nitelik değildir bu; hiç bir olağanüstü yanı bulunmayan
efsanelere rastlarız. Bir tarih olayı gerçekte olduğu gibi
anlatılmamışsa, gerçekten uzaklaşan
bir biçim almışsa
efsaneleşmiş demektir.
Efsaneye dönüşmüş
biçimiyle
aynı bir olay birbirinden zamanca uzak, farklı kişiler ya
da yerler için anlatılır. Örneğin: «Didon hilesi» diye ad
landırılan efsanede olağanüstü
bir öge yoktur; bir ya
bancı yerleşmek istediği ülkenin sahiplerinden «bir öküz
derisi ile ölçülecek kadarcık yer» ister; öküzün derisin
den çok ince bir sırım çıkarıp onunla istediği toprak par
çasını çevreleyince bir kale kuracak kadar geniş yeri
elde etmiş olur. Fenikelilerin Kartaca’ya, Haşan Sabbâh'ın
Alamût'a, Fatih'in İstanbul boğazı kıyısına, Rusyalı Yer-
mak’ın güney Sibirya'da yurt tutmuş türk boylarının top
raklarına yerleşmelerini ayrı ayrı efsaneler aynı «hile» ile
açıklamışlardır.
Konuları masallarla ortcfk olan efsaneler de vardır.
Örneğin: TTV n° 44 teki «sahibine mirasını bırakan ke
di» masalı kimi anlatmalarıyla efsane kılığına girmiştir;
o zaman olayın geçtiği yer gösterilir; kedinin sahibinin
kimliğini, yaşadığı zamanı, v.b. ayrıntıları
tanık göste
rerek olayın gerçekliğine inandırma çabasındadır anlatı.
Kimi efsaneler ise (en çok kuşların, çiçeklerin, ağaçla
rın, kayaların... oluşumlarını anlatanlar) artık inanış ko
nusu olma niteliğini yitirme aşamasmdadırlar; «eskiden
böyle inanırlarmış», «gûya böyle olmuş...» gibiden açık
lamalar bu çeşit söylentilerin «eskiden» inanma konusu
olduğunu belirtirler; ama bunların asıl efsane nitelikleri
konularında ve anlatımlarındadır.
Kısacası, efsane kendine özgü bir üslûbu, kalıplaş
mış, kurallı biçimleri olmayan, düz konuşma dili ile bil
dirilen bir anlatı türüdür. Halkedebiyatının herhangi bir
türünden ürünlerce (masal, hikâye, destan, türkü) konu
olarak benimsendiği zaman, ya da bir parça halinde ya*
107
pı gereci olarak kullanılınca içine girdiği türün üslûp ve
biçim niteliğini kazanır. Kısalığı ve nesirle anlatılmış ol
ması sonucu efsane en çok masalla karıştırılabilir. Ama
yukarda belirttiğimiz niteliğinden başka efsaneyi masal
dan ayırd etmeye yarayan bir özellik de onun sonunun
ac.klı bitmesi — zorunlu değilse bile— olanağıdır; buna
karşılık, biliyoruz, masal her zaman sonunu tatlıya bağ
layan bir anlatı türüdür.
Soru 4 9 : Efsanenin çeşitleri nelerdir?
Son yıllarda, dünyanın çeşitli ülkelerindeki milletle^
rin efsanelerinin
karşılaştırmalı
incelemesini sağlamak
amacıyla, masallar için yapıldığı gibi, efsaneler için de
milletlerarası bir katalog düzenleme yolunda hazırlıkla
ra girişildi. Bütün sözlü anlatı türleri üzerinde araştır
maları çalışma programı içine alan bir örgüt, «Interna
tional Sooiety
for foik-narrative research»
( = M illet
lerarası halk anlatısı araştırmaları Kurumu), efsanelerin
dört büyük bölümde sınıflanması kararına vardı. Bu ana
bölümler içindeki alt-kümelenmeler üzerinde, alanın uz
manlarınca, her ülkede derlenmiş gereçlere dayanan tec
rübelere göre ileri sürülen sınıflama
tasarıları tartışıl
maktadır; en uygun sınıflama düzeni üzerinde bir sonuca
varılınca, milletlerarası bir efsaneler katalogunun düzen
lenmesine girişilecektir. Kurumca şimdiden, ilk çalışma
ları kolaylaştırmak için kabul edilmiş bulunan dört bö
lüm şunlardır:
I. Yaradılış efsaneleri. — Oluşum ve dönüşüm ef
saneleri. — Evrenin sorunu (Mahşer ve Kıyamet
günlerini) anlatan efsaneler.
II. Tarihlik efsaneler.
108
III. Olağanüstü kişiler,
varlıklar ve güçler üzerine
efsaneler.
IV. Dinlik efsaneler.
Soru 5 0 : Yaradılış, oluşum ve dönüşüm efsane
lerinin konuları ve nitelikleri nelerdir?
Evrenin ve dünya-n:n: yerin, göğün, yıldızların, v.b.
nasıl yaratıldıklarını anlatan
efsanelere
«cosmogonie»
anlatıları, dünyanın sonu diye inanılan
çağ geldiğinde
bütün varlıkların nasıl yok olacakların.' haber verenlere
de «eschatologie» efsaneleri derler.
Bunlardan halkbili
mini ilgilendirenler resmî inanışların (din kitaplarının her
kese bir örnek öğrettiklerinin) dışında kalanlar, yurdun
çeşitli bölgelerimde, çeşitli dil, din ve gelenekten olan
topluluklarda, birbirinden farklı inanışlar halinde anlatı
lanlardır; ama resmî inanışların ürünü olanların ayrı top-
lumluk çevrelerde alabilecekleri değişik renkler,
resmî
biçimlerden sapmalar da önem taşır.
Dönüşüm efsaneleri ile etiok>gique («nedenleri açık
layıcı») anlatılar bir ağacın,
bir hayvanın ya da cansız
herhangi bir tabiat öğesinin bugünkü biçimine neden, na
sıl dönüştüğünü anlatan hikâyeciklerdir. Ünlü lâtin şairi
Ovidius’un
Dönüşümler
(fransızcası:
MĞtamorphoses)
adlı kitabındaki şiirleri konularını eski çağda yaşayan bu
türlü efsanelerden almışlardır.
Türk halk geleneğinden
örneği, Anadolu'nun birçok bölgelerinde yusufçuk (kum
ru cinsinden bir kuş) için anlatılan şu efsane verir: İki
kardeş güttükleri koyunu yitirmişler.
Analarından,
ba
balarından pek korktukları için «Tanrım, bizi ya taş yap,
ya kuş yap» diye yakarmışlar. Kız kuş oftıp uçmuş, oğlan
taş olmuş. Kuş kardeşini durmadan
«Yusufçuk!»
diye
çağırır, ararmış. (Efsanenin değişik bir anlatması
için
109
Dostları ilə paylaş: |