S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə57/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   256

138

m a r t   1 1

nin belli olmamasıdır. Bir deprem sonrası or-

taya çıkan kırılma etkisinin binlerce km uzakta 

da görülme ihtimali bulunmaktadır. Okyanus 

yüzeyinde tektonik bir süreçle deprem ortaya 

çıkmaktadır. Kırılmanın üzerindeki su kütlesi 

önce yukarı sonra aşağı inerek devasa bir ha-

reketlenmeye yol açmaktadır. Ortaya çıkan dal-

galar her seferinde tsunami üretmemektedir. 

Önemli olan dalgaların nasıl hareketlendiğidir. 

Irak  işgali ile hangi siyasi dalgalar oluşmuş-

tu? Bir, Saddam gibi bir zamanlar batı adına 

oldukça işlevsel olmuş bir diktatör ordusu sa-

vaşmadan devrildi. İki, işgal sonrası bütün 

Ortadoğu’nun siyasi ve sosyal mikrokozmozu 

olan Irak’ta etnik ve mezhepçi fay hatları hare-

kete geçmiş oldu. Üç, bölge ülkeleri ortaya çı-

kan siyasi boşluğu, istikrar üzerinden değil kısa 

vadeli vekâlet savaşları üzerinden doldurma 

gayreti içerisine girdiler. Dört, Türkiye, Irak iş-

gali sırasında diğer bütün aktörlerden farklı bir 

tutum izleyerek hem işgale ortak olmadı hem 

de ortaya çıkan “yetim dalgaların” tahrip gücü-

nü zayıflatacak müşfik adımları atan tek ülke 

olmayı başardı. 



Türkiye’nin siyasal jeolojiyle imtihanı 

19 Mart 2003’te Irak’a ayak basan ilk ABD as-

keri ve ardından hareketlenen bütün Ortadoğu 

Milenyum  köprüsünden  daha  farklı  bir  statik

sorunu yaratmış değil. ABD sadece ayak basa-

rak jeopolitik dengeyi sarsmış olsa iyiydi. Aynı 

zamanda, deprem etkisi yaratacak şekilde dur-

durulamaz kırılmalara yol açtı. Önümüzdeki 

aylar ve yıllar, sistem karşıtı bu harekete karşı 

kendisini koruma reflekslerinin, kırılmanın 

kendisini daha da büyüttüğü bir kısır döngüyle 

geçecek.  Bin  Ali  ve  Mübarek  tarzı  çekilmeler,

ortaya çıkan sallantının bir süre durmasını el-

bette sağlayabilir. Lakin yaşanan kırılma çoktan

sallanma düzeyini aşmış durumda. Ortadoğu, 

Kafkasya ve Kuzey Afrika halkları, son 7-8 yıl-

da, Saddam, Bin Ali ve Mübarek’in gitmeleri-

nin mesajını oldukça hızlı bir şekilde siyasi dile 

tercüme  edeceklerdir.  Irak  üzerinden  kırılan

etnik ve mezhepçi fay hattı; değişim ve “dev-

rimler” üzerinden geç kalmış Arap milliyetçili-

ğini derinden tetiklemektedir. Bu hareketlenme 

toplamda Türkiye’nin öncülük ettiği “azami en-

tegrasyon ve bölgesel işbirliği” girişimlerinden 

ziyade daha lokal ve daha etnik başarı hikâyeleri 

arayışı içindedir. Türkiye bu yeni dalganın kar-

şısında hem bir istikrar ve güven adası hem de 

dalganın kendisini paranteze alacak bir güçlü 

bir aktör olarak görülmektedir. Bütün Ortado-

ğu ve Kuzey Afrika’yı saran siyasi hareketlenme 

karşısında, Türkiye ne Batı’nın sadece sarsıntıyı 

derinleştiren oryantalist makasına girebilir ne 

de bölgesel vizyonu etnik momentuma kurban 

edecek geç kalmış bir milliyetçiliğe ram olabi-

lir. Türkiye, özellikle son yıllarda dillendirdiği 

dış politika söylemini kuvveden fiile geçirecek 

adımlarla taçlandırmak durumundadır. Ortaya 

çıkan “yetim dalganın” son 8 yılda adalet çiz-

gisiyle imtihanlardan geçmiş Türkiye’den daha 

öncelikli bir sahibi olamaz. Türkiye’nin bu po-

tansiyelinin hayata geçirilmesinin diğer önemli 

ayağı ise ülke içinde siyasi normalleşmenin hi-

tama ermesinden geçmektedir. Özellikle mu-

halefet partilerinin ve bürokrasinin mezkûr 

potansiyele dair daha özgüvenle bakan bir dile 

ihtiyaçları var. Unutulmamalı ki, eğer yaşanan

değişim akamete uğramadan devam ederse 

önümüzdeki aylar ve yıllar bütün bölgemiz için 

yeni bir toplumsal sözleşme yazımı dönemi 

olarak geçecek. Türkiye bu süreçte kendisiyle 

beraber bölgesine katkı verme potansiyeline sa-

hip tek ülke konumunda. Bu kıymetli pozisyon 

heba edilmemeli.

Sabah, 19 Mart 2011

Türkiye,  Irak  işgali  sırasında 



diğer  bütün  aktörlerden  farklı  bir 

tutum izleyerek hem işgale ortak ol-

madı hem de ortaya çıkan “yetim dal-

gaların”  tahrip  gücünü  zayıflatacak 

müşfik adımları atan tek ülke olmayı 

başardı.



139

l i b y a ’ y a   m ü d a h a l e

Libya  ile  ilgili  gündem  hızla  değişmekte.  BM

Güvenlik  Konseyi’nin  Libya’da  uçuşa  yasak

bölge oluşturulmasını ve işgal dışında ‘gerekli 

tüm seçeneklere başvurulmasını’ öngören ka-

rar tasarısının onaylanmasının ardından Pazar

günü başlaması planlanan operasyon için ha-

zırlıklar sürerken Libya Dışişleri Bakanı Musa

Kusa, ateşkes ilan ettiklerini ve her türlü askeri 

operasyonu durdurma kararı aldıklarını belirt-

ti.  Ancak başta Fransa olmak üzere tehdidin 

değişmediği kanaatinde olan operasyona des-

tek veren ülkelerin tavrı BM kararların uygu-

lanıp uygulanmadığını takip etme yönünde. Bu 

ise her şeyin an be an değiştiği Libya ile ilgili

operasyon seçeneklerinin rafa kalkmadığını 

göstermektedir. Ateşkes çağrısı yapan BM kara-

rı öncelikle uçuş yasağını kapsamakla birlikte, 

tanınan yetki sadece uçuş yasağı ile sınırlı değil. 

Karar gerekli olması durumunda Kaddafi’nin 

kara birliklerine de saldırı düzenlenmesine 

onay veriyor. Ancak bu kararın hayata geçi-

rilmesi  gerçekten  Libya’ya  düzen  getirebile-

cek, sivil ölümlerin önüne geçebilecek mi? Bu 

noktada gerek daha önceki örnekler, gerekse 

Libya’nın kendi durumundan kaynaklanan zor-

luklar çok fazla umut vaat etmemekte.  

Uçuşa yasak bölge uygulamasını etkin kılmak

ancak yasağı ihlal eden uçakların etkisiz hale 

getirilmesi ile mümkün olduğundan pasif bir 

eylem olmakla birlikte askeri bir müdahaledir. 

Yetki tanınan kuvvetler tarafından, uçuş yasa-

ğı getirilen ülkenin uçaksavar, füze, radar, pist 

gibi kara unsurları imha edileceği gibi, yasağa 

uymayan hava araçları da vurularak düşürülür-

ler. Böyle bir uygulamada istihbarat ve lojistik 

açıdan kara birliklerinin de desteğine ihtiyaç 

duyulmaktadır. Özellikle radarlarla uçakların 

izlenmesi ve takibinin yapılması gerekmektedir. 

Karada konuşlu radarların olmaması durumda 

ise entegre radarları olan havadan erken uyarı 

ve kontrol (AWACS) uçakları kullanılmakta ve

avcı uçakları bunlardan gelen bilgiler doğrultu-

sunda harekete geçmektedirler.  

Libya’da hatırlanması gereken zorluklar 

Libya böyle bir uygulama açısından pek çok de-

zavantaja sahiptir. Öncelikle bu uygulamanın 

SETA YORUM

Uçuşa Yasak Bölge, Libya Için 

Çözüm mü? 

BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’da uçuşa yasak bölge oluşturulmasını ve işgal dışında 

‘gerekli  tüm  seçeneklere  başvurulmasını’  öngören  karar  tasarısı  onaylandı.  Bu 

kararın  hayata  geçirilmesi  gerçekten  Libya’ya  düzen  getirebilecek,  sivil  ölümlerin 

önüne geçebilecek mi?

SELIN M. BÖLME



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə