99
İsim oyununun ardından el ele tutuşarak yavaş adımlar-
la mekana doğru yürüyoruz.
Mekana girdikten sonra bir süre daha ellerini bırakma-
dan onlara ne yapacağımızı anlatıyoruz.
Atölye çalışması yapılacak olan mekanın duvarlarına
önceden büyük boyutlarda boş kağıtlar yapıştırıyoruz,
bu kağıtların kraft olmasını tercih ediyoruz çünkü beyaz
kağıt çoğunlukla çizim yaparken tereddüt etmelerine ve
çekingen davranmalarına sebep veriyor.
Atölyeye girdikten sonra mekanda el ele tutuşup bir
süre geziniyoruz, sonra tersine bir çember oluşturup
mekanı inceliyoruz.
Girişte yapılan bu etkinlik çocuğu içeride yapılacak
atölyeye hazırlarken boya ile birebir temas etmesi de bir
rahatlama sağlıyor.
Her birinin el izlerinin altına isimleri de yazılıyor.
Sonrasında çocuklara halka haline gelmelerini ve yere
oturmalarını söylüyoruz, her biri ellerini yere koyuyor
ve parmaklarını birbirine değdiriyor, burada çocuklar-
la kısa bir isim oyunu oynuyoruz, önce hepsi sırayla
isimlerini söylüyorlar sonra da sırayla her biri diğer
arkadaşlarının ismini ezberden söylemeye çalışıyor
böylece atölyeye girmeden birbirlerinin isimlerini öğ-
renmiş oluyorlar.
100
Mekanın içi çocukların rahat dans ve hareket edebilme-
leri için boş bırakılıyor.
Çocuklara boya ve çeşitli malzemeler veriliyor ve dile-
dikleri yerde resimlerini yapmaya başlıyorlar.
Sonrasında çemberi bozup mekanın içinde istedikleri
yere koşmalarını istiyoruz.
Resim yapmaya başlamadan önce her bir çocuğa bugün
neyin resmini yapmak istediklerini soruyoruz ve bunları
duvardaki bir kağıda liste halinde yazıyoruz.
Çocukların hazırladığı çizmek istedikleri ve hayallerin-
deki dünyada olmasını istedikleri şeylerin listesi.
Bu büyük kağıtlara çocuklar hayallerini ve düşünceleri-
ni resmediyorlar. Böylece mekanı ve dekoru oluşturan
çocuklar oluyor.Mekanı sadece resimleyerek değil
elimizdeki çeşitli kağıt kumaş ve ipleri de kullanarak
istedikleri ortamı yaratmaya çalışıyorlar.
101
Mekanın bir köşesine müzik eğitmenimizin etkinlik
boyunca canlı performans yapacağı ve müzik aletlerini
yerleştireceği bir yer hazırlanmıştır. Devamında müzik
eğitmenimiz de oyun esnasında çocukların kullanacağı
müzik aletleri hakkında bilgi verir.
Sonrasında çocuklarla beraber kurguladığımız oyunu
müzik eşliğinde serbest hareket ve dansla sergilemeye
başlarız.
Mekan çocukların yaptığı resimler ve dekorlarıyla gide-
rek şekil almaya başlar.
Resimleme işi tamalandıktan sonra çocuklar tekrar bir
araya toplanır ve yaratılmış bu ortak mekana dair ortak
bir hikaye oluşturulur, bu aşamada hepsini fikri sorulur.
Resimleme ve dekorasyonla başladığımız hikayeleme
işine hareket ve dans ile nasıl devam edeceğimize bura-
da ortaklaşa karar veririz.
102
Çocuklar kendi şekil verdikleri mekanın içinde kendi
danslarını yaratıyorlar.
Ardından kendi müziklerini yapmak için çeşitli aletler ve
enstrümanları da kullanıyorlar.
Böylece oyuna, mekana, dansa, resime ve müziğe ço-
cukların görüşleri ve katılımları şekil veriyor.
Bu etkinliğin amacı hayatı sanata yansıtmak.
Oyun, resim, müzik ve dans ise bunun için en ideal ve
güzel araçlar.
Gerçek ile hayaller arasında oyunlar kurmak fakat neyin
gerçek neyin hayal olduğunun farkındalığını geliştir-
mek.
Bu şekliyle kendi kendini oluşturan bir etkinliktir.
Bir etkinlik diğerine benzemez çünkü her katılımcı ken-
dine has görüş ve hislerini oyuna dahil eder.
Bu bakımdan her etkinlik katılımcılar için yeni bir dene-
yimdir.
103
104
105
BİR 19. YÜZYIL ENTELEKTÜELİ:
LOUİS-JACQUES-MANDÉ DAGUERRE
AN INTELLECTUAL OF THE 19TH CENTURY:
LOUIS-JACQUES-MANDE DAGUERRE
7 Ocak 1839’da Paris Bilimler Akademisi’nde (French
Académie des Sciences) François Arago akademi üye-
lerine ve dünyaya yeni bir buluşu tanıtmıştır: “Dagero-
tip”. Bu buluş, görsel temsilin doğasını sonsuza kadar
değiştirecek olan fotoğraftır. Louis-Jacques-Mandé
Daguerre (1787-1851) tarafından icat edilen fotoğraf,
Daguerre’in 1820lerin ortasından itibaren yürüttü-
ğü çalışmalarının sonucudur. Daguerre, bu buluşu
ile gümüş kaplanmış bakır plaka üzerine dünyanın
görüntüsünü sonsuza kadar sabitlemeyi başarmıştır.
Daguerre, sadece fotoğrafın babası değildir. O; 19. yüz-
yılın ilgi alanları sınırsız entelektüellerinden birisidir.
Kariyerine ressam olarak başlamıştır. Manzara res-
samı olarak uzmanlaşan Daguerre, Paris Operası’nda
ve popüler tiyatrolarda sahne resimleri yapmış, bu
sahne resimlerinin yanı sıra panorama ressamı Pierre
Prevost’un asistanı olarak panorama ressamı olarak
da çalışmıştır. 1822’de ise ortağı Charles Marie Bouton
ile birlikte Diorama tiyatrosunu açmıştır. 14 x 21 met-
relik kendi resmettiği resimlerin farklı ışık oyunları ile
illüzyonlar yaratılarak sergilendiği bu tiyatro, dönemin
en önemli eğlence merkezlerinden birisi ve panorama-
ların rakibi olmuştur. Onun Dioraması’nda sergilediği
bu resimleri doğru perspektif ile çizebilmek için came-
ra obscura kullanması, farklı illüzyonlar yaratabilmek
için ışık üzerinde çalışması onu fotoğrafa götüren
yolda önemli adımlardır. Daguerre, 1829 yılında
helyografın mucidi Niepce ile imzaladığı anlaşmadan
sonra fotoğraf çalışmalarına hız vermiş ve 1838’de ilk
Dagerotip’ini çekmeyi başarmıştır. Tapınak Bulvarı’n-
Anahtar Sözcükler: Daguerre, Fotoğraf Tarihi, Diorama, Paris //
Keywords: Daguerre, History of Photography, Diorama, Paris
Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Bölümü //
Yıldız Technical University, Faculty of Art and Desing, Department of Art
burcubocekler@gmail.com
Burcu BÖCEKLER
ÖZET ABSTRACT
Arş.Gör. Burcu BÖCEKLER
08-11 Nisan April 2015
Dostları ilə paylaş: |