TüRKİye boşanma nedenleri araştirmasi tbna 2014



Yüklə 2,08 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/89
tarix12.10.2018
ölçüsü2,08 Mb.
#73159
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   89

Cumhuriyet Tarihi Boyunca Boşanma Konusunda Yaşanan Hukuki Dönüşüm, Boşanma Sebepleri ve Boşanma Hizmetleri
41
olumlu yanıt vermektedir. Buna karşılık araştırmaya 
katılanların çok büyük bölümünü olumsuz yanıt 
vermesi veya böyle bir hizmetin varlığından haberdar 
olmaması, ülkemizde aile destek hizmetlerinin 
yaygın olmayışı, bu hizmetleri veren merkezlerin 
sayıca az olması ve hizmetlerin sunumundaki 
yetersizlikle açıklanmaktadır. Bu kapsamda ailelere 
hizmet ve danışmanlık veren merkezlerdeki 
uzmanların ilgili meslek gruplarından (psikolog, 
sosyolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet 
uzmanı, hukukçu) oluşturulması ve bu uzmanların 
sağlık ocaklarıyla birlikte çalışması, bu çerçevede 
düzenli kayıt sisteminin oluşturulması önerilmiştir 
(ASAGEM, 2008: 98). 


3.Bölüm
KAVRAMSAL ÇERÇEVE


 
 
 
 
 
 
 
 
 
                                  
        
 
 
       Dünyada ve Türkiye'de Boşanma Oranlarına Bakış
                                                      Türkiye'de Boşanma Hızına Yönelik Bir Tahmin
       Türkiye'de Boşanmayla İlgili Yakın Dönemde Yapılan Çalışmalar
Boşanmaya Teorik Bir Bakış: Yükleme Teorisi (Attribution Theory) 
 
 
     
 Giriş 


TBNA2014
44
3.1. Giriş
“Evlilik ilk başta düzendir yani bir ortaklıktır. Bir 
şirket ortaklığı gibi düşünün... Ortağınızla ne kadar 
iyi anlaşırsanız iş o kadar iyi gider. Anlaşamazsınız 
o iş gitmez yani. Budur.” 
(Erkek, İstanbul, 57 yaşında) 
Aile, evlilik bağıyla oluşturulmuş en küçük toplumsal 
yapı olarak tanımlanır. Bu yapı sosyal ilişkilerin 
en küçük ve temel birimi şeklinde tüm toplumlar 
için yapıtaşı oluşturan bir kurum olarak evlilik 
akdiyle tarafların hukuki açıdan birleşmesinden 
oluşmaktadır. Evlilik, bu niteliğiyle birlikteliklerin 
meşruiyetiyle toplumsal norm ve kurallar çerçevesinde 
kabulünü sembolize etmektedir. Boşanmaysa evlilik 
birliğinin iradi olarak sonlandırılması anlamına 
gelmektedir. Burada evlilik akdiyle hukuksal olarak 
kurulmuş bir kurumun yine hukuki prosedürlerle 
ortadan kaldırılması sözkonusu olmaktadır. Evlilikle 
kurulan ailenin toplumsal norm oluşturduğu 
toplumsal yapı içinde, boşanma süreci iradi olarak 
bu normun dışına çıkmaya işaret etmektedir. Bir 
kurumsal yapıtaşı olarak aileye, her toplumun 
kendi yapısı ve kurgusu içinde farklı anlamlar 
ve roller yüklemesi beklendiğinden boşanmanın 
da toplumun ferdi olarak bireyler açısından 
etkilerinin ve sonuçlarının bu bağlamda şekillenmesi 
sözkonusudur. 
Toplumsal yapıların geçirmekte olduğu değişim 
ve dönüşümle birlikte aile kurumunun da tarihsel 
olarak dönüşüm içinde bulunduğu gözlenmektedir. 
Geleneksel olarak tanımlanmış olan amaç ve 
normların, ailenin zaman içinde bireysel hakların 
ağırlık kazandığı birliktelikler haline gelmesiyle 
değişikliğe uğradığı söylenebilir. Bu değişikliklerin, 
bireylerin evlilik neticesinde aile kurumundaki 
rol ve sorumluluklarıyla beklentilerini de yeniden 
şekillendirdiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda 
boşanmanın kendisinin ve belirleyicisi olan 
etmenlerin de dönüşüm içinde evrilmesi sözkonusu 
olmaktadır. 
3.2. Dünyada ve Türkiye’de Boşanma Oranlarına 
Bakış
Bugünün modern toplumları açısından boşanma, 
aile yapısındaki değişimin yapıtaşlarından birini 
oluşturmaktadır. Tarihsel seyrine bakıldığında 
bu değişimin izlenmesine olanak sunan gösterge 
olarak kullanılan boşanma oranlarının her ülkede 
zaman içinde gösterdiği eğilim dikkat çekmektedir. 
Boşanma oranı, yıl içinde ortalama nüfus içinde 
boşananları her 1000 kişi için ifade etmektedir. 
OECD’nin aile veritabanının Ocak 2014’te 
yayınladığı istatistiklere göre boşanma oranları 
ülkeler arasında ciddi ölçüde farklılaşmaktadır. 
Grafik 1’de sunulan veriler (birkaç ülke dışında) 
1970 ile 2008 yılları arasında boşanma oranlarının 
tüm OECD ülkelerinde artış eğiliminde olduğuna 
işaret etmektedir (OECD, 2014).
Grafik 1. Boşanma Oranlarındaki Değişim (1970 - 2008)
Kaynak: Eurostat, 2010 ve BM İstatistik Birimi, 2012
-2.0 
-1.0 
0.0 
1.0 
2.0 
3.0 
4.0 
5.0 
1970 
1970'ten 2008'e değişim 


Kavramsal Çerçeve
45
Härkönen (2014) Birinci Dünya Savaşı’nın hemen 
ardından 2010 yılına değin boşanma oranlarındaki 
uzun dönemli eğilimlerin farklılaştığını 
göstermektedir. Grafik 2’de görüldüğü üzere 
toplumsal yapı itibarıyla farklılaşan iki ülke kümesi 
için sol tarafta içinde Türkiye’nin de bulunduğu 
grupta oldukça düşük düzeyde seyreden boşanma 
oranlarının artış eğilimine girdiği, görece daha 
karma ülkelerin bulunduğu diğer gruptaysa boşanma 
oranlarının önce hızlı artış gösterdiğini ancak son 
20 yıl içinde yüksek düzeylerde ancak daha durağan 
biçimde seyretmeye başladığını aktarmaktadır.
Grafik 2. Seçili Ülkelerde 1920 - 2010 Arası Boşanma Oranlarının Değişimi
Burada ülkelerarası karşılaştırmalar için çok keskin 
hatlarla analiz yapılması olanaklı olmamakla birlikte 
ortaya çıkan farklılıkların ve genel eğilimlerin 
belirleyicileri olarak birkaç temel dönüşüme dikkat 
çekmek önemlidir. İlk olarak özellikle gelişmiş 
ülkelerde 1970’lerden itibaren toplumsal cinsiyet 
normlarında kadınlara daha fazla eşitlik vurgusuyla 
gözlemlenen eğilimlerin, kadınların iktisadi yaşama 
katılımlarının artması ve daha fazla ekonomik 
bağımsızlık elde etmeleri gibi etmenler üzerinden 
boşanmaları artırıcı etkisi önemli görünmektedir. 
Kültürel değişim ve dönüşümlerin de daha fazla 
bireycilik, bireysellik ve post - materyal değer 
sistemleri üzerinden ailelerin toplumsal cinsiyet 
eşitliği, aile üyelerinin kendilerini gerçekleştirmeleri 
gibi unsurlara daha fazla önem vermelerine yol 
açarak boşanmaların artmasına olanak sunabileceği 
düşünülmektedir. Bunların yanı sıra genç yaşta / 
olgunlaşmadan yapılan evlilikler, birlikte yaşama 
deneyimlerinin olmayışı, şiddet ya da psikolojik 
sorunlar gibi unsurların da boşanma oranlarının 
artışının belirleyenleri arasında yer almaktadır. Bazı 
çalışmalarda hukuki süreçlerdeki değişimlerin de 
kısa vadede etkisinin olabileceğine değinilmektedir. 
Örneğin İsveç’te 1970’lerin ortasında boşanmaya 
ilişkin mevzuat değişikliği ve boşanmanın 
kolaylaştırılması sonrasında boşanma oranlarının 
çok hızlı bir kısa dönem artış gerçekleştirdiğine 
değinilmektedir. Bu artışın yasal mevzuattaki 
değişikliğin temelde zaten sorunlu olan evliliklerin 
kolaylıkla boşanma sürecini gerçekleştirebilmesine 
olanak sağlamasından ileri geldiği belirtilmektedir 
(González, L. & Viitanen, T. 2009). 
Türkiye’nin bu genel resim içindeki durumu, 
boşanma oranlarında artışların gözlenmekte olduğu 
bir döneme işaret etmektedir. 1997’de binde 0,52 
olan kaba boşanma oranının, 2005’te binde 1,33; 
2014’te binde 1,65’e yükseldiği görülmektedir ancak 
bu oranlarla Türkiye yukarıda OECD ülkeleri 
arasındaki durumda olduğu üzere ortalamanın binde 
2’nin üzerinde seyrettiği Avrupa ülkeleri arasında da 
düşük boşanma oranı kategorisi içinde yer almaktadır 
(Eurostat, 2014).
3.3. Türkiye’de Boşanma Hızına Yönelik Bir 
Tahmin
Türkiye’de evlenme ve boşanma istatistikleri için 
2002 yılı ve öncesi, 2002 yılı sonrası olarak iki 
dönemden bahsetmek uygun olur. 2002 yılına kadar 
TÜİK tarafından açıklanan boşanma istatistikleri
Cumhuriyet Savcılıkları kanalıyla altı aylık 
dönemler halinde derlenmekteydi. 2003 yılından 
Kaynak: Birleşmiş Milletler ve Amerikan Ulusal Sağlık İstatistik Merkezi
İspanya 
Polonya 
Japonya 
Amerika Birleşik 
Devletleri 
Türkiye 
Uruguay 
İngiltere ve 
Galler Ülkesi 
İsveç 
Fransa 
1920-24         
1930-34 
1940-44 
1950-54 
1960-64 
1970 
1980 
1990 
2000 
2010 
 
 
Batı
 Almanya 
1920-24         
1930-34 
1940-44 
1950-54 
1960-64 
1970 
1980 
1990 
2000 
2010 
 
 


Yüklə 2,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə