Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,4 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/110
tarix15.10.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#74210
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   110

Kadın Örgütlerinin İnterneti Alternatif Medya Olarak Kullanımı… (34-55)
39
Çaha (1996: 141) farklılığı, alternatifliği ve
global özelliklerinden dolayı bu hareketi sivil
feminizm olarak nitelemenin doğru olacağını
belirtmektedir.
1982-1990 yılları arasında öncelikle İstanbul
ve Ankara gibi büyük kentlerde az sayıda kü-
çük grupların katıldığı eylemler gerçekleştiril-
miştir. 1982’de İstanbul’da YAZKO (Yazar ve
Çevirmenler Yayın Üretim Kooperatifi) tara-
fından Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen
feminizmin kamuoyu önünde ilk kez açıkça
savunulduğu sempozyumu, 1983’de Somut
dergisinde yayınlanan feminist kadın sayfası
izlemiştir (Kırkpınar 1999: 302). Böylece fe-
minizm basında ilk kez yer almıştır. Somut
deneyimi kadınlarda devletten, siyasal partiler-
den ve öteki sosyal gruplardan bağımsız bir
siyasal oluşuma yönelme eğilimi ve cesareti
geliştirmiştir (Çaha 1996: 145). 1983 yılının
önemli bir gelişmesi de “Kadın Çevresi Yayın-
cılık Hizmet ve Yayıncılık Şirketi’nin” kurul-
masıdır. Kısa adıyla KÇ feminist kadınların
kurduğu ilk tüzel kişiliktir. KÇ feminist kitap
çevirileri yapmış, söylemsel alanda feminist
politik tavır, kendine ait bir dil üretme nokta-
sında bir adım daha ilerlemiştir. KÇ içinden
kadınlar Feminist adlı dergiyi çıkarmışlardır.
Feminist’ten bir yıl sonra Sosyalist Feminist
Kaktüs dergisi yayınlanmaya başlamıştır. Sol
içindeki kadınlar arasında feminizmi yaymak
isteyen dergi iki ismi birlikte kullandığı için
hem feministler hem de sosyalistlerce eleşti-
rilmiştir (Yılmaz 2008: 529-530). Kaktüs grubu
kadın-erkek eşitsizliğini üreten şeyin yalınızca
ideoloji değil, cinsiyet ve üretim ilişkilerini
kapsayan tüm bir toplumsal ilişkiler sistemi
olduğunu savunmuştur. Sosyalist feministler
kadın hareketi içinde ideolojik farklılıklarını en
net biçimde ortaya koymaya çalışan gruptur
(Arat 1992: 82). 1980 sonrasında dikkat çekici
bir başka olgu ise, gelişen İslamcı hareket için-
de kadınların rolüdür. Refah Partisi’nin özellik-
le İstanbul’da güçlenmesinde ve belediye se-
çimlerini kazanmasında partili kadınlar belirle-
yici olmuşlardır. Gene bu yıllarda Kadın ve
AileMektup ve Bizim Aile (1) gibi İslamcı
kadın dergileri (Kılıç 1998: 355-360) seslen-
dikleri kitleleri etkilemeyi başarabilmişlerdir.
1980’lerin önemli bir olayı da 1986’da Türki-
ye’nin de onayladığı Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığa Karşı Uluslararası Sözleşme’nin
uygulanmaya konulmasını talep etmek üzere
yürütülen dilekçe kampanyasıdır (Kırkpınar
1999: 302). Bu kampanya çok ses getirmiş ve
dilekçe 8 Mart 1987 tarihinde 7000 imza ile
birlikte Meclis’e verilmiştir (Timisi ve Ağduk
Gevrek 2007: 23). Ayrımcılığa Karşı Kadın
Derneği 1987-1990, aynı yıl Ankara’da kurulan
Kadın Dayanışma Derneği de kadın hakları için
verilen mücadelede önemli görevler üstlenmiş-
lerdir. Kadın Kültür Evi 1989 yılında kurulmuş,
kadınlara ücretsiz hukuk danışmanlığı da sağ-
layan Kültür Evi 1990’da kapanmıştır (Kılıç
1998: 355). Çeşitli yıllarda yapılan 8 Mart
kutlamaları ve gösterileri, şenlikler, tartışma
toplantıları, paneller, 1989’da Ankara’da topla-
nan 1. Feminist Hafta Sonu ve aynı yıl femi-
nistlerle solcu kadınları karşı karşıya getiren 1.
Kadın  Kurultayı,  aynı  yılın  sonunda  cinsel
tacize karşı başlatılan yeni bir kampanya ve
nihayet aile içi şiddete maruz kadınlar için
sığınma evi ve kadın haklarıyla ilgili çalışmalar
yapmak ve materyal toplamak için birkaç mer-
kezin çalışmaları Türkiye’de feminist hareketin
gittikçe geliştiğini ve güçlendiğini göstermek-
tedir (Tekeli 1993: 34).
1980’lerde feministlerden başka kadın örgütleri
de kurulmuştur. Bunlardan biri Semra Özal’ın
kurduğu Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıt-
ma Vakfı’dır (1986).  Zengin kadınlar örgütü
olarak bilinen vakıf uzun ömürlü olamamıştır.
1986 yılında kurulan bir diğer vakıf ise; Kadın
Emeğini Değerlendirme Vakfı’dır. Bu vakfın
amacı ise; atıl kadın emeğini geleneksel ev
işleri dışına çıkararak gelir getirici yaratıcılığa
dönüştürmek, bu yolla kadının sosyo-ekonomik
statüsünü yükseltmek olarak belirlenmiştir.
1988 yılında kurulan Demokrasi Mücadelesin-
de Kadın Derneği (DEMKAD) ise; emekçi
kadınlar arasında örgütlülük gücüyle erkeklerle
omuz omuza mücadele etmenin koşullarını
yaratmak ve kadınların ülke sorunlarından
bağımsız olarak görmedikleri sosyo-ekonomik
sorunlarını çözmek hedefini gütmüştür. Aynı
yıl kurulan Demokratik Kadın Derneği, kadını
cins olarak ezilmişliğe mahkum eden ekono-
mik, toplumsal kurumların değiştirilmesi, ka-
dınlar üzerinde yüzyıllardır süregelen her türlü
baskının kaldırılması, gelenek ve değer yargıla-
rının dönüştürülmesi amacını benimsemiştir.
1989 yılında kurulan Çağdaş Yaşamı Destek-
leme Derneği de aktif çalışmalara başlamış
(Kılıç 1998: 355-360) ve kendini ülkede herke-


Selçuk İletişim, 6, 3, 2010
40
se eşit bir çağdaş eğitimin sağlanması, böylece
bilinçli, eğitimli, evrensel insan, çocuk, kadın
haklarına saygılı, çevreye duyarlı, Atatürk ilke
ve devrimlerinin aydınlığında, çağdaş bir top-
lum oluşturulması amacıyla kurulmuş, partiler
üstü bir dernek olarak tanımlamıştır.
1990’lara kadar olan süreçte kadın hareketinin
öncelikli hedefi, daha çok kadına yönelik şid-
detin görünür hale gelmesi ve bu konuda bir
kamuoyu oluşturulmasıdır. Kadınlar cinsiyetçi
algılama biçimlerini değiştirmek hedefiyle
hareket ederken bir farklılık ve farkındalık
yaratmakla kalmamışlar, farklı çözüm strateji-
leri de geliştirmişlerdir. Bu çözüm stratejilerini
1990 sonrası dönemde kurdukları dernek, vakıf,
platform gibi kurumlarda gerçekleştirmeye
çalışmışlardır. 1990’lı yıllar kadın hareketi
içinde farklılığın, heterojenliğin ve farklı femi-
nizmlerin belirginlik kazandığı bir dönem ol-
muş ve bu yıllarda da ilk kurumsallaşma çaba-
ları kadına yönelik şiddetle mücadele eksenin-
de anlam bulmuştur. Kadına yönelik şiddet
meselesinin feministlerce devamlı gündemde
tutulması kurumsallaşmayı sağlayan temel
faktördür (Yılmaz 2008: 543).
Bunun bir yansıması olarak 1990 yılında Mor
Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın kurulması göste-
rilebilir. Vakıf şiddetle yüz yüze olan kadınlar-
la dayanışmayı sürdürmek, aile içindeki şiddete
karşı mücadeleyi yaygınlaştırmak amacıyla
1990 yılından beri çalışmalarını sürdürmektedir.
1990 yılındaki bir diğer önemli gelişme ise;
Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlü-
ğü’nün (KSSGM) kurulmasıdır. KSSGM Tür-
kiye’de kadın hareketinin hazırladığı ortamın
etkisi ve devamında oluşmuştur. Ancak kadın
örgütlerinden bazıları öncelikle kendilerinden
hiçbir görüş alınmadan kurulan genel müdürlü-
ğün teşkilat yasası içinde yer alan belli başlı
kavramlara yoğun eleştiriler getirmişlerdir
(Acuner 2007: 127-138). Kurumun amaçları
toplumsal, ekonomik, kültürel ve politik alan-
larda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine son
vermek biçiminde belirlenmiştir. Müdürlük
1980’lerin sonlarından itibaren feminist hare-
ketin gündeminde bulunan çeşitli konularla
ilgilenmiştir (Kırca Schroeder 2007: 97).
1990’larda kadınların örgütlenme biçimlerin-
deki çeşitliliğin en güzel örneklerinden biri de
İstanbul’da Kadın Eserleri Kütüphanesi ve
Bilgi Merkezi adıyla ilk kadın kütüphanesinin
açılmasıdır (1990). Aralık 1991’den itibaren
haber bülteni çıkarmaya başlayan kütüphane
ulusal ve uluslararası etkinliklerle birlikte bib-
liyografya ve kadın sözlü tarih çalışmaları
yürütmektedir. 1990’larla birlikte bir örgüt-
lenme biçimi de üniversitelerde başlar ve kadın
sorunları araştırma ve uygulama merkezleri ve
daha sonra kadın araştırmaları lisansüstü prog-
ramları kadın sorunlarını görünür hale getirme-
de önemli roller üstlenirler (Demiray 2006:
195).
1990’ların bir diğer önemli olayı, 1993 yılında
Mor Çatı öncülüğünde kadına yönelik şiddete
karşı kurumların ve kadın örgütlerinin haber-
leşmesi, bilgi aktarım ağı kurmak amacıyla 1.
Kadın Sığınakları Kurultayı’nın toplanmasıdır.
Kurultay 4320 sayılı “Aileyi Koruma Kanunu”
ve “Medeni Kanun” tasarılarının biçimlenmesi
noktasında da önemli roller oynamıştır (Yılmaz
2008: 544-545). 1993 yılında ayrıca Kadının
İnsan Hakları Eylem-Araştırma Merkezi ku-
rulmuştur. Amacı kadınları güçlendirmek,
ayrımcılığı sona erdirmek olan bu yapılanma,
özellikle taban örgütlerine destek olma çalış-
maları yürütmektedir. İslam Yasaları Altında
Yaşayan Kadınlar gibi uluslararası kadın kuru-
luşlarıyla işbirliği yapmaktadır (Kılıç 1998:
356-360). Yılmaz (2008: 559) 1995 yılında
kurulan Başkent Kadın Platformu’nun da din-
sel değerlerin kadınlar aleyhine yanlış yorum-
lanmasına karşı mücadele verdiğini ve  aile içi
şiddetle mücadele, sığınma evlerinin açılması,
Medeni Kanun’un mal rejimi ile ilgili yüküm-
lülüklerinin değiştirilmesi, resmi nikahın yay-
gınlaştırılması, pozitif ayrımcılık politikalarının
geliştirilmesi gibi konularda Türkiye’deki ka-
dın hareketi ile birlikte hareket ettiğini söyle-
mektedir.
1990’larda çalışmalarına başlayan Kadının
İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği, Uçan
Süpürge gibi kadın örgütleri ise kadın konusu-
na çok geniş bir perspektifte yaklaşmakta ve
uluslararası düzlemde de bir lobicilik faaliyeti
içerisinde çalışmalar yapmaktadırlar. Yine
1997’de kurulan ve misyonunu kadınların
seçimle ve atamayla gelinen tüm karar verme
mekanizmalarında eşit temsilini sağlamak
olarak belirleyen Kadın Adayları Destekleme
ve Eğitme Derneği (KA-DER) ise kadının
siyasetteki temsil sorununu ortaya koyan ça-
lışmaları ile dikkat çekmektedir. Özellikle KA-


Yüklə 2,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə