Thank you for your contribution



Yüklə 10,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə95/243
tarix16.08.2018
ölçüsü10,37 Mb.
#63316
1   ...   91   92   93   94   95   96   97   98   ...   243

188

traditional music along with Islam, Religious Music, 

dervish music, Sufi music has been given names like. 

Turkish Sufi Music of clothing styles of people have tried 

to determine the effect, of selected accessories, cloth-

ing color, this effect was aimed to identify up to. Share 

important part of the world economy and the music 

industry at the beginning of the fashion industry affect 

each other where each brings his own style of music 

genres. Designers have made designs inspired by Turk-

ish Sufi music. In this study, design, fashion designers 

clothes and accessories that are in constant interaction 

with the types of music it is important to be ignored. The 

descriptive method of research was followed The data 

obtained in accordance with the Turkish Sufi Music of 

the art that other types of music influence fashion as 

has been concluded.

1. Giriş

Giyim kişilerin kendilerini ifade etme biçimidir. Kişiler 

hayat tarzlarını, düşüncelerini, ekonomik durumlarını, 

inançlarını, hatta dinledikleri müzikten izledikleri filme 

kadar her şeyi tercih ettikleri giysiler ile yansıtabilir-

ler. Giysinin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.  Tarih 

boyunca giyim pek çok olgu ve olaylardan etkilenmiştir. 

Bunların en başında ise sanat dalları gelmiştir. Bir 

sanat dalı olan müzik de geçmişten günümüze moda-

yı etkilemiş, kişilerin giysilerini ve giysilerinde tercih 

ettikleri renkleri, aksesuarlarını hatta saç tarzlarını bile 

etkilediği gözlemlenmiştir. Müzik, insan yaşamının her 

evresinde yer alan bir olgudur. Müziğin insan yaşamın-

daki önemi, bireysel ve toplumsal yaşamın değişik bo-

yutlarındaki çok yönlü işlevlerinden kaynaklanmaktadır. 

Müzik, sosyo-kültürel fenomendir. Gündelik yaşamda 

eğlence aracı olarak kullanılmasına rağmen önemli 

fonksiyonları vardır. Bu fonksiyonların incelenmesi 

söz konusu olduğunda, kapitalist üretim ilişkilerinden, 

müzik beğenisine kadar oldukça geniş alanı kapsayan 

bütüncül çalışma perspektifine yönelmek gerekir (Er-

türk, 2011: 13-14).  

Geleneksel müziğimizin iki ana damarı, Halk ve klasik 

dediğimiz türleridir. Bu ayrımdaki tanımlamalar konu-

sunda tam bir görüş birliği yoktur. Örn. Klasik müzik, 

saray müziği, sanat müziği vb. ile, halk müziği, bölgesel 

müzikler, etnik müzik vb. tanımlamalar yapılmaktadır. 

Genel olarak Türk müziği ve halk müziği bilinen ayrım-

dır. 

Tasavvuf müziği denilince akla, Türk müziği makamla-



rı ile icra edilen müzik gelir. Aslında bu müzik türünü 

de ikiye ayırmak mümkündür. Birincisi halkın yaptığı 

ibadetlerde kullandığı tür; daha çok Alevi’lerde görülür. 

İkincisi; Tekkelerde yapılan, Bektaşi, Mevlevi, vb. tarikat 

müzikleri. Mevleviler namaz dışında sema ile ayrıca 

müzikli ibadet yaparlar. “Ayin denilen bu besteler, her 

birine Selam denilen dört kısımdan meydana gelir. Güf-

te, genellikle Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin şiirlerinden 

seçilir. 

Araya başka tasavvuf şairlerinin bazı şiirleri de katı-

labilir. Fakat şiir sahiplerinde yine Mevlevilik aranır. 

Mevlana’nın şiirleri mesnevi veya Divan-ı Kebir isimli 

eserlerinden alınır. Bu şiirler Farsça olduklarından, 

ayin güfteleri de Farsça’dır (http://www.trakyamuzik.

net/muzik-cesitleri/2155-turk-tasavvuf-muzigi-tarihi.

html). 


Tasavvuf klasikleri bize ilmin yüzlerce tarifini vermek-

tedir. Tasavvuf ilahi hakikatlerin idrakıdır( Şimşekler, 

2005: 129). İslam dünyasında musikiye en fazla ilgi 

genellikle tasavvuf ehli tarafından gösterilmiştir. 

Mevlevi müziği kuşkusuz tasavvuf müziğin en önemli 

dalıdır. Mevlevilik, bütün diğer tarikatlar gibi müziğe en 

fazla önem veren tarikattır. Mevlevi müziğin en önemli 

formu,  “Ayin-i Şerif”lerdir. Sema adı verilen Mevlevi 

raksının yapılması sırasında icra edilmekteydi. Ayinler, 

klasik müziğimizin melodi ve ritm anlayışı içinde, fakat 

gaye olarak tamamen tasavvufi neşvenin türlü heyecan 

ve galeyanlarını esas halinde ifadeye vasıta olan en 

mükemmel eserlerdir. Yalnız sazlarla çalınan ve yine 

sazların eşliğiyle terennüm edilen kısımları ile bir bütün 

teşkil ederler. Mevlevi müziği “Aşk” müziği olup başta 

Mevlana’nın şiirleriyle bestelenmektedir(Horata ve Ka-

raismaroğlu, 2007: 121-125). Tasavvuf müziği denince ilk 

olarak ney, kudüm ve bendir akla gelir. Gerçek olan şu-

dur ki, ney ve kudüm başta olmak kaydıyla rebab, bendir 

ve halile Mevlevi Müziğinin değişmez sazları olmuştur. 

Ney, Türklerin X. Yüzyıldan itibaren İslamlaşmasıyla 

birlikte, zaten toplumda var olan mistik düşünce yeniden 

şekillenerek Türk tasavvuf anlayışına dönüşmüş ve 

şüphesiz tasavvufun sembolü Hz. Mevlana olmuştur. 

Hz. Mevlana’nın düşüncesinde ney olgunlaşmış insanın 

sembolüdür. Ney dokuz boğumlu, boğumları belirlen-

miş ölçülere uyacak şekilde düzgün ve orantılı olan sarı 

renkli, sert ve sık lifli özel bir tür kamıştan yapılır.

Kaynak: ( yeksader.org.)

Rebab, Türklerin Selçuklu ve Osmanlı Döneminde, 

yaklaşık bin yıl boyunca tek yaylı saz olarak kullandıkla-

rı rebab, Mevlevi Musikisi’nin de en önemli sazlarından 

biridir. Gövdesi, Hindistan cevizinden yapılan bir tekne-

nin ön yüzüne ince bir deri veya büyükbaş hayvanların 

yürek zarının gerilmesiyle elde edilir. İniltiyi andıran son 

derece içli ve hazin bir sesi vardır.




189

Kaynak: (aktuelresim.com)

Kudüm, bakır gövdeli vurmalı sazların en eskilerinden 

olanıdır. Mevlevi müziğinin, ney gibi vazgeçilmez sazıdır.  

Dövme bakırdan yapılan, yaklaşık 28-30 cm çapında 

ve 16-18 cm derinliğinde iki kase üzerine, meşin ya da 

iplerle 1-2 mm ye kadar inceltilmiş deve derisi gerilerek 

imal edilir.

Kaynak: (www.turkçebilgi.com)

Bendir, Türklerin İslamlaşıp Anadolu’ya yerleşme-

lerinden sonra Tekke Musikisi’nin en kullanılan sazı 

olmuştur. 30-60 cm çapında, genellikle ceviz ağacından 

yapılmış 6-8 cm enindeki kasnağın bir yüzüne 1 mm den 

az incelikte deve, sığır, keçi, koyun vb. hayvanların deri-

leri gerilerek imal edilen bendir, yalnızca dini musikide 

kullanılmıştır.

Kaynak: (http://www.tatlicisanat.com)

Halile, çeşitli metallerden veya alaşımlardan yapılan bu 

saz, Orta Asya kökenli Türk sazıdır. Mehter Musikisinde 

önceleri “çang” veya “sanc”, daha sonra “zil” adıyla kul-

lanılmıştır. Mevlevi Musikisinde kullanılan ziller, Mehter 

Musikisinde kullanılanlardan daha küçük çapta olup, 

“halile” olarak tanınır(Çevikoğlu, 2009: 131-140).

Kaynak: (www.bulentsavas.com)



2. Mevlevilikte Sema ve Giyim

Din, ahlak ve sanatı bir araya getirerek insanın gönül 

boyutunu gün ışığına çıkaran Mevleviler, kendi musi-

kileriyle birlikte sema yaparlar.  Mevlevi’ye tarikatının 

zikir ritueli olan sema başlı başına bir konudur.  Sema 

musikinin tesiri altında kalarak gönülde Hakk’ı bulmak, 

heyecana kapılmak ve pervaneler misali dönmektir. Bu 

dönüş yalnız bedenle dönüş değildir. ( Horata ve Kara-

ismailoğlu, 2007: 127). Özenle hazırlanmış kıyafetlere 

bürüne semazenler ise sema gösterisi ile izleyenlerin 

gönüllerine aşk aşılarlar( Horata ve Karaismailoğlu, 

2007 : 77). 

Semazenlerin giyindiği elbiseler farklı olup, isimleri 

kendilerine mahsustu. Semazenlerin başlarına giydiği 

devetüyü renkli keçeden mamul uzun külaha “sikke” 

denirdi.  Bu külah mezar taşına işarettir. Tennure ise 

vücutlarının üst tarafını saran, alt tarafı geniş olan 

elbiseydi.Beyaz tennure ise kefene işarettir ( Yöndemli, 

1997: 12,14). 

Kalenderi ve Hayderîlerle eski Bektâşîlerde de bulu-

nan bu fistan, kolsuz, yakasız, göğse kadar önü açık ve 

bele kadar kısmı dar olup belden aşağıya doğru gittikçe 

genişliyen bir elbiseydi. Etekleri, üstüyle kıyaslanamı-

yacak kadar genişti ve altı parçadan meydana gelir, etek 

kısmına içten dört parmak enliliğinde kalın ve yünlü bir 

parça dikilirdi. Semâ’ tennuresi denen bu fistan, renkli 

ve çok defa beyaz olur ve semâ’zen, semâ’a başlayınca 

elifi nemedle sıkılmış olan belden aşağı kısım açılır 

ve hafif bir dönüşle açılan etek, artık semâ’zeni idare 

eder, semâ’zen, âdeta onun dönüşüne uyardı. Hizmet 

tennuresi denen ve matbah canları tarafından çile müd-

detinin sonuna kadar giyilen tennure, semâ’ tennuresine 

nispetle kısaydı, yâni ayaklara kadar uzanırdı ve rengi 

umumiyetle siyahtı. (http://www.tasavvufvakfiistanbul.

com/mevlevilik/mevlevi-kiyafetleri).

Bellerine sardıkları beş parmak genişliğindeki yeşil 

kuşak “Eliflam” ismini alırdı. Mevlevîlerde bu söz, «Elif-



Yüklə 10,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   91   92   93   94   95   96   97   98   ...   243




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə