bk.: Yusuf Ziya Demirci, Anadolu’da eski çocuk oyunları,
İstanbul 1934, s. 101).
Soru 5 1 : Terihlik efsanelerin konuları ve nite
likleri nelerdir?
Bunlar yazılı edebiyatta menkabe adıyla
belirtilen
anlatıların tümünü kapsar.
Şu alt-bölümlere ayrılırlar:
A) Adları belli yerler
(dağ, göl v.b.)
üzerine anlatılan-
'ar, B) insan topluluklarının oturdukları yerler
(şehir,
köy, v.b.), C) ünlü büyük yapılar
(kilise, cami, köprü,
v.b.), D) tarihlik sayılan kişilerden,
ya da
uluslardan
kaldığına inanılan defineler, E) milletler, hükümdar soy
ları, F) büyük âfetler, G) tarihlik niteliği olduğuna ina
nılan ünlü kişilerin savaştıkları olağanüstü güçlü yara
tıklar, H) savaşlar, fetihler, yayılışlar, I) yerleşmiş bir
düzene baş kaldırmalar, K) başkaca tarihlik önemli olay-
ar, ya da sivrilmiş kişiler (uygarlıkta kılavuz olmuş ki-
ji
', bilginler, şairler, şeyhler, mürşitler, v.b.), L) sevda
maceraları iıe ün aimış aşıklar; kişilerin
aile içi çeşitli
ilişkileri, M) çeşitii başka olaylar içindeki yerleri ile bir
toplumun tarihinde iz bırakmış «önemsiz» kişiler (örne
ğin: çoban, hizmetçi, v.b.) üzerine anlatılar.
Bir iki örnek verelim: macerası bir türküye,
ve bu
türkünün bir çeşit açıklaması olarak anlatılması âdet
olan hikâyeye konu edinilmiş Genç Osman'ın efsanesi
«H» alt-bölümüne girer.
Genç Osman, IV'üncü Murad’ın
Bağdad üzerine açtığı seferde,
şehrin kuşatılması sıra
sındaki
savaşlarda
yararlık
göstermiş
bir askerdir;
efsane onu Bağdad'ın surlarına karşı yapılan saldırılar
sırasında, kesilmiş başını koltuğuna alarak savaşı sür
dürmüş bir olağanüstü kahraman
niteliğinde anlatmış
tır. — Destansı hikâyeler içinde, Köroğlu’nun meydana
110
çıkışını, ve birçok maceralara katıhp «devranı sona erin
ce» yeryüzünden çekilip gidişini anlatan efsaneler ona
nsan-üstü güçler ve nitelikler yüklerler: o Bingöllerden
inen «Üç-Köpük» ten içtiği için şairlik, yiğitlik ve ölmez
lik kazanmış, sonunda da «Kırklarsa karışmıştır bu an
latılara göre. Daha yakın bir tarih döneminde ün salmış
olan Çakırcalı ( = Çakıcı) Efe'nin adı çevresinde meyda
na gelmiş olan efsaneler de vardır; bunlar «i» alt-bölü-
münde, yani Devlet düzenine baş kaldırmış kişiler üze
rine anlatılan efsaneler arasında yer alır. — Aşk efsane
lerine («L» bölümü) Anadolu sözlü geleneğinde pek çok
örnekler buluruz. Birçokları halk içinde etkili olmuş ünlü
aşk romanları (Ferhad ile Şirin gibi yabancı kaynaklar
dan gelen, ya da Kerem ile Aslı gibi yerli olan) ile ilgili
bir olayın, edebî çerçevesinden kopup belli bir yerde yer
leşmesi biçiminde olurlar. Bu efsaneler kimi zaman da
kitaplarda (ya da bir bütün olarak oluşmuş sözlü h'kâye
yapıtlarında) bulunmayan ayrıntılara değgin anlatılardır.
Ama uzun soluklu bir «roman» niteliğini almadan, kimisi
sadece bir türküye, bir ezgiye takılı kalmış aşk efsane
leri de vardır. Kara Koyun hikâyesi bunlara iyi bir örnek
tir; orada ağasının kızına âşık çobanın muradına naii
olmak için üstesinden gelmesi istenen s:nama: günlerce
tuz yalatılmış ve susuz bırakılmış sürüyü bir dere kıyı-
3
nda su içmeden durdurması anlatılır. Aile içi ilişkileri
üzerine anlatılanlara örneği de Boş Beşik ve Taş Bebek
efsanelerinde buluruz. Birincisi olağan-üstü hiç bir öğe
si olmayan bir hikâyedir; bir göç sırasında bebesini yi
tiren yörük kadınının acıklı macerasını anlatır. İkincisi
üstüne kuma gelecek kısır bir kadının, taştan yontturdu
ğu bir bebeğe can vermesi için Tanrı'ya yalvarmasını ve
dileğinin gerçeklenmesini anlatır.
Her iki efsane, birer
türkünün
(ya da o türkülerden dönüşmüş
ninnilerin)
açıklamaları biçiminde anlatılardır.
111
Yukardaki örnekler ve açıklamalar, efsaneleri ince
lerken kullandığımız «tarih» sözünün, kitaplarda, okul
larda öğretilen «tarih» ten farklı, çok daha geniş bir an
lamda olduğunu gösteriyor; burada, yalnız bütün bir ül
ke veya ulusun geçmişinde önemi olan adı, çağı belli, ün
leri yazılı belgelere geçmiş olaylara ve kişilere değil, bir
toplumun kendi geleneğinde benimsediği,
kendi geçmi
şine değgin bildiği, çokluk çağlan, adları bile bilinme
yen kişilere ve onların maceralarına «tarihlik» niteliğini
veriyoruz.
Tarihlik bölümdeki ’ efsanelerin büyük bir toplamını
ermiş kişiler ( = evliyalar) üzerine anlatılanlar meydana
getirirler. Ermiş kişilerin müslüman-türk toplumlarındaki
özellikleri, onların dinlik niteliklerinden çok, olağan-üs
tü güçlerle, alışılmışın dışında işler görmeleridir. Bu ba
kıma biz onların efsanelerinden büyük bir bölüğünü «din
lik efsaneler» başlığını taşıyan IV’üncü ana-bölüme de
ğil de, «tarihlik efsaneler» bölümüne (ll'nci bölüme) ko
yuyoruz.
Ermiş kişilere değgin efsanelerin incelenmesinde uy
gulanacak yöntemin tam verimli olması
için yapılacak
işlerden biri de bu kişilerin sağ iken, ya da öldükten son
ra başardıkları olağan-üstü işleri de (kerâmetleri) bir sı
nıflama düzenine sokma-k olacaktır.
Evliyalar üzerine
anlatılan şeylerin büyük bölüğü tam bir hikâye yapısı al
mamış, yalın bir olguyu saptamakla yetinmiştir. Masal
lardaki motifler için yapıldığı gibi evliyalar üzerine an
latılan, ve akıl-dışı başarılar diye
tanımlayacağımız bu
olguların bir dizininin düzenlenmesi, efsaneleri ve inanış
ları milletlerarası bir ölçü içinde incelemek için yararlı
olacaktır.
Evliyalar üzerine anlatılan efsanelerin kimisinde,
keramet diye her anlatılana inanmanın
saçmalığını, ya
c;a bu hikâyelerin sadece birer imge, birer «mesel» değe
ri taşıması gerektiğini belirtmek isteyen bir mizah, alay
112
Dostları ilə paylaş: |