S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə65/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   ...   256

156

m a r t   1 1

Türkiye gerek ekonomide, gerek dış politika-

da hızla büyüyor ve gelişiyor. Ancak ülkemize 

mahsus kemikleşmiş bazı meseleler Türkiye’de-

ki demokratikleşme ve dünyaya entegre olma 

sürecinin önünde büyük bir engel olarak du-

ruyor. Üniversite meselesi bu sorunlardan biri

ve belki de en büyüğü. Türkiye’deki yükseköğ-

retim sistemiyle ilgili önemli çalışmaları olan, 

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve YÖK

Başkan Danışmanı Prof. Dr. Talip Küçükcan’la

öğrenci affını ve Türkiye’deki üniversitelerin 

durumunu değerlendirdik.



Mostar: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 

“torba yasa” olarak nitelendirilen yasa tasarı-

sı görüşüldü ve kabul edildi. “Torba yasa”nın 

içerisinde üniversite affına ilişkin maddeler 

de bulunuyor. Bu maddelerin kapsamı ile ilgi-

li ne düşünüyorsunuz?

Talip Küçükcan: 

Öncelikle bu değişiklikle bera-

ber hangi sebeple atılmış olursa olsun üniver-

sitelerden atılan öğrencilere af geliyor. Bu afla 

birlikte üniversitelerle ilişiği kesilmiş öğrenciler 

geri gelecek. Aslında af yeni bir mesele değil. 

Türkiye’de tıpkı zaman zaman vergiye ilişkin 

meselelerde af çıktığı gibi üniversiteden herhan-

gi bir nedenle uzaklaştırılmış öğrencilere ilişkin 

de af çıkabiliyor. Ancak mevcut proje şimdiye 

kadar yapılan çalışmaların en kapsamlısı ola-

cak. Affın hem pozitif hem de negatif tarafları 

var. Üniversitelerden uzaklaştırılan öğrencilere

yönelik yapılan herhangi bir ön çalışma olma-

dığı için afla geri dönecek kaç kişinin olduğunu 

bilmiyoruz. Zannedildiğinden çok daha fazla 

sayıda insan üniversitelere geri dönebilir. Son 

dönemde üniversitelerin kontenjanları artırıldı 

ve şu an üniversitelerimiz fizikî alan kullanımı 

olarak neredeyse doyum noktasına geldi. Artık 

hangi bölüme giderseniz gidin sınıflar tam ka-

pasite çalışmaya başladı. Daha önce kontenjan 

artırımına kadar üniversitelerimizin birçoğu fi-

ziksel olarak yeterli imkânları olmasına rağmen 

kapasitelerinin altında çalışıyordu ve yeteri ka-

dar öğrenci alınmıyordu. YÖK şimdiye kadar 

yapılmayan bir iş yaptı ve kontenjanları artırdı. 

SETA YORUM

Demokratik Bir Üniversite 

Için YÖK Reformu Şart 

Ülkemize mahsus kemikleşmiş bazı meseleler Türkiye’deki demokratikleşme ve dün-

yaya entegre olma sürecinin önünde büyük bir engel olarak duruyor. Üniversite me-

selesi bu sorunlardan biri ve belki de en büyüğü.

TALIP KÜÇÜKCAN

yök’te reform arayışları




157

y ö k ’ t e   r e f o r m   a r a y ı ş l a r ı

Af meselesi de bu kontenjan artırımı ile ilintili 

bir  şey  aslında.  Ne  kadar  öğrencinin  geri  ge-

leceği de bilinmediği için tam kapasite çalışan 

üniversitelerde yeni durumla ortaya çıkacak 

öğrenci sayısı eğitimi biraz zorlaştırabilir.

 

Mostar: Türkiye’de yeni açılan çok üniversite 



var. Onlar böyle bir sorun yaşamayacaklar 

herhalde?

Talip Küçükcan: 

Bahsettiğim sorun zaten bü-

yük üniversitelerle ilgili. Yeni üniversitelerde 

böyle bir sorun elbette yaşanmaz. Afla ilgili 

olumsuz yönlerden biri bu. Özellikle yüksek 

lisans ve doktora öğrencileri için daha da farklı 

bir durum söz konusu. Bu öğrencilerin danış-

manlara ihtiyaçları var. Yüksek lisansta ve dok-

torada iyi bir danışmanlık sistemi gerekiyor. 

Danışman hocalarla öğrenciler düzgün bir di-

yalog geliştiremezlerse ortaya çıkan çalışmalar 

çok kapsamlı olmuyor. Bununla ilgili de bir 

sıkıntı ortaya çıkabilir. Zaten mevcut sistem-

de ciddi bir danışmanlık sistemi problemi var. 

Afla birlikte bu problemin de artabileceğini dü-

şünüyorum. Affın olumlu yönleri de var. Tür-

kiye OECD ülkeleri içerisinde 20-25 yaş grubu

arasında yüksek öğretime erişimi en düşük dü-

zeyde olan ülkelerin başında geliyor. Bu durum 

bizim için ciddi bir problem aslında. Çünkü 

üniversite eğitimi ile gelişmişlik düzeyi arasın-

yök’te reform arayışları

MART 2011 - 

Ekonomide ve dış politikada hızla büyüyen ve gelişen Türkiye için YÖK refor-

munun ehemmiyeti ve önceliği tartışılmaz. Türkiye’deki demokratikleşme ve dünyaya entegre 

olma sürecinin hız kazanması üniversitelerin geleceği ile yakından ilişkili. Bu minvalde, YÖK’te 

yapılacak  bir  reforma  ciddi  manada  ihtiyaç  var.  Nitekim  mevcut  yükseköğretim  sisteminin 

Türkiye’nin ihtiyaçlarını ne derece karşıladığıyla ilgili ciddi şüpheler mevcut.

AA



158

m a r t   1 1

da paralellikler var. Bir ülkede üniversite me-

zunu insan sayısı ne kadar fazlaysa, gelişmişlik 

de o oranda fazla oluyor. Bu ülkenin siyasetine, 

ekonomisine, üretimine, yönetimine yansıyor. 

Uzun vadede de ülkenin kalkınmışlığını olum-

lu yönde etkiliyor. Bu açıdan baktığımızda üni-

versitelerle herhangi bir şekilde ilişiği kesilmiş 

kişilerin yeniden kazanılmasının olumlu bir 

gelişme olduğunu söylememiz gerekir. Çünkü 

bunlar aslında yarıda bıraktıkları bir projeyi 

sürdürme imkânına kavuşmuş olacaklar. Sonra 

üniversiteden başörtüsü nedeniyle ya da farklı 

mülahazalardan dolayı uzaklaştırılan bayanlar 

vardı. Onlara tekrar şans verilmesi çok anlamlı. 

Kanaatime göre en anlamlı yönü de bu. Şimdiye 

kadar haksız yere üniversiteden uzaklaştırılan 

ya da anayasal hak olduğu halde üniversiteye 

girmesi engellenen insanlar tekrar bu hakkı 

elde edecekler. Türkiye’ye yakışan da bu.

 

BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ SÜREÇ 

İÇERİSİNDE ÇÖZÜLECEK

Mostar: Başörtüsü meselesine ilişkin yaşanan-

larla tekrar karşı karşıya kalabiliriz. Çünkü 

hâlâ bazı üniversitelere başörtüsü ile girmek 

yasak. 

Talip Küçükcan: 

Bu bir süreç olarak algılan-

malı. Türkiye’de üniversitelerimizde bu çağdışı 

uygulama devam ediyor. Ancak altını çizerek 

söylemek istiyorum dünyanın hiçbir ülkesinde 

insanların okuma hakları kılık kıyafetinden do-

layı elinden alınamaz. Tam tersi üniversitelerde 

insanların inançlarını yaşayışa yani pratiğe dö-

nüştürebilecekleri ortamlar sağlanır. Oxford’da,

Cambridge’te,

Harward’da,

Princeton’ta,

Sorbonne’da da benzer uygulamalar görürsü-

nüz. Ne bireysel olarak hiçbir hoca, ne de ku-

rumsal olarak hiçbir üniversite bir öğrencinin 

okuma hakkını elinden almaz. Tam tersine 

teşvik eder. Ancak maalesef Türkiye’de bugüne 

kadar tam tersi bir politika güdüldü ve üniver-

siteye giden öğrencilerin bu hakları ellerinden 

alındı. Şimdi geri veriliyor ve öğrenciler geç de 

olsa haklarına kavuşmuş olacaklar. Bu yasağın 

doğurduğu bir travma vardı. Ve insanlar üzüle-

rek söylüyorum ki bu travmayı atlatamadı. Afla 

ve yeni uygulamalarla birlikte yeni sorunların 

doğacağını düşünmüyorum. Çünkü problem 

tamamen uygulamadan kaynaklanıyordu. Aslı-

na bakılırsa başörtüsü yasağı uygulamaya bakıl-

dığında ortadan kalktı. Türkiye’de başörtüsünü 

yasaklayan hiçbir yasa yok zaten. Bu bir uygula-

ma meselesiydi. YÖK’ün zamanında çıkardığı, 

28 Şubat sürecinin de arkasında durduğu des-

teklediği hayali bir yasaktı. Altında herhangi 

bir yasal zemin yoktu. Yasağa karşı daha sonra 

çıkarılmaya çalışılan önlemler Danıştay’a, Ana-

yasa  Mahkemesi’ne  götürüldü  malumunuz.

Orada hukuki bir zemin bulunmaya çalışıldı. 

Hiç kimse bugüne kadar TBMM’nin başörtü-

süne ilişkin bir yasağının olduğunu göremez. 

Tam tersine TBMM iki kere mevcut yasaların

değişmesine ilişkin girişimde bulundu. Anaya-

sa’daki değişikliklerle eğitimin devam ettirilme-

sinin altı çizildi. Ancak buna rağmen Anayasa 

Mahkemesi bunun Türkiye’deki mevcut düzene

aykırı olduğunu ve birer tehdit unsuru olduğu-

nu iddia ederek bu değişiklikleri reddetti. De-

mokrasisi ister gelişmiş olsun, ister gelişmemiş 

olsun, isterse totaliter olsun dünyanın hiçbir 

ülkesinde böyle yasaklar görülmemiştir. Bunlar 

yalnızca Türkiye’ye özgü, utanç verici yasak-

lardı. Mevcut YÖK bir takım değişikliklerle bu

anti-demokratik durumu ortadan kaldırmaya 

çalıştı. Görüldü ki aslında problem kurumsal 

uygulamalardan kaynaklanıyor. Üniversite yet-

kilileri bu uygulamadan vazgeçerse Türkiye’de 

başörtüsü meselesi gibi bir meselenin olacağını 

düşünmüyorum. Bireysel olarak kimi hocala-

rın konuya ilişkin yorumları da olabilir. Ancak 

bunlar bireysel çabalardan öteye geçmez, üni-

versitenin kendisini bağlamaz. Yeni uygulama-

lar ve yasalarla başörtüsü meselesi çözülecektir.

 

ÜNİVERSİTEDEN ATILMA TÜRKİYE’YE 



HAS BİR UYGULAMA

Mostar: Diğer ülkelerde durum nasıl peki? 

Türkiye’deki gibi üniversitelerden atılma diye 

bir uygulama var mı?

Talip Küçükcan: 

Hem AB’de, hem ABD’de hem 

de dünyanın diğer pek çok yerinde “hayat boyu 

öğrenme” diye bir kavram var. Yani herhan-

gi bir yaş ya da kıyafet sınırlaması olmaksızın 

insanlar istedikleri zaman üniversitelere geri 

dönebiliyorlar.  Mesleklerini  değiştirmek  veya

farklı entelektüel ilgilerini tatmin etmek iste-

diklerinde üniversiteye dönebiliyorlar. Hatta 

bunlar için belirli kolaylıklar sağlanıyor. İn-

sanların belirli yaşlarda daha çalışkan olduğu, 

zihinlerinin daha açık ve imkânlarının daha 



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə