P. S. The cat is still alive


“HEP AÇIK KAPILAR OLMALI”



Yüklə 13,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/35
tarix19.07.2018
ölçüsü13,54 Mb.
#56884
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   35

“HEP AÇIK KAPILAR OLMALI”

İnsanın var oluşundan beri 

sahip olduğu en değerli 

unsurların başında merak 

duygusu geliyor. Elbette 

meraka dair pek çok yaklaşım, 

bireysel ve toplumsal yansıma 

söz konusu. 

Pedagojik olarak bireylerin 

meraklarına sınıf içinde 

nasıl yaklaşılmalı, 

öğrencilerin farklılıkları ne 

şekilde gözetilmeli? Merak 

çerçevesinde bir insanın 

bilişsel gelişimi ne şekilde 

seyrediyor? Kültürel özellikler 

bireyin merak duygusuna nasıl 

etki ediyor? 

Eğitim Fakültesi, Eğitim 

Bilimleri Bölümü’nden 

Dr. Melike Acar merak 

çerçevesindeki sorularımızı 

yanıtladı. Röportajımız 

esnasındaki mesajı ise çok 

önemliydi: “Hep açık kapılar 

olmalı; çünkü o sorgulamayı 

devam ettirmek lazım. Merakı 

öldürmemek lazım ki eleştirel 

düşünce de gelişsin.”

 

Merakı kendi perspektifinizden 



nasıl tanımlıyorsunuz?

Aslında kendi perspektifime 

gelmeden evvel genel olarak 

merakın çok muğlak bir kavram 

olduğunu ve her teorisyenin 

bunu kendine göre açıkladığını 

belirtmekte fayda var. Ama genel 

olarak merak, soru sormayla 

ve bilmeye olan açlıkla ifade 

edilebiliyor. Aslında merakın nasıl 

göründüğünden çok, merakın 

kökeniyle ilgili bir uyuşmazlık 

var teorik dünyada. Kimisi bunun 

içgüdüsel bir şey olduğunu, 

doğumla birlikte geldiğini, insan 

olmanın bir özelliği olduğunu 

söylüyor; kimisi ise öğrenerek 

sonradan kazanılan bir şey 

olduğunu söylüyor. Bunlar tabii 

birbiriyle çatışan iki farklı teorik 

duruş. Ama genel olarak gelişimde 

kabul görülen şey merakla ilgili 

hem doğuştan getirdiğimiz bazı 

güdülerin olduğu hem de bu 

güdülerin sosyokültürel çevreyle 

etkileşim halinde olduğu yönünde. 

Benim de benimsediğim görüş bu. 

Ben, doğuştan gelir ya da tamamen 

sosyokültürel çevrenin sonucudur 

gibi özcü tanımlardan uzak 

duruyorum.

Sizce, bu tanım içerisinde 

belirli bir sınıflandırma 

yapmak mümkün mü? Gündelik 

basit, kişisel bir ilişkiyi merak 

etmek veya bilimsel bir konuyu 

merak etmek sizce farklı 

değerler mi? 

Aslında bunların hepsi de merak. 

Hiçbiri birbirinden daha üstün 

bir merak değil. Yani, bir çocuk 

dinozorlarla da, müzik sesleriyle de, 

renkleri karıştırmakla, aynı zamanda 

insan ilişkileriyle de ilgilenebilir. 

“İnsanlar birbirleriyle nasıl iletişim 

kuruyorlar?”, “Sana böyle bakarsam 

ne olur, şöyle bakarsam ne olur

annem bana gülümsedi bu onun 

aslında beni onayladığı anlamına 

geliyor,”  vb. durumların hepsi 

anlamaya yönelik bir merak içerir. 

Mesela, fizikle, taşlarla ilgilenen 

çocuk akıllıdır da, insan ilişkileriyle 

ilgilenen çocuk daha az zekidir gibi 

bir hiyerarşi kurmak yanlış. Merak 

en baştan beri var. Çocuğu beşiğe 

koyduğunuz andan itibaren merak 

ediyor; anlamlandırmaya çalışıyor. 

Eline çıngırağı veriyorsunuz, 

çıngırağa bakıyor, çarparsa ses 

çıktığını fark ediyor, ağzına alıyor; 

fakat bir tat olmadığını fark ediyor. 

Bundan sonra da merakı yavaş yavaş 

kendi ilgisine göre şekilleniyor. 

Genel olarak objelere ve ilişkilere 

karşı bir merak var ve bunları 

birbirinin üstünde tutmak yanlış. 

Eğer ilişkilerle ilgilenen çocuk 

değersiz bir şeyle uğraşıyor dersek 

o zaman psikoloji, sosyoloji gibi 

bilimleri de değersiz gösteririz. 

Mesela mekanik şeylere ilgi duyan 

bozuk saatleri tamir etmeye çalışan 

bir çocukla, ilişkileri merak eden bir 

çocuğun merakı benim gözümde 

eşit değerde. 

Pekiyi, bilişsel gelişimle 

beraber düşündüğümüz 

zaman belirli yaş gruplarının 

merak etme duygusunu belirli 

yansıtma şekilleri, pratik etme 

yöntemleri gibi gelişimsel 

boyut hakkında neler 

söyleyebilirsiniz?

Evet, 0-2 yaşta dilsel beceriler 

gelişmediği için, daha çok objeler, 

insan yüzü ve sesler üzerinden 

çocuklar merak duygularını 

yaşıyor. İlk başta objeleri ağzına 

sokuyor; emilebilir, yenilebilir 

şeyler, yutulamaz şeyler olarak 

kavrıyor. Sonra ses çıkaran objelerle 

ilgileniyor. 0-2 yaşta daha çok 

objelere yönelik fiziksel bir merak 

duygusu var; ama aynı zamanda 

ilişkileri de anlamlandırmaya 

başlıyorlar. İki yaşından sonra dil 

kazanımıyla birlikte daha sosyal ve 

yürümeyle beraber daha bağımsız 

bireycikler oluyorlar. O zaman sosyal 

yönden de daha hızlı gelişmeye 

başlıyorlar. Altı yaşından sonra da 

ilgi alanları oluşmaya başlıyor. Bu 

durum, okul öncesinde de olabilir. 

Kimine bakıyorsunuz, 4-5 yaşında bir 

jeolog gibi taşları topluyor, taş bilgisi 

var. Yıldızlara merak duyanlar var

aynı zamanda çizime, modaya merak 

duyanlar da var. Meraksız bir çocuk 

yok; fakat merakın değişik ifade 

edilişi, değişik şekillerde davranışa 

yansıması var. İfade ediş tarzı kültüre 

bağlı da değişebilir. Nasıl ki biz 

zekâyı “Matematikte çok başarılı olan 

çocuk zekidir,” diye tanımlıyorsak, 

aynı zamanda o zekânın bir yönü 

de dışadönüklük ve çok güzel, 

anlamlı, kritik sorular sormayla 

eşleştiriliyor. Ama bazı çocuklar 



Aylin Buran ’02

B

70




Yüklə 13,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə