Türkün İlk Ruhaniyyat Ocağı Asif Atanın – İnam Atanın Mütləqə İnam Ocağı



Yüklə 2,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/30
tarix14.06.2018
ölçüsü2,8 Kb.
#48355
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30

73 
 
oldukça  zordur.  Kişide  savunma  içgüdüsü  hep  güçlü  olur.  Birey 
ömrünü içtenlikle dolduramadığından, biyolojik hayatın etkilerinden 
vazgeçemediğinden  içinde  bulunan  kötülüklerini  itiraf  etmesini 
bilmiyor.  Toplumdan  saklamağa  çalışıyor.  Ancak  öncelikle  o, 
kendisini  kandırıyor,  kendisini  içinden,  özünden  ayrı  tutuyor.  Bu 
yüzden, beşer tarihinde kamil insanlar çok azdır. Buna rağmen, her 
bireyin  olgunlaşma  hakkı  ve  yeteneği  vardır.  Kamillik  seçilmişler 
için  değildir.  İtiraf  etmesini  bilen,  hayatındaki  kötülükleri  tanıyan 
birey  kusurlu  duyguları  ömründen  silmeğe  başlıyor.  O,  kendisini 
tanıdıkça,  yani  kendisini  kandırmadıkça  içindeki  güç  artıyor  ve 
gittikçe  daha  büyük  iddialardan  vazgeçmeğe  başlıyor:  şöhretten 
vazgeçmek,  şehvetten  vazgeçmek,  eğemenlikten,  vurdumduymaz-
lıktan  vazgeçmek;  Bencillikten,  pisliklerden,  adilikten,  basitlikten 
ayrılmak. İçindeki Şer'i yenen sosyal şerle savaşıyor. İnsanı sevmesi 
onaylanıyor, Vatanseverliği, Hakikatseverliği, Adilliği, Özgürlükçü-
lüğü,  Evrenselliği  onaylanıyor.  Birey  kendisinden,  yani  küçük 
"ben"inden  ayrıldıkça  Özümlüğüne,  yani  yüksek  "Ben"ine  kavuşu-
yor.  Kendisiyle  savaşmasını  bilmeyen  gerçeğin  değerini  asla 
bilemez,  özgürlüğün  değeriniyse  hiç  bilemez,  halkını,  Vatanını asla 
sevemez.  Kendisiyle  savaşmayıp  başkasıyla  savaşan,  yani  kendi 
içindeki  kusurları  gizleyip  başkasında  kusurlar  arayan  Şer`e  hizmet 
etmiş  oluyor.  Hiçkimse  başkasının  yerine  onun  kusurlu  duyguları, 
yönleriyle savaşamaz. İç savaşı kaba kuvvet savaşı olarak algılayan 
toplum  kendi  soyundan  ayrılmış,  kendi  değerlerinden  uzaklaşmış 
toplumdur.  Kendisi  iyileşmeyen,  kötülüklerden  arınmayan  toplum-
daki  kötülüklere  karşı  gelemez,  onu  ortadan  kaldıramaz.  Sadece 
Kamil  Bireylerin  yarattığı  toplum  Kamil,  Ruhsal  Toplum  olabilir. 
Asif Ata`nın "Ruhsal Toplum" veya "Ulusal Birlik" fikri kendisini 
Kamil  bireylerle  göstermektedir.  Asif  Ata`ya  kadar  neredeyse  tüm 
teoriler  sosyal  değişikliği  insandan  kenarda  başladılar.  Bu  nedenle 
değişiklik  hep  yüzeysel  oldu.  Efendilik-Kölelik  ortadan  kalkmadı, 
sosyal  kutuplaşma  ortadan  kalkmadı,  insanın  insan  üzerindeki 
şiddeti, tecavüzü ortadan kalkmadı, adaletsizlik, eşitsizlik, vicdansız-
lık hüküm sürdü. "Dünya böyle gelmiş, böyle gidecek" diye insanlık 
dışı    gidişata  kimse  “dur”  demedi.  Tam  tersi  onayladı  bu  gidişatı. 
Tabii,  kendisini  yenileyemeyen  insan  sosyal,  politik  gelişimin  ger-
çekleşeceğine  asla  inanmaz.  Ancak  bununla  beraber,  dünyada 
insanlık dışı gidişata karşı direniş hep olmuştur. Nihayet, bu direniş 


74 
 
daha mükemmel bir düzeyde Asif Ata`da kendisini gösterdi. Asif Ata 
insandan, yani, onun iç gereksinimlerinin dışında şekillenen Kuruluş-
ları  reddetmektedir.
 
"Ne  Kapitalizm,  ne  Sosyalizm,  Ruhsal  Toplum 
yaranmalıdır"  diyor.  Kapitalizm  bireyin  efendiliği,  Sosyalizmse 
devletin  ağalığıdır  Asif  Ata`ya  göre.  Her  ikisi  insanın  hakkına 
tecavüz  ediyor.  Hakkına  tecavüz  edilmiş    insansa  halk  yaratamaz. 
"Halk  karşılık  beklemeyen,  Bağımsız  bireylerden  oluşmalıdır" 
(Asif  Ata).  Asif  Ata`nın  "Ruhsal  Devlet"  düşüncesi  mevcuttur.  Bu 
düşünceye  göre,  Devlet  maneviyata  dayanmalı  ve  çok  az  işlevlere 
sahip olmalıdır:  
1)  Bireysel  yönetim;  2)  Mülkiyet  eşitliği  yaratmak;  3)  Bireyi 
toplumun  baskısından  korumak;  4)  Ayrıcalığın  başkanlık,  efendilik 
halinden Atalık`a geçmesini sağlamak.  
Devlet Ruhsalyata(maneviyata) dayanmadıkta halk sürüleşiyor ve 
onun yönetimi de oldukça kolaydır. Devlet onun başında duranların 
ayrıcalık  üstünlüğünü  koruyan  kaba  kuvvete  dönüşür.  Ulusal  Birlik 
halindeyse devlet yalnız bu Birliğe hizmet edecektir.  
Asif  Ata`nın  Ruhsal  Devlet  modeli  Dini  Devlet  anlamına 
gelmiyor. İran İslam Devleti en fena şiddet olayıdır. Orada Ruhsallik 
yoktur, yani Devlet Ruhsal ilkelere dayanmıyor.  
Tam  da  sırasıyken,  Mutlaka  İnam  dünyabakışının  "Ruh", 
"Ruhsallik" kavramlarına da burada kısaca da olsa açıklık getirelim. 
Şimdiye  kadar  ruh  meselesiyle  alakalı  çeşitli  farklı  görüşler 
belirtilmiş,  bu  bakışa  farklı  anlamlar  verilmiştir.  Örneğin,  Kitaupa-
nişat`ta  ruh  -  kozmik  enerjidir.  Saçın  ucunun  birkaç  milyartlık  bir 
parçası  olabilecek  bir  mikrocandır.  Semitlerde  ruh  varolmanın 
teminatı  olan  candır.  İnsan  öldüğünde  ağzından  havayla  birlikte 
çıkıyor  ve  uçup  gidiyor...  Asif  Ata  öğretisinde  Ruh  -  İnam,  İdrak, 
Maneviyat,  İrade  Birliği'dir.  İnsanı  İnsan  olarak  vareden  bu  İnsansı 
özelliklerin Mutlak halidir. Ruh`un ölmezliğini de çeşitli illüzyonist 
belirtilerle değil, bu özelliklerin soyda, halkta,  Evrende yaşamasıyla 
kıyaslamak daha doğrudur.  
İnsan kendi ruhunu İnam`ını, İdrak`ını, Maneviyat`ını, İrade`sini 
yarattığında  artık  o,  ölümsüzlüğüne  ulaşır.  İnsan  büyük  anlamda 
ruhunu yaratamıyorsa, nasıl varsa, öylece kalıyorsa, o zaman, ruhun 
olağan  belirtileriyle  anılar  halinden  uzağa  gidemiyor  ve  ruhsal 
olanaklarının büyük çoğunluğunu kendisiyle beraber mezara götürü-
yor.  Ancak  insan  fiziksel  olarak  da  tam  kaybolmuyor.  Ayrı  ayrı 


75 
 
belirtileri evlatlarında, soyunda, halkında sürüp gidiyor. Ölüm sadece 
bedensel  bütünlüğünü  parçalıyor.  İnsan  genetikle,  kanla,  doğayla 
yaşama geri döner. "Ölümle görüş" bildirisinde Asif Ata yazıyordu: 
"Ellerim  birine  kısmet  olacak,  gözlerim  diğerine,  saçlarım  bir 
başkasına ..."  
Mutlaka İnam – Dünyanın başlanğıçtan ta günümüze kadar gelen, 
ebedi,  kamil,  sonsuz  Anlamında  gerçek  bir  İnamdır.  Dünya  hiçbir 
zaman  ölmeyecek.  Bu,  yaşamaya  ve  insanlaşmağa  iyimserlik 
yönünde temel yaklaşımdır.  
Mutlak  İdrak  -  İnsanın  Ruhsal  varlık  olduğunu  idrak  etmek, 
İnsanı korumak ve tasdik etmektir.  
Mutlak Maneviyat - hasbîlik, Fedakarlık ve Vicdançılıq temelinde 
yaşamak - İnsani Onurun onayı.  
Mutlak  İrade  -  Zamandan  üstün  yaşamak,  şartlara,  ortama 
eğilmemek, Mutlak Gerçeğe tapınmak, Mutlak Özgürlüğe kavuşmak 
- bu tür sonu en yüksek nimet saymak.  
Ruhsal  Rönesans'ın  4.  fikri  "Bağımsız  Vatan"  fikri.  İnsanlık 
tarihinde  hiçbir  peygamberin  Vatan  fikri  olmayıp.  Asif  Ata  Vatan 
bağımsızlığını  fikir  seviyesinde  koyuyor  ve  bunun  üzerinde  seri 
vurgu  yapıyor.  Ruhsal  Rönesans  Vatan  dışında  kurulamaz.  "Dünya 
Vatandan başlıyor" diyor peygamberimiz Asif Ata. Vatanıyla bütün-
leşemeyen  evrensel  değerleri  de  kabullenemez.  Vatan  sadece 
toplumun  yaşadığı  coğrafi  mekan  değil,  toplumu  halk  seviyesine 
yükselten  insancıl,  evrensel  değerlerin  oluştuğu,  korunduğu  kutsal 
bir  adrestir.  Vatanseverliğin  temel  kriterisi  bağımsızlıktır.  Vatan 
bağımsız  değilse,  halk  da  bağımsız  değildir.  Asif  Ata  diyordu: 
"Dünyadan  bağımlı  olmadığın  sürece  bağımsızsın."  Yani  siyasi 
birliklerin  tasmalarında  özgür  ve  bağımsız  halk  olmak  mümkün 
değildir. Vatanın bağımsız olması için devletin Bağımsız Ekonomisi, 
Bağımsız  Kültürü,  Bağımsız  diplomasisi  olmak  zorundadır.  Bu  
meseleyse  Milli  İdeoloji  temelinde  yaranabilir.  İdeolojiyse  Mutlaka 
İnamdan  kaynaklanacaksa,  ulusallaşması  mümkündür.  Asif  Atanın 
İnamı soyut evrensel bir bakış değil, tam tersi Ulusallıktan başlayıp 
Evrenselliğe doğru gelişen dünyabakışıdır. Ulusallığımızın oluşması 
ve  korunması  Yurdumuzun  Bütünlüğünü  ve  Bağımsızlığını  gerek-
tirmektedir.  Yurdumuz  bugün  bölünmüş,  parçalanmış  durumdadır. 
Onun  bir  parçasında  oluşan  Bağımsızlık  göreceli  bağımsızlıktır, 
aslında  resmi  niteliktedir.  Bu  nedenle  Asif  Ata  "Uluyurd  Hareketi" 


Yüklə 2,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə