KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
99
önce milli devlet konusunda birkaç bilgi verelim.
İlk
olarak Polybius, Aristo, Sun Tzu, Farabi ve İbn Haldun gibi
düşünürlerinin kafa yorduğu bu kavrama son dönemde sosyal bilimler
alanında oldukça ilgi duyulmaktadır.
163
Çünkü devlet kavramı, alıştığımız
gibi devlet yönetim kuralları veya devletin siyasi-hukuksal altyapıları
değil; ilk önce siyasi medeniyetin oluşum ve gelişim süreci, devlet
ve insan ilişkilerinden ortaya çıkan karşılıklı hareketlerin mantık ve
stratejisi, yönetim fenomeninin doğası ve türlü açısında dikkat etmeyi
gerektiriyor. Ayrıca “Sistem sistemi”
164
olarak sürekli gelişen ve belli
bir bölgede farklı dönemlerde oluşan devletlerin tarihi
veya devlet
benzeri oluşumların tarihini araştırmak gereklidir.
Bununla birlikte devlet oluşumunun kendine has milli ve manevi
doğası ve milli kültürel yönü var, belli sosyal değerler ve yönetim
tecrübesini içeren sonsuz tarih gibidir. Örneğin, şimdiki bağımsız
Kazakistan tarihini anlatırken biz onu sadece Kazak Hanlığı ile sınır-
landıramayacağımız besbellidir. Uygarlığımızın temelini atan Sakalar,
Hunlar, Göktürkler ve Altın Orda ve Kazak Hanlığı dönemindeki yönetim
gelenekleri,
Mete Şanyü, Bumin, İstemi Kağanlar, Esim Han, Kasım Han,
Tavke Han, Abılay Han, Kenesarı Hanların devlet yönetim reformları
ve tarihi tecrübesi milli devlet sistemimizin yansımalarıdır.
Milli devlet tarihini araştırırken bizim,
İlk olarak devlet sistemleri ve kurumlarının oluşumu, gelişimi, yok
olması gibi fenomenlerin doğası ve sebeplerini tespit etmemiz;
İkincisi, devletin jeopolitik,
siyasi-hukuksal, sosyo-kültürel yönleri,
ayrıca Kazak halkının siyasi medeniyetinin oluşumu ve gelişimindeki
tarihi şahsiyetlerin rolünü tespit etmemiz;
Üçüncüsü, Kazakistan Cumhuriyeti topraklarındaki devlet kurumlarının
(yönetim, yönetim kurumları ve onun kolları, ideolojisi v.b.) kendi
aralarındaki ilişkilerini araştırmamız gerekmektedir.
Demek ki, şimdi türlü renklerde görünen karışık dönemlerdeki milli
devlet kavramını derin bir şekilde araştırmak insan olarak, vatandaş
olarak da milli bilincimizi uyandıracağı şüphesizdir.
Bu devlet kavramı konusunda kısaca diyeceklerimi tamamladıktan
sonra, bu metodun bütün yönünü Bekmakhanov’nun XIX. Yüzyılın 20-
40’lı Yıllarında Kazakistan eserinde söz edilen Kazak toplumundaki
sosyal ilişkiler, Kazak halkının Rusya ve Orta Asya Hanlıkları
ile ilişkileri,
Kenesarı Kasımoğlu’nun bağımsızlık mücadelesi, Kenesarı Hanlığının
163 A. A., Timofeeva,
Problemy Stanovlenya i Razvitiya Rossiyskoy Gosudarstvennosti:
uçev. Posobiye / A. A. Timofeeva, M, MPSİ, 2009, s. 7.
164 A. S., Şaburov, “Gosudarstvo i Gosudarstvennost’: Voprosy Sootnoşeniya” İzvestiya,
İGEA, 2012, No3 (83), s. 126-129.
SOVYET TARİH YAZIMI VE
100
iç yapısı hakkındaki fikirlerinden yola çıkarak Rusya egemenliği altına
giren Kazak toplumundaki köklü değişimlerin milli devletin doğasına
tesirini görmek mümkündür.
Örneğin, Bekmakhanov, zorbalık siyaseti neticesinde XIX.
yüzyıl “aksüyek”lerin (asillerin), XVIII. yüzyıldaki “aksüyek”lerle
karşılaştırıldığında değişime uğradığını
örnek vererek, siyasi-toplumsal
sistemin değiştiğini göstermekle beraber, “ekinci, yurtsuz, gariban”
gibi toplumun yeni yoksul sosyal tabakalarıyla birlikte (Küçük Cüz’de
“baygus” sayısı 21000 civarında idi) “kara süyek”, yani asil olmayan
tabakalardan da Cengiz soyundan gelen asillerle eşit insanların ortaya
çıktığını söylemektedir. Böylece, “aksüyek”lerin sıradan insanlarla
ilişkileri neticesinde ilk baştaki sosyal anlamını kaybettiğini,
sadece
isim olarak kaldığını şöyle izah etmektedir: “1822’deki Çarlık Rusya’nın
hazırladığı yönetmelik ve kanunlara göre ve Küçük Cüz’deki siyasi
değişimler neticesinde Çarlık hükümete hizmete giren ve bu hükümetten
belli unvanlar alan Sultan-Praviteller ve Ağa Sultanlar dışındaki tüm
Cengiz soyundan olanlar kendi imtiyazlarını kaybettiler”.
165
Bununla birlikte yazar, XIX. yüzyılın ilk yarısında “kara süyek”ten
kız alıp, kız veren “töre”lerin “karaman” olarak adlandırıldığını, ayrıca
Kazak toplumunda handan daha etkili olan “beyler” kurumu temsilcile-
rinin yavaş yavaş önemlerini kaybetmeye başladığını şu sözlerle ispat
etmektedir: “… Davalara bakan “beyler”in kazançları azaldı, bazen hiç
olmuyordu; bazıları eskisi gibi adalet dağıtan hâkimler
olarak kendi
konumunu korudu, bazıları da yukarıda olan kötülüklerden yolunu
kaybettiler; böylece bir zaman adaletin simgesi olan bu kurumlarda
rüşvet yaygın hale gelmeye başladı…”
166
Bekmakhanov’un gerçekte Kazak toplumundaki “aksüyek”, “kara
süyek”, “töre”, “karaşı” gibi kavramlar ve “sultan”, “bey”, “batur”, bay”,
“tölengit” gibi tabakaların bilimsel olarak araştıran ilk insan olduğunu
hatırlatmamız lazım.
Çarlık Rusya’nın Kazakistan’daki sömürge siyasetinin neticeleri milli
devletimizin yukarıda bahsettiğimiz tüm tabakalarında iz bırakmıştır.
Jeopolitik durum, sınırların yeniden yapılandırılması, milli devlet
gelenekleri ve
değerlerindeki değişiklikler, türlü alandaki reformların
neticeleri, askeri çatışmalar hepsi ayrı ayrı araştırılmayı gerektiren
konulardır. Yine de Bekmakhanov, Kenesarı Han isyanının asıl maksadının
Kazak devletini muhafaza etmek ve güçlendirmek olduğuna dikkat
çekmektedir.
Daha da ayrıntılı anlatırsak:
165 V. A., Zatonskiy,
Effektivnaya Gosudarstvennost, red. A. V. Mal’ko, M, Yurist, s. 74.
166 Zatonskiy, s. 122.