ve özgürlüklerle ilgili meselelere tutkuyla bağlanmış, sosyaliz
me veya sosyal-demokrasiye angajmanları bununla mukayyet
olan solcular. Bu karikatür için bir aile mecazı kullanacaksak,
‘arı duru’ sosyalistler/solcular, daha doğrusu böyle bir an-duru-
luk arayan solcular için (bu da bir “soyut insan” türü sayılabi
lir!), liberal-solcular kardeşlerdir (kimisi ruh gibi yakın, kimi
si nizalı), sol-liberaller ise kuzenler/kuzinler ve yeğenler (kim i
si birinci dereceden, kimisi üçüncü göbekten).
Liberal-sol politik düşüncenin ve tutumun, köklü bir ge
leneği olduğunu da unutmamalı. Kökleri kimilerince (benim
sol-liberal olarak konumlandırmayı yeğleyeceğim) John Stuart
Mill’e kadar uzatılan; has örnekleri olan Joh n Dewey, Bemhard
Shaw, Bertrand Russell, C. B. Macpherson üzerinden Jürgen
Habermas’a, (yine sol-liberallikle tavsif etmeyi yeğleyeceğim)
John Rawls’a kadar çatallanan, farklı kaynaklardan beslenen bir
delta. İnsan esenliğinin ve beşerî çoğul-değerliliğin nesnel ya
pısının, liberalizmin temel unsurlarıyla (bireycilik, [yasa önün
de] eşitlik, evrensellik, iyimserlik) bağdaşmadığını, hak temelli
bir toplum tasarımı kurulamayacağını, hatta liberal ideolojinin
temel liberal değerleri yozlaştırdığını; liberalizmin siyasal felse
fesinin tek geçerli bakiyesinin (özgürlüğün temel güvencelerini
sağlayan ve yönetimleri sınırlayan, çoğulcu) sivil toplum oldu
ğunu savunan post-liberalizmi13 de bu aileye katabiliriz.
Bu gelenek içinde anılan Italyan düşünür Norberto Bobbio’-
nun14 politik macerası üzerine Perry Anderson’m yazdığı lâtif
makale, liberal-sol düşüncenin ufku ve kısıtları hakkında na
sıl da zihin açıcıdır!15 Bobbio, İtalya’nın faşizm, anti-faşist mü
cadele ve faşizm-sonrası demokratikleşme mücadeleleriyle be
13 Bu konuda, 5. dipnotta andığım, John Gray’m kitabı aydınlatıcıdır (bilhassa
son bölüm: “Liberalizmde ne öldü ne kaldı?”, s. 305-352).
14 Onun “iki kutuplu dünyanın yıkılışından” sonra yazdığı kitap, ideolojilerin
sonuna ve sağ-sol ayrımının bittiğine dair ilan ve tebliğler karşısında, bu te
mel ayrımın ‘ezel-ebed’ mâhiyetine dair gayet alçakgönüllü ama son derece sa
rih bir cevaptır. Norberto Bobbio, Sağ ve Sol, çev. Zuhal Yılmaz, Dost Kitabevi
Yayınlan, Ankara 1999.
15 Perry Anderson, “Norberto Bobbio”nun Yakınlıktan”, Tarihten Siyasete Eleşti
ri Yazılan
içinde, çev. Simten Coşar (yay. haz. Elçin Gen), İletişim Yayınlan,
İstanbul 2003, s. 131-184.
lirlenen özgül koşullarında, Bobbio’nun liberal ve sosyalist ge
lenekleri sentezleyerek ikisi arasında bir “üçüncü yol” (ne
ler duyuyoruz!) açmaya çalışageldi. Anderson’ın, liberalizmin
İtalya’daki paradoksal mevkiiyle ilgili söylediklerini, Türkiye
için de üzerinde düşünmeye değer buluyorum - benzetmekten
ziyade, mukayese etmek ve farkları düşünmek için:
Liberalizmin klasik ideallerinin İtalya’da bir yandan yüceltilir-
ken bir yandan da parodiye dönüştürülmesi, bu ideallerin baş
ka yerlerde yitirdiği normatif gücü korumasını sağlamış, böy-
lece kurulu düzene muhalefette en beklenmedik ve güçlü un
surları oluşturmuşlardır. (a.g.e., s. 147-8)
Bobbio için sosyalizm, liberal ideali de kapsayan bir idealdir
- oysa tersi mümkün değildir (bunu liberal-solu sol-liberallik-
ten ayıran sağlam bir ölçüt sayabiliriz). Müphem bir “proletar
ya diktatörlüğü” adına, liberal demokrasinin kazanımlarını fe
da etmeye yanaşmaz. Liberal kurumlan, maddî kültüre ait sa
yar - o denli tartışılmaz, ‘nötr’. Onun liberalizme tutunduğu
yer, doğal haklar mefhumu ve temel insan haklarının anayasal
güvencesine verdiği aslî önemle ilgilidir. Anderson’ın deyişiy
le, “piyasaya karşı özel bir bağlılıktan ziyade anayasal devlete
derin bir bağlılık” duyar (a . g . k s. 152). Ancak, defalarca hayal
kırıklığına uğrasa da, “iyi niyet” kurbanı olsa da, Bobbio’nun
gözleri burjuva devlet aygıtının gerçekliğine kapalı değildir.
Angaje bir anti-faşist olarak onun Gladio ülkesinden yaptığı şu
tesbiti, biz Ergenekon ülkesinde iyi anlarız:
Temsilî devlet, hiçbir zaman İdarî devleti kendisine tâbi kıla-
mamıştır. Ordu, bürokrasi ve gizli servisler, parlamenter de
mokrasinin altındaki gizli unsurlardır. En iyi anayasa bile, sa
dece günümüz devleünin muazzam, karmaşık yapısının alda
tıcı görünümünü sergiler. Onun -en derin kısımları şöyle dur-
sun- gerisinde ya da içerisinde saklı olanları, hemen hemen
hiç göstermez, (a.g.e., s. 165)
Bobbio’un düşüncesinde kapitalizmin ‘nerede’ durduğunu
Perry Anderson şöyle rasat ediyor:
Adaletsiz bir dağıtım sistemi olmanın ötesinde, bir üretim sis
temi olarak kapitalizm, Bobbio için, bazı açılardan, aşırıya kaç
madan eleştirilecek bir arka plandan öteye gitmez - bütünün
de reddedilen ama hiçbir zaman çözümlenmeyen bir sistem.
(a.g.e., s. 173)
Sosyalizm nokta-i nazarından bakıldığında, liberal-solun te
mel kısıtı, problemi, zaafı tam burasıdır. Kapitalizmi de nere
deyse “maddî kültürün” bir vakıası kabul etmek... Kapitalizm
le ilgili bir hoşnutsuzluk, ahlâkî bir anti-kapitalizm eksik de
ğildir, liberal-solda veya Bobbio’nun kendisini tanımladığı üze
re liberal-sosyalizmde. Ancak kâh yenilgilerin yol açtığı hayal
kırıklığı, kâh politik konjonktürün veya kuvvetin kapitaliz
me alternatif yaratmaya elverişsiz görülmesi; çoğu zaman daha
âcil, yakıcı sorunların öne alınması, demokrasi ve insan haklan
gündeminin ağır basması; kimi zaman da kapitalizmin gerçek
ten “maddî medeniyetin” bir vakıası olarak görülmesi (ki bu
rası liberal-soldan sol-liberalliğe geçişin eşiğidir), Bobbio gibi
umumiyetle liberal-solu kapitalizmi sorunsallaştırmaktan (da
ha doğrusu bu sorunu güncel bağlamlarda siyasallaştırmaktan)
ve sınıfsal meselelere eğilmekten uzak tutar.
Her fâni gibi Bobbio’nun da politik macerasında ve düşün
cesinde görülen savrulmalar, boşluklar, bazen de tutarsızlıklar;
liberal-sol tutumu tam teşekküllü bir doktrin, kaskatı bir pozis
yon
olmaktan ziyade düşünsel-politik bir uğrak olarak almak
gerektiğine dair bir uyarı olmalı. Düşüncenin ve eylemin ‘uğ
radığı’ bir yer, kavramın sözel çağrışımıyla; Praxis’in bir ânı...
"Liberal" gündem ve "sol" gündem
“Liberaller” ve “solcular”, Tuzla için kolay kolay beraber yürü
yemezler. (Teorik olarak, pekâlâ yürüye de bilirler aslında; an
cak memleket liberallerinin sesli çoğunluğunun Tuzla’ya ilgi
si “memlekette adam gibi solcu olsa Tuzla’yla ilgilenir” siniz-
minden öteye gitmedikçe, fiilen zor.) Fakat “liberaller” ve “sol
cular”, biliyoruz ki Hrant Dink için birlikte yürüdüler. Ya da,
Dostları ilə paylaş: |