Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,4 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/110
tarix15.10.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#74210
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   110

Kadın Örgütlerinin İnterneti Alternatif Medya Olarak Kullanımı… (34-55)
41
DER’in 2007 Genel Seçimleri öncesi “Meclise
girmek için erkek olmak şart mı?” sloganıyla
başlattığı kampanya medyanın olduğu kadar
siyasilerin de ilgisini çekmiştir (2). Aynı yıl
kurulan Cumhuriyet Kadınları Derneği ise
kendisini Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Cumhuri-
yet Devrimleri ile kazanılmış olan ekonomik ve
siyasal bağımsızlığın, özgürlük, demokrasi ve
aydınlanmanın korunması, savunulması, ülke
ve halk yararına geliştirilmesi  için çalışan bir
sivil toplum örgütü olarak tanımlamaktadır. Bu
dernek, 15 Şubat 1997 tarihinde, 50.000’i aşkın
kadının katılımı ile  Ankara’da  gerçekleştirilen,
Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü’nün ardın-
dan  kurulmuştur.
1990’ların kadın hareketi açısından dikkat
çeken bir yönü de siyaset sahnesinde Kürt
kadınların görünmeye başlamasıyla birlikte
Türkiye’de feminizmin özgünlüğü tartışmaları-
na yeni bir boyut eklenmesidir. 1990’larda
yalnızca kadın sorunları değil aynı zamanda
etnik grupların sorunları da politik partiler ve
devletin gündeminde yer almaya başlamıştır.
Bu politik ortam Kürt kadın hareketinin doğu-
şunun koşullarını hazırlamıştır. Kürt feminist-
ler kendi dergilerini yayınlamaya başlamışlar
ve bu yayınları 1990’lı yılların politik ortamın-
da birbirleriyle yarışan söylemler arasında bir
yer edinebilmek için diğer kadın gruplarıyla
diyalog kurma aracı olarak kullanmışlardır
(Kırca Schroeder 2007: 117). 1990’lı yıllarla
birlikte Kürt kadınları kendi örgütlerini yarat-
maya başlamışlardır. Bu örgütlenme pratikle-
rinden bazıları, Dicle Kadın Kültür Merkezi,
Bağımsız Kürt Kadın Grubu, Ulusal Demokra-
tik Kürt Kadın Derneği’dir. Kürt kadınların
çıkardıkları (Yılmaz 2008: 561) ilk dergi
1996’da yayınlanmaya başlayan Roza isimli
dergidir. Roza’yı JujinJin u Jiyan ve 1998’de
çıkmaya başlayan Yaşamda Özgür Kadın der-
gileri izlemiştir. 1995’ten beri Çok Amaçlı
Toplum Merkezleri (ÇATOM) adı altında
etkinlik gösteren bir kadın kuruluşu oluşturul-
muştur. Ancak bu projeler dört Kürt kadın
dergisi tarafından özellikle ÇATOM’ların bir
devlet kurumu olmaları nedeniyle eleştirilmiştir
(Açık 2007: 285-295).
1990’larda dikkate değer bir başka gelişme ise;
Barolar içinde kurulan “Kadın Hukuku Komis-
yonları” ve bu komisyonların oluşturduğu bir
tür çatı organ olan TÜBAKKOM’un (Türkiye
Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu-
1999) ortaya çıkmasıdır. Bu kurumlaşma Tür-
kiye genelinde sayısı 30’u bulan Kadın Hukuku
Komisyonları eliyle kadınlara sağlanan hukuk
danışmanlığı desteği açısından yaygın bir im-
kanın oluşturulmasını sağlamıştır (Işık 2007:
51). 2000’ler ise; kendini feminist olarak ta-
nımlamayan ama kadın dayanışması ile hareket
etmeye çalışan Kadın Girişimciler Derneği
(KAGİDER-2002) gibi örgütlerin çoğalması ile
bize toplumsal cinsiyet meselesinin bir ana
akım haline geldiğini göstermektedir (Yılmaz
2008: 545-546). Bugün kendini feminist olarak
tanımlayan veya tanımlamayan pek çok kadın
örgütü Türkiye’de faaliyetlerine devam etmek-
te ve kadın sorununu görünür kılmanın yolları-
nı aramaktadırlar (3).
Kadınların dernek, merkez, platform, kuruluş
gibi adlar altında örgütlenmelerinde bu grupla-
rın oluşumunda karşılaşılan güçlükler kadın
gruplarının dünyaya bakış açıları ve politik
eğilimleri ile doğrudan ilgili olsa da kadın
örgütlenmelerinin bir kısmı toplumsal olarak
onaylanmış kültürel beklentilere cevap veren
alışılmış hizmet ve yardım sunan özellikleri ile
çalışmalarına devam ederlerken, özellikle
1980’li yılların ortalarından bu yana kadın
sorunlarına feminist bakış açısı ile yaklaşan
dergiler, kitaplar, broşürler yayınlayarak, top-
lantılar düzenleyerek, kampanyalar başlatarak
daha çok sayıda kadına ulaşabilmenin yollarını
arayan daha aktif kadın örgütleri de bulunmak-
tadır.  Ancak  şunu  belirtmek  gerekir  ki;  bu
kuruluşların iç yapısı, ilişkilerin doğası, kadın
taleplerinin yansıdığı bakış açılarının varlığı ya
da yokluğu sivil toplumun demokratik doğası-
nın cinsiyet temelinde yeniden değerlendiril-
mesini gerekli kılmaktadır (Kümbetoğlu 2001:
303-305).
3. KADIN HAKLARI MÜCADELESİNDE
ALTERNATİF MEDYANIN KULLANIMI
1970’lerin sonundan itibaren kapitalist demok-
rasilerin yeni liberal yayıncı oluşumlar ile kar-
şılaşmaları ve enformasyon akışının ulusal
sınırları aşan kârlılığı ulus-aşırı sermaye hare-
ketlerinin gücünün bu alanda varlığını göster-
mesine yol açmıştır. Bu süreçte kitap, gazete,
dergi, radyo hatta televizyonun geleneksel kitle
iletişim araçları olarak nitelenmesine neden
olacak şekilde yeni iletişim araç ve ortamları


Selçuk İletişim, 6, 3, 2010
42
belirmiştir (Köker 2007: 120-121, Splichal
1994: 57). 1970’li yılların aynı zamanda Avru-
pa’da, Latin Amerika ülkelerinde, ABD,
Avustralya ve Kanada gibi çok sayıda göçmen
nüfus ile yerli halklardan oluşan çok-etnili
ülkelerde çeşitli din/mezhep gruplarının, et-
nik/yerli toplulukların, savaş karşıtlarının,
feministlerin, çevrecilerin alternatif medya
örgütleri için altın yılları olduğu görülmektedir
(Alankuş 2003: 111-112). Alternatif medya
başat temsil pratiklerinin karşısında baskılanan-
ların, alt kültürlerin ve toplumda öteki olarak
konumlandırılanların kimlik politikalarını,
değerlerini, sözlerini ifade eden metinleri dola-
şıma sokmaktadır (Binark ve Gencel Bek 2007:
186). Alternatif medya neo-liberal çağın tek
meşru gerçeği haline getirilmeye çalışılan bas-
kın küresel/totaliter görüş karşısında gitgide
yok olmaya yüz tutan alternatif ve farklı seslere
duyulan gereksinmenin bir ürünüdür ve küresel
medyanın tüm dünyada meşrulaştırmaya çalış-
tığı haber içeriklerinin aslında egemen konum-
daki kesimlerin ideolojilerini ve dünya görüşle-
rini doğallaştırıp sunduğu yönündeki genel
inanışa bir alternatiftir. Alternatif medya aynı
zamanda küresel ölçekte dolaşıma sokulmuş
olan neo-liberal yönelimli retoriğin yol açtığı
yıkıcı etkiler ve bu etkilere karşı duyulan tepki-
lerde somutlaşmaktadır (Köse 2007: 234-235).
1990’ların başlarından itibaren söyleyecek sözü
olanların kendilerini ifade edebilmeleri açısın-
dan daha önce olmayan göreli olarak da ucuz
bir imkan olan “internet” alternatif kullanımla-
rın hizmetine sunulmuş (Alankuş 2003: 111-
112) ve alternatif medyanın en önemli araçla-
rından biri olarak yerini almıştır. Yeni iletişim
teknolojilerinin alternatif/radikal medyaların
yaratılmasında kullanımı ile birlikte, yerel
hareketler küresel bir ağ üzerinde uluslararası
dayanışmayı örgütlemiştir. İnternet şimdiye
dek geliştirilen tüm medyaları içeren en güçlü
iletişim aygıtı haline gelmiştir. İnternet de
giderek ticarileşmesine rağmen, muhalifler için
etkili bir biçimde kullanabilecekleri ve fazla
maliyetli olmayan bir iletişimsel alan olarak
hizmet etmektedir (Çoban 2009: 55-58). Köker
(1996: 26) farklı kadınlık tahayyüllerinin yayın
yoluyla dolaşabilmesinin de ön koşulunun,
farklı olanlara eşit söz söyleme imkanlarının
oluşturulabilmesinden ve alternatif medya
örgütlenmelerinin ve kuruluşlarının varlığının
tanınmasından geçmekte olduğunu ifade et-
mektedir.
Alternatif bir medya türü olan internet aracılı-
ğıyla iletişimin ne anlama geldiği akademik
araştırmaların kesin bir sonuç ortaya koyması-
na izin vermeyecek denli yeni bir sosyal olgu
olsa da kadınlar ve toplumdaki başka kesimler
de bu elektronik iletişim aracının koruması
altında kendilerini daha açıkça ifade edebilme
imkanına kavuşmuş görünmektedir. Yüz yüze
iletişime içkin olan iktidarın sembolizmi, yeni
bilgisayarlı iletişimde henüz dilini bulamamış
görünse de, bilgisayarlı iletişim, iletişim süre-
cindeki iktidar oyunlarının tersine çevrilmesi
yönünde bir fırsat sunabilir (Castells 2005:
475-480, Wongthawatchai 2000: 272-273).
Bugün artık politika büyük oranda görsel-
işitsel medya ve internet gibi yeni iletişim
teknolojileri kanalıyla müzakere edilmektedir.
Muhalif grup ve hareketler egemen politik
güçlere karşı sahici bir alternatif geliştirmeyi
hedeflemişlerse, kitle tabanlarını genişletmek
ve fikir ve mücadelelerini nüfusun daha geniş
kesimlerine yaymak durumundadırlar. Muhalif
aktivist ve entelektüeller politik hayatta belli
bir rol oynamak istiyorlarsa yeni teknolojiden
yararlanma stratejileri geliştirmek ve müdahale
olanaklarını artırmak için elektronik iletişimin
gerçekleriyle uzlaşmak zorundadırlar (Kellner
2004: 720-721). Bugün internet sınırları, hiye-
rarşileri ve hegemonik iktidar odaklarını aşan
yapısıyla interaktiflik özelliğiyle sivil topluma
yeni bir iletişim biçimi sunmaktadır. İnternet
aracılığıyla insanlar birbirlerini görmeden ey-
leme geçme kararı alabilmekte birbirlerini
görmeden konuşabilmektedir. Tek tuşla aynı
anda binlerce kişiye elektronik posta aracılığıy-
la ulaşabilme sivil toplum aktivistleri açısından
yeni bir kamusallığın habercisi olmuştur (Er-
doğan Tosun 2006: 63-64).
Bu kamusallığın bir yansıması da kadın
aktivistlerin kadın hareketi için verdikleri mü-
cadele de karşılığını bulmaktadır. Alternatif
medyayı kadınların kullanımına ilişkin dünya-
dan örnekler verilecek olursa; Hindistan’da
Kali for Woman örgütü Asya’nın en önde ge-
len yayınevlerinden birine sahiptir. 1984’de
Asya’da Kadın ve Medya kitabıyla başlangıç
yapan yayınevinin kitapları çeşitli dillere çevri-
lerek uluslararası düzeyde satılmaktadır. Yine


Yüklə 2,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə