T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ felsefe ve din biLİmleri (Dİnler tariHİ) anabiLİm dali



Yüklə 0,68 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/31
tarix22.10.2018
ölçüsü0,68 Mb.
#75424
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   31

 
16
yerine getirdiği eylemler olumlu karmalara neden olacak, bu ise kurtuluşu 
sağlayacaktır. Kişi kendisini kurtuluşa eriştirecek olan davranışları hayatın her 
aşamasında yerine getirmeli ve bu çerçevede hayatın dört aşamasının gereklerini 
yapmalıdır. Hindular için hayat dört aşamadan meydana gelmektedir. Bu aşamaların 
her birinin kendine özgü sorumlulukları vardır. Bunlara “ashrama-dharma” 
denilmektedir.
51
 Bu aşamaların ilki, brahmacarya olarak adlandırılan öğrencilik 
devresidir. Bu dönemde kişi, evinden ayrılarak kendini tamamen kutsal metinleri 
öğrenmeye verir ve kendini topluma hizmet etmek için hazırlar.  İkinci aşama olan 
grhasthya, kişinin evlenerek yaşadığı topluma karşı vazifesini yerine getirmesidir. Bu 
dönemde kişinin beş önemli görevi vardır; Bu görevler, Veda öğretilerini çalışmak, 
tanrılara ibadet etmek, ölmüş atalarının ruhlarına yiyecek ve içecek sunmak, evcil 
hayvanlara iyi muamele etmek ve düşkünlere misafirlere iyi davranmaktır. Kişi, bu 
görevlerden de anlaşılacağı gibi öğrencilik döneminde edindiği bilgileri bu aşamada 
uygulamaya geçirmelidir. Üçüncü aşama vanaprastha, ormana, uzlete çekilme 
devresidir. Bu dönemde kişi ailesinden ayrılarak bir ormanda veya sessiz bir yerde 
kutsal metinleri çalışır ve meditasyonla vakit geçirir. Dördüncü ve son aşama ise 
sannyasa, yani dünyadan tamamen el etek çekme aşamasıdır. Bu aşamada kişi 
dünyayla olan tüm bağlarını koparır ve zorunlu ihtiyaçlarını başkalarının verdiği 
sadakalarla sağlar. Böylece o, hayatı boyunca elde etmeye çalıştığı kurtuluşa 
ulaşabilmeyi amaçlar.
52
  
 
                                                 
51
 Yitik, Karma Tenasüh, s. 26. 
52
 Nikhilananda, s. 90-93; Yitik, Karma Tenasüh, s. 26-27; Gelişim Dinler Tarihi 
Ansiklopedisi, İstanbul, Tarihsiz, s. 651-652. 


 
17
2-  Hinduizm’e Göre Ölüm Ve Ölüm Sonrası 
Hinduizm’de Vedalar’ın teşekkül ettiği dönemde insan hayatı sadece bu dünya 
ile sınırlı olarak kabul edilmemiştir. O dönem insanının amacı, bu dünyada uzun bir 
hayat yaşamak, öldükten sonra ise atalarının yanında, göksel dünyada var olmaktı.
53
 
Buradan da anlaşılacağı gibi Vedalar döneminde insanların öldükten sonra da var 
olmaya devam ettiklerine ancak bunun dünyevi bir hayat olmadığına inanılmıştır. 
Buna göre, ölümle insanın ruhu, nefesi, gölgesi bedenden ayrılır ve bir daha bedene 
geri dönmezdi. Ölünün cesedi, cenaze ateşi üzerine konulduğunda ateş tanrısı 
Agni’ye, ölüye zarar vermemesi için dua edilir, ceset tamamen kül olduktan sonra 
onu, atalara sunulan bir kurban olarak taşıması için yalvarılırdı. Böylece o, iyilerin 
dünyasına gitmek için en elverişli halini kazanmış olurdu. Ruh, ölümden sonra 
tanrılar âlemine doğru yükselmeye başlar, burada ataları ve ölüler diyarının 
yöneticisi Yama ile karşılaşırdı.  Antik Hint düşüncesinde burası bir çeşit cennet 
olarak nitelendirilirdi.
54
   
Vedalar’da bu cennet, sonsuza kadar kalınacak her türlü arzunun yerine 
getirildiği, sürekli zevk ve mutluluk bulunan bir mekân olarak anlatılmaktadır.
55
 Bu 
cennete, candra-loka veya svarga adı verilmektedir. Kişinin cennete gidebilmesi, 
dünyada iken yaptığı iyi işlere bağlıdır. Kişi, ibadetlerini, özellikle kurban törenlerini 
tam olarak yerine getirmiş ise cennete gitmeyi hak etmiş demektir.
56
 İyilerin gideceği 
bir cennet varsa, kötülerin de ceza çekeceği bir cehennemin olması gerekmektedir. 
                                                 
53
 Aydın, s. 203. 
54
 H.A. Rose, “Life and Death (Indian)”, Encyclopedia of Religion and Ethics (ERE), C. VIII, 
s. 34; Demirci, Vedalar, s. 69. 
55
 Aydın, s. 205. 
56
 Yitik, Karma Tenasüh,  s. 67; Aydın, s. 206. 


 
18
Ancak Vedalar’da cehennemden çok da fazla bahsedilmemiştir. Cehennem için 
naraka-loka ismi kullanılmış ve burası karanlık, dipsiz çukur, en düşük yer gibi 
sıfatlarla tanımlanmıştır.
57
 Cehenneme gidecek olanlar ise, kötü, günahkâr, yalancı 
ve dini görevlerini gereği gibi yerine getirmeyen kişiler olarak betimlenmiştir.
58
  
Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi, Vedalar döneminde insanın 
öldükten sonra tekrar dünyaya gelmesi gibi bir inanç söz konusu değildi. Bu nedenle 
de Vedalar döneminde dünya hayatı çok kötü, bir an önce kurtulmak gereken bir şey 
olarak düşünülmemiştir. Hint dini düşüncesinde tekrar dünyaya gelme fikri ilk defa
ikinci doğum olarak Brahmanalar’da görülmüştür. Brahmanalar’da bu durum, 
zorunlu olan bazı kurban törenlerinin yerine getirilmemesinin cezası olarak 
nitelendirilmiştir.
59
 Yeniden doğum fikri Upanişadlar ile birlikte tam anlamıyla 
sistemleşmiş ve bir inanç halini almıştır. Yeniden doğum, yani tenasüh inancı 
Upanişadlar’da karma inancı ile bir bütün oluşturacak  şekilde ele alınmıştır. Buna 
göre dünyada yaptıklarıyla karmasını oluşturan kişi, ölümünden sonra bu karmayla 
doğru orantılı olarak yeni bir bedende dünyaya gelecektir. Upanişadlara göre maddi 
dünyadan ayrılan ruhun önünde üç yol vardır. Bunlar, Devayana (tanrılar âlemi), 
Pitryana (Atalar diyarı) ve doğrudan yeniden bedenlenmedir. Birinci yola, yani 
tanrılar âlemine (Brahmaloka) gidecek olanlar ormanlarda inzivaya çekilen ve Tanrı 
Brahma’ya ibadet eden kişilerdir. Bu diyara gitmek üzere yola çıkan ruhların 
geçirmesi gereken çeşitli aşamalar vardır. Bu aşamaların tamamını geçerek tanrılık 
vasfını kazanan ruhların artık bu dünyada yeniden bedenlenmeleri söz konusu 
                                                 
57
 Yitik, Karma Tenasüh,  s. 68; Aydın, s. 207; Demirci, Vedalar, s. 69. 
58
 Aydın, s. 208. 
59
 Aydın, s. 208; Eliade, C. I, s. 292.  


Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə