Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,4 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə18/110
tarix15.10.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#74210
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   110

Kadın Örgütlerinin İnterneti Alternatif Medya Olarak Kullanımı… (34-55)
37
fazla ilgilenilmediği görülmektedir.  Çalışmalar
kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikler
üzerine yoğunlaşmış ancak 1980’lerden sonra
yapılan feminist tartışmalar farklı  ırk, sınıf,
kültür, cinsellik, millet ve dinden gelen kadın-
ların üzerinde kurulan baskının, farklı şekiller-
de ortaya çıktığını ve farklı nedenlerden kay-
naklandığını göstermiştir. Siyah kadınlar, lez-
biyenler ve işçi sınıfına mensup kadınlar femi-
nizmin temel söylemlerini tam da hareketin
dışına atılma deneyimlerini dile getirmek için
kullanmaya başladıkları zaman, feminist politi-
kalar içindeki bazı çatışmaların ciddiyeti fark
edilmeye başlanmıştır. Kadınlar arası farklılık-
lar ve kadın kimliği kavramı son dönem femi-
nist araştırmaların öncelikli konularını oluş-
turmuş (Kırca Schroeder 2007: 64-67) ve yapı-
lan çalışmalar sorunları derinlemesine analiz
edebilmenin yollarını açmıştır. Treichler ve
Wartella (1986: 1) da feminist araştırmaların
iktidar ilişkilerinin doğrudan çözümlenmesi,
cinsiyet farklılığının toplumsal ve kültürel
olarak kurulduğunun gösterilmesi, iletişimi
meydana geldiği içerikle yaşam tecrübesi ile
beraber ele alma gerekliliği, cinsiyet farkının
sınıf, ırk, yaş ve etnik köken ile beraber ele
alınması gerektiği ve toplumsal değişim için bir
ortak gündem koyma noktasında önemli katkı-
lar sağladığını belirtmektedirler.
2. TÜRKİYE’DE KADIN HAREKETİNİ
GÖRÜNÜR KILMADA KADIN ÖRGÜT-
LERİNİN VE YAPILANMALARININ
YERİ
Toplumsal örgütler tıpkı siyasal partiler gibi
demokratik toplumlarda bir tür siyasal meşrui-
yet aracıdır. Bunlar gönüllülük esasına dayalı
ve resmiyetten uzak bir kolektif gücü temsil
etmektedir. Süreklilikleri ve etkileri
aktivistlerin ilgi ve desteğine bağlı olduğu gibi
bu örgütlerin siyasetle olan ilişkileri de ilgili
oldukları alanlara bağlıdır (Sanlı 2005: 85).
1970’li yıllardaki yeni toplumsal hareketlerin
sivil toplum kavramının ve örgütlerinin önemi-
ni artırması ile toplumsal hareketlerden özellik-
le kadın hareketi, çevre hareketi ve etnik azın-
lık hareketleri toplumsal ihtiyaçları karşılamak
üzere örgütlenmiş demokratik kurumlar olarak
karşımıza çıkmaktadır (Sanlı 2005: 27-30).
Türkiye’deki feminist düşüncenin oluşum süre-
cine bakıldığında sadece Batılı düşünce akım-
larından değil, aynı zamanda uluslararası örgüt-
ler ve ulus aşırı ağlardan da etkilenildiği gö-
rülmektedir. Türkiye’deki feministleri harekete
geçiren bu etkileşim, başlangıçta Türkiye’de
feminist politik mücadeleyi oluşturmanın çeşit-
li yollarını açmıştır. Daha sonra kadınların
yerel taleplerine yönelik politikalar üretmeleri-
ne temel oluşturmuştur (Kırca Schroeder 2007:
78-79).
Türkiye’de kadın hareketini görünür kılmada
verilen mücadele incelendiğinde aslında İkinci
Meşrutiyet dönemine kadar gitmek gerekir.
İkinci Meşrutiyet döneminde dikkati çeken
kadınların örgütlenerek çeşitli dernekler kur-
muş olmaları ve yine çıkarmış oldukları dergi-
lerin varlığıdır. Kurnaz (1991: 77) bu dönemde
kadının hükümetin de desteği ile cemiyetçilik
faaliyetlerinde bulunma, basın ve ekonomi
hayatına atılma gibi imkanlar ile çeşitli çalışma
alanları bulunduğunu belirtmektedir. İkinci
Meşrutiyet yılları Batı’daki feminist harekete
koşut olarak Osmanlı kadınlarının faal oldukla-
rı yıllardır. Bu ortamda bir çok kadın derneği
kurulmuştur. Osmanlı Kadınları Terakkiperver
Cemiyeti, Teali Nisvan Cemiyeti, Osmanlı
Cemiyet-i Hayriye-i Nisaiye, Müdafaa-i Hu-
kuk-ı Nisvan Cemiyeti Osmanlı feministlerinin
kadın hukukunu savunmaya yönelik girişimleri
olarak karşımıza çıkmaktadır. Hilal-i Ahmer
(Kızılay) kadınlar şubesi, gerek Balkan Savaş-
ları’nda, gerekse Birinci Dünya Savaşı’nda
cephe gerisinde büyük roller üstlenmiştir
(Kırkpınar 1999: 97). Milli Mücadele döne-
minde de kadınlar mücadeleyi destekleme
adına dernekler kurmuşlardır. Kadınlar bu
cemiyetlerde görev almanın dışında Kurtuluş
Savaşı’nda yaptıkları mitinglerle de oldukça
ses getirmişlerdir. Kadınlar İstanbul’un dışında
Anadolu’da da mitingler gerçekleştirmişlerdir.
Anadolu kadınlarının tam anlamıyla örgütlen-
meleri 7 Aralık 1919’da kuruluşunu tamamla-
yan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Ce-
miyeti ile olmuştur. Sivas’ta kurulan cemiyet
milli mücadelede etkin bir rol oynamıştır. Hilal
Kadınlar Cemiyeti, Mali Sandıklar, Aydın
Muavenet-i Hayriye Cemiyeti ve Yardım Ko-
miteleri de bu dönemde benzer amaçlar için
çalışan kadın teşkilatlarıdır (Kırkpınar 1999:
125-131, Kaplan 1996, İnan 1982: 107-139,
Gül 1996).
Osmanlı döneminde siyasal bilinci hayli yük-
sek olan feminist kadınlar Cumhuriyet Halk


Selçuk İletişim, 6, 3, 2010
38
Fırkası kurulmadan önce 16 Haziran 1923
tarihinde Kadınlar Halk Fırkası’nı kurarak
Cumhuriyet döneminin ilk siyasal oluşumunu
meydana getirmişlerdir (Çaha 1996: 116, Bay-
kan 1998: 102). Nezihe Muhittin Hanım baş-
kanlığında kurulan bu siyasi teşkilatın çalışma-
ları bazı çevrelerin tepkisine neden olduğu için
siyasi teşkilat özelliğine sahip olmayan Türk
Kadın Birliği (1924) kurulmuştur. Yaptığı
çalışmalarla kadın haklarını savunan Cumhuri-
yet’in ilk kadın cemiyeti; Türk Kadın Birliği
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu cemiyet milli
mücadele sırasında kurulan Anadolu Kadınları
Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin dağılmasından
sonra oluşturulmuştur. Cemiyet Cumhuriyet’in
ilk yıllarında 1923-1935 inkılap hareketlerini
destekleyen faaliyetlerde bulunmuş, ülkede
mevcut gelişmeler üzerine yönetmeliğini değiş-
tirerek siyasi haklar için çalışan ilk kadın der-
neği haline dönüştürülmüştür. Türk Kadın
Birliği yardım amaçlı sosyal faaliyetlerinden
başka, kadınların siyasi haklarının kazanılma-
sında önemli roller üstlenmiştir (Kaplan 1988:
139-160, Demiray 2006: 191-192). Bu yapı-
lanma kadınlara seçme ve seçilme hakkı veril-
mesi için bir mücadele içine girmiş, Kadınlar
Birliği giriştiği oy hakkı mücadelesinde başka
kuruluşları da harekete geçirmiştir ancak birlik
1935 yılında kapanmıştır (Çakır 1996: 77-78).
Çaha (1996: 119-120) bu birliğin kapanmasının
Türk kadınının feminizm yolundaki serüvenin-
de bir dönüm noktası olduğunu belirtir ve bu
eylemin kadınlar cephesinde oluşan sivil top-
lum potansiyelinin de yok oluşu olarak yorum-
lanabileceğini ifade eder. Türk Kadınlar Birliği
1949 yılında kazanılmış kadın haklarının savu-
nulması ve güçlendirilmesi, kadının kültürel
gelişimi ve hayat şartlarının iyileştirilmesi
amacıyla yeniden kurulmuştur (Kaplan 1988:
139-160). Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
(1949), Kadın Haklarını Koruma Derneği
(1954), Türk Anneler Derneği (1959) gibi
oluşumlar da benzer amaçlarla hareket etmiştir.
1961 Anayasası’yla demokratik hak ve özgür-
lüklerin genişletilmesi toplumun bazı kesimle-
rinde büyük bir hareketlilik yaratmıştır. Bu
hareketlenme içinde kadın örgütlerinin sayısın-
da da bir artış gözlenmektedir. 1965 yılında
Beria Onger İleri Kadınlar Derneği’ni kurmuş-
tur. Bu dernek Sol Kemalist bir yaklaşım içinde
hareket etmiş, çalışmalarını 1970 yılına kadar
sürdürmüştür (Kılıç 1998: 348-355). 1968
yılında kurulan Türk Hukukçu Kadınlar Der-
neği ise amacını; tüm hukuk problemlerini,
özellikle toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak
amacıyla, kadın, çocuk, aile sorunları ile ilgili
yasaları, yayınları inceleyerek kendi öncelikli
alanları içinde savunuculuk, kampanya, araş-
tırma, eğitim ve lobi çalışmaları yürütmek
olarak belirlemiştir.
1969 yılında ilk kez açıkça politik hedefler
koyan bir kadın derneği olan Devrimci Kadın-
lar Derneği kurulmuştur. Bu dernek 1971 dar-
besiyle kapatılmıştır. 1972’de Türkiye Ulusal
Kadınlar Partisi kurulmuş, gereklerini yerine
getiremeyen parti 1972 ve 1977’de seçimlere
katılmamış 1980 askeri darbesinden sonra
kapatılmıştır (Kılıç 1998: 348-355). 1975-1985
yıllarını kapsayan on yılın Birleşmiş Milletler
tarafından “Kadın On Yılı” ve 1975 yılının da
“Kadın Yılı” olarak ilan edilmesi Türkiye’de
kadın konusuna daha fazla dikkat çekilmesine
neden olmuştur. Bu konuda erken davranan
gruplardan biri sol kesim olmuştur. 1975 yılın-
dan itibaren sol gruplar kadınları değişik der-
nekler aracılığıyla örgütlemişlerdir. Türkiye
İşçi Partisi 1975 yılında İlerici Kadınlar Derne-
ği’ni (İKD) kurmuştur. Bu dernek Türkiye’de
ilk defa 8 Mart 1976 tarihinde Dünya Emekçi
Kadınlar Günü’nü kutlamıştır (Çaha 1996:
131). İKD üyesi kadınlar yasal çalışma süreleri
boyunca (1975-1978) Türkiye çapında 33 şube
ve 35 temsilcilik kurmuş, yayınladıkları Kadın-
ların Sesi gazetesinin tirajı 35 bine kadar çık-
mıştır (Akal Aslan 2001: 461). Tüm bu geliş-
meler 1980’lerden önce kadın örgütlenmeleri-
nin varlığını göstermesi açısından önemlidir.
Ancak ne bu örgütlenmelerde ne de diğer poli-
tik hareketlerde kadınların, kadın oldukları için
ezildikleri tam olarak gündeme getirilmemiştir
(Yılmaz 2008: 525). Kırca Schroeder (2007:
85-86) 1980’lere kadar Kemalist reformlar
sayesinde kadınların kamusal alanda eşit haklar
elde ettiklerini söyleyerek yeni bir kadın hare-
ketine ihtiyaç olmadığını düşünen kadınların
bu süreçte bir takım dernekler kurarak kadınla-
rın Cumhuriyet’in ilk yıllarında elde ettikleri
hakları koruma amacını taşıdıklarını belirtmek-
tedir. 1980’li yıllarda yeniden gelişen feminist
hareket kadınların yerel problemlerini aşarak
global düzeyde bilim, devlet, patriyarki, erkek-
lik, kadınlık, kadın yazını, aile vb. kavramlara
da yönelmiştir. Bu kavramların projektöründen
Türkiye’de bir alternatif söylem geliştirilmiştir.


Yüklə 2,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə