Paul karl feyerabend 13 Ocak 1924'te Viyana'da doğdu. Avusturya asıllı abd'li filozof. Bilimsel gelişmenin ancak yeni kuramların eskilerini yadsımasıyla sağlanabileceğini ileri



Yüklə 8,94 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə118/135
tarix24.12.2017
ölçüsü8,94 Kb.
#17198
1   ...   114   115   116   117   118   119   120   121   ...   135

iki teoriyi kıyaslamanın herhangi bir yolu olmadığı sonucuna çıkar.
Çıkarsaması   yine   yanlıştır.   Yukarıda   3.  başlıkta   bahsettiğim   gibi,
dilbilimciler   yeni   ve   yabancısı   olduğumuz   düşünceleri   açıklarken
anlamsal eşitliklere başvurmayı uzun süre önce bıraktılar; öte yandan
bilimadamları da hep keşiflerinin ve onları ifade etmekte kullandıkları
kavramların   yeni   olduğuna   vurgu   yaparlar.   Ancak   bu   onları   çeşitli
teorileri mukayese etmekten alıkoymaz. Bu açıdan görelikçi biri klasik
formüllerin  
uygun bir şekilde yorumlandığında
 
(yani görelikçi bir tarzda
yorumlandığında)   başarılı   olduklarını   ama   dört   dörtlük   görelikçi   bir
aygıt kadar başarılı olmadıklarını söyleyebilir. Tıpkı cinlere (Newton’a)
inanan bir hastasıyla, bu inancın cinler dünyasına (Newtoncu dünyaya)
ilişkin   getirdiği   sonuçları   kabul   etmeksizin,   onun,   yani   hastasının
konuşma tarzını benimsemiş bir psikiyatrist gibi tartışmasını yürütebilir
(bu, hastanın iyi bir gününde işi tersine çevirip onu cinlerin varlığına
ikna   etme   ihtimalini   elbette   dışarda   bırakmıyor).   Ya   da   klasik
mekanikçiye bir yabancı dil öğretir gibi görelilik teorisini öğreterek onu
bu teorinin erdemlerini bir de içerden değerlendirmeye davet edebilir
(“İspanyolcayı mükemmelen öğrendikten ve Borges ve Vargas Llosa’yı
okuduktan   sonra   hikâyelerinizi   Almanca   yerine   İspanyolca   yazmak
istemez   misiniz?”).  Newtoncu  ile   görelikçinin   sohbet   edebileceği   ve
etmekte olduğu daha birçok yol sayılabilir. 1965’ten bu yana yazdığım
çeşitli denemelerde bunları gösterdiğimi sanıyorum; bazıları Putnam’ın
o   dönemde   dile   getirdiği  eleştirilere   doğrudan   cevap   niteliği   taşıyor:
bkz.  
Philosophical   Papers,
 
Cilt 1, 6. Bölüm, 5. Kesim  vd.; Cilt 2, 8.
Bölüm, 9. Kesim ve devamı ve Ek. Put- nam’m dikkat çektiği A, B ve
C’ye cevabım bu kadar.
7.   Yukardaki   başlıklarda   sunduğum   argümanlar   Putnam’ın   tarif
ettiği   kıyaslanamazlık   biçimi,   I,   üzerine   kuruludur.   Ancak   benim
Newton mekaniği ve görelilik ya da Aristoteles fiziği ve yeni Galile ve
Newton mekaniği gibi kapsamlı teoriler arasındaki ilişkileri incelerken
getirdiğim   kıyaslanamazlık   türü   Put'   nam’ınkinden   farklıdır   (krş.
Against Method
, s.268 vd. ve 
Philosophical Papers,
 
Cilt ı, 4. Bölüm, 5.
Kesim). Fark iki noktada te-


melleniyor.   îlki,   benim   anladığım   anlamda   kıyaslanamazlık   nadir   -   bir
durumdur.   Ancak   bir   dilin   (teorinin,   bakış   açısının)   be-   timleyici
terimlerinin   anlamlılık   koşulları   öteki   dilin   (teorinin,   bakış   açısının)
betimleyici terimlerinin kullanılmasına izin vermediği zaman ortaya çıkar;
salt   anlam   farklılığı   benim   anladığım   anlamda   kıyaslanamazlığa   yol
açmaz.   İkincisi,   kıyaslanamaz   diller   (teoriler,   bakış   açıları)   bütünüyle
biribirinden kopuk değildir - anlamlılık koşullan arasında ince ve ilginç bir
akrabalık vardır.  
Against Method'da
  bu akrabalığı bir örnekle, ilk Yunan
filozoflarının   hedeflediği   dil   ile   Homerosçu   sağduyuyu   karşılaştırarak
açıklamaya çalıştım.  
Philosophical   Papers,
  cilt 1, 4. Bölüm’de de bunu
Aristoteles ve Newton örneklerinde açıkladım. Orada söylediklerime şunu
ilâve   etmek   isterim   ki  kıyaslanamazlık  felsefeciler   için   bir  sorun   teşkil
eder,   yoksa   bilimadamlarının   böyle   bir   derdi   yoktur.   Felsefeciler   bir
tartışma   boyunca   anlamın   durağan   olduğunda   ayak   direrler,   oysa   bilim
adamları “bir dili konuşmanın ya da bir durumu açıklamanın aynı anda
hem   belirli   kuralları  
izlemek
  hem   de   onları  
değiştirmek
  demek
[olduğunun]”   farkındadır   (bkz.   yukarda   5.   Başlık)   ve   felsefecilerin
müzakerenin aşılmaz sınırları olarak gördükleri hatları çaprazlama yarıp
geçerek tartışma sanatında uzmandırlar.


XI. KÜLTÜREL ÇOĞUL(CU)LUK MU YOKSA 
YENİ YAVUZ BİRÖRNEKLİK Mİ? •
1985   Ocak'mda   postmodernizm   çağında   sanat,   felsefe   ve
bilimlerin rolü üzerine bir tartışmaya davet edildim. Sunduğum
bildiride (a) düşünsel tartışmaların “dünya kültürü” ile belli bir
ilişkisi olduğu varsayımım eleştirdim, (b) “dünya kültürü” nde
temel   görüngünün   Batı   düşünce   ve   teknolojilerinin   amansız
yayılışı   olduğunun   altını   çizdim   -çağımızın   anatemi   çeşitlilik
değil   bir   örnekliktir,   (c)   kültürel   alışverişin   belli   ortak
değerlere,   ortak   bir   dile   ya   da   ortak   bir   felsefeye   ihtiyacı
olmadığım   öne   sürdüm,   (d)   nerede   uç   vermiş   olursa   olsun
çeşitliliği   ve   “başıbozukluk.”   u   (cacophony)   savundum,   (e)
Maxwell’den   Kuhn’a   bilim   felsefesinin   gelişimini   kısaca   de-
ğerlendirdim.   Tüm   bu   konular   elinizdeki   kitabın   değişik
bölümlerinde   ele   alındığı   için   onları   bir   daha   tekrarlamama
gerek   yok.   Fakat   sanıyorum,   sözünü   ettiğim   bildiriye
yöneltilmiş   uzunca   bir   eleştiriye   cevap   olarak   yazdığım
aşağıdaki mektup bazı yeni konulara parmak basıyor ve ilginç
olabilir.
t
3.8.1985
Sayın Bay Vergani, Shinoda ve Keşler,
Sunduğum   kısa   bildiri   üzerine   yazdığınız   uzun   ve   ayrıntılı   mektup   ve
gösterdiğiniz   hassasiyet   için   teşekkür   ediyorum.   Tahmin   edeceğiniz   gibi
eleştirilerinize katılmıyorum. Açıklamaya çalışayım.
““Fakat farklılıklara belli bir düzen kazandıran tutarlı bir yapının önemini
gerçekten inkar edebilir misiniz?”, diyorsunuz. Cevabım şu: Bu konuda karar
vermek ne size ne de bana düşer -bu, farklılıkları yaratan ve şu anda kendi
içinde   onu   teneffüs   eden   insanların   işidir.   Eğer   Afrika   kıtasındaki   uluslar
herhangi bir kül-


Yüklə 8,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   114   115   116   117   118   119   120   121   ...   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə