T c ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ Sİyaset biLMİ



Yüklə 0,94 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/47
tarix11.07.2018
ölçüsü0,94 Mb.
#55374
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   47

 
 
22 
Hindistan ve Pakistan’ın BM aracılığıyla yapılan önerileri onayladığını ve her 
iki  ülkenin  de  sonradan  DH  (denetim  hattı)  olarak  adlandırılacak  olan  yine  BM 
aracılığıyla  belirlenmiş  ateşkes  hattını  ve  burayı  1  Ocak  1949’dan  itibaren  BM 
Gözlemci  Grubu’nun  denetlemesini  kabul  ettiğini  belirtmek  önemlidir.  Söz  konusu 
ateşkes hattı eyaleti Hindistan’ın yönetimi altındaki Kaşmir ve Pakistan’ın yönetimi 
altındaki Kaşmir olarak iki siyasi birime bölmüştü. 
Ateşkesten sonra, BM Komisyonu eyaletten birliklerin çekilmesi konusunda 
ikna  edici  olamadı.  Bununla  birlikte,  Güvenlik  Konseyi  Başkanı,  McNaughton,  bu 
çıkmazı sona erdirmek adına Hindistan ve Pakistan güçlerinin geri çekilmesi ve hem 
Azad  Kashmir  birliklerinin  ve  hem  de  eyalet  güçlerinin  sayısının  azaltılması 
önerisinde  bulundu.  Hindistan  öneriyi  reddetti  ancak  Hindistan’ın  reddi  14  Mart 
1950 tarihli bir tasarıda McNaughton’un önerisinin yer alması konusunda Güvenlik 
Konseyi’ni  caydıramadı  (Gupta,  1966,  ss.  203-204).  Komisyon  Plebisit  için 
Hindistan’ı  ikna  edemediğinde,  kendi  çözüm  önerisini  getirdi  ve  BM  arabulucusu 
olarak  Sir  Owen  Dixon’u  27  Mart  1950’de  atadı.  Kendisi  iki  öneride  bulundu:  a) 
kısım kısım veya bölge bölge plebisiti düzenlemek, b) bölge sakinlerinin bilinmekte 
olan  arzuları  doğrultusunda  eyaleti  bölmek  ve  Kaşmir  Vadisi’nde  plebisit 
düzenlemek  (Nayar,  1972,  ss.  73-74).  Sonrasında  Kaşmir  üzerinde  BM’nin 
sürdürdüğü  tartışmaları  göz  ardı  ederek  Hindistan  1951’de  Kaşmir’de  bir  seçim 
düzenledi  ve  BM’nin  sponsor  olduğu  plebisit  yerine  Kaşmir’in  kendi  hakimiyeti 
altındaki  bölgesinde  bir  Meclis  seçimi  uyguladı.  Buna  cevaben,  Pakistan’ın  ısrarı 
üzerine  Güvenlik  Konseyi  eyaletin  geleceğine  karar  verme  hususunda  Kurucu 
Meclis’in  otoritesini  tanımayan  ve  taraflara  Jammu  ve  Kaşmir  Eyaleti’nin  nihai 


 
 
23 
düzenlemesinin  eyalet  halkının  iradesi  doğrultusunda  yapılacağını  hatırlatan  bir 
tasarı (30 Mart 1950) geçirdi. 
Sonuç olarak, ne Hindistan, ne de Pakistan eyaletten güçlerini çekmediler ve 
böylelikle  günümüz  haritalarında  betimlenen  biçimiyle  Pakistan’ın  yönetimi 
altındaki Kaşmir ve Hindistan’ın yönetimi altındaki Kaşmir olmak üzere Kaşmir’i iki 
parçaya  böldüler,  bu  da  Birleşmiş  Milletler  tarihinin  en  uzun  tartışması  için  uygun 
bir sahne  yarattı. 1947’den beri Kaşmir aşağı tükürsen sakal,  yukarı tükürsen bıyık 
durumundadır. Bir taraftan Hindistan Kaşmir’i kendi ‘Atoot Ang’ı (kopmaz parçası) 
olarak  görürken,  diğer  taraftan  Pakistan  buranın  kendi  ‘Shah  Rag’ı  (şahdamarı) 
olduğunu iddia etmektedir. Jammu ve Kaşmir tarihinin  dikkatle inceledikten sonra, 
özellikle  İngilizlerin  kolonyal  hakimiyeti  bağlamında,  Kaşmir  sorunun  köklerinin 
Britanya Hindistanı altında düşüncesizce parçalanmasında, dini siyasetin bölünmede 
ve  Plebisit’in  (BM  tarafından  güvence  altına  alındığı,  Kaşmirlilerin  istediği  ve 
Hindistan  devletinin  söz  verdiği)  inkarında  nasıl  da  kullanıldığında  yattığı  açığa 
çıkar.  Bu  tarihsel  kavrayış  Jammu  ve  Kaşmir’in  Hintli  parçasındaki  sonraki  siyasi 
gelişmeleri anlamak için önemlidir. Kaşmir’in Hint parçasındaki sorunları gidermek 
için  yapılan  her  çaba  tarihten  etkilenir.  Dolayısıyla,  sorunun  altta  yatan  nedeni  bu 
tarihsel dönemin bizzat kendisinde mevcuttur. 
 
 


 
 
24 
BÖLÜM 1 
MİLİTANLIĞIN YÜKSELİŞİ: TARİHSEL-SİYASİ FAKTÖRLERİN BİR 
ANALİZİ 
 
Kaşmir’in  Hindistan’a katılımı özel  koşullarda gerçekleştiği  için ihtilaflı  bir 
mesele olarak kaldı. Birinci bölümde tartışıldığı üzere, Hindistan meselenin BM’nin 
uluslararası  arabuluculuğu  ile  çözülmesini  istiyordu  ve  Hindistan’ın  ilk  Başbakanı 
(Jawaharlal Nehur) bu meseleyi Kaşmir’i plebisit gibi demokratik bir yoldan barışçıl 
bir  şekilde  Hindistan’a  katarak  çözeceğine  dair  söz  vermişti.  Ancak,  uzun  süreler 
barış  içerisinde  yaşadıktan  sonra  Kaşmir’deki  hareketler  1980’lerin  sonlarında 
talihsiz bir dönüşüm geçirdi. Silahlı direniş başladığında bunun sonuçları devasa bir 
şiddet, katliam ve yıkım oldu. Burada, tam da bu dönemde çeşitli sorular önümüzde 
belirir,  örneğin,  neden  Kaşmir  halkı  Hindistan’la  birlikte  40  yıl  yaşadıktan  sonra 
eyalette  Hindistan  egemenliğine  karşı  çıktı?  Eğer  ayrılmak  istiyorlarsa,  sözüm  ona 
misyonları  kendilerini  özgürleştirmek  olan  işgalcilerin  püskürtülmesine  neden 
1947’de  yardım  ettiler?  Neden  hareket  şiddete  döndü?  Silahlı  direnişin  ortaya 
çıkmasına yol açan faktörler nelerdi? Hindistan Devleti’nin buradaki rolü neydi? Ve 
buna benzer diğer sorular da sorulabilir. Bu açık soruları cevaplamak hiç bir zaman 
kolay  değildir  ve  bir  çok  araştırmacı  bitmez  tükenmez  bir  şekilde  bu  sorularla 
boğuşmuş ve cevaplar bulmaya çalışmıştır.  
Sumit  Ganguly  Jammu  ve  Kaşmir’e  katılımdan  isyanın  başlangıcına  değin 
geçen  sürede  Kaşmirlilerin  yabancılaşmasının  anlamaya  çalışır  ve  demokratik 
siyasetin  sürdürülebileceği  alanların  sürekli    azalmasının  ve  Seküler  Ulusal 
Konferans’ın  (UK  siyasi  bir  partidir)  bıraktığı  boşluğun  1980’lerin  sonunda  etnik-


 
 
25 
siyasi  bir  harekete  yol  açttığını  iddia  eder.  Ganguly  çalışmasında  1962’den  1965’e 
kadar  Kaşmir’de  durumun  geç  1980’lerdeki  durumla  neredeyse  aynı  olduğunu 
gösterir, lakin 1960’larda bir kalkışma gerçekleşmemiştir. Kaşmir siyasi sahnesinde 
Şeyh Abdullah’ın varlığı 1980’lere kadar başka seslerin çıkmasını engelleyen önemli 
bir  faktördür.  1982’de  Şeyh’in  ölümü  ve  Farooq  Abdullah’ın  deneyimsizliği  diğer 
güçlerin  faydalanabileceği  boşluklar  bırakmıştı  ve  bu  güçler  örneğin  söz  konusu 
dönemde  gençliğin  büyük  bir  kısmı  için  çekim  merkezi  haline  gelen  Jammu  ve 
Kaşmir  Özgürlük  Cephesi  (JKLF)  gibi  genç  ve  radikal  militant  gruplardı.  Dahası 
ister  Indira  Gandhi  veya  ister  Rajiv  Gandhi  olsun,  Jawahar  Lal  Nehru’dan  sonraki 
Hintli Başbakanların güçlü merkezileşme eğilimleri ayrılıkçı hareketlerin daha geniş 
özerklik  taleplerine  yol  açmıştı.  Bu  durum,  Indira  Gandhi’nin  Jagmohan  Malhotra 
gibi  güçlü  ve  uzlaşmacı  olmaktan  uzak  idarecileri  ayrılıkçı  sesleri  bastırmak  üzere 
Jammu ve Kaşmir’e Vali olarak atamasına neden oldu (Ganguly, 1997, ss. 38-42). 
 
Özerkliğin Aşınması 
 
Jammu  ve  Kaşmir’in  Hindistan  ile  olan  ilişkilerinin  temelini  atan  Katılım 
Belgesi  eyalete  özel  bir  statü  vermişti,  ki  bu  diğer  saltanat  statüsündeki  eyaletlere 
tanınmamıştı.  Hindistan’ın  bölge  üzerindeki  yetkisi  yasal  olarak  yalnızca  dış  işleri, 
savunma ve haberleşme  ile sınırlıydı. Bu özel statü ilk başta 306-A maddesi olarak 
taslağı  sunulan,  sonradan  370.  madde  olarak  belirlenen  bir  maddenin  Hindistan 
Anayasası’na  girmesi  ile  onaylandı.  370.  madde  Jammu  ve  Kaşmir  ile  ilgili  olarak 
Hindistan  Parlamentosu’nun  yasama  gücünü  dış  işleri,  savunma  ve  haberleşme  ile 
sınırlandırmıştı.  Hindistan  Anayasası’nın  diğer  hükümleri  sadece  Eyalet 


Yüklə 0,94 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   47




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə