna ve sallantýlara etkin
biçimde karþý durmalýydýlar.
Raboçeye
Dyelo
’nun bunlardan hiç birini yapmadýðý iyi bi-
linmektedir; aþaðýda bu çok iyi bilinen olguyu ayrýntýlý olarak ve çe-
þitli yönlerden inceleme fýrsatýný bulacaðýz. Ama þimdilik, biz, yal-
nýzca “eleþtiri özgürlüðü” istemiyle 
[sayfa 29]
bizim yerli eleþtiriciliðimi-
zin ve Rus Ekonomizminin özel çizgileri arasýnda varolan çarpýcý
çeliþkiyi belirtmekle yetineceðiz. Bunun için, Yurtdýþý Rus Sosyal-
Demokratlarý Birliðinin 
Raboçeye
Dyelo
’ nun görüþünü onayladýðý
karar metnine bir gözatmak yetecektir.
“Sosyal-demokrasinin daha ileri ideolojik geliþmesinin çýka-
rý bakýmýndan, sosyal-demokrat teorinin sýnýf ve devrimci niteliði-
ne aykýrý düþmediði sürece, bu teorinin parti yazýnýnda eleþtirilmesi
özgürlüðünün tanýnmasýný kesin olarak gerekli saymaktayýz.” (
Ýki
Konferans
, s. 10.)
Peki bunun nedeni nedir? Bu kararýn “birinci bölümünün,
Lübeck Parti kongresinde Bernstein hakkýnda alýnan kararla çakýþ-
masý”. ... Safdilliliklerinden ötürü “birlikçiler” bu kopyacýlýkla nasýl
da kendi kendilerine bir 
Testimonium
Paupertatis
(yoksulluk tas-
diknamesi) verdiklerinin farkýnda deðiller... “Ama ... kararýn ikinci
bölümü, eleþtiri özgürlüðünü, Lübeck Kongresinin yaptýðýndan çok
daha fazla sýnýrlandýrmaktadýr.”
O halde Yurtdýþý Birlik, Rus bernþtayncýlarýný mý hedef al-
maktadýr? Eðer almýyorsa, o zaman, Lübeck Kongresine yapýlan
atýf tamamen anlamsýz kalýr. Ama kararýn “eleþtiri özgürlüðünü sý-
nýrladýðý”ný söylemek doðru deðildir. Hannover kararýný kabul eder-
ken, Almanlar, Bernstein’in önerdiði tadilleri tek tek reddettiler, ve
Lübeck kararlarýnda da, adýný anarak, 
þahsen
Benstein
’a ihtarda
bulundular. Bizim “özgürlük” taklitçilerimiz ise, Rus “eleþtiriciliðinin”
ve Rus ekonomizminin 
tek
bir
belirtisine 
bir
defacýk
bile atýfta bu-
lunmamaktadýrlar. Bu ihmal karþýsýnda, sadece teorinin sýnýf ve


26
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
devrimci karakterinden sözetmek, özellikle Yurtdýþý Birlik, “ekono-
mizm denen þeyi” oportünizmle özdeþleþtirmeyi reddettiði zaman,
yanlýþ yorumlara alaný boþ býrakmaktadýr. (
Ýki
Konferans
, s. 8, § 1.)
Bütün bunlarý geçerken söylüyoruz. Asýl sorun, Rusya’da, oportü-
nistlerin, devrimci sosyal-demokratlar 
[sayfa 30]
karþýsýndaki konum-
larýnýn, Almanya’dakinin tam karþýtý olduðunu belirtmektir. O
ülkede, bildiðimiz gibi, devrimci sosyal-demokratlar, mevcut olaný
–evrensel olarak bilinen ve onyýllar boyu deneyimlerle bütün ayrýn-
týlarýyla açýklýða kavuþturulmuþ olan eski program ve taktikleri–
muhafaza etmekten yanadýrlar. Ama “eleþtiriciler”, deðiþiklikler ge-
tirmek istemektedirler; ve bu eleþtiriciler önemsiz bir azýnlýðý tem-
sil ettiklerine göre, revizyonist çabalarýnda pek pýsýrýk davrandýkla-
rýna göre, çoðunluðun “yenilikleri” sadece reddetmekle yetinme-
sindeki nedenleri anlayabiliriz. Rusya’da ise, mevcut olaný muhafaza
etmekten yana olan eleþtiriciler ve ekonomistlerdir: “eleþtiriciler”
kendilerini marksist saymaya devam etmemizi ve þimdiye kadar
tam olarak yararlandýklarý “eleþtiri özgürlüðünü” kendileri için gü-
vence altýna almamýzý istemektedirler (çünkü gerçekte bunlar hiç
bir zaman herhangi bir parti baðýný* tanýmamýþlardýr, ve üstelik
öðütlerde bulunma dýþýnda biz, eleþtiri özgürlüðünü “sýnýrlayabile-
cek” genel olarak kabul edilmiþ bir parti örgütüne hiç bir zaman
sahip olmadýk); ekonomistler, “bugünkü hareketin egemen nite-
liðini” devrimcilerin tanýmasýný istemektedirler (
Raboçeye
Dyelo
,
n° 10, s. 25) 
[sayfa 31]
yani mevcut olanýn “meþruluðunu” kabul et-
memizi istemektedirler; “ideologlarýn”, hareketi, “maddi unsurlar-
la maddi ortamýn karþýlýklý etkisi sonucu meydana gelen” yolundan
* Yalnýz parti baðlarýnýn ve parti geleneklerinin yokluðu olgusu bile, ki bu, Rusya ile
Almanya arasýnda temel bir farký oluþturur, aklý baþýnda bütün sosyalistleri körükörüne
bir taklitçiliðe karþý uyarmýþ olmalýydý. Ama “eleþtiri özgürlüðü”nün Rusya’da nerelere
kadar vardýrýldýðýný gös-termek için bir örnek verelim. Rus eleþtiricisi Bay Bulgakov,
Avusturyalý eleþtirici Hertz’i þu biçimde azarlýyor: “Vardýðý sonuçlar baðýmsýz olmakla
birlikte, Hertz, bu noktada [kooperatif dernekler sorununda] besbelli ki, partisinin
görüþlerine gereðinden fazla baðlý kalmaktadýr, ve bu görüþlerden ayrýntýlarda ayrýlmakla
birlikte, ortak ilkeyi reddetmeye cesaret edememektedir.” [
Kapitalizm
ve
Tarým
, c. II, s.
287] Nüfusunun binde dokuzyüz doksandokuzunun iliðine kadar siyasal boyuneðiþle
yozlaþtýðý ve parti onuru, parti baðlarý anlayýþýndan tamamen yoksun bulunan, siyasal
bakýmdan köleleþtirilmiþ durumda bir devletin uyruðu, meþrutiyet düzeniyle yönetilen bir
devletin yurttaþýný “partisinin görüþlerine aþýrý ölçüde baðlý kaldýðý için” tepeden bakan
bir edayla azarlamaktadýr! Ýllegal örgütlerimizin, eleþtiri özgürlüðü konusunda kararlar
çýkarmaktan baþka yapacak iþleri yoktur elbet...


27
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
“saptýrmaya” çalýþmamalarýný istemektedirler (“Mektup”, 
Ýskra

12’de); “bugünkü koþullarda iþçiler için olanaklý olan mücadelenin
özlenen bir mücadele olduðunun ve þu anda gerçekten yürütülen
mücadelenin” olanaklý tek mücadele olduðunun kabul edilmesini
istemektedirler. (“
Raboçaya
Mysýl
’ýn Özel Eki”, s. 14) Biz devrimci
sosyal-demokratlar ise, tam tersine, kendiliðindenliðe, yani “þu an-
da” mevcut olana bu tapýnma ile yetinmiyoruz. Son yýllarda ege-
men olan taktiklerin deðiþtirilmesini istiyoruz; “birleþmeden önce
ve birleþebilmemiz için, her þeyden önce saðlam ve kesin sýnýr çiz-
gilerini çizmemiz gerekir” diyoruz (
Ýskra
’nýn yayýna baþlama duyu-
rusuna bakýnýz).* Kýsacasý Almanlar mevcut olaný savunuyorlar ve
deðiþiklikleri reddediyorlar; biz ise mevcut olanýn deðiþmesini isti-
yoruz, ve mevcut olana boyuneðmeyi, onunla uzlaþmayý reddedi-
yoruz.
Alman kararlarýnýn “özgür” kopyacýlarý, bu “önemsiz” farký
gözden kaçýrmýþlardýr.
D. TEORÝK MÜCADELENÝN ÖNEMÝ KONUSUNDA
ENGELS
“Dogmacýlýk, doktrincilik” “partinin kemikleþmesi –düþünce-
nin zincire vurulmasýnýn sonucu olan kaçýnýlmaz ceza–” bunlar
Raboçeye
Dyelo
’daki “eleþtiri özgürlüðünün” þövalyece savunucu-
larýnýn silaha sarýldýklarý düþmanlardýr. Bu sorunun gündeme alýn-
masýndan pek memnunuz ve sadece bir baþka sorunun da
eklenmesini öneririz:
Peki yargýçlar kimlerdir? 
[sayfa 32]
Önümüzde iki yayýncý duyurusu var. Biri, “Yurtdýþý Rus Sos-
yal-Demokratlar Birliðinin Yayýn Organýnýn Programý – 
Raboçeye
Dyelo
” (
Raboçeye
Dyelo
, n° 1’den yeniden basýlmýþ) ve öteki, “Eme-
ðin Kurtuluþu Grubunun Yayýnlarýnýn Yeniden Baþlayacaðý Duyur-
usu”. Her ikisi de 1899 tarihini, “marksizmin bunalýmý”nýn uzun sü-
reden beri tartýþma konusu olduðu bir tarihi taþýyor. Peki ne bu-
luyoruz? Birinci duyuruda bu olayla ilgili herhangi bir deðinmeyi ya
da bu sorunla ilgili olarak bu yeni organýn benimsemek eðiliminde
olduðu konuma iliþkin belirli bir ifadeyi boþuna aramýþ olacaðýz.
* Bkz: 
Collected
Works
, Vol. 4, s. 354. -Ed.


28
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
Bu programda olsun, Yurtdýþý Birliðin 1901’deki Üçüncü Kongre-
sinde
34
benimsenmiþ olan ek kararda olsun (Ýki Konferans, s. 15-
18), teorik çalýþma konusunda ve þu anda karþý karþýya bulunduðu
ivedi görevler konusunda tek bir sözcük söylenmemektedir. Bütün
bu zaman boyunca 
Raboçeye
Dyelo
’nun yazýkurulu, bu teorik sorun-
larý, bu sorunlar bütün dünyadaki sosyal-demokratlarýn zihinlerini
karýþtýran sorunlar olmasýna karþýn, görmezlikten gelmiþlerdir.
Öteki duyuru ise, tersine, her þeyden önce son yýllarda teo-
riye karþý azalan ilgiye parmak basýyor, “proletaryanýn devrimci
hareketinin teorik yönüne uyanýk bir dikkat” gösterilmesini ýsrarla
istiyor, ve hareketimiz içindeki “bernþtayncý ve öteki karþý-devrim-
ci eðilimleri amansýzca eleþtirmeye” çaðýrýyor. 
Zarya
’nýn bugüne
kadarki sayýlarý bu programýn nasýl yürütülmekte olduðunu göster-
mektedir.
Böylece, görüyoruz ki, düþünce kemikleþmesine vb. karþý
üst perdeden söylenen sözler, teorik düþüncenin geliþmesi ko-
nusundaki ilgisizliði ve çaresizliði gizlemektedir. Rus sosyal-demok-
ratlarýnýn durumu, genel olarak Avrupa’daki (çok önceleri Alman
marksistleri tarafýndan da belirtilen) bir olguyu, yani o pek övülen
eleþtiri özgürlüðünün 
[sayfa 33]
bir teorinin yerine bir baþkasýnýn kon-
masý demek olmayýp, bu türden bütünleþmiþ ve iþlenmiþ teoriden
özgür olmak anlamýna geldiðini; seçmecilik ve ilke yoksunluðu
anlamýna geldiðini açýkça göstermektedir. Hareketimizin gerçek
durumuyla azçok tanýþýklýðý olanlar, marksizmin geniþ bir biçimde
yaygýnlaþmasýnýn yanýnda, teorik düzeyin belli ölçüde düþmekte
olduðunu görmemezlik edemezler. Pek çok insan, çok az bir teo-
rik eðitimle, hatta hiç eðitilmeden, hareketin pratik önemi ve pra-
tik baþarýlarý yüzünden, harekete katýlmýþlardýr. Bundan 
Raboçeye
Dyelo
’nun, bir zafer havasýyla Marx’ýn þu sözlerini aktarýrken nasýl
patavatsýz olduðunu deðerlendirebiliriz: “Ýleriye doðru atýlan her
adým, her gerçek ilerleme, bir düzine programdan daha önemli-
dir.”* Teorik kargaþalýk döneminde bu sözcükleri yinelemek týpký
bir cenazede yaslýlara “gözünüz aydýn!” demeye benzer. Üstelik
Marx’ýn bu sözleri, içerisinde ilkelerin formülasyonundaki seçme-
* K. Marx, F. Engels, 
Gotha ve Erfurt Programlarýnýn Eleþtirisi
. “W. Bracke’ye Metnin
Sunuluþunda Marx Tarafýndan Yazýlan Mektup - 5 Mayýs 1875”, Sol Yayýnlarý, Ankara 1976,
s. 20. -Ed.


29
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
ciliði 
þiddetle
mahküm
ettiði
, Gotha Programý
35
konusunda yazdýðý
mektuptan alýnmýþtýr. Eðer birleþmek zorundaysanýz, diye yazýyor-
du parti liderlerine Marx, hareketin pratik amaçlarýný karþýlayacak
anlaþmalara girin, ama ilkeler konusunda herhangi bir pazarlýða
izin vermeyin, teorik “ödünler” vermeyin. Marx bu düþüncede idi,
ve hâlâ aramýzda –onun adýna– teorinin önemini küçümseme yo-
lunu arayan kimseler var!
Devrimci teori olmadan, devrimci hareket olamaz. Moda
halinde oportünizm övgüsünün, pratik eylemin en dar biçimlerine
delicesine bir kapýlmayla elele gittiði bir zamanda, bu düþünce
üzerinde pek güçlü olarak direnilemez. Ancak Rus sosyal-demok-
ratlarý için teorinin önemi, çoðu kez unutulan þu üç durumdan
ötürü önem kazanmaktadýr: 
[sayfa 34]
birincisi, partimizin sadece olu-
þum sürecinde olmasý, özelliklerinin daha yeni belirlenmeye baþla-
masý, ve hareketi doðru yolundan saptýrma tehdidinde bulunan
devrimci düþüncenin öteki eðilimleriyle henüz hesaplaþmadan uzak
oluþuyla. Tersine tam da þu yakýn geçmiþ, (Akselrod’un uzun za-
man önce ekonomistleri uyardýðý bir durum olan)
36
sosyal-demok-
rat olmayan devrimci eðilimlerin yeniden canlanýþý ile damgalan-
mýþtýr. Bu koþullar altýnda, ilk bakýþta “önemsiz” gibi görünen bir
yanýlgý en kötü sonuçlara yolaçabilir ve ancak burnunun ötesini
göremeyenler, hizip tartýþmalarýný ve görüþ ayrýlýklarý arasýndaki en
keskin farklýlýklarý zamansýz ya da gereksiz sayabilir, Rus sosyal-
demokrasisinin yazgýsý gelecek birçok yýllar boyunca þu ya da bu
“ayrýlýðýn” güçlenmesine baðlýdýr.
Ýkincisi, sosyal-demokrat hareket, özünde, uluslararasý bir
harekettir. Bu, sadece ulusal þovenizmle savaþmak zorunda ol-
duðumuz demek deðil, genç bir ülkede yeni bir hareketin ancak
öteki ülkelerin deneyimlerinden yararlanacak olursa baþarýlý olabi-
leceði demektir de. Bu deneyimlerden yararlanmak için bunlarý
salt tanýmak ya da yalnýzca en son kararlarýný kopya etmek yet-
mez. Gerekli olan, bu deneyimleri eleþtirici bir tutumla ele almak
ve bunlarý baðýmsýz olarak sýnamadan geçirmektir. Modern iþçi
sýnýfý hareketinin ne büyük ölçüde geliþtiðini ve dallandýðýný kavra-
yan bir kimse, bu görevi yerine getirmek için nasýl bir teorik kuvvet-
ler yedeðine ve siyasal (ayný zamanda da devrimci) deneyime ge-
rek olduðunu anlayacaktýr.
Üçüncüsü, Rus sosyal-demokrasisinin ulusal görevleri,


30
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
dünyada baþka hiç bir sosyalist partinin daha önce karþýlaþmadýðý
türdendir. Ýlerde, halkýn tümünün otokrasinin boyunduruðundan
kurtarýlmasý iþinin bize yüklediði siyasal ve örgütsel görevlere eðil-
me fýrsatýný bulacaðýz. Þu noktada, yalnýzca, 
öncü
savaþçý
rolünün
ancak
en
ileri
teorinin
[sayfa 35]
kýlavuzluk
ettiði
bir

Yüklə 0,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə