151
e r b a k a n ’ ı n v e f a t ı
Türkiye siyasetinde az görülen biçimiyle ütop-
yacı bir lider olan ve hayalleri peşinde koşmak-
tan vazgeçmeyen Erbakan, maraton koşucusu
gibiydi. Yılmadan, usanmadan, inatla çalışan
Erbakan bu çalışmalarının sonucunu 71 ya-
şında başbakan olarak aldı. Hastane odasında
dahi partisinin çalışmalarını yakından izleyen
bir lider olarak aslında nesli tükenen bir kuşağı
ve duygu dünyasını temsil ediyordu. Necmet-
tin Erbakan’la ilgili çok şey söylenebilir; ancak
onun görüşlerini benimsemeyenlerin dahi tak-
dir ettiği vasfı, kendisinin mücadeleci karakteri
ve çalışkanlığıdır.
Dört partisi rejim muhafızları tarafından kapa-
tılan Hoca, devletine küsmedi ve onu hiçbir za-
man hasım ilan etmedi. Mutedil mizacı belki de
onun en farklı taraflarından biriydi. Düzene sa-
vaş ilan etmek yerine, düzenin içinde kalıp dü-
zeni değiştirmeyi bir siyasal ilke haline getiren
Erbakan, rakiplerinin her türlü horlamasına
rağmen inandığı doğruları savunmaktan geri
durmadı. Siyaset sahnesine çıktığı ilk günden
beri topluma özgüven aşılayan ve İmparatorluk
pratiğine dikkat çeken Erbakan, sağlam teşki-
latçılığıyla halkı sokak sokak, köy köy örgütledi.
1969 seçimlerinde Konya bağımsız milletve-
kili olarak başladığı siyasî mücadelesinde dört
başbakan, iki cumhurbaşkanı çıkardı. Bitmez,
tükenmez iyimserliği ve nüktedan tavrı, onun
rakipleri tarafından dahi sevilmesine yol açtı.
erbakan’ın vefatı
27 ŞUBAT 2011 -
Millî Görüş hareketinin lideri Necmettin Erbakan’ın 27 Şubat 2011’de ve-
fat etmesi, 1960’lı yılların sonunda siyasete atılan ve Başbakanlık dâhil birçok görevde bulunan
usta siyasetçinin mirasının değerlendirilmesine yol açtı. 1980’li yıllarda Refah Partisi’nin başına
geçen Erbakan, özellikle 28 Şubat sürecinde vesayetçi güçler tarafından iktidardan düşürülmesi
ile hafızalarda yer etmişti. Ölümünün ardından yapılan değerlendirmelerde, Erbakan’ın İslami
siyasal hareketi demokratik rejime entegre ederek Yeni Türkiye’nin temellerini oluşturduğuna
dikkat çekildi.
152
m a r t 1 1
Siyasal konularda kimi zaman milliyetçi, kimi
zaman ümmetçi bir söylem tutturan Erbakan,
uzun süre demokrasiyi istismar etmekle eleşti-
rildi. 28 Şubat post-modern darbesinde haksız
biçimde iktidardan uzaklaştırılmasına rağmen
o bütün zamanlarda demokrasiye bağlı kaldı.
28 Şubat sürecinde zahiren kaybetti gibi gö-
rünse de tarihin ve toplumun önünde kazandı.
Zaman onun tezlerini haklı çıkardı.
Ahlâk ve kalkınma modeli
Bir mücadele ve aksiyon adamı olan Erbakan,
Batı taklitçiliğine karşı çıkarak yeni bir düzen
kurulmasını savundu. Onun kişiliğinin ve siya-
sal hareketinin özgünlüğü tam da bu noktada
yatmaktaydı. Erbakan Hoca mevcut düzeni
elinin tersiyle iterek topluma yeni bir düzen ve
yeni bir Türkiye hayali vaat etti. İlk partisine
“Milli Nizam” yani “Milli Düzen” ismini vere-
rek düzen konusuna ne kadar önem verdiğini
ve III. Selim’in ‘Yeni Düzen’inden bu yana de-
vam eden silsileyi yakından izlediğini ortaya
koydu.
Bülent Ecevit’in “bu düzen değişmelidir” cüm-
lesini kullanmadan düzeni sessizce değiştirdi.
Altmışlar Türkiye’sinin esaslı tartışma konula-
rından biri olan “Düzen” konusunda en kalıcı
olan isimlerden biri oldu. Doğan Avcıoğlu’nun
“Türkiye’nin Düzeni”, Ecevit’in “Düzen değiş-
melidir” tezleri karşısında millici ve manevi-
yatçı bir düzen arayışında olan Erbakan, zaman
içinde tezlerini kırıp dökmeden hayata geçirdi.
Erbakan “düzen değişmelidir demeden, dü-
zeni değiştirme” başarısı gösterdi ve sessiz bir
inkılâp gerçekleştirdi.
Yapıcı ve mutedil tutumuyla nevi şahsına mün-
hasır bir siyasetçi olan Necmettin Erbakan, 4
defa partisi kapatılmasına, yasaklanmasına,
mahkûm olmasına rağmen askerle ve devletle
kavga etmeyerek kendisinden sonra gelenlerin
önünü açtı. Bir lider olarak Erbakan’ın en farklı
yönlerinden biri bu ılımlı mizacıdır. Sonsuz bir
iyimserlik denizinde yol almaya çalışan Erba-
kan, bu tavrını kalıcı bir stratejinin parçası ola-
rak görüyordu. Tersinden bir okumayla ‘İslam
demokrasiyle bağdaşır mı?’ sorusuna bizzat ha-
yatıyla cevap verdi.
Batı’nın medeniyetini değil tekniğini almayı
savunan ve Tanzimat Batıcılığını tenkit eden
Necmettin Erbakan’ın, siyasal felsefesini en iyi
“ahlak ve kalkınma” terimleri özetlemektedir.
Antiemperyalist bir siyasal dili olan Milli Gö-
rüş Hareketi, ağır sanayi hamlesiyle ulusal bir
kalkınma mücadelesi vermeyi amaçlamaktaydı.
Savunma sanayii başta olmak üzere topyekûn
bir sanayileşme fikrine sahip olan Milli Görüş
Hareketi bu söylemiyle bugün Anadolu Kap-
lanları olarak tanımlanan yeni bir sermaye sı-
nıfı yaratmıştır.
Erbakan’ın söyleminin gücü ve fikirlerinin
tutarlılığı onun talebelerinin geldiği noktada
çok daha iyi görülecektir. Süleyman Demirel,
Turgut Özal gibi merkez sağda siyaset yapan
arkadaşları ve aynı kuşakta olup merkez solda
siyaset yapan Bülent Ecevit’in partilerinin ve
izleyicilerinin durumu göz önüne alındığın-
da Necmettin Erbakan’ın siyasal portresinin
önemi daha iyi anlaşılacaktır. Erbakan, Türki-
ye siyasetindeki fikirsizlik zaafına kapılmadan
siyasal yürüyüşünü devam ettirirken türlü zor-
luklara rağmen tezlerinden vazgeçmemiştir.
Eski Türkiye’nin liderlerinden biri olan Necmet-
tin Erbakan, diktiği fidanlarla yeni Türkiye’nin
temellerini attı. Uzun siyasî mücadelesinde
çok sayıda başarı ve başarısızlık bulunan Hoca
yılmadan mücadele etmesiyle öne çıktı. Hare-
ketini siyasal ve toplumsal bir okul haline geti-
ren Erbakan, çevreden gelip merkeze yerleşen
ve merkezi değiştiren bir liderdi. Necmettin
Erbakan, mücadelesi, kişiliği ve toplumsal ön-
derliğiyle Türkiye siyaseti için özgün bir portre
olarak tarihteki yerini alırken geride büyük ve
önemli bir siyasal miras bıraktı.
Zaman, 2 Mart 2011
“
Erbakan “düzen değişmelidir
demeden, düzeni değiştirme” başa-
rısı gösterdi ve sessiz bir inkılâp ger-
çekleştirdi.