T. C. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya kısa bir ara verildi



Yüklə 0,61 Mb.
səhifə6/7
tarix25.06.2018
ölçüsü0,61 Mb.
#51112
1   2   3   4   5   6   7
Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu arada tutuksuz sanık Asım Demir ile bir kısımlar sanıklar müdafileri Av. Kenan Aşık ve Necip Yenişan’ın geldikleri görülmekte huzurdaki yerlerine alındı.

Mahkeme Başkanı: “Avukat hanım buyurun.”

Sanık Hayrettin Ertekin söz istedi verildi. Sayın Başkanım dünkü duruşma celsesinde ben yoktum tanıklardan bir Engin Bağbars isimli bir kişi şahsımla ilgili bazı beyanlarda bulunmuş ben biraz önce bazı arkadaşlardan öğrendim. Ben o şahsı tanımıyorum ben Bayrampaşa cezaevine hiç gitmedim. Bahsettiği Kürşat Yılmaz dediği şahsıda hiç tanımıyorum hayatımda bir Hayrettin Ertekin diye MİT’çi biri varmış ordan cezaevinden adam mı çıkarmış veya şey olmuş.”

Mahkeme Başkanı: “Zaten gelecek o seni çağıracağız mutlaka.”

Sanık Hayrettin Ertekin: “Ha ben o değilim mahkemeniz bilsin o Hayrettin Ertekin 2007 yılında göğüs cerrahisi, kalp göğüs cerrahi hastanesinde vefat etmiş, 58 doğumlu Samsunlu bir Hayrettin Ertekin var. Her yerde karşıma çıkıyor. MİT’te çalışmış o bildiğim kadarıyla her yerde Hayrettin Ertekin diye mektup geliyor mesela Hayrettin Ertekin diye bana geliyor. Ben o değilim o kişi vefat etmiş onun göğüs cerrahisine yazı yazılarak veya nüfus müdürlüğüne getirttirilmesini talep ediyorum o ben değilim. Ben Bayrampaşa cezaevine hiç gitmedim öyle birini tanımıyorum, hayatımda öyle bir kimlik falanda kullanmadım ben kuyumcuyum kuyumcu Hayrettin Ertekin’im.”

Mahkeme Başkanı: “Peki.”

Sanık Hayrettin Ertekin: “Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat hanım buyurun.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi: “Şimdi efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.Aydın. Buyurun sizi dinliyoruz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bugün savunma hakkımızdan ve müdafiiler vasıtasıyla kullanılan savunma hakkının kutsallığından bahsetmek istiyorum. Çünkü bizler burada bu yargılamada çok zor bir iş yapmaya çalışıyoruz. Çok ağır koşullarda burada müdafilik görevini büyük özveriyle devam ettirmeye çalışıyoruz. Benim savunma hakkının kutsallığından anladığım şeyler var. Ben bir savunman olarak savunma hakkının çok naif, çok kırılgan, çok korunmaya muhtaç olduğunu ve bunun içinde buna bir kutsallık tanındığına inanıyorum. Çünkü burada savunulmak zorunda kalınan insanlar o kadar ağır ithamlarla, o kadar iftira niteliğinde, iftira boyutundaki söylemlerle o kadar şiddetli şekilde hırpalanıyorlar ve öyle çaresiz, öyle sessiz o kadar elleri kolları bağlanmış vaziyette bekliyorlar ki yıllardır. Biz onların, buradaki sanıkların bir miktar sesi olmaya çalışıyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde bence buradaki sanıklara reva görülen eziyet, buradaki sanıkları atfedilen iftira, buradaki sanıkların savunma haklarının yok sayılması bu derece, hoyratça bu derece bu derece bütün kişilik haklarına, bütün haysiyetlerine, onurlarına, ailelerine, ailelerinin onurlarına, şereflerine bu denli ol… Bu kadar şiddetle ve bu kadar kasti taarruz edildiği, başka bir dava olduğunu zannetmiyorum. Biz her gün müvekkillimizin her gazetede olmadık suçlarla, olmadık şekillerde yüzümüzü kızartacak aslında, yüzümüzü kızartacak şeylerle itham edildiğini okuyoruz. Bizler savunma hakkımızı kullanıyoruz ve biz bu savunma hakkımızın kutsal olduğuna ve çok iyi korunması gerektiğine inanıyoruz. Biz daha hassasız biz antabil… Yani bizi başka bir mahkemede, başka bir yargılamadaki, başka bir avukatla eşdeğer tutmanızı ya da bize onlar gibi bakmanızı istemiyoruz. Bizim burada.”

Mahkeme Başkanı: “(1, 2 kelime anlaşılmadı) tutuluyorsunuz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bizim burada istemiyorum diyorum, sizin açınızdan benim bir sorunum yok. Madem sordunuz.”

Mahkeme Başkanı: “Mahkeme, mahkeme bir bütün Avukat Hanım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Siz sorduğunuz için bende bu şekilde açıklama yapmam gerekiyor. Şimdi siz bizim bu savunma hakkımızı kullanırken dediğim gibi öyle şeyler yani biz zaten başımızda yani bu savunma hakkı bizi bir sürü tehditle karşı karşıya bıraktı, şuanda bile bir avukat arkadaşımız, şuanda Ergenekon kapsamında gözaltında, ne olacağınız bilmiyoruz. Kaçıncı gözaltını yaşıyoruz ve hepimiz bu tehditler altında bu işi yapmaya devam etmek için, korkmamak için bakın korkmamaya çalışıyorum ben, ben korkmuyorum demiyorum, korkmamaya çalışıyorum, kendimi yüreklendirmeye çalışıyorum, bu şartlar altında ben burada savunmanlık görevini yapıyorum. Çünkü korkuyorum. Çünkü o kadar ipin ipucundayız o kadar ince bir şeyle 1 tane asılsız ihbar mektubuna bakıyor bizim işimiz. 1 tane mektuba bakıyor. Ama bizim hakkımızda burada bulunan avukatlar hakkında herhangi biri hakkında bir mektup bizi dürer, bu şartlar altında örgüte yardım ve yataklık, örgütün hizmetlerine alet olmak burada bir örgüt var mı, yok mu? Buna bir karar bu yönde bir karar verildi mi, verilmedi mi? Bu hiç sorgulanmadan biz bu şartlar altında burada savunmanlık görevini yapıyoruz ve bazı koşullar altında da belki de sizlerin uygun gördüğünüz, sizlere göre olması gereken prosedüre uymuyoruz, sizler tarafından belirlenen şablonun dışına çıkıyoruz, sizlerin bizleri görmek istediğiniz şekilde savunma yapmıyoruz. Ara kararınızı okuyorum bizim bir meslektaşımıza 16 celse ve tüm gizli tanıkların katıldığı celselerden yasak kararına ilişkin vermiş olduğunuz ara kararı okuyorum ve ben bizleri terbiye etmeye çalıştığınızı inanıyorum. Biz avukatları.”

Mahkeme Başkanı: “Mahkemenin öyle bir niyeti yok veya düşüncesi…”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Terbiye etmeye.”

Mahkeme Başkanı: “Hayır efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Sizler bizleri bu duvar içindeki, bu bina, bu yapı içindeki avukatları.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım böyle olmadığını en az bizim kadar sizde biliyorsunuz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim ben.”

Mahkeme Başkanı: “Lütfen, lütfen böyle olmadığını burada böyle bir şeyin olmadığını bizim kadar sizde biliyorsunuz, lütfen, lütfen, lütfen. Sizi niye terbiye edeceğiz?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim şimdi bu. Efendim şuna değinmek istiyorum, gizli tanıkların kimliğinin deşifrasyonu.”

Mahkeme Başkanı: “Burada yaşananları Avukat Hanım hep birlikte yaşıyoruz, görüyoruz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Gizli tanıkların ve meslektaşımızın duruşmalardan men edilmesinin gerekçesi olarak ağırlıklı gerekçesi olarak ve özellikle gizli tanıkların celselerine karışmamasının gerekçesi olarak sizler gizli tanıkların can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacak boyutlara ulaştığı bu meslektaşımızın ve gizli tanıkların kimliklerinin avukatlar tarafından deşifre edilmesinin suç oluşturduğu kanaati ile böyle bir karar verdiniz.”

Mahkeme Başkanı: “Herkes tarafından deşifre edilmesi, sadece sizin (1 kelime anlaşılmadı) değil.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tanık koruma programı. Sizden bir talebim var. Birazdan da buna ilişkin belgeleri sunacağım elimde terörle mücadele kanunu var, Türk Ceza Kanunu var, tanık koruma kanunu var ve bütün bu maddeleri birlikte incelediğimiz zaman savunma hakkını kullanan ve asli görevi ve birincil olarak müvekkilinin haklarını korumakla sorumlu, müvekkilinin savunma hakkını sonuna kadar korumaya görevlendirilmiş avukatların böyle bir tanığı, tanığın kimliğini bilmiş olmalarına rağmen ifşa etmelerine ilişkin Türk Ceza Kanununda bu suçu düzenleyen bir madde olmadığını bunun ancak ve ancak lütfen dinleyin görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği ve gizli kalması gereken belgeleri yayan kamu görevlileri yani görevi nedeniyle eğer gizli tanık olarak dinlediği kişinin kimliğine vakıf oluyorsa örnek veriyorum polis, örnek veriyorum savcı, örnek veriyorum zabıt katibi bu kişilerin görevleri nedeniyle öğrenmiş olmaları halinde bunu yaymalarının Türk Ceza Kanununun ilgili maddesi gereğince suç olarak kabul edilmesi gerektiğini bu maddeler düzenliyor. Siz şimdi diyeceksiniz ki ben bu konudaki yargınızı sizden talebim bu konudaki daha önce vermiş olduğunuz kararlardaki yargınızı, benim size vermiş olduğum belgeler çerçevesinde ve bir sanığın savunma hakkının en kutsal şey olduğunu göz önünde bulundurarak ve bizlerden, biz avukatlardan kimliğini bildiğim ve açık şekilde sorguladığımda gerçeğe ulaşmamın çok daha kolay olduğunu öngördüğüm bir tanığın kimliğini savcılığın hoyratça kullandığı bir prosedür nedeniyle zaten gizlemeye gerek duymaksızın aldığı tanık beyanları doğrultusunda çok aleni şekilde herkesin bildiği kolaylıkla öğrenebildiği bir bilgiyi öğrenerek duruşmaya çıktığım sırada ben o tanığın kimliğini bir avukat olarak müvekkilimin savunma hakkını, adil yargılanma hakkını hiçe sayarak, yok sayarak, siz Sayın mahkemenin ben böyle istiyorum, ben böyle olmasını istiyorum diyerek arka odaya sokmasına ve bende o tanığın aslında bildiğim kimliğine rağmen sanki onun kimliğini hiç bilmiyormuşum gibi. Soru sormama hukukun cevaz verebileceğini mi düşünüyorsunuz? Adil yargılamanın sanık hakkının bu hukuk tarafından böyle mi ön görüldüğünü, böyle mi düzenlendiğini düşünüyorsunuz? Bakın sanığın.”



Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım biz kanun yapıcı değiliz ne siz, ne biz. Biz kanunun uygulayıcısıyız.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tanığın, tanığın kimliğini. Efendim gerekçenizi okuyorum; gizli tanıkların can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacak Sayın Hakimim can ve mal güvenliğini tehlikeye sokup, sokmamak için gerekli tedbirleri alacak makam bellidir. Bu savunma değildir. Savunma makamı hiç değildir. Ben öncelikle kendi müvekkilimin çıkarları için buradayım ben savcılık makamının takdiriyle gizli tanık olarak keyfen dinlenmiş birinin can ve mal güvenliğinin korunması için tedbir alınmasına hizmet için burada değilim, ben sanığın haklarını koruyorum. Ve bana hiç kimse sen bilmene rağmen bu sanığı bilmiyormuş gibi yapacaksın, bilmiyormuş gibi yapmasan da seni, sittin sene burada mahkemede tanık sorgusuna sokmam diyememesi lazım. Hukukun bana bunu emredememesi lazım. Efendim madde çok açık tekrar söylüyorum bu düzenleme ancak ve ancak tanığın kimliğini görevi nedeniyle öğrenmiş olan, görevi nedeniyle gizli tanığın kimliğini öğrenmiş olan kamu görevlileri hakkında uygulanabilen bir maddedir. Savunmanlara siz öğrendiğiniz tanığın kimliğini ifşa edemezsiniz diyemezsiniz, o zaman siz kendi elinizle bizim müdafisi olduğumuz sanıkların haklarını ihlal etmemizi emredersiniz. Ben önce kendi sanığımın haklarını korurum ve ben eğer o tanığın açık kimlikle burada yüz ifadesini, miniklerini, sorulara verdiği cevapları görmek istiyorsam da bunu yaparım, bunu bana yasaklayamazsınız. Sonra siz o sanığı kimliği açığa çıktığı için tanık koruma programına alırsınız, kimliğini değiştirirsiniz, istediğiniz tedbiri alırsınız ama bana bildiğim tanığı bilmiyormuş gibi yap diyemezsiniz, bunun için beni bu duruşmalardan yasaklayamazsınız. Biz burada avukat olarak haklarımızı bilerek ve hangi şartlar altında hangi haklarımızı nereye kadar kullanacağımızda başımıza mahkeme tarafından ne getirileceğini öngörerek bilmek istiyoruz bize bir tarife yayınlayın. Siz deyin ki o zaman eğer gizli tanığın kimliğini açıklıyorsanız 16 celse. 2 gizli tanığın kimliğini açıklıyorsan 32 celse. Bu iş tarife ile olmaz. Neye göre takdir ediyorsunuz, neye göre takdir ediyorsunuz? Ceza kanununda bana avukatın bakın savunma görevi yapan avukatın sanığının haklarını korumak için gizli tanığın kimliğini ifşa eden avukatın açık tanık dinlemek şartıyla bana bunu ceza kanununa açıklayabilir misiniz? Size bir şey soracağım nerde Osman Yıldırım’ın gizli tanıklığı? Nerde, ne yaptınız? Burada Danıştay dosyasının 2. gizli tanığı olan Aydın’ı dinlediniz, 2 tanık var Danıştay dosyasıyla ilgili gizli biri Aydın, biri Osman. Ne oldu Osman’a ilişkin kararınız? Niye dinlemiyorsunuz? Nerde bizim gizli tanık 9’umuz? Yok. Bu konuya ilişkin bir karar alıyor musunuz? Alabildiniz mi? Osman Yıldırım’ı gizli tanık olarak oraya sokabilecek misiniz? Ben çok merak ediyorum. Nerde? Açık tanıkları dinlediniz. Diğer gizli tanığı dinlediniz ama Osman Yıldırım’ı uyutuyorsunuz, gizli tanık 9’umuzu uyutuyorsunuz. Bu konuda bir karar alamadınız. Osman Yıldırım’ın kimliğini açığa çıkaran kimdir? Soruyorum Osman Yıldırım’ın gizli tanık 9 olduğunu açığa çıkaran kurum neresidir? Cevaplayayım savcılık makamı. Elimde savcılık makamına uygulanması gereken bir hüküm var. Savcılık makamı bizzat kendisi aldığı ifadesinde sanığın kimliğini açığa çıkartmıştır. Osman ifadesini geçirmiştir ve Osman Yıldırım’ı her şart altında gizli tanık 9 ile Osman Yıldırım’ı aynı kişi olduğunu tuttuğu her 2 gizli tanık tutanağıyla alenen ortaya sermiştir, gizleme gereği duymamıştır bu 2 kişinin farklı olduğunu. Öyle bir derdi yok. Uyguladınız mı, savcılık makamı hakkında suç duyurusunda bulundunuz mu? Görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği gizli kalması gereken belgeleri yayan. Efendim bu suçu savcılık makamı işledi zaten Osman Yıldırım’la ilgili işledi, o gizli tanıklık müessesini o kadar hoyratça kullanıyor ki, o kadar pervasız ki. Gizli tanık dinlerken onun kimliğini saklamak konusunda son derece pervasız. Biz zaten istemesek de öğreniyoruz. Gizli tanığın kimliğini ben istemeden öğrenebiliyorum çünkü okuduğun an anlıyorsun. Şimdi ne yaptınız, nerde Osman Yıldırım? Siz böyle bu tip kararlarla bizleri disipline etmeye çalışmayın bizim işimiz burada çok zor. Bizim işimiz burada çok zor. Burada kaç kişiyiz? Biz burada kaç kişiyiz zaten? Onun gizli tanık ifşa etti. 5 celse. O duruşma düzenini bozdu 3. Biz dediğim gibi biz zaten belli bir tehdidin altında yaşıyoruz. Sizde bir bizim ensemizde kılıcınızı sallamayın. Ben bir dahaki celse acaba bu celse bana kaç celse yasak gelecek, acaba müvekkilimi kaç celse göremeyeceğim, müvekkilim 30 dakikalık konuşmasını 3 dakika geçti diye kaç celse ceza alacak. 3 dakika daha kullandırılmadığı için kendisine kaç celse ceza alacak diye bu endişelerle yargılama yapıp biz burada herkesin hakkını teslim ediyoruz demeyin. Sizden talebim. Ben burada artık kendime bu cübbeyle savunman olarak ve bir avukat olarak ve burada müvekkilimin haklarını korumak konusunda özgür, bağımsız, korkusuz hissetmiyorum, ben böyle hissetmiyorum, ben dışarıdan korkuyordum, artık sizlerden de korkuyorum. Sizin hoşunuza gitmeyecek bir şeyleri söylemekten korkuyorum çünkü siz bana o cezayı verdiğiniz de benim gidecek hiçbir yerim yok.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat hanım bizim hoşumuza gitmeyen şeyden korkmayın. Yasalardan korkun, yasalardan korkun.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim gizli tanığı deşifre eden avukatı ben 16 celse yasakla….”

Mahkeme Başkanı: “Bize bir şey söylemekten korkmayın lütfen. Bize bir söylemekten korkmayın. Biz sizi her yerde hoş görürüz meraklanmayın. Ama yasalardan korkun. Yasadaki yazılan şeylerden korkun, bizden değil. Biz o yasanın sözcüsüyüz sadece, bunu biliyorsunuz yani.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bu konunun uygulanması nedeniyle, bu konunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri efendim ilgili madde tanık koruma kanunu bu kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan yayınlayan kişilerin ceza kanunu kapsamında görevi nedeniyle öğrendikleri için cezalandırılması hususunun avukatlar açısından hiçbir geçerliliği yoktur. Çünkü biz savunmanlar öncelikli olarak müvekkillerimizin hakkını korumakla sorumluyuz. Gizli tanıkların haklarını kimliklerini saklamakla sorumlu değiliz biz onu açık dinleriz siz sonra onu saklarsınız devlet olarak. Siz sonra saklarsınız onu devlet olarak.”

Mahkeme Başkanı: “Siz diyorsunuz.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Devlet. Devlet bunun için var. O gizli tanığın haklarını koruması gereken devlet ben değilim. Ben müvekkilimin haklarını koruyorum. Ben öncelikli olarak müvekkilimi koruyorum. Bu nedenle bu ilgili maddelerin tekrar gözden geçirilmesi, meslektaşımız hakkında verilen ve usule, yasaya hiçbir maddeye gizli tanıklık prosedürünün avukatlar tarafından açığa çıkartılmasının suç olabileceğine ilişkin ilgili maddenin de gerekçelerinde belirtmek suretiyle dayanak oluşturulmak suretiyle öncelikle şuanda bir ara karar verilmesini bu konuda ret veya kabul şeklinde bir hüküm kurulmadan ben burada avukat olarak herhangi bir talepte bulunmayacağımı beyan ediyorum şuandaki talebim sizden kararınızdan rücu etmeniz ve bunu biran önce şimdi bu sunacağım belgeler kapsamında değerlendirmeniz ve bu değerlendirmenizden sonra bizim savunma hakkımızı kullanmamız.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat hanım mahkeme onu konuda karar verdi.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tamam.”

Mahkeme Başkanı: “Yani itirazen de karar verdi. O okuduğunuz kararın haricinde itiraz üzerinde de karar verdi.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”

Sanık Doğu Perinçek müdafi Av. Servet Bora söz istedi verildi: “Zeynep Hanımın mütalaasına aynen katılıyorum efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Tolga Akalın söz istedi verildi: “Bu suç özgü bir suç özgü suçlar sadece onunla özgülenmiş kişilerde tarafından işlenebilir bir suç. 20.maddenin 2. fıkrasında zaten 4483 sayılı yasanında bunlarla ilgili uygulanmayacağı bu ilgili kişilerle ilgili çok açıkça zikredilmiş, bir avukatın bu suçu işleyebilmesi mümkün değil, olağanda değil. Yasal düzenleme kapsamında da mümkün değil. Dolayısıyla mahkeme her daim vermiş olduğu bazı ara kararlardan rücu edebilir. Bir defaya mahsus itiraz hukuk usulünden farklıdır malumunuz olduğu üzere bizde bu ara karadan rücu edilmesini talep ediyoruz saygılar sunuyoruz efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Avukat Hanım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Gönül Kerinçsiz söz istedi verildi: “Bende meslektaşlarımın talebine katılıyorum.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Osman Aydın Şahin söz istedi verildi: “Talebe bende katılıyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Necip Yenişan söz istedi verildi: “Bende talebe katılıyorum.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Ayşegül Şahin söz istedi verildi: “Taleplere bende katılıyorum.”

Sanık Muzaffer Şenocak müdafi Av. Kenan Aşık söz istedi verildi: “Taleplere bende katılıyorum efendim.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hikmet Fırat Aslan söz istedi verildi: “Taleplere katılıyorum.”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi verildi: “Zeynep Hanım ve diğer meslektaşlarımın beyanlarına bende katılıyorum, 1, 2 hususu ilave etmek istiyorum. Efendim sayın meslektaşımız Avukat Vural Ergül atanmış değil seçilmiş bir savunmandır. İddianamede atılı suç yasanın zorunlu müdafiliği kabul ettiği suçlardandır. Ceza muhakemesi kanununun 188. maddesine göre duruşmada hükme katılacak hakimler ve Cumhuriyet savcılarıyla, zabit katibinin ve kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafiinin hazır bulunması şarttır. Yani nasıl sizler, Cumhuriyet savcısı ve katip burada hazır bulunuyor ise kaçınılmaz yargının asli unsurlarından olan zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde edildiği hallerde müdafiinin de bu salonda bulunması ve savunmanlık görevini yapması Ceza Muhakemesi Kanununun 188. maddesinin amir hükmüdür. Yasanın 149. maddesinde de soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın şüpheli veya sanığın yanında olma dikkat buyurunuz yanında olma ve hukuki yardımda bulunma hakkı engellenemez ve kısıtlanamaz. Bunlar herhangi bir gazete makalesi değil, benim kişisel görüşlerimde değil, yasanın amir hükümleri yasanın, duruşmanın düzen ve disiplinine ilişkin 203. maddesinde mahkeme başkanı veya hakimin, hakime verilen duruşma düzenini bozduğu iddia edilen kişinin duruşmalara alınmamasına ilişkin yetki savunma hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla denilerek sınırlanmıştır. Yasa aynen böyle söylüyor. Evet, duruşmanın disiplinini, nizamını sağlamak şüphesiz ki mahkemenin ve başta başkanın görevi ancak bunun kıstasını da yasa koymuş 203. Maddede. Diyor ki savunma hakkının kullanılmasını engelleyememek koşuluyla salondan çıkarabilirsiniz diyor. Kim bu, kim bu? Atanmış değil, seçilmiş bir müdafii. Hal böyleyken Sayın Mahkemenin 16 celse duruşmalara alınmaması hakkında şeklinde meslektaşımız hakkında verdiği karar bu yasa hükmü hiçe sayılarak savunma hakkının kullanılmasını engellenmesinden başka bir şey değildir. Dikkat buyurunuz yasaklanma 16 celseyi kapsamaktadır. Türkiye pratiğini düşünelim, Türkiye pratiğinde.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey CMK’nın 252. maddesini de okur musunuz?”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Biliyorum efendim onu da biliyorum ama.”

Mahkeme Başkanı: “Onu hiç okumadınız ama?”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Özel hükümler var efendim, özel hüküm var.”

Mahkeme Başkanı: “Ama hiç okumadınız onu. İşte o özel hüküm o işte burada uygulanan hüküm o işte.”

“Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Onu uygularken savunma hakkını.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim orayı okur musunuz lütfen F maddesini okur musunuz lütfen? Orayı okuyun, orayı lütfen okuyun.”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Efendim, o efendim biliyorum o atanmış, o atanmış avukatlarla ilgilidir. Sayın Vural Ergül atanmış avukat değildir, seçilmiş avukattır.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bozan sanığı ve müdafii diyor, sanığı ve müdafii atanmışla, seçilmişi demiyor orda ayırmıyor öyle bir şey lütfen.”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Lütfen efendim şimdi savunma hakkının kullanılmasının engellenmemesi ceza muhakemesi kanununun temel ölçüdür.”

Mahkeme Başkanı: “Ona şüphe yok, ona şüphe yok Avukat Bey ona şüphe yok.”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ 16 celse gelelim efendim gelelim 16 celse. Türkiye pratiğinde baktığımızda ceza yargılamalarının birçoğu, bir çoğu değil tamamına yakını 16 celse sürmez. Siz öyle bir karar veriyorsunuz ki, öyle bir emsal karar yaratmaya çalışıyorsunuz ki bir ceza herhangi bir ceza davasında bunu uyguladığınız zaman alim Allah o avukat meslektaşımız başından sonuna kadar o davada savunmanlık görevini yerine getiremez.”

Mahkeme Başkanı: “O maddede o da var biliyor musunuz?”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Efendim.”

Mahkeme Başkanı: “O maddede o da var. Tamamını bile var.”

Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz:“ Tamamı da var doğru.”

Mahkeme Başkanı: “Ya.”



Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Doğru doğru ama o deminde söylediğim gibi atanmış avukatlarla ilgilidir. Şimdi üstelik bununla da yetinilmemiş bu Sayın meslektaşımızla ilgili gizli tanıkların dinlendiğini tüm celselere katılmama yaptırımı uygulanmış. Efendim biraz önce Sayın meslektaşım aktardı, bir gizli tanık komedisidir oynanıyor bu Silivri yargılamalarında bir gizli tanık komedisidir uygulanıyor. Geçenlerde burada bir gizli tanık dinledik savcı, Erzincan savcısı bu dosyada değil öbür dosyad. Yine heyetiniz dinledi, bir gizli tanık dinledik adı belli, sanı belli kendisi 2 defa burada adını söyledi gazetelerde adıyla, mesleğiyle manşet oldu. Şimdi bu bir komedidir, Osman Yıldırım’ın gizli tanıklığını bilmezden gelmek bir komedidir. Yani gizli tanık Ceza Muhakemesi Usulünün öngördüğü sistemde gizli tanık bir işlev yerine getirirse gizli gerçekten gizliyse bir işlev yerine getirebilir ama biz burada ayan beyan kimliğini dün dinledik herhalde, evvelsi gün dinledik tanığın bir tanesi ne dedi efendim onun kimliğini Üsküdar’da herkes biliyor dedi. Siz uyarmak durumunda kaldınız. Şimdi düşünün Üsküdar’da herkesin bildiği, kahvecinin bildiği, bakkalın, kimliğini bildiği insanı biz burada rol yapacağız ve bunun kimliğinden söz etmeyeceğiz. Bu gerçekten bir komedidir bir usul hükmünün işlevi yoksa o usul hükmü uygulanamaz. Peki bunun kimliği açığa çıktıysa ne yapılacak? Onu da Zeynep Hanım zaten izah etti kimliği açığa çıkmış ister istemez çıkmışsa o zaman yapılacak şey başkadır tanık koruma kanunu diğer ilgili hükümler ol…. Özetle bu uygulama yargıdan savunmanın bütünüyle dışlanmasıdır, aldığınız Vural Ergül’le ilgili bu karar. Bazı meslektaşımızın savunma üslubunu beğenmeyebilirsiniz. Bizde nasıl ki biz saçma sapan iddiaları beğenmiyorsak beğenmeyebilirsiniz. Biz bu iddialara nasıl tahammül ediyorsak sizlerde savunmaya burada tahammül etmek durumundasınız. Unutamayalım ki 2 bacaklı bir masa dik durmaz Sayın Başkanım. Bu nedenle burada bizde figüran olmak istemiyoruz ve gerçekten bu kararından itirazla ret itiraz edilmiş itiraz edilmiş ve itiraz ret edilmiş olmasına karşın bu kararından, karardan rücu olanağınız vardır, bu karardan rücu talebimizi yeniliyoruz. Bu konuda bir karar verilinceye kadarda bu aşamada herhangi bir talepte bulunmuyoruz.”

Yüklə 0,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə