TüRKİye boşanma nedenleri araştirmasi tbna 2014



Yüklə 2,08 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/89
tarix12.10.2018
ölçüsü2,08 Mb.
#73159
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   89

Cumhuriyet Tarihi Boyunca Boşanma Konusunda Yaşanan Hukuki Dönüşüm, Boşanma Sebepleri ve Boşanma Hizmetleri
35
fazla ekonomik çıkar sağlayabilmek için itirazda 
bulunmaktadır (Şıpka ve Gençcan 2007).
Öğretide, genellikle evlilik birliği yükümlülüklerine 
aykırılığın eşlerin biri veya her ikisinin kusuruna 
dayandığı gerekçesiyle, ülkemiz gerçekleri de 
dikkate alınarak MK. m.166 f.2’de yer alan kusur 
unsurunun korunması gerektiği belirtilmektedir 
(Ceylan, 2006: 27).
Oysa ki temelinden sarsılmış olan bir evliliği, kusur 
unsurundan yola çıkarak ayakta tutmak zor ve 
anlamsızdır. Bu nedenle Türk hukukunda, İsviçre 
ve birçok modern hukukta da benimsendiği gibi 
kusur kavramının boşanmaya etkili olmaması, 
kusurun sadece boşanma sonucunda maddi veya 
manevi tazminat bakımından etkili sayılması 
gerekmektedir. Diğer bir söyleyişle davacı eş ağır 
kusurlu olsa bile davalı eşin de biraz kusuru varsa 
ve artık bu evliliğin devamında eşler ve çocuklar 
için korunmaya değer bir yarar kalmamışsa hâkim 
boşanmaya karar vermelidir (Şıpka ve Gençcan 
2007). 
Fiili ayrılığa ilişkin boşanma sebebi hakkında 
eleştiriler ve öneriler
Öğretideki diğer bir eleştiriyse fiili ayrılık 
nedeniyle boşanmayı düzenleyen MK.m.166 f.4 
hükmünde, önkoşul olarak önceden açılmış ve ret 
ile sonuçlanmış bir davanın aranmasına ilişkindir 
(Özdemir, 2003: 164).
Uygulamada boşanmak isteyen kusurlu eş, 
önce boşanma davası açmakta ancak henüz 
yargılamaya geçmeden davadan feragat ederek 
üç yıllık ayrı yaşama süresini feragat tarihinden 
itibaren başlatmaktadır. Üç yılın sonunda da 
MK. m.166 f.4 hükmüne göre davayı açarak 
boşanmayı sağlayabilmektedir. Bu nedenle bu tür 
boşanma sebebine halk arasında otomatik boşanma 
denilmektedir. Dolayısıyla reddedilmiş bir davanın 
mevcudiyetini arayan MK. m.166 f.4 hükmü 
pratikte etkisiz hale getirilmiş durumdadır.
Oysa ki Avrupa ülkelerindeki gelişmelere uygun 
olarak önceden açılmış ve reddedilmiş (ya da 
feragat edilmiş) bir boşanma davası önkoşul olarak 
aranmadan, belirli süre ayrı yaşamanın boşanma 
sebebi olarak kabulü yeterli sayılmalıdır (Özdemir, 
2003: 164; Şıpka, 2006: 168 - 171). Yani daha önceden 
açılmış ve reddedilmiş bir davaya gerek olmadan, 
eşlerin belirli bir süre fiilen ayrı yaşamalarına ya 
da mahkeme tarafından verilmiş ayrılık kararına 
dayanılarak boşanma sağlanabilmelidir. 
2.4. Boşanmanın Birey ve Çocuk Üzerindeki 
Etkileri Ve Boşanmada Hukukun Rolü 
Eşler arasında boşanma çatışmalarının meydana 
gelmesinde çeşitli faktörler rol oynamaktadır. 
Bunlar genel olarak, psikososyal, sosyoekonomik, 
aile yakınlarıyla ilgili sorunlar, eşler arasındaki cinsel 
sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Boşanma 
refah seviyesi bakımından farklılık olmaksızın 
toplumun her kesiminde ortaya çıkabilmektedir. 
Eşlerin akıl veya ruh sağlığındaki bozukluklar, 
ekonomik menfaat sağlamak için evlenilmesi, 
alkol veya kumar alışkanlığı, eşler arasındaki 
yaş farkı, eşlerin eğitim düzeylerinin farklı 
oluşu, çocuk sahibi olamama, erkeğin çok eşlilik 
görüşünü benimseme eğilimi, evliliğin beraberinde 
getirdiği yükümlülükleri kavrayamadan evlenme, 
insanlarda çıkarcılığın ve bireyselliğin öne çıkması, 
geçimsizlik problemleri olan bir ailede yetişme gibi 
faktörlerin eşleri boşanma sürecine ittiği öğretide 
belirtilmektedir.
Boşanmanın yaşamdaki en stresli süreçlerden 
biri olduğu ve birçok yetişkinin bu sürece uyum 
sağlamakta zorlandığı belirtilmektedir. Bu konuda 
yapılan çalışmalarda, boşanmış yetişkinlerin sağlık, 
ekonomik ve sosyal alanlarda birçok uyum güçlüğü 
yaşadığı ve bu durumun çocuğun uyumunu da 
olumsuz yönde etkilediği saptanmaktadır (Öngider, 
2013: 151). 
Hem boşanma öncesinde eşler arasındaki çatışmalar 
hem de boşanma yargılaması sürecindeki çatışmalar 
çocukları olumsuz yönde etkilemektedir (Öngider, 
2013: 144). Çocukların benlik saygılarının 
bu çatışmalardan olumsuz etkilendiği yapılan 


TBNA2014
36
araştırmalardan anlaşılmaktadır. Kimi eşler, 
aralarındaki çekişmelere çocukların da taraf olmasını 
isteyebilmektedir. Özellikle küçük yaşlardaki 
çocuklar, anne ve babaları arasındaki problemlerin 
sorumlusunu kendileri olarak görebilmektedir 
(Öngider, 2013: 152 - 153). Boşanma sonrası 
süreçte anne ve babalara, çocuklarıyla olan 
ilişkilerindeki sorunların giderilebilmesi ve çocuğa 
uygun şekilde yaklaşmalarının sağlanabilmesi için 
düzenli psikolojik danışmanlık verilebileceği, aile 
mahkemelerinde boşanma sonrası izleme çalışmaları 
yapılarak bu sürecin çocuk açısından etkilerinin 
azaltılabileceği belirtilmektedir. Boşanmanın 
çocuklar üzerindeki etkilerini azaltabilmek için 
aile bireylerine, Aile Danışmanlık Merkezlerinde, 
üniversitelerin ilgili bölümlerinde ve okullarda anne 
- baba eğitimi ve psikososyal destek sağlanabilmesi 
için gereken imkânların artırılması önerilmektedir. 
Hem boşanma süreci devam ederken hem de 
sonrası bakımından bu imkânların çoğaltılması 
önem taşımaktadır (Aral ve Sağlam, 2012: 84 - 85).
Aile kurumuna, hukuki boşanma ve psikolojik 
boşanma ayrımı çerçevesinde bakılması, boşanma 
yargılaması sürecinden ileri gelen sorunların 
çözümüne yardımcı olacaktır. Mahkeme 
herhangi bir nedenle boşanmaya karar vermediği  
takdirde, hukuki görünüş eşler arasındaki bağın 
sağlam olduğu yönündedir. Gerçekteyse aile 
içinde evlilik birliğinin devamına engel pek çok 
sorun yaşanmakta olabilir. Diğer deyişle bir ailede 
manevi anlamda çözülmenin yaşanıp yaşanmadığı 
gerçekte hukuk sisteminin onu tespit etmesine  
bağlı değildir. Ailedeki manevi çözülme en az 
hukuki boşanma kadar önemli taşımaktadır 
 (Doğan, 1998: 67 - 68).
Hatta bu nedenle bir ülkedeki boşanma oranlarının 
o ülkede yaşayan ailelerin sağlıklılığı açısından 
yeterli ölçüt olmadığı belirtilmektedir. Bu görüşe 
göre aile sağlığı açısından daha güçlü yorum 
yapabilmek için kesinleşmiş boşanma sayısında 
değil, ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, açılan 
boşanma davası sayısına bakmak gerekmektedir. 
Bir ailede durum boşanma davası açmaya kadar  
varmışsa zaten o ailenin sağlıklı olduğu 
söylenemeyecektir (Doğan, 1998: 67 - 68). 
Sağlıklı olmayan bir ailenin devamını boşanmayı 
zorlaştırarak sağlama amacı hayatın gerçeklerine 
uygun düşmemektedir. Bu nedenle boşanma 
sürecinin başında eşlerin ve taraf avukatlarının 
uzlaşma sağlayabilmeleri ve anlaşmalı boşanma 
sebebini tercih etmeleri, eşlere ve çocuklara 
psikolojik olarak en az zarar veren boşanma şekli 
olarak görülmektedir (Özdemir, 2003).
2.5. Boşanma Arabuluculuğu
2.5.1. Tanımı ve İşlevleri
Boşanma arabuluculuğu, eşler arasında boşanma 
yüzünden ortaya çıkan ihtilafların tarafsız bir 
aracı kişinin katılımıyla çözülmesini, boşanma 
süreci içinde ve sonrasında aile bireyleri arasındaki 
ilişkilerin barışçıl şekilde yönetilmesini ve 
sonuçlanmasını hedefleyen uygulamaları ifade 
etmektedir. Bu yönüyle bir tür alternatif uyuşmazlık 
çözüm yöntemi olarak ortaya çıkmaktadır (Gaffal, 
2010:174 - 175).
Bu konudaki ilk uluslararası düzenlemelerden 
olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 
aile arabuluculuğu hakkındaki R (98) 1 
sayılı tavsiye kararında, bütün aile üyelerinin 
 
menfaatlerini koruyacak şekilde anlaşmazlıkları 
azaltarak aile uyuşmazlıklarını karşılıklı anlaşmaya 
dayalı süreçte çözmeyi amaçlayan arabuluculuğun, 
Avrupa Konseyi’ne üye olan ülkelerde 
 
kabulü, uygulanması, yaygınlaştırılması ve 
geliştirilmesi amacı vurgulanmaktadır (Council of 
Europe, 2014).
Çoğu Avrupa devletinin boşanma hukukunda 
arabuluculuk desteğiyle anlaşmalı boşanmaya 
ağırlık verilmesi yönünde bir eğilim gelişmektedir. 
2001 yılında uluslararası bir akademisyenler 
grubu tarafından Avrupa Aile Hukuku 
Komisyonu (Commission on European Family Law 
– CEFL) kurulmuştur. Tamamen bağımsız ve 
bilimsel olan bu kuruluş uluslararası işbirliğiyle  
Avrupa Aile Hukuku Prensiplerini oluşturmayı 
amaçlamaktadır. Bu kuruluş tarafından yapılan 
çalışmalarda ve alınan kararlarda anlaşmalı 
boşanmanın ön plana çıkarıldığı görülmektedir. 


Yüklə 2,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə