28
İBRAHİM TELLİOĞLU
olabilecek güzel bir ülke görmüşlerdi.
5
Bir Süryani tarihçisinin kaydettiği
üzere Çağrı Bey’in ülkesine döndüğünde kardeşi Tuğrul’a söylediği “…keş-
fetmiş olduğum Horasan ve Arminya’ya gidebiliriz. Çünkü buralarda bize
karşı gelebilecek bir kimse yoktur.” sözü
6
bu durumun delilidir.
Selçuklular 1040’ta Dandanakan Savaşı’nda Gaznelilere karşı kazandık-
ları zaferden sonra devlet kurmuşlardı. Devletin başına geçen Tuğrul Bey
(1040-1063) asayişi sağladıktan sonra ilk iş olarak yıllar önce ağabeyinin ken-
disine bahsettiği yurdu ele geçirmek üzere harekete geçti. Böylece tarihin akı-
şını değiştirecek gelişmeler de başlamıştır. Bu sırada kuzeydeki Ani-Iğdır ha-
valisi Romalıların kontrolü altındadır. Romalılar, 1021-1045 arasında Doğu
Anadolu’daki Ermeni prensliklerini ilhak ederek bölgede hâkimiyetini tesis
etmişti.
7
1045’te Ani’nin ilhak edilmesinden sonra, Bizans İmparatoru’nun
Gürcü prensi Liparit komutasında bölgeye gönderdiği diğer ordu da aynı yılın
güzüne doğru Şeddadilerin elindeki Dübeyl önlerine ulaşmıştı. Tuğrul Bey bu
gelişme üzerine amcası Arslan Yabgu’nun oğlu Şihabu’d-Devle Kutalmış ön-
derliğinde bir orduyu yöreye yollamıştır. Kutalmış daha önce babasına bağlı
olup o sırada Diyarbakır-Musul havalisinde faaliyet gösteren Yabgulu Oğuz-
larını da yanına alarak bölgeye doğru harekete geçmiştir.
8
O dönemde Şedda-
diler daha Selçuklu hâkimiyetini benimsememişti. Haliyle Tuğrul Bey’in bu
orduyu yollamasını, Azerbaycan’ı artık kendi toprağı olarak gördüğü şeklinde
değerlendirmek gerekir. Nihayet iki ordu Gence surları önünde karşılaşmış ve
meydana gelen savaşta Gürcü, Ermeni ve Rumlardan oluşan Bizans ordusu
büyük bir bozguna uğramıştır.
9
Bizans ordusunun başkomutanı olan Ermeni
Wahram Pahlawuni ile oğlu Grigor da hayatını kaybedenler arasındadır.
10
Böylece Tuğrul Bey Dovin’e gönderilen orduya karşı asker çıkararak bölgeyi
kendi nüfuz alanı içerisinde gördüğünü, artık Bizans’ın Azerbaycan ve Kaf-
kasya’nın güneyindeki faaliyetlerine kayıtsız kalmayacağını açıkça göster-
miştir.
5
Ayrıntılı bilgi için bkz. İbrahim Kafesoğlu, “Doğu Anadolu’ya İlk Selçuklu Akını (1015-
1021) ve Tarihî Ehemmiyeti”,
Fuat Köprülü Armağanı, İstanbul, 1943, s. 259-274.
6
Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, C I (nşr. Ö. R. Doğrul), Ankara, 1987, s.
293.
7
Aristakes Lastivertc’i’s History, s. 17, 59 vd.
8
Osman Turan,
Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, İstanbul, 1996, s. 121.
9
Azimî Tarihi Selçuklularla İlgili Bölümler (nşr. A. Sevim), Ankara, 1988, s. 8.
10
Smbat Sparapet’s Chronicle (nşr. R. Bedrosian), New Jersey, 2005, s. 21.
ORTA ARAS HAVZASININ SELÇUKLU HÂKİMİYETİNE GİRMESİ
29
Gence önlerinde gerçekleşen muharebe sırasında Selçuklu ordusunda yer
alan Musa Yabgu’nun oğlu Hasan, bu savaştan sonra Doğu Anadolu’da fetih-
ler yapmak üzere bölgeye gitmişti. Bizans tarihçisi Skylitzes’in yazdığına ba-
kılırsa Ani ve İberya valisi olan Katalalon Kekaumenos ile Vaspuragan’daki
Bulgar Aaron’un komutasındaki Bizans-Ermeni-Gürcü ordusu, 1047’de Zap
Suyu üzerinde Selçuklu kuvvetlerini pusuya düşürerek mağlup etmişti. Hasan
Bey de savaşta hayatını kaybedenler arasındaydı.
11
Bu hadiseye çok üzülen
Selçuklu Sultanı, İbrahim Yınal’ı hem onun intikamını almak hem de Ana-
dolu’da fetihler yapmak üzere görevlendirmiştir.
İbrahim Yınal’ın Doğu Anadolu’ya gelmesiyle birlikte başlayacak hadi-
seler bölge ahalisinin çevrelerinde gelişen olaylara tavrını da büyük ölçüde
değiştirecektir. 1048 güzünde Maveraünnehir bölgesinden yanına gelen
Oğuzları da alarak kalabalık ordusuyla Pasin ovasına giren İbrahim Yınal, Ha-
sankale önlerinde, Gürcü prensi Liparit komutasında Gürcü, Ermeni ve Rum-
lardan oluşan Bizans ordusuyla karşılaşmıştır. Sayısı elli bin kişiyi bulan Bi-
zans ordusunu mağlup eden İbrahim Yınal’ın bu zaferi, Bizans ve müttefiki
olan unsurların dikkatini Selçuklular üzerine çevirmesine zemin hazırlayacak-
tır. 1048’de Pasin ovasında kazanılan bu zafer, Gürcü kaynaklarında Selçuk-
lularla ilgili kısmın da başlangıcını teşkil eder. Bu döneme kadar Çağrı Bey’in
batı seferinin, Yabgulu Türkmenlerinin ya da 1047 seferinin akis bulmadığı
Anonim Gürcü Kroniği’nde, İbrahim Yınal’a karşı uğranılan mağlubiyete yer
verilmektedir. Dönemin Ermeni müverrihi Aristakes’te, diğer kaynaklarla kı-
yaslanamayacak ölçüde ayrıntılı bir şekilde anlatılan savaş ve sonrasına dair
muahhar Ermeni kaynaklarında da önemli bilgiler bulunur. Savaş hakkındaki
bilgilerin niteliği farklı olsa da Hasankale’de esir düşen Bizans ordusu kuman-
danı Liparit’in Tuğrul Bey’in huzuruna gönderilmesi ve bir yıl sonra da hiçbir
karşılık istenmeksizin serbest bırakılması, herhalde o zamana kadar ikinci bir
örneği görülmediği için olsa gerek Ermeni kaynaklarının tamamında yer alan
bir husustur. İslam kaynaklarında ise galibiyet büyük yankı bulurken, İbnül
Esir, İbrahim Yınal’ın kazandığı zaferden sonra İstanbul’a on beş günlük me-
safeye kadar bölgedeki tüm şehir ve kasabaları yağmaladığını, yüz binden
fazla esir ve on bin arabayla taşınan ganimet elde ettiğini yazar.
12
11
Les Turcs au Moyen-Age (nşr. X. Jacob), Ankara, 1990, s. 78-82.
12
Aristakes Lastivertc’i’s History, s. 69-90; M. Brosset, Gürcistan Tarihi, s. 283;
İbnü’l Esir,
El Kamil fi’t-Tarih, C IX
(nşr. A. Özaydın), İstanbul, 1991, s. 415.