TBNA2014
180
yürütmelerine engel olacak bir süreç yaşandığına
dikkat çekmektedir. Dava
süresince velayetin belli
olmaması, çocuğun eşler arasındaki mücadelede
ortada kalması sorun oluşturmaktadır. Uzun
davaların bir başka mahsuruysa geçim kaynağı
olmayan kadınların bu süre boyunca nafaka almadan
maddi sıkıntı içine düşmesidir. Şiddete meyilli
boşanmalarda sürenin uzamasıyla kadının daha
çok şiddet görebildiği, taciz ve tecavüze uğradığı
şeklindeki şikâyetler de belirtilmiştir. Birçok kanun
uygulayıcı için ideal süre 2 - 3 celse ve 6 - 12 ayı
geçmeyen mahkeme süresidir.
“Tazminatı araştırırken, işte maddi manevi
tazminatı, velayeti, nafakayı değerlendirirken, o
süreç biraz daha uzuyor. Normalde bizim 3 celsede
bitireceğimiz davalar 5 celse, 6 celseye uzayabiliyor
ve işte 1,5 yılı buluyor. Şimdi bu şehirde 1,5 yıl,
İstanbul’da 2 yılı buluyor.” (Avukat)
“En fazla 1 yıl içerisinde bu sürecin bitmesini
istiyorum çünkü diğer biçimde birbirlerine
çok kinleniyor çiftler. Hani mahkemeye gidip
geldikçe birbirleri hakkında konuştukça daha çok
kinlenirler. Bu da işte daha fazla şiddete sebep
oluyor, kadın ölümleri vs. Biraz da onu önlemeli.”
(Psikolog)
“Siz bir hakka ihtiyaç duyduğunuz zaman
kavuşamıyorsanız yani şimdi siz bir dava
açıyorsunuz, o 2 sene sürüyorsa iş zor... O iki sene
zarfında belki taraflar tekrar evlenecek, kendilerine
hayat kuracak. Sürekli sürüncemede kalacak.
Dolayısıyla bu kadar uzun olması yoruyor, üzüyor,
incitiyor.” (Avukat)
“Anlaşmalının en fazla 2 celsede, çekişmelinin en
fazla 4 celsede bitmesi gerekir. O süreç içerisinde
özellikle kadınlar çok fazla tacize ve tecavüze
uğruyor.” (Psikolog)
“Çekişmelilerde ortalama temyiz edilmezse 14
ay sürüyor herhalde. Çok uzun. O 1,5 senede ne
yapıyor o çocuk; bir annede bir babada tükeniyor. Bir
buçuk sene boyunca anne, baba hakkında; baba da
anne hakkında zaten çocuğu zedeliyor.” (Psikolojik
Danışman)
Bazı avukatların sürecin kısalması adına ön inceleme
celsesinin yapılmaması, sürecin doğrudan tanıkların
dinlenmesiyle başlamasını talep etmektedir.
Avukatlar sürenin uzamasıyla birlikte boşanmaya
çalışan çiftin daha çok gerildiğini ve hâkimlerin de
davadan koptuğunu iddia etmektedir.
Boşanma sürecini
uzatan bir başka noktaysa
davaların Yargıtay’a gönderilmesidir. Yargıtay’ın
davayı bozması durumunda süre daha uzamaktadır.
“Yargıtay’da bozulma olayları var. Bozulunca o
bir yıl dediğim karar çıkıyor 2 yıla. 2 yıl 2,5 yıla
çıkıyor; öyle dosyalarım da oldu. Yargıtay süresini de
katarsanız iş uzadıkça uzuyor.” (Avukat)
Hâkimler delillerin toplanması ve tanıkların bir
araya getirilmesi anlamında davacıya ve avukata
iş düştüğünü düşünmektedir. Bu şartlar yerine
getirilirse çekişmeli davaların daha kısa sürede
halledebileceğine inanılmaktadır.
“Önceden delilleri topluyor mahkeme, ön inceleme
duruşması veriyor. Tanıkları çağırmış olabilirse, ön
incelemeye hepsi gelirse o zaman süreç kısa olabilir.
Yoksa sürer... En az 6 - 7 celse olur.” (Hâkim)
Ayrıca yeni getirilen 241. maddenin hâkime tüm
tanıkları dinlemeden karar verebilme yetkisi
sağlamasıyla dava sürelerinin kısaldığı, bunun da
olumlu gelişme olduğu belirtilmiştir.
“Hukuk mahkemeleri kanunun 241. maddesini
getirdi. Çok güzel madde. Hâkim konuyu anladıysa
geriye kalan şahitleri dinlemekten vazgeçer, karar
verir. Bu madde durduğu sürece bana göre üç
celseden fazla uzayan boşama davası olmamalıdır.”
(Hâkim)
10.3.2. Anlaşmalı Boşanmaya Yönlendirme
Eğilimi
Anlaşmalı boşanma genel olarak tüm kanun
uygulayıcıların tercih ettiği boşanma tipi
olarak göze çarpmaktadır. Görüşülen kanun
uygulayıcıların dörtte üçü çiftleri anlaşmalı
boşanmaya yönlendirdiğini ifade etmiştir.
Kanun Uygulayıcı ve Uzmanların Boşanma ve Boşanmanın Hukuki Sürece Dair Değerlendirmeleri
181
Görüşülen avukatların neredeyse tamamı anlaşmalı
boşanmaya yönlendirdiğini beyan etmiştir (Tablo
53). Hâkim ve avukatların bu çabalarıyla Adalet
Bakanlığı’nın (2014b) verilerine göre 2013 senesinde
tüm boşanmaların %42’si anlaşmalı olarak
gerçekleşmiştir. Bu oranın 2009’dan itibaren yıllar
içerisinde sabit kaldığı görülmektedir. Bu karşın
2013 itibarıyla tüm boşanmaların %55’i çekişmeli
olarak yaşanmaktadır. Bu oranın da 2009’dan
itibaren sabit kalmış olması anlaşmalı boşanmaya
yönlendirme etkin değişiklik gerçekleştirilemediğine
işaret etmektedir.
Sayı
Evet
Hayır
Toplam
Tüm kanun uygulayıcılar
93
74,2
25,8
100
Hâkim
26
53,9
46,2
100
Avukat
40
95
5
100
Mahkeme uzmanı
27
63
37
100
Tablo 53. Kanun Uygulayıcı ve Uzmanların Bireyleri Anlaşmalı Boşanmaya Yönlendirme Durumu (%)
Anlaşmalı boşanmaların en önemli avantajı
çoğunlukla tek celsede ve kısa
sürede bitmesi ve
taraflar birbirleriyle anlaştığı için kusur aramak gibi
tarafları yıpratan, agresifleştiren sürece girmeden
evliliğin sonlandırılabilmesidir. Bir başka avantaj
kişilerin, kendilerini boşanmaya götüren sebeplerin
mahremiyetini koruyarak davanın sonuçlanmasına
imkân vermesidir. Şiddet veya aldatma içeren
bazı boşanmalar, bu mahremiyetin korunması
amacıyla anlaşmalı boşanmaya gitmektedir. Bu tip
boşanmalarda çocukların
da daha az etkilendiği
belirtilmektedir.
Anlaşmalı boşanmaların sağlanmasında en
önemli görevi avukatlar üstlenmektedir. Avukatlar
çoğunlukla herhangi bir boşanma davasını
aldıklarında ilk olarak davayı açan kişilerle
görüşerek evliliğin devam etmesinin mümkün
olup olmadığına bakmakta ve taraflar boşanmakta
ısrarlıysa anlaşmalı boşanmaya yönlendirmektedir.
Anlaşmalı boşanmaların sıklığı toplumun farklı
kesimlerinde farklılık göstermektedir. Kanun
uygulayıcılar bu tip boşanmaların yüksek SES grubu
çiftlerde daha yaygın olduğunu belirtilmektedir.
Hâkimler anlaşmalı boşanma davalarını tercih etse
de dava hazırlanıp onların önüne geldikten sonra
sürece dahil olabildikleri için anlaşmalı boşanmaya
yönlendirme imkânları kısıtlı olmaktadır. Yasa
gereği
hâkimler şiddet olmadığı sürece boşanma davası
talep eden kişileri uzlaşmaya davet etmektedir.
Anlaşmalı boşanmalarda hâkimler kendilerini,
tarafların en az 1 yıl süreyle evli olduklarını,
kararı etki altında kalmadan verdiklerini kontrol
etmekle yükümlü görmektedir. Bazı hâkimler bu
tip davalarda boşanmanın gerekliliğine ikna olmak
istemekle birlikte çoğunlukla boşanma sebeplerini
derinlemesine sorgulamamaktadır. Evliliğin
sarsılması, şiddetli geçimsizlik gibi sebepler yeterli
bulunmaktadır. Bu sebeple anlaşmalı davaların
dosyaları çoğunlukla mahkeme uzmanlarına
iletilmemektedir.
“Yargılamanın fazla uzamaması ve daha fazla
yıpranmamaları için ve bir de iki tarafın da
medenice boşanma istekleri varsa ve ortada özellikle
çocuklar varsa paylaşılabilecek mal varlıkları varsa
ya da paylaşılabilecek hiçbir mal varlıkları yoksa
ortada bölüştürülmesi gereken çekişme yaratacak bir
durum bulunmuyorsa anlaşmalı boşanma için çaba
harcıyorum.” (Avukat)
“Birinci sebebi çekişmeli boşanmanın uzun
sürüyor ve bu süreçte aile bireyleri çok yıpranıyor.
Tanıkların ifadeleriyle daha önceden birbirlerine
söylemedikleri sözleri söylemeleriyle inanılmaz
bir yıpranma oluyor. Yıprandıkça da tarafların
istekleri artıyor. Birbirlerine olan kızgınlıkları
artıyor. O da işte toplumun aslında olumlu şekilde
etkilenmemesi anlamına geliyor. Anlaşmalı
boşanmanın daha sağlıklı ve seviyeli olacağını
düşünüyoruz ki insanlar birbirlerini sokakta
gördükleri zaman sırtını dönüp yürümesin diye.”
(Avukat)
“Avukatlar anlaşmada önemli rol üstleniyor.
Çünkü kendi müvekkiliyle görüşüp dava uzamasın,