Tck tanitim semineri notlari



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə55/127
tarix29.05.2018
ölçüsü4,78 Mb.
#46542
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   127

5. Manevi Öge


Bu suçta manevi ögesini genel kast oluşturur. Bu suçta kastın, hileli davranışa, bunun sonucunda mağdurun hataya düşürülmesine ve haksız yarar sağlamaya yönelik olması gerekir.Hareket sonucunda, failin gerçekte zarar vermek istediği kişi dışında bir başka kişinin zarara uğramış olması kastı ortadan kaldırmaz. Kastın, aynı zamanda fail tarafından elde edilmek istenen yararın haksızlığını da kapsamına alması gerekir

6. Suçun Özel Görünüş Biçimleri

A. Teşebbüs


Dolandırıcılık, başkasının zararına olarak haksız menfaat elde edildiği anda tamamlanır. Hileli davranışlara başvurulmuş olmasına rağmen karşı taraf aldanmamış olabilir. Hileli davranış objektif olarak kandırabilecek nitelikte olmasına rağmen, karşı taraf aldanmamışsa, suçun teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilmelidir. Hileli davranışlara başvurulmuş olmasına rağmen, engel bir neden yüzünden haksız menfaat elde edilememiş ise tam teşebbüs; hileli davranış engel nedenler yüzünden tamamlanamamış ise eksik teşebbüs vardır. Bununla birlikte bu ayırımın Yeni TCK açısından herhangi bir önemi yoktur. Hileli davranışın, karşı tarafın malvarlığında meydana getirdiği “tehlikenin ağırlığı”, yalnızca teşebbüs nedeniyle alt ve üst sınırlar arasında cezanın tayini bakımından göz önünde bulundurulur (Yeni TCK m. 35/2).

B. İçtima


Eski TCK m. 80 uyarınca aynı suç işleme kararıyla aynı veya değişik kişilere karşı birden fazla hileli davranışa başvurmak suretiyle birden fazla menfaat elde edilmesi durumunda, zincirleme suçtan söz edilebilirdi. Ne var ki, Yargıtay, hile ve desisenin farklı kişilere karşı kullanılması durumunda zincirleme suçu kabul etmemekte ve mağdur sayısınca suçun bulunduğu sonucuna varmaktaydı. Bugünkü durumda Yeni TCK m. 43/1’de suçların “aynı kişiye” karşı işlenmesi zorunluluğu arandığı için, aynı suç işleme kararına bağlı olsa bile, değişik kişilere karşı işlenen dolandırıcılık suçunda zincirleme suç ilişkisinden söz edilemeyeceği için, mağdur sayısınca suçun oluştuğu sonucuna varmak gerekir. Buna karşılık tek bir hileli davranış birden fazla kişinin malvarlığında zarara yol açmış ise, “tek bir fiille” işlenen birden fazla dolandırıcılık suçu söz konusu olacağı için Yeni TCK m. 43/2 uyarınca zincirleme suç kurallarının uygulanması mümkündür.

Sahte olarak düzenlenen varaka ile aynı zamanda mağdur dolandırılmış ise gerçek içtima kurallarına göre failin hem evrakta sahtecilik ve hem de dolandırıcılık suçundan dolayı cezalandırılması gerekir.


C. İştirak


Dolandırıcılık suçunun tipik hareketlerini kısmen veya tamamen gerçekleştirenler bu suçun (müşterek) failidir. Yalnızca haksız menfaatten yararlanmış olmak, hileli davranışı gerçekleştiren fail(ler) aralarında iştirak iradesi bulunmadığı sürece, suç ortağı sayılmaya yeterli değildir. Bu suça, bu suçta kullanılacağını bilerek sahte bir raporu faile vermek örneğinde olduğu gibi “yardım etme” biçiminde de iştirak mümkündür.

Dolandırıcılık suçunun işlenmesi suretiyle bir tüzel kişinin yararına haksız bir menfaat sağlanmış ise 169. madde uyarınca bu tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilmelidir.


7. Nitelikli Dolandırıcılık;


Suçun nitelikli halleri 158. maddede sınırlı biçimde sayılmıştır.

Yeni düzenlemede öncekinden farklı olarak; yurt dışında iş bulmak, ikamet izni veya vize almak bahanesiyle, askerlikten kurtarmak vaadiyle, kamu yararına çalışan hayır kurumu yararına suçun işlenmesi halleri nitelikli hal olmaktan çıkarılmıştır. Ancak bu şekilde yapılacak dolandırıcılık fiillerinin diğer başka eylemlerle birlikte suçun temel şekli olarak cezalandırması yapılırken cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesinde bu durumlar dikkate alınabilir.

765 sayılı TCK nun 504/8 de yer alan suçun avukatlar tarafından işlenmesine ilişkin düzenleme yeni yasa da suçun serbest meslek sahibi kişilerin mesleklerine duyulan güvenden yararlanarak suçu işlemeleri şeklinde düzenlenmiş ve böylece sadece avukatlar değil diğer serbest meslek mensupları da bu kapsamda değerlendirilmiştir. Böylece bir doktorun kullanmadığı tıbbi malzemeler için para talep edip alması bu kapsamda bir suç oluşturacaktır.

158. madde gerekçe de şu şekilde açıklanmıştır;

“Birinci fıkranın (a) bendinde, dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi için, dinî inanç ve duygular, aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalıdır. Suçun oluşabilmesi için, dinî inanç ve duyguların kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.

Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar, başkalarına güven duymaya en fazla ihtiyaç duyduğu anlardır. Kişinin örneğin doğal bir afete veya trafik kazasına maruz kalmasından ya da hastalığı yüzünden içine düştüğü çaresizlikten yararlanılarak aldatılması daha kolaydır. Bu nedenle, birinci fıkranın (b) bendinde, dolandırıcılık suçunun kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir.

Keza, kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanılarak aldatılması daha kolaydır. Bu nedenle, belirtilen durum birinci fıkranın (c) bendinde, dolandırıcılık suçunun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir.

Birinci fıkranın (d) bendinde, dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi, bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Çünkü, kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişilikleri toplumda güven beslenen müesseseler olarak kabul edilmişlerdir.

Fıkranın (e) bendinde, bu suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.

Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin ya da birer güven kurumu olan banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, dolandırıcılık suçunun işlenmesi açısından önemli bir kolaylık sağlamaktadır. Banka ve kredi kurumları açısından dikkat edilmesi gereken husus, bu kurumları temsilen, bu kurumlar adına hareket eden kişilerin başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleridir.

Aynı şekilde, söz konusu fıkranın (g) bendinde, dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi bu suç açısından bir nitelikli unsur olarak belirlenmiştir.

Birinci fıkranın (h) bendinde, ticari faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla, dolandırıcılık suçunun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi, bu suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.

Aynı düşüncelerle, fıkranın (i) bendinde dolandırıcılık suçunun serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi, bu suçun nitelikli bir unsuru olarak tanımlanmıştır.

(j) bendinde, dolandırıcılık suçunun banka veya diğer kredi kurumlarından, esasta tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak amacıyla işlenmesi bir nitelikli unsur olarak tanımlanmıştır. Banka veya kredi kurumundan bir kredinin temini amacıyla hileli davranışlarda bulunulması ve buna dayalı olarak kredi adı altında bir yarar sağlanması durumunda bu nitelikli unsur oluşacaktır. Kredi kurumu deyiminden banka olmamasına karşın, kanunen borç para vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.

(k) bendi, sigorta edenin dolandırılmasına ilişkindir. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması şart değildir. Keza, sigorta edilen riskin türü de önemli değildir.

Maddenin ikinci fıkrasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda bağımsız bir suç olarak tanımlanan “nüfuz ticareti”, dolandırıcılık suçunun bir nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Bu hükme göre; kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, dolandırıcılık suçunun nitelikli şeklinden dolayı cezalandırılacaktır.”



Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə