Tck tanitim semineri notlari


Daha az cezayı gerektiren hâl



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə42/127
tarix29.05.2018
ölçüsü4,78 Mb.
#46542
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   127

Daha az cezayı gerektiren hâl


MADDE 150. - (1) Kişinin bir hukukî ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması hâlinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. 119

(2) Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.120



GEREKÇE :

Madde metninde, yağma suçunun daha az cezayı ge­rektiren hâlleri belirlenmiştir. Bu hükme göre, bir hukukî ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanılması hâlinde, tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Böylece, Kanunda, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 308 inci maddesinde tanımlanan ve “ihkakı hak” veya “kendiliğinden hak alma” diye ifade edilen suç tanımına ayrıca yer verilmemiştir.

Maddenin ikinci fıkrasında, yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılması gerektiği ka­bul edilmiştir.

II.YAĞMA SUÇU (m.148-150)


Yağma suçu bakımından Eski TCK’ya göre en radikal sayılabilecek değişiklik bu suç için öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın alt sınırının 10 yıldan 6 yıla indirilmesi olmuştur.

Öte yandan Eski TCK m.498’de düzenlenen “korkutarak yararlanma” suçuna Yeni TCK’da bağımsız bir suç olarak yer verilmemiştir. Bu suç yağma suçundan birçok yönden farklılık gösterir:

1) Yağma suçunda cebir ve şiddet veya tehdit araç olarak kullanılmakta iken, burada araç olarak yalnızca tehdide başvurulmaktadır.

2) Yağma suçunda fail suça konu şeyi kendisi almakta, burada ise mağdura göndertmektedir.

3) Burada tehdit (manevi cebir) ile suça konu şeyin faile teslimi arasında, az veya çok bir zaman aralığı bulunmaktadır.

Her iki suç arasında ortaya konulan bu farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda, korkutarak yararlanma oluşturan bir eylemi klasik yağma suçu çerçevesinde cezalandırmanın her zaman mümkün olamayacağı gerçeği karşısında, bu suç tipine Yeni TCK’da niçin yer verilmediği tarafımızca anlaşılamamıştır.

Bundan başka Eski TCK m. 499’da düzenlenen “adam kaldırma” suçuna da Yeni TCK’da yer verilmemiştir. Oysa adam kaldırma suçu, gerek araç ve gerekse amaç hareketler bakımından yağma suçuna göre farklılık göstermekte ve bu yüzden de önceki TCK’nda adam kaldırma olarak düzenlenen eylemleri her zaman klasik yağma suçu çerçevesinde cezalandırma olanağı bulunmamaktadır.

1. Korunan Hukuksal Yarar :


Yağma, cebir kullanma (Eski TCK m. 188, Yeni TCK m. 108) ve hırsızlık (Eski TCK m. 491, Yeni TCK m. 141 vd.) suçlarının bir araya gelmesinden oluşan bir suçtur. Bu bakımdan çok hukuksal konulu bir suç olan yağma suçuyla bir taraftan hırsızlık suçunda olduğu gibi zilyedlik ve mülkiyet; diğer taraftan kişi özgürlüğü korunmaktadır. Burada cebir, malvarlığına yönelik olarak işlenen suçta araç olduğundan yağma suçuna malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında yer verilmiştir.

Hırsızlık suçunun oluşması için aranan bütün koşullar burada da aranır. Suçun maddi konusunu oluşturan “taşınabilir mal”, maddi ögesini oluşturan “malın bulunduğu yerden alınması” ve manevi ögesini oluşturan “faydalanma maksadı ile ilgili olarak hırsızlık suçu bakımından yapılan açıklamalar burada da geçerlidir. Aradaki fark, malın alınması amacıyla kişiye karşı cebir kullanılmış olması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Kısaca, cebir yoluyla işlenen hırsızlığa yağma denir.

Özgürlüğe yönelik saldırı, malvarlığına ilişkin suçta yalnızca bir araç olmakla birlikte, yağma, bağımsız bir suç olup, hırsızlık suçunun nitelikli hali değildir. Bu nedenle hırsızlık suçu için öngörülen nitelikli haller yağma suçunda uygulama alanı bulmaz.

Yağma, dolandırıcılık suçundan da farklıdır. Bir kere aşağıda da ayrıca ele alacağımız üzere, dolandırıcılık suçunda korunan hukuksal yarar münhasıran malvarlığı olduğu halde, yağma suçunda zilyedlik ve mülkiyetle birlikte irade özgürlüğüdür. Öte yandan maddi konu da her iki suç bakımından farklı olup, yağma suçunun konusunu “taşınabilir bir mal” oluşturduğu halde; dolandırıcılık suçunun konusunu, malvarlığına ilişkin her türlü varlık ve değerler oluşturabilir. Daha da önemlisi, her iki suç arasındaki asıl farklılık, suçun maddi ögesi bakımından kendisini göstermekte; yağma suçunda cebir, buna karşılık dolandırıcılık suçunda hileli davranışa başvurmak suretiyle malvarlığına ilişkin bir yarar elde edilmekte; bundan başka yağma suçundan farklı olarak dolandırıcılık suçunda ayrıca kullanılan hileli davranış sonucunda mağdurun malvarlığında bir zarar ortaya çıkması da zorunlu görülmektedir.


2. Maddi Ögesi


Suçun maddi ögesini, cebir ve tehditle malın alınması oluşturur. Yağmanın, hırsızlık suçu ile ortak olan malın alınması ögesi için yukarıdaki açıklamalara bakılmalıdır. “Alma” ögesinin gerçekleşmiş sayılabilmesi için malın bizzat fail tarafından mı bulunduğu yerden alındığı, yoksa mağdurun mu malı faile verdiği önem taşımaz.

A. Cebir ve şiddet veya tehdit

a) Cebir ve şiddet veya tehdidin kullanılma amacı


Cebir ve şiddet veya tehdidin kullanılma amacı, failin kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya zorlamak olmalı; cebir, şiddet veya tehditle, malın alınması arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu araçlar, taksi şoförünü arabadan inmeye zorlama örneğinde olduğu gibi, failin düşüncesine göre mal üzerinde zilyedliği gerçekleştirmek isteyen herhangi bir kişiye (zilyedlik sahibine veya onun yardımcısına) yönelmiş olabilir. Nitekim Eski TCK m. 495, cebir ve şiddet veya tehdidin “zilyede ya da suç yerinde bulunan bir kimseye” yönelmiş olması gerektiğini açıkça belirtmektedir. Öte yandan failin zorlamaya yönelik davranışında malın alınması dışında başka bir amaç daha izleyip izlemediği de önem taşımaz. Başka bir suçu işlemek için kullanılan, ancak malı almak amacıyla devam ettirilen cebir kullanımı da bu suçu oluşturur. Örneğin fail mağdurun cebir kullanarak ırzına geçtikten sonra ayrıca onun zorla gerdanlığını da alacak olursa, aynı zamanda yağma suçunu da işlemiş olur. Buna karşılık cebir kullanmaya devam etmeksizin, eğer fail önceden kendisi tarafından yağma amacı olmaksızın kullanılan cebrin etkisinden veya üçüncü kişi tarafından meydana getirilen mağdurun savunmasız durumundan malın alınması için yararlanırsa yağma suçunu işlemiş olmaz.

b) Cebir ve şiddet


Cebir ve şiddet, gerçekleştirilmiş bir direnmeyi kırmak veya daha sonra gerçekleştirilecek direnmeyi engellemek amacıyla yapılan kişiye yönelik her türlü fiziki zorlama anlamına gelir. Cebir ve şiddetin vücuda yönelik olması gerekir ise de, vücutla temas şart değildir. Bunun için örneğin korkutmak amacıyla silahı ateşlemek veya yırtıcı bir köpekle beklemek veya önceden mağdurun direnmesini önlemek için onu kapalı bir yere kilitlemek yeterlidir. Cebir ve şiddet, eşyaya karşı kullanılmış olmakla birlikte, eğer bu mağdur tarafından bedensel zorlama olarak algılanıyorsa, dolaylı olarak kişiye yönelmiş olduğu da kabul edilmektedir. Mağdurun kendisinin yağmalandığını fark etmesi aranmadığı için, uyku halinde olan veya sarhoş kişilere karşı da cebir ve şiddet kullanılabilir. Bununla birlikte kullanılan cebrin mağdurun davranışına etkide bulunmaya yönelik olması şart olduğu için ölmüş bir kişi üzerinden malın alınması durumunda yağma suçundan söz edilemez. Kullanılan cebir ve şiddetin önemli olmasına gerek yoktur; kasten yaralama derecesine ulaşması da gerekmez. Bununla birlikte cebir, kasten yaralama düzeyine ulaşmış ve bu suçun netice sebebiyle cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren halleri (Yeni TCK m. 87) gerçekleşmiş ise, ayrıca bu suçtan dolayı da failin cezalandırılması gerekir (Yeni TCK m. 149/2).

Son zamanlarda sıkça rastlanan kapkaç niteliğindeki fiillerin yağma suçunu mu, yoksa hırsızlık suçunu mu oluşturduğu sorununa gelince; öğretide bir çantanın alışılagelen biçimde tutulmasını bertaraf etmek için söz konusu çantanın yıldırım hızıyla çekilip alınması durumunda cebir ve şiddetin bulunmadığı ve bu nedenle hırsızlık suçunun oluştuğu kabul edilmektedir. Buna karşılık mağdur çanta mağdur tarafından gösterilen direnci bertaraf etmek suretiyle alınmış ise cebir ve şiddetin bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Bu bakımdan tek başına eşyaya yönelik zorlama, yağma suçunu oluşturmaz ise de, doğrudan eşyaya yönelik cebir dolaylı olarak kişi üzerinde fiziki etki meydana getirmiş olursa, yağmadan söz edilir.


c) Tehdit


Tehdit, mağdurun veya onun bir yakınının yaşamına, beden veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağı beyanıdır. Bu suçta tehdidin yönelik olduğu hukuksal değerler sınırlayıcı biçimde sayıldığı için sayılanlar dışında bir hukuksal değerin zarara uğratılacağı beyanı ile malın alınması durumunda yağma suçu oluşmaz. Tehdit, yüze karşı olmalı ve kişi bunu en azından duymuş bulunmalıdır. Gerçekleştirileceği bildirilen kötülüğün mutlaka doğrudan malı elinde bulunduran kişiye yönelik olmasına gerek yoktur; tehdit edilenin yakınlık duyduğu üçüncü bir kişiye kötülükte bulunulacağı beyanı da tehdit sayılır. Bunun için söz konusu kişinin tehdit edilenin akrabası olması da gerekmez.

Tehditten söz edilebilmesi için, ne failin bu kötülüğü gerçekleştirmek isteyip istememesi veya kötülüğün gerçekleştirilebilir olup olmaması önem taşımaz. Önemli olan, mağdurun bunu öyle algılamış olmasıdır. Aynı şekilde mağdurun yaşamı veya beden veya cinsel bütünlüğünün gerçekten bir tehlikeye maruz bırakılmış olmasına da gerek yoktur. Bu nedenle örneğin oyuncak tabanca ile tehdit dahi bu suçun oluşması için yeterlidir. Her halde uğratılacağı bildirilen kötülüğün malın teslimi ile karşılaştırıldığında daha ciddi bir boyutta olması şarttır.


d) Cebir Karinesi (Eski TCK m.501, Yeni TCK m. 149/3)


Yeni TCK m. 149/3 uyarınca “mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır”. Mağduru ipnotize ederek, uyuşturucu madde, alkol veya uyku ilacı içirerek kendinden geçirmek gibi durumlarda “cebir karinesi” gerçekleşmiş olur. Daha önce de belirttiğimiz üzere, “cebir” vis absoluta ve vis copmulsiva olarak ikiye ayrılır ve kişinin narkoz, hipnotizma ve uyuşturucu madde etkisiyle malın alınmasına karşı koyamayacak hale getirilmesi durumunda vis absoluta söz konusudur. Bu yüzden “cebir” kavramından ayrı düşünülmesine olanak bulunmayan bu gibi durumlara ayrıca yer verilmesi gereksizdir.

e) Cebir, şiddet veya tehdidin gerçekleştirilme anı


Eski TCK’ya göre cebir şiddet ve tehdidin, malın alınması anında ya da malın alınmasından sonra, fiili tamamlamak veya malı kaçırmak yahut kendisini veya şerikini cezadan kurtarmak için gerçekleştirilmiş olması gerekirdi (Eski TCK m. 495/2). Bu sonuncu durumda “yağmaya dönüşen hırsızlıktansöz edilmekte, bunun için de cebir, şiddet veya tehdidin belirtilen amaçlarla gerçekleştirilmiş olması aranmaktaydı. Her ne kadar Eski TCK m. 495/2, “malın alınmasından sonra” başvurulan cebir, şiddet ve tehdidi de yağma olarak nitelendirmekte ise de, bununla malın alınması arasında nedensellik ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, hırsızlık ve ayrıca duruma göre şartlı tehdit (Eski TCK m. 188), basit tehdit (Eski TCK m. 191) veya kasten yaralama (EskiTCK m. 456) suçlarından dolayı failin cezalandırılması gerekirdi. Eski TCK m. 495/2’nin uygulanabilmesi için failin henüz mal üzerinde egemenlik tesis etmemiş olması aranmaktaydı. Mal üzerinde egemenlik tesis edildikten sonraki cebir ve şiddet veya tehdit niteliğindeki hareketler yerine göre başka bir suçu oluşturabilirse de, yağma suçunu oluşturmazdı. Öte yandan failin belirtilen amaçlarla cebir, şiddet ve tehdide başvurması yeterli olup, bunun sonucunda suçun tamamlanmış veya malın kaçırılmış olmasına gerek yoktu. Fail, hem malın alınmasından önce veya malın alınması sırasında ve hem de malın alınmasından sonra cebir ve tehdide başvurmuş ise, bu durumda ortada tek bir yağma suçunun bulunduğu kabul edilmekteydi. Failin malın alınmasından sonra başvurduğu cebir, şiddet ve tehdidin “suçu tamamlamak” veya “malı kaçırmak” veya “kendisini veya suç ortağını cezadan kurtarmak” amacına yönelik olması gerektiği için, failin hırsızlık suçunu işlemesinden sonra kendisine yönelik saldırıyı ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirdiği fiiller, hırsızlığın yağmaya dönüşmesi sonucuna yol açmazdı.

Cebir ve şiddet veya tehdit zilyede, suç yerinde bulunan veya olay yerine gelen başkasına kullanılmış olabilirdi.

Yeni TCK ise, “yağmaya dönüşen hırsızlık suçuna” ayrıca yer vermiş değildir. Gerekçede zilyedin mal üzerinde tasarruf olanağının ortadan kalkması anına kadar cebir ve tehdide başvurulması durumunda yağma suçundan söz edileceği, buna karşılık suç tamamlandıktan sonra başvurulan cebir ve tehdidin ayrı suçların oluşmasına yol açacağı belirtilmektedir. Gerekçede yer verilen bu açıklamalardan, hırsızlık suçunun tamamlanmasından sonra, fakat bitmesinden önce başvurulan cebir ve şiddet veya tehdidin yağma suçu çerçevesinde cezalandırılamayacağı, failin hırsızlık ve duruma göre kasten yaralama veya cebir kullanma suçundan dolayı cezalandırılması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Oysa birçok ülke ceza kanununda yağmaya dönüşen hırsızlık suçuna ayrıca yer verilmekte ve böylece fiilin haksızlık içeriği belli ölçüde karşılanmış bulunmaktadır. Bu açıdan Yeni TCK’da yağmaya dönüşen hırsızlık suçuna ayrıca yer verilmemesi yerinde olmamıştır.

B. Malın Alınması


Malın alınması ile ilgili olarak hırsızlık suçu ile ilgili açıklamalara bakılmalıdır. Ancak kullanma hırsızlığı YTCK m. 146’da ayrıca bu suçta cezanın indirilmesini gerektiren bir neden olarak düzenlendiği halde, deyim yerinde ise “kullanma yağması”na ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda hırsızlık suçundan farklı olarak “kullanmak” maksadı ile malın alınması (furtum usus) durumunda yağma suçu oluşmaz. Örneğin gezmek amacıyla zorla sahibinden otomobilin anahtarını alan fail yağma suçunu işlemiş olmaz. Bu durumda failin cebir kullanma (ETCK m. 188, YTCK m. 108) ve hırsızlıktan (ETCK m. 494, YTCK m. 141) cezalandırılması gerektiği düşüncesindeyiz.


Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə