Ne Yapmalı?


parti ve sendikalar örgütünü gitgide daha güçlü bir biçimde sað-



Yüklə 0,7 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/25
tarix18.07.2023
ölçüsü0,7 Mb.
#119687
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25
neyapmali


parti ve sendikalar örgütünü gitgide daha güçlü bir biçimde sað-
lamlaþtýrmak önem kazanacaktýr. ...
“Eðer Alman iþçileri böyle davranmakta devam ederlerse,
hareketin baþýnda yürüyeceklerdir demiyorum –sadece herhangi
bir ulus iþçilerinin hareketin baþýnda yürümeleri, hareketin yararý-
na deðildir–, ama savaþ çizgisi üzerinde þerefli bir yer tutacaklar
ve, hesapta olmayan aðýr sýnavlar ya da büyük olaylar, onlardan
daha çok cesaret, daha çok karar ve daha çok enerji istediði za-
man, pusatlanmýþ ve hazýr olacaklardýr.”*
Engels’in sözlerinin kehanet olduðu çýktý ortaya. Birkaç yýl
içerisinde Alman iþçileri Sosyalistlere Karþý Yasa biçiminde beklen-
medik çetin, sýnavlarla karþý karþýya geldiler. Ve bu sýnavlarý savaþa
hazýr halde karþýladýlar ve bundan zaferle çýkmayý baþardýlar.
Rus proletaryasý çok daha çetin sýnavlardan geçmek zorun-
da kalacaktýr; onun savaþmak zorunda kalacaðý canavar yanýnda,
anayasal bir ülkedeki anti-sosyalist yasa 
[sayfa 38]
ancak bir cüce ola-
rak kalýr. Tarih bizi þu anda herhangi baþka bir ülkenin proletarya-
sýnýn karþý karþýya kaldýðý bütün ivedi görevlerin en devrimcisi olan
bir görevle karþý karþýya getirmiþtir. Bu görevin yerine getirilmesi,
yalnýzca Avrupa gericiliðinin deðil, (þimdi denebilir ki) Asya gerici-
liðinin de bu en güçlü kalesinin yýkýlmasý, Rus proletaryasýný, ulus-
lararasý devrimci proletaryanýn öncüsü yapacaktýr. Ve biz, bin kez
daha geniþ ve daha derin olan hareketimizi, ayný fedakâr kararlýlýk
ve tutkuyla baþlatacak olursak, öncellerimizin, yetmiþlerin devrim-
cilerinin, kazanmýþ bulunduklarý bu onurlu unvaný elde edeceðimize
güvenme hakkýna sahip olacaðýz. 
[sayfa 39]
* Bkz: Friedrich Engel, 
Almanya’da
Burjuva
Demokratik
Devrim
, “Köylüler Savaþý”,
Önsöz, Sol Yayýnlarý, Ankara 1975, s. 30-32 -Ed.


33
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
ÝKÝ
YIÐINLARIN KENDÝLÝÐÝNDENLÝÐÝ VE
SOSYAL-DEMOKRATLARIN BÝLÝNÇLÝLÝÐÝ
Yetmiþlerin hareketinden çok daha geniþ ve derin olan bi-
zim hareketimizin, o sýra hareketin esinlendiði ayný fedakâr karar-
lýlýk ve enerjisiyle esinlenmesi gerektiðini söyledik. Gerçekten, öyle
sanýyoruz ki, bugünkü hareketin gücünün, yýðýnlarýn, (özellikle sa-
nayi proletaryasýnýn) uyanmasýnda olduðundan ve zayýflýðýnýn da
devrimci liderler arasýnda bilinç ve inisiyatif yokluðundan ileri gel-
diðinden þimdiye kadar kimse kuþku duymamýþtýr.
Bununla birlikte, son zamanlarda, þimdiye kadar bu sorun
konusunda geçerli olan bütün görüþlerin altüst olmasý tehlikesini
yaratan þaþýrtýcý bir keþifte bulunuldu. Bu keþif, 
Ýskra
ve 
Zarya
ile
giriþtiði polemikte özel noktalar 
[sayfa 40]
üzerindeki itirazlarla yetin-
meyen ve “genel anlaþmazlýðý” daha derin bir köke baðlamaya
çalýþan 
Raboçeye
Dyelo
’nun eseridir. Bu gazete, görüþ ayrýlýðýnýn,
özünde, “kendiliðinden unsur ile bilinçli ‘yöntemsel’ unsurun gö-


34
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
reli öneminin farklý deðerlendirilmesinden” ileri geldiðini yazmakta-
dýr. 
Raboçeye
Dyelo
, suçlamasýný, “
geliþmenin,
nesnel
ya
da
ken-
diliðinden
unsurunun
önemini
küçümseme
”* olarak ifade et-
mektedir. Buna biz þu karþýlýðý veririz: bu tez, o kadar anlamlýdýr ki,
bugün, Rus sosyal-demokratlarýný ayýran teorik ve siyasal görüþ
farklarýný öyle derinliðine aydýnlatmaktadýr ki, 
Ýskra
ve 
Zarya
ile gi-
riþilen polemik 
Raboçeye
Dyelo
’nun bu “genel anlaþmazlýðý” keþ-
fetmesinden baþka bir sonuç vermemiþ olsaydý bile, biz, bu sonuç-
tan da büyük memnunluk duyardýk.
Bu yüzden, bilinç ile kendiliðindenlik arasýndaki iliþki soru-
nu iþte bu kadar büyük bir genel ilgi uyandýrmaktadýr, ve onun
için, bu sorun, ayrýntýlý olarak incelenmelidir.
A. KENDÝLÝÐÝNDEN-GELME KABARMANIN
BAÞLANGICI
Bir önceki bölümde, Rusya’nýn eðitim görmüþ gençliðinin
doksanlarýn ortalarýnda marksizmin teorilerini genel olarak nasýl
yuttuðunu belirttik. Ayný dönemde, ünlü 1896 St. Petersburg sanayi
savaþýný
37
izleyen grevler, ayný þekilde genel bir niteliðe büründü.
Bunlarýn bütün Rusya’ya yayýlmasý, daha yeni uyanmakta olan halk
hareketinin derinliðini açýkça gösterdi, ve eðer “kendiliðinden un-
surdan” sözedeceksek, o halde, hiç kuþkusuz, kendiliðinden ola-
rak kabul edilmesi gereken þey, her þeyden önce bu grev hare-
ketidir. Ama kendiliðindenlik vardýr, kendiliðindenlik 
[sayfa 41]
vardýr.
Yetmiþlerde ve altmýþlarda (ve hatta 19. yüzyýlýn ilk yarýsýnda) Rus-
ya’da grevler oldu, ve bunlara makinelerin vb.’nin “kendiliðinden”
tahribi eþlik etmiþti. Bu “baþkaldýrmalarla” karþýlaþtýrýldýðýnda doks-
anlarýn grevleri, bu dönemde iþçi sýnýfý hareketinin yaptýðý ilerle-
meyi belirtmesi ölçüsünde, “bilinçli” diye bile tanýmlanabilirdi. Bu
da göstermektedir ki, “kendiliðinden unsur”, özünde, 
tohum
halin-
deki
bir bilinçlenmeden baþka bir þey deðildir. Ýlkel baþkaldýrmalar
bile, bilinçliliðin belli bir ölçüde uyanmýþ olduðunu ifade ediyordu.
Ýþçiler, kendilerini ezen sistemin kalýcýlýðýna iliþkin çaðlar boyu sü-
rüp gelen inançlarýný kaybediyorlardý... otoriteye kölece boyuneð-
meyi kesin bir biçimde terkederek ortak direnmenin gereðini,

Raboçeye
Dyelo
, n° 10. Eylül 1901, s. 17-18. Ýtalikler 
Raboçeye
Dyelo
’nundur.


35
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
anlamaya demeyeceðim ama, hissetmeye baþlýyorlardý. Ama bu
gene de bir 
mücadele
niteliðinden çok, umutsuzluk ve öç alma
patlamalarý niteliðindeydi. Doksanlarýn grevleri, bilinçliliðin çok daha
büyük parýltýlarýný açýða vuruyordu; belirli istemler ileri sürülmüþtü,
grevin zamaný iyi seçilmiþti, baþka yerlerdeki durumlar ve örnekler
üzerinde tartýþýlmýþtý vb.. Baþkaldýrmalar ezilenlerin sadece diren-
meleriydi, oysa sistemli grevler tohum halindeki sýnýf mücadelesi-
ni temsil ediyordu, ama yalnýzca tohum halindeki. Kendi baþlarýna
alýndýklarýnda, bu grevler, salt sendika mücadeleleriydi, henüz so-
syal-demokrat mücadeleler deðillerdi. Bunlar iþverenlerle iþçiler
arasýnda uyanmaya baþlayan düþmanlýklarý gösteriyordu, ama isçi-
ler, kendi çýkarlarýnýn, modern siyasal ve toplumsal sisteminin tü-
müyle uzlaþmaz bir biçimde çatýþtýðýnýn bilincinde deðillerdi ve
olamazlardý da, yani onlarýn bilinci henüz sosyal-demokrat bir bi-
linç deðildi. Bu anlamda, doksanlarýn grevleri, “baþkaldýrmalarla”
karþýlaþtýrýldýðýnda çok büyük bir ilerlemeyi temsil etmelerine karþýn,
salt kendiliðinden bir hareket olarak kaldý.
Ýþçiler arasýnda sosyal-demokrat bilincin 
olamayacaðýný
[say-
fa 42]
söyledik. Bu bilinç onlara dýþardan getirilmeliydi. Bütün ülke-
lerin tarihi göstermektedir ki, iþçi sýnýfý, salt kendi çabasýyla sadece
sendika bilincini, yani sendikalar içerisinde birleþmenin, iþverenlere
karþý mücadele etmenin ve hükümeti gerekli iþ yasalarýný çýkar-
maya zorlamanýn vb. gerekli olduðu inancýný geliþtirebilir.*) Oysa
sosyalizm teorisi, mülk sahibi sýnýflarýn iyi eðitim görmüþ temsilci-
leri tarafýndan, aydýnlar tarafýndan geliþtirilen, felsefi, tarihsel ve
iktisadi teorilerden doðup geliþmiþtir. Toplumsal konumlarýyla, mo-
dern bilimsel sosyalizmin kurucularý Marx ve Engels de, burjuva
aydýn tabakasýna mensupturlar. Tam ayný yolda, Rusya’da sosyal-
demokrasinin teorik öðretisi, iþçi sýnýfý hareketinin kendiliðinden
geliþmesinden tamamen baðýmsýz olarak doðmuþtur; devrimci sos-
yalist aydýn tabaka arasýndaki düþünce geliþmesinin doðal ve kaçý-
nýlmaz bir sonucu olarak doðmuþtur. Sözünü etmekte olduðumuz
dönemde, doksanlarýn ortalarýnda, bu öðreti yalnýzca Emeðin Kur-
tuluþu grubunun tam olarak formüle ettiði programýný temsil et-
* Sendikacýlýk [
trade
-
unionism
], kimilerinin sandýðý gibi, “siyaset”i tümüyle dýþtalamaz.
Sendikalar her zaman bazý siyasal [ama sosyal-demokrat olmayan] ajitasyon ve mücadele
yürütmüþ1erdir. Bir sonraki bölümde sendika siyaseti ile sosyal-demokrat siyaset arasýndaki
ayrýlýðý ele alacaðýz.


36
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
mekle kalmamýþ, Rusya’daki devrimci gençliðin çoðunluðunu da
kendi yanýna kazanmýþ bulunuyordu.
Böylece, hem çalýþan yýðýnlarýn kendiliðinden uyanýþýna, on-
larýn yaþam bilincine ve mücadele bilincine yönelik bir uyanýþýna,
hem de sosyal-demokrat teoriyle silahlanmýþ ve iþçilere yönelmeye
zorlanan devrimci bir gençliðe sahiptik. Buna iliþkin olarak, bu
dönemin ilk sosyal-demokratlarýnýn 
ekonomik
ajitasyonu
büyük
bir
gayretle
yürüttükleri
halde (bu eylemlerinde, onlara, o zaman-
lar hâlâ elyazmasý halinde bulunan 
Ajitasyon
Üzerine
adlý kitapçýðýn
içerdiði gerçekten de yararlý görüþler kýlavuzluk 
[sayfa 43]
etmektey-
di), bunu tek görevleri olarak görmedikleri yolundaki çoðu kez
unutulan (ve oldukça az bilinen) bir olguyu belirtmek özel önem
taþýmaktadýr. Tersine 
daha
baþýnda
Rus sosyal-demokrasisi için
genel olarak en uzak tarihsel görevleri, ve özel olarak da otokrasiyi
devirme görevini koymuþlardý. Böylece, 1895’in sonlarýna doðru
Ýþçi Sýnýfýnýn Kurtuluþu Ýçin Mücadele Birliðini
38
kuran sosyal-de-
mokratlarýn St. Petersburg grubu, 
Raboçeye
Dyelo
adýndaki bir ga-
zetenin ilk sayýsýný hazýrladý. Bu sayý, 8 Aralýk 1895 gecesi grubun
üyelerinden olan Anotoli Alekseyeviç Vaneyev’in* evine yapýlan bir
baskýnla jandarmanýn eline geçtiðinde basýma hazýr durumdaydý,
böylelikle 
Raboçeye
Dyelo
’nun ilk basýmý günýþýðýna çýkma fýrsatý-
na kavuþamadý. Bu sayýnýn baþyazýsý (belki de otuz yýl sonra bir
Russkaya
Starina
,
39
polis arþivlerinden bunu günýþýðýna çýkaracak-
týr), Rusya’daki iþçi sýnýfýnýn tarihsel görevlerini özetliyor ve siyasal
özgürlüklerin gerçekleþtirilmesini bu görevlerin baþýna koyuyordu.
Bu sayý ayný zamanda “Bakanlarýmýz Ne Düþünüyor?”** baþlýðý al-
týnda, polisin temel eðitim komitelerini ezmesini ele alan bir maka-
leyi de içeriyordu. Bunlardan baþka St. Petersburg’dan ve Rusya’nýn
baþka yerlerinden gelen mektuplar da (örneðin Yaroslavl Guberni-
yasýndaki iþçilerin katliami
40
konusunda bir mektup) vardý. Doks-
anlarýn Rus sosyal-demokratlarýnýn, eðer yanýlmýyorsak bu “ilk ça-
basý”, tümüyle yerel, hele de “ekonomik” bir gazete deðildi, tersi-
* A. A. Vaneyev, sürgünden önce hapisanede tek baþýna hücrede tutulduðu sýrada
yakalandýðý veremden 1899’da Doðu Sibirya’da öldü. Yukardaki bilgilerin yayýnlanmasýný
bu nedenle mümkün görüyoruz. Bu bilgilerin güvenilir olduðunu güvenle söylüyoruz;
çünkü bu bilgiler, A. A. Vaneyev ile yakýn iliþkisi olan ve onu yakýndan tanýyan bir kiþi
tarafýndan aktarýlmaktadýr.
** Bkz: 
Collected
Works
, Vol. 2, s. 87-92. -Ed.


37
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
ne otokrasiye karþý grev hareketini devrimci hareketle birleþtirmeye
ve gerici bilisizlik politikasý altýnda ezilen 
[sayfa 44]
herkesi sosyal-
demokrasinin saflarýna kazanmayý amaçlýyordu. Bu dönemin ha-
reketinin durumuyla biraz olsun tanýþýklýðý olan hiç kimse, böyle
bir gazetenin baþkentin iþçileri ve devrimci aydýn tabaka arasýnda
sýcak bir karþýlýk göreceðinden ve yaygýn bir tirajý saðlayacaðýndan
kuþku duyamazdý. Giriþimin baþarýsýzlýðý, sadece, bu dönemin sos-
yal-demokratlarýnýn devrimci deneyim ve pratik eðitimden yoksun
oluþlarý yüzünden zamanýn ivedi gereksinmelerini karþýlayamadýk-
larýný göstermiþtir. Bunlar St. Peterburgski 
Raboþi Listok
41
için ve
özellikle 
Raboçaya Gazeta
ve 1898 ilkyazýnda kurulan Rus Sosyal-
Demokrat Ýþçi Partisinin Bildirge’si için de söylenmelidir. Kuþkusuz,
o zamanýn sosyal-demokratlarýný hazýrlýksýz olduklarý için kýnamak
aklýmýzýn ucundan bile geçmez. Ama bu hareketin deneyiminden
yararlanabilmek ve ondan pratik dersler çýkarabilmek için þu ya
da bu eksikliðin nedenlerini ve önemini iyice anlamamýz gerekir.
Bu nedenle, 1895-98 döneminde faal olan sosyal-demokratlarýn bir
bölümünün (belki de hatta çoðunluðunun), haklý olarak, o zaman
bile, “kendiliðinden” hareketin hemen baþýnda, en kapsamlý bir
programla ve en militan taktiksel bir çizgiyle çýkmanýn olanaklý
olduðunu düþündükleri olgusunu belirtmenin büyük önemi var-
dýr.* Devrimcilerin çoðunluðunun 
[sayfa 45]
eðitimden yoksun oluþu,
bu tümüyle doðal olgu, herhangi bir özel korku yaratamazdý. Bir
kez görevler doðru bir biçimde belirlenince, bir kez bu görevleri
gerçekleþtirmek yolunda yinelenen giriþimler için enerji olunca,
geçici baþarýsýzlýklar sadece küçük talihsizlikleri temsil ediyordu.
Devrimci deneyim ve örgütsel yetenek elde edilebilecek þeylerdir,
yeter ki bunlarý erde etme isteði olsun, yeter ki, eksiklikler kabul
* “Doksanlarýn sonlarýnýn sosyal-demokratlarýnýn faaliyetlerine karþý düþmanca bir
tutum takýnan 
Ýskra
, o sýralarda küçük istemler uðruna mücadeleden baþka herhangi bir
çalýþma için koþullarýn bulunmadýðýný görmezlikten geliyor” diye söylüyor ekonomistler
“Rus Sosyal-Demokrat Organlara Mektup”larýnda [
Ýskra
, n° 12]. Yukarda verilen olgular,
“koþullarýn bulunmadýðý” konusundaki tezin gerçeðe taban tabana karþýt olduðunu
gösteriyor. Deðil sonlarýnda, doksanlarýn ortalarýnda bile, küçük istemlerin yanýnda öteki
çalýþmalar için de koþullar vardý – liderlerin yeterince eðitilmiþ olmalarý dýþýnda bütün
koþullar vardý. Bizim, ideologlarýn, liderlerin yeterli eðitimden yoksun olduðumuzu içtenlikle
kabul etmek yerine, ekonomistler, bütün suçu “koþullarýn bulunmayýþýna”, hiç bir
ideologun hareketi saptýramayacaðý maddi ortamýn belirlediði yolun etkilerine yüklemeye
çalýþýyorlar. Bu, kendiliðindenlik önünde kölece eðilmek deðil de nedir, “ideologlarýn”
kendi kusurlarýna sevdalanmalarý deðil de nedir?


38
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
edilsin, devrimci eylemde bu eksikliklerin kabul edilmesi bunlarýn
yarý yarýya giderilmesi demektir.
Ama bu bilinç (ki bu, sözü edilen grubun üyeleri arasýnda
çok canlý idi) sönmeye baþladýðýnda, eksikliklere erdemler olarak
bakmaya hazýr, hatta 
kendiliðindenlik
önünde
kölece
boyuneðiþ-
lerine
teorik
bir temel bulmaya çalýþan kimseler –ve hatta sosyal-
demokrat organlar– boygöstermeye baþladýðýnda, sadece ufak-tefek
talihsizlikler olan þeyler, baþlýbaþýna talihsizlikler haline geldi. Bu
eðilimden, içeriði yanlýþ olarak ve çok dar bir biçimde ekonomizm
olarak nitelenen bu eðilimden, sonuçlar çýkarmanýn zamanýdýr.
B. KENDÝLÝÐÝNDENLÝK ÖNÜNDE EÐÝLME
RABOÇAYA MYSIL
Kendiliðindenliðe bu boyuneðiþin yazýnsal ifadelerini ele al-
madan önce, Rus sosyal-demokrasisindeki geleceðin iki çatýþan
eðiliminin St. Petersburg’da çalýþan yoldaþlar arasýnda hangi koþullar
altýnda doðduðu ve büyüdüðüne ýþýk tutan (yukarda sözü edilen
kaynak tarafýndan bize ulaþtýrýlan) þu ilginç olguyu belirtmek iste-
riz. 1897’nin baþýnda, sürgünlerinden hemen önce, A. A. Vaneyev
ve birkaç yoldaþý, Ýþçi Sýnýfýnýn Kurtuluþu için Mücadele Birliðinin
“eski” ve “gen甠üyelerini biraraya getiren özel bir toplantýya katýl-
dýlar.
42
Konuþmalarýn aðýrlýk noktasýný örgüt sorunlarý, özellikle de
son biçimi ile “
Listok
”
[sayfa 46]
Rabotnika
, n° 9-10, s. 46’da
43
yayýn-
lanmýþ olan “iþçilerin karþýlýklý yardým fonu tüzüðü” konusu oluþtu-
ruyordu. “Eski” üyelerle (St. Petersburg sosyal-demokratlarý bunlarý
alaya alarak “dekabristler,” olarak adlandýrýrlardý) “genç” üyeler
(ki bunlar, daha sonra 
Raboçaya
Mysýl
çalýþmalarýna aktif olarak
katýldýlar) arasýnda kesin ayrýlýklar hemen kendini gösterdi, ve arala-
rýnda þiddetli tartýþmalar baþladý. “Gen甠üyeler yayýnlanmýþ haliy-
le tüzüðün temel ilkelerini savunuyorlardý. “Eski” üyeler birincil ge-
reksinmenin bu olmadýðýný, ama Mücadele Birliðinin bütün deðiþik
iþçi yardýmlaþma fonlarýnýn, öðrenci propaganda çevrelerinin, vb.
baðlý olacaðý bir devrimciler örgütü halinde güçlendirilmesi gerek-
tiðini savunuyorlardý. Hiç söylemeye gerek yok ki, tartýþma içinde
bulunan taraflar, bu sýradaki anlaþmazlýklarýn, bir bölünmenin baþ-
langýcý olduðunu kavramaktan uzaktýlar; tersine, bunlarý, tek baþýna
ve raslansal þeyler olarak görüyorlardý. Bu olgu da gösteriyor ki,


39
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
Rusya’da da ekonomizm, “eski” sosyal-demokratlara karþý bir mü-
cadele olmaksýzýn ortaya çýkmýþ ve yaygýnlaþmýþ deðildir (ki bu,
bugünün ekonomistlerinin unutmak istedikleri bir þeydir). Ve eðer,
esasýnda, bu mücadele, ardýndan “belgesel” izler býrakmamýþ ise,
bunun tek nedeni o sýrada faaliyet gösteren çevrelerin üyeliðinin
öylesine sürekli bir deðiþiklikten geçmesidir ki, hiç bir süreklilik
saðlanamamýþ ve bunun sonucu olarak da görüþ ayrýlýklarý her-
hangi bir belge ile kaydedilmemiþtir.
Raboçaya
Mysýl
’ýn kuruluþu ekonomizmi günýþýðýna çýkardý,
ama bir çýrpýda deðil. Yeni eðilimin çeþitli kentlerdeki baþarýlarý ve
baþarýsýzlýklarýnda raslantýnýn ne ölçüde olduðunu ve bunun ger-
çekte ayrý bir eðilimi mi ifade ettiði, yoksa salt belli kimselerin eði-
tim yoksunluðundan mi ileri geldiði konusunda, ne “yeninin” sa-
vunucularýnýn ne de karþýtlarýnýn karar verebildikleri –ve bunu yap-
ma fýrsatýný gerçekten de bulamadýklarý– zaman süresini 
[sayfa 47]
anlayabilmek için, eylem koþullarýný ve Rus çalýþma gruplarýnýn
çoðunluðunun kýsa ömürlü niteliðini somut bir biçimde kafamýzda
canlandýrmamýz gerekir (bu, ancak, bunu bizzat yaþamýþ olanlarýn
yapabilecekleri bir þeydir). Örneðin, 
Raboçaya
Mysýl
’ýn ilk teksir
edilmiþ kopyalarý sosyal-demokratlarýn büyük bir çoðunluðuna hiç
bir zaman ulaþmadý, ve eðer ilk sayýsýndaki baþyazýya deðinebili-
yorsak, bunun tek nedeni, yukarda belirtilen gazetelerden ve gaze-
te projelerinden oldukça farklý olan bu yeni gazeteyi, hiç kuþkusuz,
büyük bir gayretle, olduðundan fazla abartan V. Ý.
44
tarafýndan ya-
zýlan bir makalede (“
Listok
”
Rabotnika
, n° 9-10, s. 47 ve devami)
yeniden yayýnlanmýþ olmasýdýr.* 
Raboçaya
Mysýl’ýn
tüm
havasýný
ve genel olarak ekonomizmi büyük bir açýklýkla ortaya koyduðu
için, bu baþyazý üzerinde durmaya deðer.
“Mavi ceketliler”in
45
silahýnýn iþçi sýnýfý hareketini hiç bir za-
man duraksatamayacaðýný belirttikten sonra, baþyazý, sözlerini þöyle
sürdürüyor: “... iþçi sýnýfý hareketinin canlýlýðý, iþçilerin, sonunda,
kendi yazgýlarýný liderlerinin ellerinden koparýp kendi ellerine al-
malarý olgusundan ileri gelmektedir”; bu temel tez daha sonra ay-
* Gerçekten kaydetmek gerekir ki, 
Raboçaya
Mysýl
’ýn Kasým 1898’de ekonomizmin
bütün yönleriyle açýklanmýþ olduðu bir sýradaki övgüsü, özellikle de yurtdýþýnda, çok kýsa
bir süre sonra 
Raboçeye
Dyelo
’nun yöneticilerinden biri olan V. Ý.’nin ta kendisinden
kaynaklanmýþtý. Ama yine de 
Raboçeye
Dyelo
, Rus sosyal-demokrasisi içinde iki eðilimin
olduðunu yadsýmýþtý ve bugün bile yadsýmasýný sürdürmektedir!


40
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
rýntýlarýyla geliþtirilmektedir. Gerçekte, liderler (yani sosyal-demok-
ratlar, Mücadele Birliðinin örgütleyicileri), denebilir ki, polis tarafýn-
dan iþçilerin ellerinden koparýlýp alýnmýþtýr;* ama iþçiler liderlerine
karþý mücadele ediyorlarmýþ gibi ve liderlerinin 
[sayfa 48]
boyundu-
ruðundan kendilerini kurtarýyorlarmýþ gibi gösterilmektedir! Devrim-
ci örgütün güçlendirilmesi ve siyasal faaliyetin geniþletilmesi
yönünden ileri adýmlar atma çaðrýsý yerine, tümüyle sendika müca-
delesine geri çekilme çaðrýsý yapýlmýþtýr. “Hareketin ekonomik te-
melinin siysal ülküyü hiç bir zaman unutmama çabasýyla gölge-
lendiði” ve iþçi sýnýfý hareketinin parolasýnýn “ekonomik koþullar
için mücadele” (!) ya da daha da iyisi “iþçiler, iþçiler içindir” paro-
lasý olduðu ilân edildi. Grev fonlarýnýn “hareket için öteki örgütler-
den yüz kez daha yararlý olduðu” (1897 Ekiminde söylenmiþ bu
sözleri, 1897’nin baþlangýcýnda genç üyelerle “dekabristler” arasýn-
daki tartýþmayla kýyaslayýnýz) vb. açýklandý. “Ýþçilerin ‘kaymaðýna’
deðil, ‘ortalamaya’, iþçi yýðýnlarýna aðýrlýk vermeliyiz”; “siyaset her
zaman itaatle ekonomiyi izler”** vb. vb. gibi ucuz deyiþler, hareket
tarafýndan çekilen ama çoðu durumlarda, ancak legal olarak orta-
ya çýkan yayýnlardaki kadarýyla marksizm kýrýntýlarýyla tanýþýklýðý
olan gençlik yýðýnlarý üzerinde, karþý durulmaz bir etki yaratan moda
haline geldi.
Siyasal bilinç, kendiliðindenlik –Bay V. V.’nin “fikirlerini” yi-
neleyen “sosyal-demokratlarýn” kendiliðindenliði, bir rubleye bir
kopek katmanýn her türlü sosyalizmden ve siyasetten daha deðerli
olduðu ve “gelecek kuþaklar için deðil de kendileri ve çocuklarý
için savaþtýklarýný bilerek savaþmalarý” gerektiði (
Raboçaya
Mysýl
,
n° 1, baþyazý) yolundaki savlarla kandýrýlan iþçilerin kendiliðinden-
liði– tarafýndan tümüyle boðulmuþtu. Bu çeþit sözler, 
[sayfa 49]
sosya-
* Bu olayýn doðru olduðu þu ilginç olgu ile gösterilmektedir. “Dekabristler”in yakalan-
malarýndan sonra, hareketin ortaya çýkarýlmasýnýn ve tutuklamanýn “dekabristler”le iþbirliði
yapan bir grupla iliþkisi olan bir ajan-provakatör, diþçi N. N. Mihaylov tarafýndan saklandýðý
haberi Schlüsselburg karayollarý iþçileri arasýnda yayýlýnca, iþçiler öylesine öfkeye kapýl-
mýþlardý ki, onu öldürmeye karar verdiler.
** Bu alýntýlar 
Raboçaya
Mysýl
’ýn ilk sayýsýndaki ayný baþyazýdandýr. Siyaset ve iktisat
arasýndaki iliþkiler konusunda benzer görüþ1erl savunduðu için uzun zaman önce “tutucu
iþ1erin eski bir ustasý” unvanýný almýþ olan gerçek Bay V. V.’ye karþý marksistlerin yazýnsal
bir savaþ yürüttüðü bir sýrada “ekonomik materyalizmin” acemice kabalaþtýrýlmasýný yine-
leyip duran “Rus sosyal-demokrasisinin V. V.’leri”nin sahip olduklarý teorik eðitim düzeyi
bundan anlaþýlabilir?


41
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
lizme olan nefretleri içerisinde, Ýngiliz 
trade
-
union
culuðunu kendi
topraklarýna taþýmak ve iþçilere, katýksýz sendikal mücadeleye
giriþmekle,* geleceðin bilmem hangi sosyalizmi için, bilmem han-
gi kuþaklarý için deðil, kendileri ve çocuklarý için mücadele etmiþ
olacaklarýný öðütlemeye çalýþan (Alman “
Sozial
-
Politiker
”i Hircsh
gibi) Batý Avrupa’nýn burjuvazisinin her zaman gözde bir silahý
olmuþtur. Ve þimdi de “Rus sosyal-demokrasisinin V. V.’leri”, bu
burjuva sözleri yinelemeye giriþmiþ1erdir. Bu noktada 
çaðdaþ
ayrý-
lýklarý, tahlilimizin bundan sonrasý için yararlý olacak üç durumu
kaydetmek önemlidir.**
Birincisi, yukarda deðindiðimiz siyasal bilincin kendiliðin-
denlik tarafýndan boðulmasý da, kendiliðinden oldu. Bu bir sözcük
oyunu gibi görünebilir, ama ne yazýk ki acý gerçek budur. Bu, biri-
nin ötekine üstün geldiði, birbirlerine tamamen karþýt iki görüþ
arasýndaki açýk bir mücadelenin bir sonucu olarak olmamýþtýr, bu,
giderek daha çok “eski” devrimcinin jandarma tarafýndan “koparý-
lýp alýnmasý” ve giderek daha çok sayýda “Rus sosyal-demokrasisi-
nin” “genç” “V. V.’lerinin” sahnede gözükmesi olgusu yüzünden
olmuþtur. Bugünkü Rus hareketine katýlmýþ olanlar demeyeceðim,
ama en azýndan onun havasýný koklamýþ olan herkes, durumun
tamamen bu olduðunu pek iyi bilir. Ve eðer biz, yine de bu her-
kesçe bilinen olgu konusunda okurun iyice açýklýða kavuþmasý
yolunda fazla direniyorsak, ve eðer, daha da açýklýða kavuþturmak
için 
Raboçeye
Dyelo
’nun ilk basýmýndaki ve 1897’nin baþýnda “es-
kiler” ile “gençler” arasýndaki tartýþmalardaki 
[sayfa 50]
olgularý akta-
rýyorsak, bunu “demokrasi”leriyle övünen kimselerin geniþ ka-
muoyunun (ya da çok genç kuþaðýn) bu olgular konusundaki bili-
sizliði üzerine spekülasyona girmelerinden ötürü yapýyoruz. Bu nok-
ta üzerinde daha ilerde duracaðýz.
Ýkincisi, ekonomizmin yazýnsal ifadesinin hemen baþlarýnda,
“iþçi hareketinin katýksýz ve yalýn” yandaþlarýnýn, proleter mücade-
* Almanlarýn da, “katýksýz sendikal” mücadeleyi savunma anlamýna gelen 
Nur
-
Ge-
werkschaftler
diye özel bir deyimleri var.
** Biz, çaðdaþ sözcüðünü, ikiyüzlülükle omuzlarýný silkip, þunlarý söyleyebileceklere
yararlý olur diye vurguluyoruz: 
Raboçaya
Mysýl
’a þimdi saldýrmak pek kolaydýr, ama bütün
bunlar eski hikâye deðil mi? 
Raboçaya
Mysýl
’ýn düþüncelerine tam boyuneðiþleri daha
sonra tanýtlanacak olan böyle çaðdaþ ikiyüzlülere yanýtýmýz, 
mutato
nomine
de
te
fabula
narratur
’dur [adýný deðiþtir, hikâye seni anlatýr -Ed.].


42
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
le ile en yakýn “organik” iliþkilere (
Raboçeye
Dyelo
’nun deyimi) ta-
panlarýn, iþçi olmayan aydýn tabakanýn (sosyalist bir aydýn tabaka-
nýn bile) karþýtlarýnýn, durumlarýný savunmak için “katýksýz” 
burjuva
“
trade
-
unionculuðu
”
tezlerine sýðýnmak zorunda kalmalarý gibi son
derece ilginç bir durum –bugünün sosyal-demokratlarý arasýnda
egemen olan bütün ayrýlýklarý anlamak için çok tipik bir durum–
gözlemliyoruz. Bu, 
Raboçaya
Mysýl
’ýn, daha hemen baþýnda –bilin-
çsiz olarak–, Credo’nun programýný uygulamaya baþladýðýný göster-
mektedir. Bu, (
Raboçeye
Dyelo
’nun kavrayamadýðý bir þeyi) iþçi
sýnýfý hareketinin kendiliðindenliðinin her türlü putlaþtýrýlmasýnýn,
“bilinçli unsurun” sosyal-demokrasinin rolünün her türlü küçüm-
senmesinin, 
bunu
küçümseyenin
onu
isteyerek
yapýp
yapmamasýn-
dan
tamamen
baðýmsýz
olarak,
iþçiler
üzerinde
burjuva
ideolojisinin
etkisini
güçlendirmek
anlamýný
taþýdýðýný
göstermektedir. Bütün
bu “ideolojinin öneminin abartýlmasý”* konusunda, bilinçli unsu-
run rolünün abartýlmasý** vb. konusunda sözedenler, katýksýz ve
yalýn iþçi hareketinin, eðer iþçiler yalnýzca “kendi yazgýlarýný liderle-
rinin ellerinden kurtarýrlarsa”, kendisi için baðýmsýz bir ideolojiyi
geliþtirebileceðini ve geliþtireceðini düþünmektedirler. Ama bu de-
rin bir yanýlgýdýr. Yukarda söylenenleri tamamlamak için, Karl Kau-
tsky’nin Avusturya 
[sayfa 51]
Sosyal-Demokrat Partisinin yeni program
taslaðýyla ilgili olarak þu son derece doðru ve önemli sözlerini ak-
taracaðýz.***
“Revizyonist eleþtiricilerimizden pek çoðu, Marx’ýn, ekono-
mik geliþme ve sýnýf mücadelesinin yalnýzca sosyalist üretimin ko-
þullarýný yaratmakla kalmayýp, ayný zamanda, ve doðrudan doðruya
onun gerekliliðinin 
bilincini
[italikler K. K.’nin] de yarattýðýný ileri
sürdüðüne inanýrlar. Ve bu eleþtiriciler, Ýngiltere’nin, kapitalist
geliþmenin en yüksek düzeyine ulaþtýðý bu ülkenin, bu bilince her-
hangi baþka bir ülkeden daha uzak olduðunu öne sürerler. Tas-
laða bakýldýðýnda, böylece çürütülen bu sözde ortodoks marksist
görüþün Avusturya programýnýn taslaðýný hazýrlayan komitece de
paylaþýldýðýný düþünmek mümkündür. Program taslaðýnda þöyle
denmektedir: ‘Kapitalist geliþme arttýkça, proletaryanýn sayýsý da
* Ekonomistlerin Mektubu, 
Ýskra
, n° 12.
** 
Raboçeye
Dyelo
, n° 10.
*** 
Neue Zeit
, 1901-02, XX. I, n° 3, s. 79. Kautsky’nin deðindiði komite taslaðý Viyana
Kongresi tarafýndan [geçen yýlýn sonunda] ufak-tefek deðiþikliklerle kabul edildi.
46


43
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
artar, proletarya arttýkça kapitalizme karþý savaþa zorlanýr ve bu
savaþa uygun duruma gelir. Proletarya sosyalizmin olabilirliði ve
zorunluluðu bilincine ulaþýr. Demek oluyor ki, sosyalist bilinç, pro-
leter sýnýf mücadelesinin zorunlu ve doðrudan bir sonucu olarak
ortaya çýkar.’ Ama bu kesenkes yanlýþtýr. Elbette, bir öðreti olarak,
sosyalizmin kökleri, týpký proletaryanýn sýnýf mücadelesi gibi, mo-
dern ekonomik iliþkilerde bulunmaktadýr ve sosyalizm, ikincisi gibi
kapitalizmin yýðýnlarda yarattýðý yoksulluk ve sefalete karþý müca-
deleden ortaya çýkar. Ama sosyalizm ve sýnýf mücadelesi, yanyana
doðar, birbirinden deðil; herbiri farklý koþullarda ortaya çýkar. Mo-
dern sosyalist bilinç, yalnýzca derin bilimsel bilgi temeli üzerinde
yükselebilir. Gerçekten de, modern iktisat bilimi, diyelim modern
teknoloji kadar, sosyalist üretim için bir koþuldur, ve proletarya, ne
denli isterse istesin, ne birini 
[sayfa 52]
ne de ötekini yaratabilir; her
ikisi de modern toplumsal süreçten ortaya çýkar. Bilimin taþýyýcýsý
proletarya deðil, 
burjuva
aydýn
tabakadýr
[italikler K. K.’nin]: mo-
dern sosyalizm, bu tabakanýn tek tek üyelerinin zihinlerinden
kaynaklanmýþtýr, ve bunu entelektüel olarak daha geliþmiþ olan ve
koþullarýn elverdiði yerlerde modern sosyalizmi proleter sýnýf mü-
cadelesine sokan proleterlere iletenler de bunlar olmuþtur. Demek
oluyor ki, sosyalist bilinç sýnýf mücadelesine dýþardan [
von
aussen
Hinein
getragenes
] verilen bir þeydir, onun içinden kendiliðinden
çýkan [
urwüchsig
] bir þey deðildir. Bu yüzdendir ki, eski Hainfeld
programý pek haklý olarak, sosyal-demokrasinin görevinin, proleta-
ryayý, konumunun 
bilinci
ve görevinin bilinci ile doldurmak [aslýn-
da: proletaryayý doyurmak] olduðunu söylemektedir. Eðer bilinç,
sýnýf mücadelesinden kendi baþýna doðsaydý buna gerek olmazdý.
Yeni taslak, bu önermeyi, eski programdan aynen almýþtýr ve bunu
yukarda belirtilen önermeye iliþtirmiþtir. Ama bu, düþünce çizgisi-
ni tümüyle koparmaktadýr...”
Çalýþan yýðýnlarýn hareketlerinin süreci içerisinde kendi
baþlarýna formüle edecekleri baðýmsýz bir ideolojiden sözedilemeye-
ceðine göre,* 
tek
seçenek þu oluyor 
[sayfa 53]
–ya burjuva ideolojisi,
* Elbette bu demek deðildir ki, böyle bir ideolojinin yaratýlmasýnda iþçilerin payý
yoktur. Ama bunlar, iþçi olarak deðil, sosyalist teorisyenler olarak, Proudhon’lar ve
Weitling’ler olarak katýldýlar; bir baþka deyiþle, bunlar, yapabildikleri zaman, yaþadýklarý
çaðlarýn bilgisini þöyle böy-le kazanabildikleri ve bu bilgiyi þöyle böyle geliþtirebildikleri
ölçüde, katýldýlar. Ama, iþçinin 
bun-da
daha
sýk
baþarý
gösterebilmesi
için, genel olarak


44
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
ya da sosyalist ideoloji. Ýkisi arasýnda bir orta yol yoktur (çünkü
insanlýk “üçüncü” bir ideoloji yaratmamýþtýr ve ayrýca da sýnýf kar-
þýtlýklarýyla parçalanmýþ bir toplumda sýnýf-dýþý ya da sýnýf-üstü bir
ideoloji sözkonusu olamaz). Öyleyse, 
herhangi
bir
biçimde
sosya-
list ideolojiyi küçümsemek, 
ona
birazcýk
olsun
yan
çizmek
, burju-
va ideolojisini güçlendirmek anlamýna gelir. Kendiliðindenlikten
çok sözedilmektedir. Ama iþçi sýnýfý hareketinin 
kendiliðinden
geliþmesi, onun burjuva ideolojisine tabi olmasýna, 
Credo
progra-

doðrultusunda
geliþmesine
yolaçar; çünkü kendiliðinden iþçi
sýnýfý hareketi, 
trade
-
union
culuktur, 
Nur
-
Geurerkschaftlerei
’dir, ve
trade
-
union
culuk, iþçilerin burjuvaziye ideolojik köleliði demektir.
Demek oluyor ki, görevimiz, sosyal-demokrasinin görevi, 
kendili-
lindenliðe
karþý
savaþmak
, iþçi sýnýfý hareketini burjuvazinin kanat-
larý altýna sokmak yolundaki bu kendiliðinden 
trade
-
union
cu
çabadan uzaklaþtýrmak, ve devrimci sosyal-demokrasinin kanadý
altýna sokmaktýr. 
Ýskra
, n° 12’de yayýnlanan ekonomist mektubun
yazarlarý tarafýndan kullanýlan, en güçlü ideologlarýn iþçi sýnýfý hare-
ketini maddi öðelerin karþýlýklý etkileþimi ve maddi ortamla belir-
lenmiþ yolundan uzaklaþtýrma çabalarýnýn baþarýsýzlýða uðradýðý yo-
lundaki sözleri, bu nedenle, 
sosyalizmden
vazgeçmeyle
ayný
þey-
dir.
Eðer bu yazarlar, yazýn ve toplumsal faaliyet alanýna giren her-
kesin yapmasý gerektiði gibi, ne söylediklerini korkusuzca, tutarlý
bir biçimde ve derinlemesine deðerlendirebilselerdi, onlar için “o
iþe yaramaz kollarýný boþ göðüsleri üzerinde baðlamak” ve eylem
alanýný, iþçi sýnýfý hareketini “en az direnme çizgisine” doðru, yani
burjuva 
trade
-
union
culuðu çizgisine doðru çeken Struve’lere, Pro-
kopoviç’lere, ya da bu hareketi kilise ve 
[sayfa 54]
jandarma “ideoloji-
si” çizgisine doðru çeken Zubatov’lara terketmekten baþka yapa-
caklarý bir þey kalmazdý.
Almanya örneðini anýmsayalým. Lassalle’ýn Alman iþçi sýnýfý
hareketine sunduðu tarihsel hizmet neydi? Bu hareketi (
Schulze
-
iþçilerin bilinç düzeylerini yükseltmek için her türlü çaba gösterilmelidir; iþçilerin kendilerini
“iþçi yazýnýnýn” sýnýrlarý içerisinde yapay olarak hapsetmemeleri, 
genel
yazýnda
giderek
artan bir biçimde ustalýk kazanmayý öðrenmeleri zorunludur. “Kendilerini hapsetme-
meli”dirler yerine “hapsedilmemelidirler” demek daha da doðru olacaktýr, çünkü iþçilerin
kendileri de aydýnlar için yazýlan bütün þeyleri okumak istiyorlar ve okuyorlar, ve yalnýzca
pek az [kötü] aydýn, “iþçiler için” fabrika koþullarý konusunda birazcýk þeyler söylemenin
ve uzun zamandan beri bilinen bu þeyleri bir daha, bir daha yinelemenin yeterli olduðuna
inanýr.


45
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
Delitsch
ve
benzerlerinin
iyi
yürekli
yardýmlarýyla
), ilerlemeci 
tra-
de
-
union
culuk ve kooperatifçilik yolundan uzaklaþtýrýp, kendiliðin-
den gitmekte olduðu yola çevrilmiþ olmasýydý. Böyle bir görevi
yerine getirmek için kendiliðinden öðenin deðerinin küçümsen-
mesinden, süreç olarak taktiklerden, unsurlarla ortam arasýndaki
karþýlýklý etkileþimlerden, vb.’den sözetmekten çok farklý bir þeyler
yapmak gerekiyordu. 
Kendiliðindenliðe
karþý
amansýz
bir
mücade-
le
gerekiyordu, ve ancak birçok yýllarý kapsayan böyle bir mücade-
leden sonradýr ki, örneðin Berlin’in çalýþan halkýný ilerlemeci partinin
bir dayanaðý olmaktan çýkarýp sosyal-demokrasinin en saðlam kal-
elerinden biri haline getirmek, mümkün olabilmiþtir. Bu mücadele
bugün bile (Alman hareketinin tarihini Prokopoviç’ten, felsefesini
ise Struve’den öðrenenlerin sanabilecekleri gibi) hiç bir biçimde
bitmiþ deðildir. Þimdi bile Alman iþçi sýnýfý, deyim yerindeyse, bir
sürü ideolojiler arasýnda parçalanmýþtýr. Ýþçilerin bir kesimi katolik
ve monarþist sendikalar içerisinde örgütlenmiþtir; bir baþka kesimi
Ýngiliz 
trade
-
union
culuðunun burjuva müritleri tarafýndan kurulan
Hirsch-Duncker sendikalarý
47
içerisinde örgütlenmiþtir; üçüncü ke-
simi sosyal-demokrat sendikalar içerisinde örgütlenmiþtir. Son grup,
geri kalanlardan çok daha kalabalýktýr, ama sosyal-demokrat ideo-
loji bu üstünlüðü yalnýzca bütün öteki ideolojilere karþý kararlý bir
mücadele vererek saðlayabilmiþtir ve böyle koruyabilecektir.
Ama niye, diye soracaktýr okur, kendiliðinden hareket, en
az direnme çizgisini izleyen hareket, burjuva ideolojisinin egemen-
liðine yolaçýyor? Þu basit nedenle ki, 
[sayfa 55]
burjuva ideolojisi kö-
ken bakýmýndan sosyalist ideolojiden çok daha eskidir, çok daha
geliþkindir, ve 
boy
ölçüþemeyecek
kadar daha çok yayýlma olanak-
larýna sahiptir.* Ve herhangi bir ülkede sosyalist hareket ne denli
genç ise, sosyalist olmayan ideolojiyi güçlendirme yolundaki bütün
giriþimlere karþý o denli gayretli mücadele verilmeli, ve iþçiler o
* Ýþçi sýnýfýnýn 
kendiliðinden
sosyalizme çekildiði sýk sýk söylenir. Bu, sosyalist teorinin
iþçi sýnýfýnýn sefaletinin nedenlerini, baþka herhangi bir teoriden daha kötü ve daha doðru
bir biçimde ortaya çýkarmýþtýr, ve bu nedenden ötürü, iþçiler bunu çok kolaylýkla
özümlerler, ama 
yeter
ki
bu teori kendiliðindenliðe varmasýn, 
yeter
ki
bu teori kendini
kendiliðindenliðe baðlý kýlmasýn. Çoðu kez, buna, garanti gözüyle bakýlýr. Ama 
Raboçeye
Dyelo
’nun unuttuðu ve çarpýttýðý da iþte budur. Ýþçi sýnýfý kendiliðinden sosyalizme doðru
çekilir; ne var ki, en yaygýn [ve sürekli olarak ve çeþitli biçimler altýnda canlandýrýlan]
burjuva ideolojisi, kendisini, iþçi sýnýfý üzerinde kendiliðinden daha da büyük ölçüde,
kabul ettirir.


46
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
denli kararlý bir biçimde, “bilinçli unsurun abartýlmasý” vb.’ye karþý
feryat eden kötü danýþmanlara karþý uyarýlmalýdýr. Ekonomist mek-
tubun yazarlarý, 
Raboçeye
Dyelo
ile birlik içinde, hareketin ço-
cukluðunun özelliði olan hoþgörüsüzlüðe sövüp saymaktadýr. Buna
bizim yanýtýmýz þudur: evet, hareketimiz gerçekten de çocukluk
dönemindedir, ve onun daha hýzla büyümesini saðlamak için, ken-
diliðindenliðe yaltaklanmalarýyla onun büyümesini geciktirenlere
karþý hoþgörüsüzlükle dolu olmalýdýr. Hiç bir þey, çok uzun süre
önce mücadelenin her türlü kesin aþamalarýný geçirmiþ olan
“ustalar” olma havasýna bürünmemiz kadar gülünç ve zararlý ola-
maz.
Üçüncüsü, 
Raboçaya
Mysýl
’ýn ilk sayýsý “ekonomizm” teri-
minin (elbette ki, biz, bu ifade þu ya da bu yolda kendini kabul
ettirmiþ olduðuna göre, onun terkedilmesini önermiyoruz) bu yeni
akýmýn gerçek niteliðine tam olarak uymadýðýný gösteriyor. 
Raboça-
ya
Mysýl
, siyasal mücadeleyi tümden reddetmiyor; ilk sayýsýnda
yayýmlanan iþçilerin yardým sandýðýnýn tüzüðü, hükümete karþý 
[say-
fa 56]
mücadele etmekten sözetmektedir. Ne var ki, 
Raboçaya
Mysýl
“siyasetin ekonomiyi itaatle izlediðine” inanmaktadýr (
Raboçeye
Dyelo
, programýnda “Rusya’da ekonomik mücadelenin siyasal mü-
cadeleden, herhangi baþka bir ülkeden çok daha fazla ayrýlamaz
olduðunu” ileri sürdüðünde bu tezi deðiþikliðe uðratmaktadýr). 
Eðer
siyasetten
kastý
sosyal
-
demokrat
siyaset
ise
, o zaman 
Raboçaya
Mysýl
ve 
Raboçeye
Dyelo
’nun tezleri baþtanbaþa yanlýþtýr. Ýþçilerin
ekonomik mücadelesi (ayrýlmaz olmamakla birlikte) burjuva siya-
setiyle, kilise siyasetiyle, vb., görmüþ olduðumuz gibi çoðu kez iliþ-
kilidir. Eðer siyasetle, sendika siyasetini, yani bütün iþçilerin, hükü-
metin, içerisinde bulunduklarý durumu ortadan kaldýrmayan, yani
emeðin sermayeye baðýmlýlýðýný yoketmeyen, ama bu koþullarýn
ortaya çýkardýðý sýkýntýlarý hafifleten önlemler almasýný saðlamak
yolundaki ortak çabalarýný kastediyorsa, 
Raboçeye
Dyelo
’nun tez-
leri doðrudur. Bu çaba, sosyalizme karþý olan Ýngiliz 
trade
-
union-
cularýnýn, katolik iþçilerin, “Zubatov” iþçilerinin, vb. gerçekten de
ortak özelliðidir. Siyaset vardýr, siyaset vardýr. Böylece görüyoruz ki,
Raboçaya
Mysýl
siyasal mücadelenin 
kendiliðindenliðine
, bilinçsiz-
liðine boyuneðdiði ölçüde, siyasal mücadeleyi yadsýmýyor. Bizzat
iþçi sýnýfý hareketinden kendiliðinden çýkan siyasal mücadeleyi (da-
ha doðrusu iþçilerin siyasal istek ve istemlerini) tümüyle kabul


47
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
ederken, sosyalizmin ve Rusya’nýn günümüz koþullarýnýn genel gö-
revlerine uygun düþen özel bir 
sosyal
-
demokrat
politikanýn
baðým-
sýz
olarak
ortaya
çýkarýlmasýný
kesenkes reddediyor. Daha ilerde
Raboçeye
Dyelo
’nun da ayný yanýlgýlara düþtüðünü göstereceðiz.
C. ÖZ KURTULUÞ GRUBU
48
VE
Raboçeye
Dyelo
Raboçaya
Mysýl
’ýn birinci sayýsýndaki pek az bilinen ve þimdi
hemen hemen unutulmuþ olan baþyazý üzerinde 
[sayfa 57]
uzun uza-
dýya durmamýzýn nedeni, bu yazýnýn, sonralarý bir sürü derecikler
halinde günýþýðýna çýkmýþ olan o genel düþünce selinin ilk ve en
çarpýcý ifadesi olmasýdýr. V. Ý., 
Raboçaya
Mysýl
’ýn ilk sayýsýný ve
baþyazýsýný överken, yazýnýn, “keskin ve ateþli” bir üslupla yazýlmýþ
olduðunu söylemekte haklýydý (“
Listok
”
Rabotnika
, n° 9-10, s. 49).
Yeni bir þey söylediðine inanan inançlý herkes, “ateþli” bir üslupla
yazar ve görüþlerini yüreklilikle belirtir ve savunur. Ancak iki tarafý
idare edenler “ateþli” üsluptan yoksundurlar; ancak böyleleri, bir
gün 
Raboçaya
Mysýl
’ýn ateþini överken, ertesi gün onun hasýmla-
rýnýn “ateþli polemiðine” saldýrabilirler.
“
Raboçaya
Mysýl
’ýn Özel Eki” üzerinde durmayýp (ilerde
ekonomistlerin düþüncelerini en tutarlý biçimde ifade eden bu ya-
pýtý inceleme fýrsatýný bulacaðýz), “Ýþçilerin Öz Kurtuluþu Grubunun
Çaðrýsý”na (Mart 1899, Londra’da yayýnlanan 
Nakanune
49
, n°, 7,
Temmuz 1899’da yeniden basýlmýþtýr) kýsaca deðineceðiz. “Çaðrý”yý
kaleme alanlar, haklý olarak “Rusya iþçilerinin 
daha
yeni
yeni
uyan-
makta
olduklarýný
, çevrelerine henüz bakýndýklarýný, ve 
elde
et-
tikleri
ilk
mücadele araçlarýna 
içgüdüyle
sarýldýklarýný
” söylemek-
tedirler. Ama bununla birlikte, içgüdüyle olan bir þeyin, sosyalistle-
rin yardýma koþmalarýný gerektiren bilinçsiz (kendiliðinden) bir þey
olduðunu, modern toplumda “elde edilen ilk mücadele aracýnýn”
her zaman sendikal mücadele aracý olacaðýný, ve “ilk elde edilen”
ideolojinin de burjuva (sendika) ideolojisi olacaðýný unutarak, bund-
an 
Raboçaya
Mysýl
’ýn varmýþ olduðu ayný yanlýþ sonuçlarý çýkar-
maktadýrlar. Ayný þekilde, bu yazarlar, siyaseti “reddetmiyorlar”,
sadece (sadece!) Bay V. V.’nin siyasetin üstyapý olduðu, ve bund-
an ötürü de, “siyasal ajitasyonun iktisadi mücadele uðruna yapýlan
ajitasyonun üstyapýsý olmasý gerektiði; ve bu siyasetin bu mücade-


48
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
le temeline dayanmasý ve onu izlemesi 
[sayfa 58]
gerektiði” yolundaki
görüþlerini yineliyorlar.
Raboçeye
Dyelo
’ya gelince, bu gazete, faaliyetine ekono-
mistleri “savunmakla” baþlamýþtýr. Ýlk sayýsýnda (n° 1, s. 141-142),
ünlü broþüründe* ekonomistleri uyaran “Akselrod’un, hangi genç
arkadaþlarý kastettiðini bilmediðini” iddia ettiði zaman, 
düpedüz
gerçeðe
aykýrý konuþmuþtur. Bu gerçeðe aykýrý beyan üzerine, Ak-
selrod ve Plehanov’la giriþtiði polemikte, 
Raboçeye
Dyelo
“kimle-
rin sözkonusu edildiðini bilmiyormuþ gibi görünerek, yurtdýþýndaki
bütün genç sosyal-demokratlarý, bu haksýz suçlamaya karþý savun-
mak isteðini” teslim etmiþtir. (Suçlama, Akselrod’un ekonomistle-
re yönelttiði dargörüþlülük suçlamasýydý.)
50
Gerçekte bu suçlama
tamamen haklýydý, ve 
Raboçeye
Dyelo
, suçlamanýn, baþkalarýyla
birlikte kendi yazýkurulunun bir üyesi olan V. Ý.’yi de hedef aldýðýný
çok iyi biliyordu. Geçerken belirteyim ki, bu polemikte, 
Rus Sos-
yal-Demokratlarýn Görevleri
** baþlýklý broþürümün yorumlanmasý
konusunda, Akselrod tamamen haklýydý ve 
Raboçeye
Dyelo
da ta-
mamen hatalýydý. Broþür, 1897’de 
Raboçaya
Mysýl
’ýn çýkmasýndan
önce, yukarda niteliðini belirttiðim St. Petersburg Mücadele Bir-
liðinin ilk eðiliminin egemen olduðunu haklý olarak sandýðým bir
sýrada yazýlmýþtý. Ve bu eðilim, hiç deðilse, 1898’in ortalarýna kadar
egemendi. Onun için 
Raboçeye
Dyelo
’nun ekonomizmin varlýðýný
ve tehlikesini yadsýyabilmek için, 1897-1898’de St. Petersburg’da,
ekonomist görüþler tarafýndan safdýþý edilmiþ görüþleri açýklayan
bir broþürü dayanak olarak göstermeye hakký yoktu.***
Ama, 
Raboçeye
Dyelo
, ekonomistleri “savunmakla” 
[sayfa 59]

Rus Sosyal-Demokratlarýnýn Bugünkü
Görev
ve
Taktikleri
, Cenevre 1898. 
Raboçaya
Gazeta
’ya 1897’de yazýlmýþ iki mektup.
** Bkz: 
Collected
Works
, Vol. 2, s. 323-51. -Ed.
*** 
Raboçeye
Dyelo
, gerçeðe aykýrý ilk sözünü [“P. Akselrod’un hangi genç arkadaþlarý
kastettiðini bilmiyoruz”] savunurken buna bir ikincisini ekledi, Yanýt’ýnda þöyle yazýyordu:
“
Görevler
’in eleþtirisinin yayýnlanmasýndan bu yana, bazý Rus sosyal-demokratlarý arasýnda
sadece ekonomik tek yanlýlýða doðru eðilimler belirdi ya da azçok açýk olarak perçinlendi;
bu eðilimler, hareketimizin, Görevler’de anlatýlan durumundan geriye doðru bir adýmý
temsil eder.” [s. 9.] Bu, 1900’de yayýnlanan 
Yanýt
’taydý. Oysa 
Raboçeye
Dyelo
’nun 1. sayýsý
[eleþtiriyle birlikte] 
1899
Nisanýnda
yayýnlanmýþtýr. Acaba ekonomizm, gerçekten de,
yalnýzca 1899’da mý ortaya çýkmýþtýr? Hayýr, Rus sosyal-demokratlarýn ekonomizme karþý
protestolarý, ilk kez olarak, 1899’da yayýnlanmýþtýr. [
Credo
’ya Karþý Protesto.] 
Raboçeye
Dyelo
’nun da çok iyi bildiði gibi ekonomizm 1897’de doðmuþtur, çünkü V. Ý., 
Raboçaya
Mysýl
’ý daha 
Kasým
1898
’de övmekteydi. [Bkz: “Listok” Rabotnika no 9-10.]


49
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
kalmadý, kendisi de durmadan ayný temel hatalara düþtü. Bu fikir
karýþýklýðýnýnýn kaynaðý, 
Raboçeye
Dyelo
’nun programýnýn þu tezi-
ne getirilen yorumun bulanýklýðýnda aranmalýdýr: “Birliðin 
görevle-
rini
ve yayýn faaliyetinin niteliðini esas olarak 
belirleyecek
olan
[ita-
likler bizim] Rus yaþantýsýnýn en önemli olayý, bizce, son yýllarda
ortaya çýkmýþ olan 
yýðýnsal
iþçi
sýnýfý
hareketidir
[italikler 
Raboçeye
Dyelo
’nun].” Yýðýn hareketinin çok önemli bir olay olduðu tartýþma
götürmez. Ama sorunun özü, yýðýnsal iþçi sýnýfý hareketinin “görev-
leri belirleyeceði” sözünün nasýl anlaþýlacaðýndadýr. Bu, iki þekilde
yorumlanabilir. Bu, 
ya
bu hareketin kendiliðindenliði önünde boyu-
neðmek, yani sosyal-demokrasinin rolünü iþçi sýnýfý hareketine tabi
duruma indirgemektir (ki, 
Raboçaya
Mysýl
, Öz Kurtuluþ Grubu ve
öteki ekonomistler, bunu böyle yorumlamaktadýrlar), 
ya
da
bu,
yýðýn hareketinin karþýmýza yeni teorik, siyasal ve örgütsel görevler,
yýðýn hareketinin ortaya çýkmasýndan önceki dönemde bizim için
doyurucu olabileceklerden çok daha karmaþýk görevler çýkardýðý
anlamýna gelmektedir. 
Raboçeye
Dyelo
birinci yoruma eðilim gös-
termiþtir ve hâlâ göstermektedir; çünkü bu gazete, yeni görevler
hakkýnda, belirli hiç bir þey söylemeyip ve bu “yýðýn hareketi”, san-
ki önümüze koyduðu görevleri açýkça anlama ve onlarý yerine ge-
tirme zorunluluðundan bizi 
kurtarýyorcasýna
savlar ileri sürüp dur-
muþtur. Bu bakýmdan, 
Raboçeye
Dyelo
’nun, otokrasinin 
[sayfa 60]
devrilmesi görevini, iþçi sýnýfý hareketinin birinci görevi olarak ka-
bul etmenin olanaksýz olduðunu düþündüðünü, ve bu görevi (yýðýn
hareketi adýna) kýsa vadeli siyasal istemler uðruna mücadele dere-
kesine düþürdüðünü belirtmemiz yeter (Yanýt, s. 25).
Raboçeye
Dyelo
’nun editörü B. Kriçevski’nin bu gazetenin
n° 7’de yayýnlanan ve ayný hatalarý yineleyen “Rus Hareketinde Ýk-
tisadi ve Siyasal Mücadele” baþlýklý makalesi* üzerinde durmaya-
* Örneðin bu makalede, siyasal mücadelede “Aþamalar Teorisi”, ya da “Ürkek
Zikzaklar” teorisi þöyle ifade edilmektedir: “Nitelikleri gereði bütün Rusya’yý kapsayan
siyasal istemler, buna karþýn, ilk zamanlarda [bunlar 1900’un Aðustosunda yazýlmýþtýr!]
iþçilerin belirli tabakasýnýn [
aynen
böyle
!] iktisadi mücadelede þu deneyime denk düþme-
lidir. Siyasal ajitasyona ancak [!] bu deneyimden hareket edilerek giriþilebilir ve giriþilme-
lidir”, vb. [s. 11]. Dördüncü sayfada, kendisine göre tamamen haksýz olan ekonomist
sapma suçlamalarýna karþý dikilen yazar, dokunaklý bir biçimde þöyle haykýrýyor: “Marx’ýn
ve Engels’in teorilerine uygun olarak, bazý sýnýflarýn iktisadi çýkarlarýnýn tarihte belirleyici
bir rol oynadýðýný, ve 
bunun
sonucu
olarak
, özellikle proletaryanýn iktisadi çýkarlarý uðruna
mücadelesinin, onun sýnýf olarak geliþmesinde ve kurtuluþu uðruna mücadelesinde


50
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
rak doðrudan doðruya 
Raboçeye
Dyelo
, n° 10’a geçeceðiz. Elbette
ki, Kriçevski ve Martinov’un 
Zarya
ve 
Ýskra
’ya karþý yönelttikleri
çeþitli itirazlar üzerinde ayrýntýlý olarak duracak deðiliz. Biz burada,
sadece, 
Raboçeye
Dyelo
, n° 10’un dayandýðý ilkelerin temelleriyle
ilgilenmekteyiz. Þu halde, 
Raboçeye
Dyelo
’nun aþaðýda sunulan iki
önerme arasýnda “taban tabana karþýt bir çeliþki” görmesi garip
olgusunu incelemeyeceðiz: 
[sayfa 61]
“Sosyal-demokrasi kendi elini-kolunu baðlamaz, eylemler-
ini daha önceden tasarlanmýþ herhangi bir planla ya da siyasal
mücadele yöntemiyle sýnýrlandýrmaz; partinin elinde bulunan güçle-
re denk düþtüðü sürece bütün mücadele araçlarýný benimser” vb..
(
Ýskra
, n° 1.)*
Bir de þu önerme:
“... Her koþul altýnda ve her an, siyasal mücadeleye giriþ-
mekte ustalaþmýþ güçlü bir örgüt olmadan, saðlam ilkelerle aydýn-
lanmýþ ve azimle yürütülen, taktik diye adlandýrýlmaya layýk o sis-
temli eylem planýndan sözedilemez.” (
Ýskra
, n° 4.) **
Akla-uygun olmak koþuluyla, bütün mücadele araçlarýný,
bütün mücadele plan ve yöntemlerini 
ilke
olarak
kabul etmek ile
belirli
bir
siyasal
anda sýký sýkýya uygulanan bir plan gereðince ha-
reket yönünü belirleme istemini birbirine karýþtýrmak, eðer taktik-
ten sözediyorsak, hastalýklarý tedavi etmenin çeþitli yöntemlerinin
tip tarafýndan tanýnmasý ile belli bir hastalýða belli bir tedavi yönte-
minin uygulanmasý gereðini birbirine karýþtýrmayla ayný þeydir. Ama
gerçek þu ki, 
Raboçeye
Dyelo
’nun kendisi de, bizim kendiliðinden-
liðe boyuneðme diye adlandýrdýðýmýz bir hastalýða tutulmuþtur, ve
bu hastalýk için her türlü “tedavi yöntemini” reddetmektedir. Onun
özellikle büyük önem taþýdýðýný hangi sosyal-demokrat bilmez?” [italikler bizim.] Burada,
“
Bunun
sonucu
olarak
”
,
sözcüklerinin hiç yeri yoktur. Ýktisadi çýkarlarýn belirleyici bir rol
oynamasýndan, hiç de iktisadi [yani sendika] mücadelenin özellikle büyük önem taþýdýðý
sonucu
çýkartýlamaz
; çünkü sýnýflarýn en temel, “belirleyici nitelikte” çýkarlarý, genel olarak
ancak köklü siyasal deðiþiklikler sonucu tatmin edilebilir; ve özel olarak da, proletaryanýn
temel iktisadi çýkarlarý ancak burjuvazinin diktatörlüðünün yerine proletarya diktatörlüðünü
koyacak siyasal bir devrimle tatmin edilebilir. B. Kriçevski, “Rus Sosyal-Demokrasisinin V.
V.’leri”nin [siyaset iktisattan sonra gelir vb. yolundaki] savlarýný ve Alman sosyal-demokra-
sisinin bernþtayncýlarýnýn savlarýný yinelemektedir. [Örneðin Woltmann da benzer savlarla,
iþçilerin siyasal devrimi düþünmeden önce “ekonomik iktidarý” ele geçirmekle iþe baþla-
malarý gerektiðini tanýtlamaya çalýþýyordu.]
* Bkz: 
Collected
Works
, Vol. 4, s. 370-371. -Ed.
** Bkz: ibid., Vol. 5, s. 18. –Ed.


51
V. Ý. Lenin
Ne Yapmalý?
için bu gazete “plan-olarak-taktiklerin marksizmin özüyle çeliþtiði”
(n° 10, s. 18) yolunda, taktiklerin “
Yüklə 0,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə