rinde pek titiz davranmadıkları, İslâmın bütün «âdâb ve
erkânını» harfi harfine uygulamayı bilmedikleri için bu
konularda anlatılan hoş
maceraların
kahramanları ol
muşlardır. Öte yandan Yörükler gibi, köylüler de şehirli
halkın uydurması hikâyelere konu olurlar; bunlarda köy
lülerin kabalığı, cahilliği, saflığı alaya alınmıştır. Çok
eski çağlardan beri, Anadolu’da şehir toplumunda «Türk»
sözü köylü anlamına kullanılırdı ve şehir halkının köy
lüler üzerine eğlendirici hikâyeleri pek yaygındı; bun
ların en eskilerini Mevlâna’nın Mesnevî’sinde buluruz.
Farklı «kavmî»
(«ethnique») asıllardan toplulukla
rın birbirleri üzerine, ya da herhangi bir bölge, bir kasa
ba, bir köy halkının başka bir bölge, bir kasaba ya da bir
köy halkı üzerine anlattıkları hikâyeler de ay-rı bir çeşit
meydana getirirler; bunlar, bir toplumun kendinden ol
mayanları, onların saflıklarıyle, tuhaflıklorıyle alay edip
gülme amaciyle uydurulan hikâyelerdir: Anadolu'nun bir
çok bölgelerinde komşu köyler kurmuş olan türk asıllı
topluluklarla, Laz, Çerkeş, «Muhacir» halkın birbirleri ile
şaka eden hikâyeleri, ya da adı çıkmış bazı köy veya ka
saba halkı
(Örneğin: Andavallılar,
Karatepeliler, v.b.)
için anlatılanlar gibi. Çoğu kez aynı bir hikâyeyi örneğin
Çankırılı'nın AnkaralI üzerine,
AnkaralInın da Çankırılı
üzerine anlattığı olur. Bu tip hikâyelerden bir kümesi de
çok eskiden Sivrihisarlılar üzerine anlatılırdı. Sivrihisarlı-
lar sonradan, herhalde hemşehrileri Nasreddin Hoca'nın
ünü baskın çıktığı için, saflıklarıyle ve acayip, şaşırtıcı
işleriyle alay edilen fıkra tipi niteliklerini yitirmişlerdir.
Bu hikâyelerin heosini, ilk edini'en izlenime aldana
rak, «br zümre halkının başka bir zümreden olanları ala
ya alıp küçültme» amaciyle, ve «düşman» tarafın yarat
maları saymak yanlış olur; çoğu kez bunlar alay konusu
olan toplumun bir çeşit «meydan okuma»sı anlammi alır.
100
Dikkat edilirse bu tip hikâyelerin pek çoğunda «alay ko
nusu» sanılan kişinin «alay eden»
durumunda olduğu
fark edilir; o anlatıları yaratan ve yayanların da, onlarda
anlatılan kişilerin kendileri oldukları çok kez görülmüş bir
olgudur. Bu hikâyelerdeki mce şakanın, zekice nüktenin
tadı da, görünüşleri ile gerçek anlamları arasındaki bu
uzlaşmaz sanılan çelişkiden gelir.
Soru 4 5 : Yalanlanmalı masalların öteki masal
lardan farkları nelerdir?
Milletlerarası katalogda 1875 ile 1999 no.lar arasın
daki tipler, türk masal katalogunda da 358 ve 363 no.lılar
bu bölükten anlatı ürünlerine örneklerdir. Bunlar çoğu
kez bir «yalan yarışması» şeması gösterirler: en olma
yacak, en şaşırtıcı yalanı söyleyen bir mükâfat kazana
cak, ya da bir sınamayı başarıyla sonuçlandırmış sayıla
caktır.
Yalanlamaların üçüncü şahısla, masal gibi anlatılan
ları olduğu gibi birinci şahısla (yani masalcının kendi
başından geçmiş bir macera biçiminde) söylenenleri de
vardır; o zaman yalanlamalı masal yukarda (bk. soru 34)
incelediğimiz «tekerleme» ye dönüşmüş demektir. Bun
lara bizim tekerleme üzerinde incelememizde (Le «Te
kerleme», Paris 1963, no. 50, 51 E, 51 İ, 51 J, 53) örnek
ler vardır. Tekerleme biçiminde anlatılmadıkları zaman
yalanlamalı masallarda, bir yerden sonra masalcının ora
ya kadar üçüncü şahısla anlattığı macerayı, sözü kişi
lerden birine vererek birinci şahıslı bir anlatıya çevirdiği
görülür-; sözü alan kişi de -kendi başından geçenlerin hi
kâyesini yapar bir süre; eğer bir yarışma varsa az sonra
da ikinci bir kişi macerasını anlatmağa girişir... Böylece
bu tip yalanlamalı masallar
kuruluştarındaki özellikle-
101
riyle birinci şahıslı bir anlatı olan tekerlemeye dönüşme
ğe en elverişli yaratmalardan biri demektir.
Yalanlamalı masalların başka tiplerini
avcı hikâye
lerinde bir, bir de bir memleket veya bölge halkının yurt
larında her zeyin olağanın üstünde ölçülerde olduğunu
ileri sürerek öğünme huylarını alaya almak amacıyla arı
latılan hikâyelerde buluruz. Bu türlü anlatıların dünyaca
en ünlüleri Münchhausen'in başından geçmiş, akıllar al
mayacak maceralardır (AaTh n° 1889 - 1889 P). Bizim
halk geleneği ve ondan esinlenen kimi mizah
yazarları
bazı memleketlerin halkını, bu arada İranlIları, Azerbay
c a n lI la r ı
bu biçim «abartmalar» anlatmakta uzmanlaşmış
gösterirler; Ercüment Ekrem Talu'nun
«Meşhedî hikâ
yeleri» bu tip anlatıların «edebileşmiş» lerine örnek sa
yılabilir.
Soru 4 6 : Zincirlemeli masalların nitelikleri ne
lerdir?
Bunlar miletlerarası katalogda 2000 ile 2399 n° lan
arasında sıralanmış tiplerdir; türk katalogunda da 20 ile
30 n° lar arasında bulunurlar. Bu masalların da bazı hal
lerde birinci şahısla anlatılan tekerleme olarak kullanıl
dığı olur (bk. Le «Tekerleme», n° 54).
Zincirlemeli masalların çoğunun
kişileri hayvanlar
dır; asıl hayvan masallarından onları ayırd eden nitelik,
bir kez kuruluşlarındaki özellik, İkincisi de bir «ders ver
me» çabasında olmayıp sadece eğlendirmek,
şaşırtmak
maksadıyla düzenlenmiş olmalarıdır. Bunlar küçük ço
cukların severek dinledikleri ve kendi aralarında en çok
anlattıkları masallardandır.
Bu masalların kuruluşlarındaki özellik şudur: küçük,
önemsiz birtakım olayların birbiri ardına zincirleme sı-
102
Dostları ilə paylaş: |