Nebevî YÖntem eğitim, Yapılanma, Hareket



Yüklə 4,15 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə57/217
tarix18.06.2018
ölçüsü4,15 Mb.
#49334
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   217

IMANIN ŞUBELERI

İman yolunu izleyip Allah tarafından kendisi için güzellik 

takdir edilmiş olan kimseler için gaye, Yüce Allah(’ın rızası), 

varılacak yer de cennettir. 

İslâm hakkında hiçbir şey bilmeyen birine hatta iman ka-

filesinde bir yerlere kadar ilerlemiş bir kimseye İslâm hakkında 

söz  edilirken  dinleyen,  araştıran,  abid  ve  cihad  eden  kimse-

nin zihninde İslâm’ın mahiyetiyle ilgili çeşitli tablolar canlanır. 

Aynı şekilde İslâm’ın sonra imanın sonra ihsanın derecelerinin 

anlamı hakkında da farklı anlayışlar söz konusu olur. 

Zaman içerisinde bir başlangıcı, mekân içerisinde bir yeri, 

toplum içerisinde bir konumu ve görevi, arzuları, aklı, emel-

leri ve ölümlü olan bir fert olarak benim için İslâm’ın mahiye-

ti  nedir?  Sonra  beşeriyetin  tarihinin  akışı  ile  Müslümanların 

hâlihazırdaki durumu ve gelecekleri açısından İslâm’ın, ima-

nın ve ihsanın anlamı nedir?

Bazı hâllerde hayalimizde canlanan şekiller, soyut anlam-

lar içerisinde gelişi güzel hareket eden su üzerinde yüzen şe-

killer ya da bireysel ihtimamları aşmayan cüz’îlikler içerisinde 

kaybolmuş suretler olabilir.

Bizler, imanî eğitimin ve cihadî yapılanmanın, imanın bü-

tün anlamlarını, hareketlerini, eğilimlerini ve ibadetlerini kap-

samlı bir şekilde ihtiva etmesini istiyoruz. Bu hususların bireye 

özel olanları ile cemaatin tamamını kapsayanları ve bunların 

ötesinde dünya ile alakalı olanları arasında fark görmüyoruz. 



Nebevî Yöntem

210


Bizler imanın  şubeleriyle  ilgili  hadisi gördük, onu tekrar tek-

rar  hatırlatıyoruz.  Bunu,  Buhârî  ve  Müslim  rivayet  etmiştir 

ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: 

“İman  yetmiş  küsur  şubedir.” Buhârî’de “Altmış  küsur 

şubedir” denilmiştir. Müslim’de ise ayrıca “Bunun en yük-

seği ‘Lâ ilahe illallah’ sözünü söylemek, en aşağısı ise 

yoldan rahatsızlık veren şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da 

imanın bir şubesidir” ifadeleri yer almaktadır.

114


İşte bu hadis, bizi, izlenecek yolun hareket noktasına gö-

türüyor ve yolun üç işaret taşını da yerleştiriyor. Sonra da bize 

bunların yetmiş küsur olduğunu belirtiyor. 

Bizler yürüyüşümüzün basiret üzere ve ittiba özelliğinde 

olmasını  istiyoruz.  Çağrının  da  yalnızca  Allah’a  davet  olma-

sını  istiyoruz.  Bu  çağrı,  soyut  bir  İslâm’a  çağrı  ya  da  soyut 

bir  cihad  çağrısı  değildir.  Çünkü  gaye  olan  Yüce  Allah’ın  rı-

zasından söz ettiğimiz ve meselenin bir yürüyüş, bir yaşayış 

ve  ferdin  bütün  ömrünü  kuşatan  zamanla  ilgili  aşamalar  ol-

duğunu, risaletin de kıyamete kadar devam edeceğini söyle-

diğimiz zaman bu, zihnimizde İslâm’ın hareket hâlindeki bir 

tablosunu canlandırır. İman bize, kul ile Rabbi, kul ile diğer 

insanlar sonra da Kur’ân’a muhatap olan mü’min cemaat ile 

diğer  âdemoğulları  arasındaki  ilişkilerin  tamamını  ardından 

da bütün bunların anlamını, başlangıcın ve ölümden sonraki 

dönüşün, dünyanın ve ahiretin anlamını tablolaştırır. İslâm’ın 

alametleri ve yolunun birtakım işaret taşları vardır. İmanın şu-

beleriyle ilgili hadis, imanı ve mü’minlerin Yüce Allah’a giden 

yolculuklarındaki  hareketlerini,  birtakım  kolları  ve  kanalları 

bulunan bir ırmak olarak tasvir etmektedir. 

114  Bk. Buhârî, Îmân 3; Müslim, Îmân 58.



Imanın Şubeleri

211


İmanın kaynağını teşkil eden pınar, iman şubelerinin en 

yükseğidir. Bu da “Lâ ilahe illallah” sözüdür. 

Bu  sözü  dil  ile  söyleyip  kalp  ile  ona  inanmak  ve  onun 

gereği  olan  Allah’ın  egemenliğinde  uygulamaktır.  Sonra  bu 

nehir aşağı akar, bu nehire çeşitli kollar ve diğer şubeler katılır. 

Kişinin,  iman  ile  ilgili  amellerinden,  eğilimlerinden,  sözlerin-

den, adabından, konum ve duruşlarından, ilminden ve onun 

telkin  ettiği  hâl  ve  hareketlerden  hayır  ne  kadar  çok  olursa 

imanı da o kadar güçlü olur. 

İman ırmağı, mü’minin kalbinde ve cemaatin cihadında 

toplanması ve coşkun gücü bakımından şunları ifade eder:

1.  Mü’minlerin  faziletlerinin  toplamı:  Biz  burada  “top-

lam” kelimesini şu anlamda kullandığımız bir kavram olarak 

görüyoruz:  Mü’minler,  iman  ve  hayırlı  hasletler  bakımından 

birbirlerinden farklıdırlar. Bu sebeple eğitimin, bizlere bütün 

yönlerden  aynı  düzeyde  insanlar  yetiştirmesini  bekleyeme-

yiz.  Kardeşlerimizin  bütün  faziletler  bakımından  da  kemal 

mertebesine ulaşmasını ümit edemeyiz. Çünkü ortada Yüce 

Allah’ın, her birimizin fıtratına tevdi etmiş olduğu farklı istidad 

ve kabiliyetler vardır. Ortada da kazanç elde etme, öğrenebil-

me,  iş  yapabilme,  bütün  gayreti  ortaya  koyabilme  ve  daha 

başka hususlara güç getirebilme özellikleri vardır.

Rasûlullah  sallallahu  aleyhi  ve  sellem’in  ashabı  da  bu 

açıdan, “toplam” itibariyle birbirlerinden farklıydılar. Ümme-

tin,  Rasûlullah  sallallahu  aleyhi  ve  sellem’in  bazılarını  daha 

faziletli görmesine dayanarak bir kısmını diğerlerinden üstün 

tutma hususu üzerinde icma etmeleri ise üstün görülen kimse-

nin imanın bütün hasletlerinde üstün olduğuna delil değildir. 

Aksine geneli içerisinde onun imanî toplamının, Allah nezdin-

de daha üstün bir derece, amel ve cihad terazisinde daha ağır 

olduğu anlamındadır. Bu durum, kişinin iman ile alakalı cüz’î 



Yüklə 4,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   217




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə