41
TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI / NİKEL RAPORU
5.3. Türkiye’nin Nikel Dış Ticareti
Türkiye’de, son on yıla kadar nikel üretimi söz konusu olmadığından, ihracat
da olmamıştır. Ancak, üretim başlığı altında da değinildiği üzere, kesin rakamlar
bilinmemekle birlikte, sınırlı bir miktar ihracat gerçekleştirildiği şirketlerin kendi
açıklamalarından anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dünya tüketimiyle kıyaslandığında, Türkiye’de az miktarda
nikele, özellikle kaplama sanayi ve alaşımlı çelik dökümlerinde kullanmak için,
çok az miktarda ihtiyaç duyulmaktadır. Bu talep, 1980’lerin ortalarında 600
t’lar mertebesinde (Yıldız ve Artan, 1985) iken, sonraki yıllarda, 3.500-4.000 t
civarına yükseldiği tahmin edilmektedir. C
evherden, henüz daha zenginleştirme
ve rafine işlemleri yoluyla saf nikel üretimi yapılmadığından d
olayı, ihtiyacın
ithalât yoluyla karşılandığı ve miktarının da bu değerlerde seyrettiği söylenebilir.
6. DÜNYA VE TÜRKİYE’DE MEVCUT DURUMUN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Geleceğe dair öngörülerde bulunup, ekonomik koşulların yaratacağı faklı
durumlara göre senaryolar ortaya koyabilmek adına, öncelikle, bu metalin,
insanoğlunun yaşamında tuttuğu yerin giderek genişlediği son yüz yıllık süreci ve
mevcut şartlardaki konumunu doğru analiz edip, yorumlamak gereklidir. Ancak
Türkiye, içe kapanık bir ekonomik model uygulamayan, dünya ile bütünleşme
çabası gösteren bir ülke olduğundan, yalnız içsel vaziyeti değil, aynı zamanda
dünya ölçeğinde sektörün tümünü, öz de olsa irdelemek zorunludur.
6.1. Dünya’da Mevcut Durum
Paslanmaz çelik, alaşım çelikleri, kaplama, döküm, nikel ve bakır bazlı
alaşımlar gibi iyi bilinen alanlar dışında da, birincil kullanım yelpazesi
oldukça geniş olan nikelin tüketimi, geride kalan yüz yıllık zaman süresince,
kimi dönemlerde dünya ekonomisindeki koşullara bağlı kısa süreli düşüşler
göstermekle beraber, ortalama olarak yıllık yaklaşık % 4 artmıştır. Bu artışta,
kuşkusuz başlıca etken, paslanmaz çelik üretimindeki istikrarlı büyümedir.
Ayrıca ulaşım, elektrik-elektronik, inşaat, metalik eşya gibi çok sayıda nihai
kullanıcı sektörde, yüzlerce faklı uygulama alanında kullanım imkânı bulunan
nikel, sahip olduğu fiziksel ve kimyasal nitelikleri sayesinde, tabiatıyla, yeni
malzemelerin geliştirilmesinde de önemli rol oynamaktadır. Tüm bunların
ışığında nikelin, geleceğin toplumları için vazgeçilmez metallerden biri olacağını
düşünmek son derece doğal görünmektedir.
Bir ürünün üretiminin ve buna bağlı olarak da tüketiminin artması, fiyatının
42
TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI / NİKEL RAPORU
yanı sıra, arz ve talebinde istikrarın sürmesi veya en azından pazar payının
korunması yatırımcı için hayati önem taşımaktadır. Burada belirleyici olan
birçok unsurdan bir tanesi, şüphesiz müşteri memnuniyetidir. Nikelin tüketildiği
malların, tüketim ve yatırım malları ile beraber geleceğin toplumlarının ihtiyaçları
yönüyle bir değerlendirilmesi yapıldığında, ortaya olumlu bir görüntü çıktığı
anlaşılmaktadır. Tüketim mallarında cazip görünümlü, mükemmel performanslı,
yüksek nitelikli, temiz ve sıhhi olduğundan; yatırım malları dikkate alındığında
ise; çalışma ömrü bakımından etkin maliyetli, öngörülebilir teknik performanslı,
tedarikçi hususunda eksiksiz sistem destekli, ömrünü tamamladığında maddi
değer taşıma gibi son derece tatminkâr özellikler taşıdığı sonucuna varıldığı
görülmektedir. Ayrıca, artan kaynak verimliliği (daha azıyla fazlasını yapma),
uzun ömürlü ürünler, hafiflik, üretimde ve kullanımda enerji verimliliği, yeniden
kullanım ve geri dönüşüm sağlayan özellikleriyle de geleceğin toplumları için
değerini koruyacağı düşünülmektedir (Kirman, 2004).
Mevcut üretim eğilimleri incelendiğinde, Brezilya, Çin, Endonezya ve
Filipinlerin kararlı biçimde üretimlerini arttırdıkları, ama Çin haricindekilerin
tüketim boyutlarının O’na benzer eğilim sergilemediği görülmektedir.
Gelişmekte olanlar sınıfındaki bu üreticiler büyük ölçüde ihracata dönük üretim
yapmaktadır. Başta Madagaskar olmak üzere, henüz üretici ülkeler sıralamasında
diğer grubunda bulunanların, büyük ihtimalle yeni bulunan yataklar sayesinde,
üretimlerini kayda değer oranda arttırmaları dikkat çeken bir başka ayrıntıdır.
Nikel üreten şirketler ele alındığında, son 10 yıldaki en önemli gelişmelerden
biri şirketler arası birleşmeler ve büyüklerin küçükleri bünyesine katmasıdır.
Gidişatın tekelleşme yönünde olduğu açıktır ve üretimin % 60’dan fazlasının
yalnızca 5 şirketçe gerçekleştiriliyor olması, durumun ciddiyetini ortaya
koymaktadır. Zira bu gidişatın, hem fiyatlar ve hem de arz güvenliği unsurları
açısından, Çin’in üretim ve tüketim boyutları göz önüne alınırsa, gelecekte sıkıntı
kaynağına dönüşmesi olasılığını doğurmaktadır.
Burada, üzerinde durulması gereken bir diğer nokta, her ne kadar malûmun
ilânı olsa da, sektörü kontrol altında tutan söz konusu şirketlerin üretim yerlerinin
ağırlıklı olarak gelişme sürecindeki ülkeleri içine almasıdır. Örneğini, Brezilya
kökenli VALE (Companhia Vale do Rio Doce) Kuzey Amerika dışında Brezilya,
Güney-doğu Asya ve Endonezya’da; Avustralya-İngiltere ortaklığı olan BHP
Billiton (Broken Hill Proprietary Company Limited) Yeni Kaledonya, Endonezya
ve Filipinler’de üretim ve/veya yatırım yapmaktadır. İsviçre kuruluşu Xstrata’nın
ise, çok sayıdaki işletmelerinden bir kısmı Dominik Cumhuriyeti, Tanzanya,
Yeni Kaledonya ve Brezilya’da bulunmaktadır. Buna karşın, izabe ve saflaştırma
gibi katma değer yaratacak işlemlerin yapıldığı tesisler, öteki nikel üretici
ülkelere de yayılmaya başlamış olmakla beraber, çoğunlukla ABD, Kanada,
Çin, Japonya, İsveç, Avustralya ve Almanya’da faaliyettedir. Nikele ilişkin daha