43
TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI / NİKEL RAPORU
ileri sanayi kuruluşlarına gelince; bunların neredeyse tamamı gelişmiş ülkelerde
bulunmaktadır.
İthalât ve ihracatın yönüne bakıldığında, büyük çaplı tüketiciler başta Çin
olmak üzere, Japonya, ABD, Almanya ve Güney Kore’dir. Sıralamadaki ilk 15
ülke ise, Tayvan ve Hindistan’ı hariç tutmak gerekirse, tümüyle gelişmişlerden
ibarettir.
6.2. Türkiye’de Mevcut Durum
Aranması çalışmalarına MTA’nın kurulmasının hemen ardından başlanan
nikel için, Türkiye’nin jeolojik yapısının cevherleşmeye gayet uygun olduğu dile
getirilmişse de, şimdiye değin, çapı dünya ölçeğinde bir yatak bulunamamıştır.
Bunda olası sebeplerden biri, yeterince arama yatırımı yapılmaması ve öteki de,
Türkiye’deki maden aramacılığının geneli adına da geçerliliği bilindiği üzere,
inilen derinliklerin yetersiz kalması olarak verilebilir. Fakat özellikle 2000’li
yıllarla beraber, nikel fiyatlarındaki hızlı yükselişin ivmelendirdiği özel sektör
girişimleri, nikel madenciliğine bir hareketlenme getirmiştir. Neticede, bu
dönemde, gelecekte önemli hale gelebilecek kimi Ni-Co yataklarının bulunmaya
başlandığı görülmektedir.
Şimdilik kaydıyla, bilhassa Manisa-Turgutlu-Çaldağ, Manisa-Gördes
ve Eskişehir-Mihalıççık-Yunus Emre’de yer alan sahalarda faaliyetler
sürdürülmektedir. Bunlardan Manisa-Turgutlu-Çaldağ’da üç ayrı ocakta açık
işletme yöntemiyle cevher üretimi ve yığın özütlemesiyle zenginleştirme
uygulaması için hazırlıklar yapıldığı bilinmektedir. Manisa-Gördes nikelin ilk
ihracatına konu üretimin yapıldığı yerdir. Orada da, üretim hazırlıklarının yanı
sıra zenginleştirme, arama ve rezerv geliştirme çabaları devam ettirilmektedir.
Her iki bölgedekine koşut olarak Eskişehir-Mihalıççık-Yunus Emre’de
bulunan nikel yatakları üzerinde ve çevresinde de üretim, arama, rezerv geliştirme
kapsamında çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
Nikelin, Türkiye sınırları dâhilindeki yer kabuğunda varlığının saptanması,
çok daha fazla rezervin bu topraklar altında bulunduğunun ortaya konması ve
çıkartılması, ülke için mutlaka ki önemlidir, ama yüksek katma değerle ekonomiye
kazandırılması da en az o denli ehemmiyet taşımaktadır. Oysa metal sektörüne
göz atıldığında, ithalât rakamlarından anlaşıldığı kadarıyla, nikel talebinin
üzerinde durulmayacak ölçüde sınırlı olduğu görülmektedir. Bu noktada nikel
madenciliği gelişimine paralel olarakta bu kolun besleyeceği endüstri dallarına
da mutlaka yatırım yapılmalıdır.
Bir başka deyişle, miktar olarak, yapılan veya istenirse gerçekleştirilebilecek
üretim iç talebi rahatlıkla karşılayabilir durumdadır. Fazlasının, hammadde ya da
tuvönan halinde ihraç edilmesinin güç olmayacağı bellidir. Buna karşın, fiyatlar
ne kadar yüksek seyrederse seyretsin, var olan koşullar altında, ekonomiye katkısı
yok hükmünde değilse bile, ona yakındır.
44
TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI / NİKEL RAPORU
7. GELECEKTE BEKLENEN GELİŞMELER
Kuşkusuz hiçbir malın üretimi fiyatından bağımsız düşünülemez. Buna
rağmen, nikelin 1900’lerin başından itibaren çizdiği arz-talep miktarları ve fiyat
eğilimleri incelendiğinde, ilginç bir ayrıntı dikkat çekmektedir. Her ne kadar bazı
yıllarda ya da kısa süren dönemlerde sınırlı düşüşler gözlenmiş olsa da, dünya
nikel üretiminin ve ihtiyacının kararlı bir artış sergilediği ortadadır. Burada,
çoğalan nüfusun, iyileşen refah düzeyinin ve çeşitlenen tüketim alanlarının talep
artışına katkısının olacağı tabiidir ve gözden ırak tutulamaz. Ancak, öte yandan,
bu metalin ederinin son derece oynak olduğu, yüzyıllık süreçte hemen her devirde
(sıcak-soğuk savaşlar, barış, ekonomik kriz, refah) geniş bir bantta değişkenlik
gösterdiği bilinmektedir.
Aynı durum, ekonomik refah ve kriz dönemlerinin birbirini izlediği, bölgesel
ölçekte görünse bile küresel etki yaratan sıcak savaşların yaşandığı 2000’li
yıllarda da geçerliliğini korumuştur. Sözü edilen yaklaşık bu 10 yıllık süreçte,
nikel pazarında belirleyici rol oynayabilecek etmenler üzerine bir değerlendirme
yapılmış, neticede, çok sayıda amil bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bunlar;
düşük seyreden fiyatlar (2000 başları) nedeniyle, nikel üretim kapasitesindeki
yatırım eksikliği, birinci nesil basınçlı asit özütlemesi projelerinin potansiyeli
karşılamadaki başarısızlığı, üretim maliyetlerinde işçilik, enerji giderleri ve
hammadde yetersizliğine bağlı artışlardır. Ayrıca, sonraki nesil nikel projeleriyle
ilişkili sermaye
maliyetlerindeki büyük dalga ve Çin’in nikelli pik demir
sektörünün ortaya çıkışıyla nikel maliyetlerinin yükselmesidir. Bunlarla beraber,
talep büyümesinin, özellikle Çin ve diğer gelişmekte olan ekonomilerde metal-
yoğun büyüme döneminin başlangıcına yansıması, OECD ülkelerinde ekonomik
genişlemenin sürmesi, nikel fiyatlarının ABD$’ının değerinin uzun süreli
düşüşüyle desteklenmesi ve hedge fonlarının genişlemesidir (Triland, 2008). Tüm
bu etkenlerin eş zamanlı bir araya gelmesiyle, nikel fiyatları 50.000 ABD$’ının
üzerine çıkmıştır.
Bu analiz ışığında, olası talep koşullarını, daha önemlisi arzda bilinen
değişimler ile beraber stoklar ve fiyat arasındaki tarihsel ters ilişkiyi ya da sektörün
üretim maliyetiyle bağlantılı teşvik fiyatlarını kullanarak geleceğe dönük fiyat
kestirimi yapıldığında, yakın gelecekte de, nikel fiyatlarının kararsız gidişatını
sürdüreceği öngörülmektedir (Triland, 2008).
Geleceğe dönük beklentilerin ikinci ayağını, doğal olarak, üretim miktarını
ve gidişatını yönlendiren talep ya da tüketim eğilimleri teşkil etmektedir.
Belirleyici etkenler ise, tarihsel ve bölgesel tüketim alışkanlıkları, nihai kullanım
şekilleri, uzun vadeli büyüme potansiyeli göstergeleri, ikame maddelerin baskısı
ve ekonomik ortamdır. Üzerinde özellikle durulması gereken konu, yeni birçok
uygulama alanında kullanımı artan ve nikel talebinde en önemli sektör olan