132
SELMA YEL
Daha savaş bitmeden önce 1944 yılında Paris’in Almanlardan kurtarılma-
sından sonra buradaki Azerbaycan lejyonunun bir kısmı mahvedilmiş, diğer
kısmı ise İngiliz-Amerikan kuvvetlerine teslim olmuştur.
94
Müttefiklik hu-
kuku gereğince bu lejyon askerlerinin de Sovyetlere teslim edilmiş olması ve
lejyonlarda görev alanların büyük kısmına uygulanmış olduğu gibi vatana iha-
netle cezalandırılmış olmaları kuvvetle muhtemeldir.
23 Şubat 1945’te Türkiye’nin Almanya’ya savaş ilan etmesi ile birlikte
lejyon alaylarında savaşan yaklaşık 250 bin Azerbaycan Türkünün büyük
kısmı büyük bir üzüntü yaşarken, Almanya’nın savaşta yenilmesinin kesinleş-
mesi ile birlikte psikolojik çöküntüye girmişlerdir. Bu askerler Almanya’nın
kayıtsız şartsız teslimiyeti sonrasında da Sovyet Rusya’ya iade edilme tehli-
kesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Bunlardan çok azı Avrupa’da kalmayı ba-
şarabilmiş, bir kısmı Kral Faruk’un isteği ile Mısır’a giderken bir kısmı da
Ürdün’ü tercih etmiştir. Mustafa Teymur Ateşli gibi bazıları da Alman hanım-
larla evlenerek iade edilmekten kurtulmuşlardır.
95
Safter Bakülü ise kendisi
ile birçok arkadaşının Sovyetlere teslim olmaktan kaçmak için İsviçre’ye sı-
ğındıklarını, uzun bir müddet burada yaşadıktan sonra da 1948’de Türkiye’ye
geldiklerini ifade etmektedir.
96
Azerbaycanlı lejyonerlerden Güney Ame-
rika’ya, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Arjantin’e, Fransa’ya, İsviçre’ye ve
hatta Çin’e iltica edenler de olmuştur.
97
Hâlbuki “Eger Bakü’nün nefti olma-
saydı, Sovyetler İttifakının qalebesi belki de mümkün değildi...” diyen Haydar
Aliyev önemli bir konuya işaret etmekte ve “Bu nefti hâsıl eden ise kəhrəman
94
“Azerbaycan
Lejyonu”,
http://www.azerbaijans.com/content_1714_tr.html,
(09.10.2016’da erişildi).
95
“Mustafa
Teymur
Ateşli”,
http://www.biyografya.com/biyografi/12924,
(01.10.2016’da erişildi).
96
Kahraman Durak, “Manisada Bir Nazi Askeri”, Yeni Asır, 24.11.2012; Tarafımızdan
yapılmış olan görüşmede de benzeri bilgilere yer verilmiştir. Esirlik, çile ve aile hasreti ile ge-
çen 27 yılın ardından kendi ailesini kuran ve 3 çocuğu olan Safter Bakülü 1982 yılında Ma-
nisa’da emekli olmuştur. Bakülü, “Anamın hasreti içimi parçalıyordu. Ona bir kez daha sarıl-
mak için neler vermezdim ki. Ama izin çıktı. 1969 yılında turist olarak Leningrad’a gittim.
Akrabalarım beni karşıladı. KGB görevlileri ile Tiflis’e gittik. Daha sonra da Bakü’ye vardık.
Sabah 08.00, akşam 21.00 arası görüş izni verdiler. 4 gün hakkım vardı. Köyüme gittim, anam
dış kapıda oturuyordu. Çok yaşlanmıştı. 27 yıl, 7 ay, 3 gün sonra ona sarıldım, uzun uzun kok-
ladım” diyor. “Aynı anıları biz de Azerbaycan’dan gelen ekip ile birlikte gözyaşları ile dinler-
ken düşünmüştüm; Ne zaman bitecek Azerbaycanlı Kardaşlarımızın çilesi ve Türkiye’de ne
zaman anlaşılacak bağımsız vatanın ne kadar önemli olduğu?
97
Yakuplu, Azerbaycan Lejyonerleri.., s. 15.
II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
133
Azerbaycan halkı olmuşdur. Buna göre de Bakü şehri “Kahraman şehir” adına
layik görülməli idi. Lakin bu da edilmedi”
98
demektedir.
Bu süreçte de aktif olan A. Fatalibeyli, Azerbaycan lejyoner askerlerinin,
Sovyet ordusunun eline geçmemesi için imkânlar dahlinde bunlardan bir kıs-
mını güney ve batı cephelerinin yanı sıra yine o dönemde daha sakin bir bölge
olan İtalya’ya göndermeye çalışmıştır. Her kayıt ve şartta Sovyet ordusuna
teslim olmak istemeyen lejyon askerleri, Müttefik devletlerin esiri olmayı ter-
cih etmektedirler. Zira Sovyetlerin eline geçerlerse öldürüleceklerini bilmek-
tedirler. Teslim olanların akıbeti gün gibi açık olup, her bölgeden bu istika-
mette haberler gelmektedir.
99
Bütün çabalara ve itirazlara rağmen Müttefik
ordularına teslim olan lejyon askerlerinden yaklaşık 600 asker dışındakilerin
büyük bölümü Sovyet Rusya’ya teslim edilmiştir. Stalin savaş sürerken de be-
lirttiği gibi bu savaş esirlerinin vatan haini olduğunu söyleyerek, çoğunu öl-
dürtmüş ve kalanını da başta Sibirya olmak üzere çalışma kamplarına gönder-
miştir.
100
Rus ve diğer Müttefik ordularının önünden kaçan on binlerce Kırımlı,
Azerbaycanlı, Türkistanlı Müslüman halk, can güvenliği sebebiyle Al-
manya’ya sığınmaya ve kamplara yerleştirilmeye başlanmışlardır. Durum gi-
derek kötüleşmeye başlayınca Kudüs Müftüsü Emin el Hüseyni, SS Merkez
Dairesi Başkanı Berger’den muhacir Müslümanların, Rus zulmünden koruna-
bilmesi için yardım istemek mecburiyetinde kalmıştır.
101
Benzer şekilde Şubat
98
İsmayılov, Azərbaycanlıların II. Dünya Müharebəsində…, s. 4-5; Sovyet haki-
miyyəti döneminde halkın faşist Almanya’nın hücumuna karşı yapmış olduğu ən ağır və kanlı
müharebe “Böyük Vətən müharibəsi”olarak adlandırlmaktadır. Bu müharibədə SSCB tərki-
bində yaşayan halklar 27 milyon nəfər kaybetmişlerdir. Aynı muharebede Azərbaycan’ın ka-
yıpları 300 bin nəfərdən çok olmuştur. Hatta Haydar Aliyev’e göre; “Egər Bakü’nün nefti ol-
masaydı Sovetlərin qəlip gelmesi bəlki də mümkün deyildi... Bu nefti hâsıl edən isə kəhrəman
Azərbaycan halkı olmuşdur. Buna görə də Bakü şəhəri “Kəhrəman Şəhər” adına layik görülməli
idi. Lakin bu da edilmədi”.
99
Yakuplu, Azerbaycan Lejyonerleri, s. 13.
100
Sırakaya, İkinci Dünya Savaşı ve…, s. 152.
101
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 209. Filistin Bölgesi’ni elinde bulunduran İngiliz
İşgal İdaresi ile olan anlaşmazlığı dolayısı ile sürgünde bulunan Kudüs Müftüsü Emin el Hü-
seyni, İkinci Dünya Savaşı boyunca uzunca bir dönem Almanya’da kalarak Nasyonal Sosyalist
Alman iktidarı ile işbirliği yapmıştır. Yakuplu, a.g.e., s. 36. 1930’lu yıllarda iktidara gelen Hit-
ler “Müslümanlardan istifade”ye öncelik vermiştir. Naziler bilinçli bir şekilde özellikle Türkiye
dahil olmak üzere İslam dünyasında “Hitlerin sünnetli bir Müslüman olduğu” şayiasını yay-
maya çalışmışlardır. Böylece Almanya’ya yönelik bir sempati oluşturabileceklerini düşünmek-
tedirler. Hitler, Kudüs müftüsü Hacı Emin El-Hüseyin’le de yakın ilişkiler kurmuştur. Bunun